Gazete EmekHDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan çeşitli ziyaretlerde bulunmak üzere Diyarbakır'a geldi. 

Buldan, Diyarbakır programı çerçevesinde Demokratik Toplum Kongresini ziyaret etti. 

Buldan, burada yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı: 

Bugün DTK’yi ziyaretimizin amacı hem Hakkari Milletvekilimiz ve DTK Eş Genel Başkanı olan Leyla Güven’in açlık grevi ile ilgili bilgi almak hem de Güven’e olan desteğimizi ifade etmektir. 

Sayın Öcalan’a tecrit üzerine tecrit uygulanıyor

Güven, açlık grevini kendi durumuyla ilgili başlatmadı. Sayın Öcalan üzerindeki tecridin kalkması için açlık grevine başladı. Sayın Öcalan 3 buçuk yıldır ailesiyle, avukatlarıyla, siyasi heyetlerle görüştürülmeyen, tecrit üzerine tecrit uygulanan bir şahsiyettir. Bu tecrit 20 yıldır devam eden, zaman zaman kaldırılan ama görüşmelerin olduğu zamanlarda bile hissedilen bir tecrit. 

Öcalan üzerinde yoğunlaşan tecrit Türkiye halklarına uygulanmaktadır

Güven’in açlık grevi sadece Öcalan’la da alakalı değildir. Çünkü Öcalan üzerinde yoğunlaşan tecrit Kürt halkına da uygulanmaktadır. Tecrit bir insanlık suçudur. Öcalan’ın ailesiyle, avukatlarıyla görüşme hakkı vardır. Hem ulusal hem uluslararası hukukta böyledir. Bu tecrit hem Kürt halkına hem Türkiye halklarına uygulanmaktadır. Bu tecritten herkes nasibini almaktadır. 

Tecrit kalkmalı Türkiye hak ettiği huzura kavuşmalıdır

Sayın Öcalan’ın 2011’de başlayan ve 2015 yılına kadar devam eden çözüm ve müzakere sürecinin Türkiye halklarında yarattığı olumlu havanın ne kadar iyi bir atmosfer sağladığına, demokratikleşme alanındaki adımların ne kadar pozitif olduğuna tanıklık ettik. O dönem görüşmeler devam ederken bu ülkede hiç kimsenin gözyaşı dökmediğini, ölümlerin olmadığını ve bu ülkede huzur olduğunu gördük. Bu sürecin 2015 yılında AKP tarafından bitirilmesi ile birlikte bu ülkenin tekrar çatışmalı döneme girmesi ve insanların yaşamlarını yitirmesi Türkiye halklarının kabul etmediği bir durumdur. O yüzden biz özellikle Sayın Öcalan üzerindeki tecridin bir an önce kaldırılmasını ve Türkiye’nin hak ettiği huzur ve güven ortamının sağlanmasını istiyoruz. 

Leyla Güven açlık grevini şahsı için başlatmadı 

Bu anlamda, Sevgili Leyla Güven’in başlattığı açlık grevi 15’inci gününde. Bu taleplerin karşılanması tüm Kürt halkının taleplerinin de yerine getirilmesi anlamına gelecektir. Çünkü sevgili Leyla Güven bu açlık grevini kendi şahsına yönelik değil Sayın Öcalan’a yönelik tecride karşı başlattığını ifade etmiştir. Sayın Öcalan ile görüşmeler oluncaya kadar da bu eylemini sürdüreceğini ifade etmektir. Bu ziyaretle birlikte sevgili Leyla Güven’e selamlarımızı gönderiyoruz hem de AKP hükümetine bu tutumundan bir an önce vazgeçmesi gerektiğini ve insanlık suçu olan bu tecridin kaldırılması gerektiğini ifade ediyoruz. 

Demirtaş’ın hala cezaevinde tutulması hukuksuzluktur

Bununla birlikte cezaevlerinde tecridin yanı sıra hukuksuz bir şekilde ve sadece düşüncelerinden dolayı binlerce insan rehin tutuluyor. AİHM'in verdiği Demirtaş kararının hükümet tarafından yok sayılması, görmezden gelinmesi kabul edilebilir bir durum değildir. Sayın Demirtaş’ın şu an bile cezaevinde tutulması yeni bir hukuksuzluktur. Hiç kimsenin yargıya müdahale etme hakkı yoktur. 

Karar kendileriyle ilgili olunca hoş, bizimle ilgili olunca boş 

Hani yargı bağımsız ve tarafsızdı. Yargının bağımsız ve tarafsız olduğunu ifade edenler bugün bizim arkadaşlarımızla ilgili kararları tanımayan, görmeyen, duymayan bir noktadalar. Kendileri AİHM’e başvururken, kendileriyle ilgili lehte kararlar çıktığında bunları hoş, bizim arkadaşlarımızla ilgili karar çıktığında boş görmektedirler. 

Herkes elini yargının üzerinden çekmeli 

İşte bu çifte standardın ve bu hukuksuzluğun bir an önce son bulması gerekir. Adalet, hukuk bir gün AKP’ye de lazım olacak. Herkes elini yargının üzerinden çekmeli. Başta Selahattin Demirtaş olmak üzere siyasetçilerin serbest bırakılması gerekiyor. Bu karar emsal teşkil ettiğinden tüm tutuklu seçilmişlerimizin de serbest bırakılması gerekir. Tüm bu hukuksuzlukların Türkiye’ye hiçbir faydası yok. Türkiye’nin demokrasisi açısından yeni gelişmeler olmalı, gereken adımlar bir an önce atılmalıdır. 

Soru: AİHM’in Demirtaş ile ilgili kararı yerel mahkeme uygulamazsa bu konuda B planınız var mı?

Hukuki ve siyasi olarak girişimlerimiz devam edecek. Bir an önce yerel mahkemenin bu başvuruyu kabul etmesi en doğru yol. Fakat yerel mahkemeler aksi yönde bir kararda ısrar ederse ulusal ve uluslararası alanda hukuk yollarını zorlayacağız. Fakat hiç bunlara gerek kalmadan, bir kriz yaratılmadan yerel mahkemenin bu kararı dikkate alması gerektiğini söylüyoruz. 

Soru: Kararın uygulanmamasının Brunson benzeri bir ekonomik krizi tetikleyebileceğini söylüyor hukukçular.

Zaten ekonomik kriz almış başını gidiyor. Ama en fazla bu dönem, özellikle son 3 yıl içinde AKP’nin yanlış politikaları sonucunda ülke ne yazık ki bir uçuruma sürüklendi. Ekonomik, siyasi krizlerin müsebbibi bu iktidardır. Her kriz yeni bir krizi doğurur. Dolayısıyla Selahattin Demirtaş ile ilgili bu karar yerine getirilmezse ekonomik krizin yanı sıra insanlar tepki gösterecek, vicdani rahatsızlıklarını ifade edecektir. Umuyor ve diliyoruz ki bu tür krizlere gerek kalmadan bu karar doğrultusunda Demirtaş tahliye edilir. 

Soru: Leyla Güven’in açlık grevi konusunda Meclis Başkanı ve hükümet ile bir görüşme var mı?

Henüz yok. Önümüzdeki günlerde bu tür girişimlerde bulunabiliriz. 

Soru: İttifak görüşmeleri devam ediyor. Sizin bu konudaki görüşmeleriniz başladı mı? Adaylara ilişkin bir gelişme var mı? 

Biz herhangi bir parti ile merkezi anlamda herhangi bir görüşme yapmadık. İl düzeylerinde farklı temasların yaşandığını ve diyalogların olduğunu biliyoruz. Büyük şehirlerde bir güç birliğine ihtiyaç olduğunu biliyoruz. Halkımız tarafından, AKP’nin geriletilmesi açısından birçok ilde güç birlikleri yapmamız talep ediliyor. Ancak kesinleşmiş herhangi bir şey yok. Önümüzdeki günlerde bu tür temaslar olursa, adaylar üzerinde ortaklaşma olursa bunu kamuoyu ile paylaşırız. 

Soru: Tekrar kayyum atanacağına dair açıklamalar var, buna ilişkin bir önlem var mı? 

Yaklaşık 2 yıldır özellikle bu bölgede belediyelerimiz gasp edilmiş durumda. Belediyelerimize kayyumlar atandı ve belediye başkanlarımız cezaevine gönderildi. Bu dönemde kayyum zihniyetine asla taviz vermeyeceğiz. Bu kayyumların elinden bu belediyeleri halkımızın desteği ile alacağız. Bundan sonra da aldığımız belediyeleri kayyumlara teslim etmeyeceğiz. Bu kadar açık ve nettir. Hedefimiz bölgede kayyum atanan yerlerin hepsini almak, az oylarla kaybettiğimiz yerleri kazanmak, Türkiye’nin batısında da AKP’ye kaybettirmektir. Bizim ilkesel kararımız budur, bunun çalışmasını yürüteceğiz. Halkımızın gücüne güveniyoruz; büyük bir başarı ve zafer elde edeceğimizi biliyoruz. 

Soru: Kurdî partilerle temasınız var mı? 

Kurdistanî partiler ile görüşmelerimiz var ve devam ediyor. Burada da güç birliğine ihtiyaç var. Sadece Türkiye’nin batısı için söylemiyoruz, burada da Kürt halkının da bir güç birliği olacaktır. Bu bir anlamda Kürt ulusal birliğine de katkı sunan bir gelişme olacaktır. Görüşmelerimiz devam ediyor. 
 

Editör: TE Bilişim