Gazete Emek-  İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik olarak 'sözde cumhurbaşkanı' ifadesi kullanmasıyla başlayan tartışmalara ilişkin açıklamada bulundu.

Akşener, "Sayın Erdoğan, AKP Genel Başkanlığı'ndan sıyrılıp hepimizin cumhurbaşkanı olmayı istemedi" yorumunu yaptı.

HDP’nin kapatılmasına yönelik tartışmalara değinen Akşener, “Cumhur İttifakı'nın ortakları arasında böyle bir algoritma var. Eve davet konusunu artık konuşmuyorum onu çok ayıp buluyorum, Türk siyasetinde olmayan bir tavır. HDP’nin kapatılmasına ilişkin tavır yine Sayın Erdoğan’a yönelik bir açıklama. Yani ben Yargıtay’a söylüyorum Sayın Erdoğan sen bunu duy. Ortakların basın yoluyla dolaylı bir görüşme sistemleri var. Sayın Erdoğan’a kolaylıklar diliyorum bu hususta” ifadelerini kullandı.

Akşener, İstanbul Avcılar'da esnaf ziyareti sırasında gazetecilere açıklama yaptı.

Akşener, “Maalesef hep beraber gördük ki, alım gücünde düşme, kiraların yüksekliği, müşterinin daha az alışveriş yapması gibi esnafın çok derin sorunları var. 10 kişinin 8 kişinin çalıştığı iş yerlerinin 2 kişiye 5 kişiye düşmesine hep birlikte şahit olduk” dedi.

"İSTEDİĞİNİ SÖYLEYEN İSTEMEDİĞİNİ DUYARMIŞ"

Akşener, "Sözde Cumhurbaşkanı meselesi; balık baştan kokarmış. Anadolu’da bir söz vardır istediğini söyleyen istemediğini duyarmış diye. Bütün bunları başlatan bu sert kötü iğrenç dili başlatan Sayın Erdoğan bir türlü Ak Parti Genel Başkanlığından sıyrılıp hepimizin Cumhurbaşkanı olmayı istemedi, yapmadı ve böyle bir tavra girmedi. Şimdi herhalde bir 15- 20 gün bu kavga devam eder. Bir algoritma var Türkiye’de FETÖ’cü, sonra darbe, sonra hain, şimdi de sözde oldu etti dört algoritma. Dön baba dönerek bunları konuşmaya devam edeceğiz. İyi Parti olarak bu gündemi reddediyoruz. Bu gündem basın emekçilerinin derdini anlatmıyor, bu gündem gezdiğimiz esnafın derdine bir çare getirmiyor. Bu pis çirkin iğrenç dil dönüyor, dolaşıyor sahibini buluyor bumerang gibi. Israrla bu tavrı bu dili bu davranışı reddetmeye devam edeceğiz ki sizleri konuşabilelim diye”  ifadesini kullandı.

"BİR SANİYECİK CUMHURBAŞKANI OL KARDEŞİM"

Akşener, "Bir Cumhurbaşkanı düşünün Ak Parti Genel Başkanlığı’nı da dün bıraktı. Dün iki dakika pandemi 20 dakika CHP’nin her bir kademesindeki insanına bağırdı. Böyle bir pozisyonda;  bu ülke nasıl yöneteler, pek çok sorunu olan bir ülkenin Seçilmiş Cumhurbaşkanı eyvallah tersini söyleyen yok seçilmiş Cumhurbaşkanı çıkıyor, bir saniyecik Cumhurbaşkanı ol kardeşim. Dün AK Parti Genel Başkanı gibi bile değildi AK Parti’nin propagandadan sorumlu kişisi konumundaydı. O da doğru bir davranış değil. Biz bir öneride bulunduk kardeşim otobüse binip, minibüse binip toplu taşıma araçlarıyla işine gidip çalışmak zorunda olan, evden çalışamayan insanları öne koyun.  Yani sağlık çalışanlarını, güvenlik çalışanlarını önceleyin, kronik hastaları önceleyin ama bunun dışında daha genç fabrikada çalışan, burada iş yerinde çalışan onlar toplu taşıma araçlarıyla gidip geliyorlar. Bu insanlar genellikle dar gelirli bu insanları öncelikli aşılayın dedik dün iki dakikanın içinde bir kelime duymadım, yazık yani"  dedi.

"SAYIN MELİH BULU'NUN YERİNDE OLSAM AFFIMI İSTERDİM"

Akşener, "Boğaziçi Üniversitesindeki öğrencilerin protestolarının engellenmesini nasıl değerlendiriyorsunuz" sorusuna Boğaziçi Üniversitesi’nden hem eşinin hem de yeğeninin mezun olduğunu ifade ederek, “80 öncesinde eşim okudu orada insanların birbiriyle dövüşmediği, öğrencileri hocaların ayırmadığı bir düzen vardı. Yani bu solcu bu ülkücü diye ayrılmadan öğrenciler de birbiriyle dövüşmezdi ben Edebiyat Fakültesinde okuyordum şoka girerdim bu nasıl okul diye. 80 sonrasında yeğenim okudu tam başörtüsü kavgasının olduğu dönemdi. Ablamın kızı Boğaziçi üniversitesinde okudu o zamanda başörtülü kızların yanında saf tuttu o öğrenciler, hocalar. Yani fikirlerinizi paylaşmasanız bile böyle bir bakış açısı olan bir okuldu. Şimdi Boğaziçi üniversitesinin böyle bir geleneği var, bu geleneğin içinden yine iktidara yakın olabilir, ille de başka türlü yapamıyorlar madem, kardeşim orada hiç hoca yok mu? Orada bulunan, köklü Boğaziçili hocalardan bir kişiyi atayamaz mısınız? Bunların tamamı ben istersem olur tavrıdır.  Sayın Melih Bulu, ben onun yerinde olsam affımı isterdim. Bu kadar istenmiyorsun durumunda o öğrencileri nasıl yönetir, o hocaları nasıl yönetir, bu gerginliğe, bu çirkinliğe müsaade etmezdim eğer bir bilim insanıysanız. Bütün bunlar baştan aşağı yanlış” yanıtını verdi.

Birkaç gün önce yaptığı bir açıklamada Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi telefon aldığını söylemesinin hatırlatılması ve konu hakkında yorum yapması istenilen Akşener şu açıklamayı yaptı:

“Ben çok açık bir insanım. Birinci turda muhalif seçmenin öyle bir ruh hali oldu ki, birinci turu alıyoruz ve bu hanım aday olduğu takdirde bu birinci turu zora sokuyor inancı oluştu. Beni CHP’den veya bir başka yerden yöneticiler aramadı yanlış anlaşılmasın. Beni sokakta insanlar aradılar, ama nasıl insanlar; çeşitli siyasi partilere oy verip ama bu defa partili cumhurbaşkanlığı sisteminden kurtulmak isteyen aklı başında kanaat önderi bir kişi de değil epey insan aradı. Son 15 gün kala dediler ki, Meral hanım istifa et birinci turda alıyoruz. Ben de kendilerine bunun böyle olmayacağını anlatmaya çalıştım. Benim orada anlatmaya çalıştığım şey şuydu, gerçeklik duygusunu kaybedersek eğer sonuç alamayız. O gün öyle bir heyecan yaşandı ki, birinci turu alıyoruz. Sonra alınamayınca fatura Sayın İnce ile Bana çıktı. Niye gidip YSK ile dövüşmediniz diye. Sonuç itibarı ile gerçeklik duygusunu kaybetmeden, 31 Mart umudunu kaybetmiş muhalif seçmenin başarma duygusunu tahkim etti.  Bu iki farkı anlatmaya çalıştım.”

"EVE DAVET KONUSUNU ÇOK AYIP BULUYORUM"

Cumhur İttifakı'nın ortakları arasında böyle bir algoritma var. Eve davet konusunu artık konuşmuyorum onu çok ayıp buluyorum, Türk siyasetinde olmayan bir tavır. HDP’nin kapatılmasına ilişkin tavır yine Sayın Erdoğan’a yönelik bir açıklama. Yani ben Yargıtay’a söylüyorum Sayın Erdoğan sen bunu duy. Ortakların basın yoluyla dolaylı bir görüşme sistemleri var. Sayın Erdoğan’a kolaylıklar diliyorum bu hususta.

2023 veya daha önce yapılacak bir Cumhurbaşkanlığı seçiminde Sayın Erdoğan’ın seçilemeyeceğini gördüğünü, görüyorum buradan anladığım o. Bizim siyasi partimiz ben ve arkadaşlarıma mahsup makam elde etmek üzere kurulmuş bir siyasi parti değil. İkincisi 2017’de Partili Cumhurbaşkanlığı referandumuna çok sert çalışmış insanlar topluluğu, biz buna karşı durmuştuk ve haklı çıktık. Eğer bir sandalye makam derdinde olan bir şahıs olmuş olsaydım zaten 2015 seçimleri sonrası şahsıma teklif edilen Başbakan yardımcılığı teklifini reddetmez kabul ederdim. Nitekim kabul eden arkadaşlar oldu. Bunları bir bütün olarak topladığımızda benim Sayın Erdoğan’a bir teklifim var Memleket Masası teklifi. Bayram öncesinde bu FETÖ'cülük, darbecilik konuşulduğu bir dönemdi, Suriye’de işler kötüydü, ekonomi kötüydü ve Libya’da işler kötüydü. Bütün bunlar olurken sen FETÖ'cü sen darbeci üzerinden yapılan konuşmaların Türkiye’ye zarar getirdiğini söyleyip Sayın Erdoğan’a kendine ilk defa bir Cumhurbaşkanısın aynı zamanda o görevin sahibi olarak hem kendi Cumhur İttifakı birleşenlerini hem de muhalefetin mensuplarını ister tek tek ister grup olarak davet et ve dış politikaya ilişkin, ekonomiye ilişkin onları dinle demiştim. Hala bu sözümün arkasındayım. Bizim hiçbir zaman hiçbir siyasi parti ile gizli saklı ilişkilerimiz olamaz. Olmadı bugünden sonra da olmayacak. Bu görüşte devam ediyorum ben. Sayın Kılıçdaroğlu’nun da olduğu bir masadan bahsediyorum”

Kaynak: Demokrat Haber

Editör: TE Bilişim