Gazete Emek- CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na yönelik saldırıya değinen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, CHP liderinin asker cenazesine katılacağının önceden haber verilmediğini söyledi. Soylu, "Kılıçdaroğlu korumalarının ne iş yaptığına bir baksın. O korumalar bana bağlı. Ben bunun hesabını sorarım" diye konuştu.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Habertürk Televizyonu’nun canlı yayınında gazetecilerin soruları yanıtladı.
Asker cenazesinde CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP’lilere yönelik saldırıya değinen Süleyman Soylu, “İklime bakmak lazım. Her seçim sonrası kendine ait bir tortu bırakır. Türkiye’de ilk kez bloklar son 2 seçimdir bu kadar net. Çubuk olayını tam da bunun üzerinden düşünmek lazım. Rahmetli Demirel’e, Ecevit’e başka siyasetçilere Mesut Yılmaz’a da oldu. Tabii bunu normalleştirmez” dedi.

‘İÇİŞLERİ BAKANI OLARAK GİTMESİN DEMEYİ KENDİME YEDİREMEM’

“Öncelikle Sayın Cumhurbaşkanımız açıkladı, ben de hassasiyeti gösteririm” diyen Soylu, şunları söyledi:

“Gittiğimiz yer şehit cenazesiyse orayı rahatsız etmememiz lazım. Ben beş altı kez bu hassasiyetin içerisinde oldum, gitsem mi, gitmesem mi. ‘Başınız sağolsun’ diyoruz, ‘Bu son olsun’ diyorlar sert bir şekilde. Ne diyebilirim ki, buradaki duyguların bir kısmı kontrol edilebilir, bir kısmı kontrol edilemez. CHP’nin burada seçim öncesi, 24 Haziran’da da çok açık bir şekilde HDP ile siyasal ilişkisi olduğu net belli. Bu çocuklar Çukurca’da sınırlarımızı korumak üzere oradaydılar ve PKK bunları şehit etti. İçişleri Bakanı olarak ‘gitmesin kardeşim’ demeyi kendime yediremem”.

‘TABLOYU GÖRDÜĞÜM İÇİN TALİMAT VERDİM’

“CHP’lilerin şehit cenazelerine alınmaması talimatı verdim” açıklaması hatırlatılan Soylu, “Tam da bu iş için söyledim. Ben itfaiyeci değilim. 24 Haziran’da her CHP’li, Kılıçdaroğlu ve takımı şunu söylemedi mi: ‘Bir oyunuzu CHP’ye bir oyunuzu HDP’ye verin.’ Ben bu tabloyu gördüm” ifadelerini kullandı.
3,5 yıl İstanbul il başkanlığını yaptığını dile getiren Soylu, “İl başkanlarının, şehit cenazelerine, protokol olarak girmemeleri gerektiğini valilere tedbir olarak söyledim. Daha sonra Hande Fırat sordu, ‘iklim yumuşadı istedikleri yere gidebilirler’ dedim. CHP-HDP işbirliğini hem siyaseten onaylamadığımı hem de bu tedbiri almak zorunda olduğumu söyledim” dedi.

‘ALİ KOÇ'A, İMAMOĞLU MAÇA GELİRSE PROBLEM OLABİLİR DEDİM’

İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun mazbatasını almadan önce maçlara gitmemesini istediğini aktaran Bakan Soylu, “Geçen İmamoğlu ile ilgili aynı şeyi söyledim. Beşiktaş maçına gitti. Sayın Cumhurbaşkanımıza oralarda hakaret edildi. Fenerbahçe maçını izlerken, istihbaratım bana şunu söyledi: Sosyal medyada ‘Bu FETÖ’cünün burada ne işi var’ dediler, mazbata meselesini gündeme getirdiler. Ben de sayın Ali Koç’a ‘Burada bir problem olabilir. Siz ev sahibisiniz’ dedim” şeklinde konuştu.

‘HDP KONGRESİNE BEN MÜDAHALE ETTİM’

“HDP’nin Ankara’da yaptığı kongreye ben müdahale ettim” diyen Süleyman Soylu, şöyle devam etti:

“Neden? Bir güvenlik temini için müdahale ettim. Onların bilgisi dahilinde. İşin bir arka perdesi var. Ben bunun iklimini İçişleri Bakanı olarak düşünmek zorundayım. Bir cinsel taciz söz konusuysa orada yakalanan kişinin ilçede karakola alınmamasına kadar müdahale etmek zorundayım. O ilçede o kişi karakola alınırsa insanlar oraya yıkılır ve toplumsal hadise meydana gelir. Bu tip toplumsal olayların tamamında devreye girerim. Ankara’daki cenazede girdiğim gibi. Aysel Tuğluk olayında olduğu gibi. Kalktım oraya gittim. Bir İçişleri Bakanı nasıl mezarlığa gider? Anında müdahale edemezsiniz, toplumsal olaylar beklemediğiniz noktaya itilir. Ali Koç’a ‘Rica ederseniz, böyle bir mesele oldu’ dedim. O da dedi ki, ‘Sizin isminizi verebilir miyim’ dedi. Ben de ‘Memnuniyetle’ dedim. ‘Benim sizden istirhamım bir daha rica edin’ dedim. ‘Bakan beni arasın’ demiş. Ben de Ali Koç’a, ‘Üzerimizdeki sorumluluğu attık, tedbirlerinizi siz de biz de arttıralım’ dedim”.

‘İNSANLAR TOLERANSLI OLMALI’

“O insanlar o öfkeye nasıl o hale getirildiler. Siyasetçi olarak söylemleriniz, ifadeleriniz, CHP’lilerin HDP ve dolayısıyla PKK ile işbirliği, terörden CHP’den sorumlu olduğu söylemleriniz etkili olduğunu düşünüyor musunuz?” sorusuna Soylu, şu yanıtı verdi:

“Biz devleti idare ediyoruz, ülkeyi yönetiyoruz. Elimizde hem yaptığımız işin sonuçlarına yönelik, hem etrafımızdaki coğrafyaya yönelik hem bilgilerimiz var hem sonuçlarımız var. İnsanlar toleranslı olmalı tabii. Kemal Kılıçdaroğlu hemen oradan sonra kendisini protesto edenlere, kendisine Artvin’de saldıranlarla iş tuttu, şu anda Apo’nun tecridini bitirmek için eylem yapanlara bizim tolerans göstermemizi istiyorsunuz. Hepimizin evlatları var. HDP, PKK’nın siyasi koludur. PKK a demeden HDP a diyemez.”

Cenazede Kılıçdaroğlu’nun kaç koruması olduğu sorulan Soylu, açıklamalarından satır başları şöyle:

'KARAR VERİYORLAR AMA HABER VERMİYORLAR'

''Gece saat 23.00 civarı aramışlar cenaze nerede diye. ‘Siz gidecek misiniz?’ diye sormuşlar, böyle bir kararımız yok demişler. Saat 10.03’de aramışlar sabah. Karar veriyorlar ama haber vermiyorlar. Kılıçdaroğlu korumalarının ne iş yaptığına bir baksın. O korumalar bana bağlı. Koruma işiyle mi ilgileniyorlar, yoksa başka işle mi ilgileniyorlar, bir baksın. Yarın bir gün müfettişlerimiz girecek. Ben bunun hesabını sorarım. Öyle adam koruyarak, adamcılık yaparak bu işler devlet işi ciddi işlerdir. Bir korumanın işi koruma olması lazım. Bir baksınlar.

'HABER VERDİK DEDİLER, KAYMAKAM VE MUHTAR HABERİMİZ YOK DEDİ'

Orada ‘Haber verdik dediler, hayır haber yok. Biz gerekli tedbirleri almışız zaten. Bir bölük komando jandarma var. Terör timlerimiz, trafik timlerimiz var. Aynı zamanda özel harekatçılar var. Genelkurmay Başkanı orada. Onun güvenlik zafiyeti yok da, Milli Savunma Bakanı orada onun güvenlik zafiyeti yok da, Sayın Kılıçdaroğlu’nun neden koruma zafiyeti olsun. ‘Muhtara haber verdik’ dedi, muhtar çıktı açıklama yaptı. Kaymakam ‘benim Kılıçdaroğlu’nun geleceğinden haberim yoktu’ diyor.

'GENEL BİR MÜFETTİŞ GÖREVLENDİRDİK'

Dışarıdan gelen adamlardan bahsediyorlar. 28 kişiyle ilgili şikayette bulundular. 22’si Akkuzulu köyünden. Biz toplam 37 kişiyi tespit ettik. Toplam 61 kişi yapıyor. 61 kişinin 2 kişisi Çubuk’tan, o da köyle akrabalık ilişkisi var, 2 kişi İmamhüseyin köyünden. Bu nasıl dışarıdan bir organizasyon. Provokasyon orada değil provokasyon o olaydan sonra yapmaya çalışan bir anlayışla karşı karşıyayız. Orada ilk reaksiyon olduktan sonra, il jandarma komutanı Ünsal Paşa orada. Hepsi dağlardan gelen adamlar. İl emniyet müdürü, emniyet genel müdürü, genelkurmay başkanı orada. Kendi korumaları dahil olmak üzere attığı adımların tamamı bu işin tekniğine aykırıdır. Bir genel müfettiş görevlendirdik. Temel zafiyet varsa bütün bunlara yukarıdan aşağıya bakacaklar. Dışarıdan bir provokasyon söz konusu değil. Bu tamamen orada gerçekleşen doğal bir reaksiyondur.

'GAZ VE SU SIKILSA ESAS FELAKET O ZAMAN BAŞLARDI'

TOMA niye yok deniliyor. Şehit cenazesine TOMA gider mi? Birileri gaz sıkın diyor. Orada gaz ve su sıkılsaydı esas felaket o zaman başlardı. Ben hemen kaymakama ulaştım. Ünsal Paşa ve il emniyet müdürümüzle sürekli olarak telefon teması ortaya koydum. Sonra beni CHP Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak aradı. ‘Şu anda evdeler, yol tek taraflı olduğu için arkadaşlar güvenli bir şekilde çıkarmak istiyorlar.

'KALKINCA İLK BAKTIĞIM GÜNLÜK TRAFİK RAPORUDUR'

Memleketin hangi köşesinde bir olay olursa ben insani olarak buna üzülürüm. Tabii herkesin kendi mesleğine ait refleksleri var. Yaklaşık 2.5 yıldır sayın Cumhurbaşkanımızın iradesiyle İçişleri Bakanı olarak görevlendirildim. Gece 3,5'tan önce yatmadım. Mantığım 'ben herkesi uyutuyum sonra yatayım' şeklindeydi. Sabah kalktığımda ilk baktığım günlük trafik raporudur. Kaç kişinin öldüğüne bakıyorum, kazaların nerede olduğuna bakıyorum. Bir taraftan bu, bir taraftan göçmen meselesinde ne yaptığımız. Diğer taraftan dün İstanbul'da yaşadığımız, kadına şiddetten tutun, cinsel tacize kadar her mesele. Benim bulunduğum yer duyarlı olursanız, eğer sadece bir iş sevdalısı değil aynı zamanda meselelerin çözümüne yönelik duyarlı olursanız yapabileceğiniz bir yerdir. Burası iğneli fıçıdır''.

Editör: TE Bilişim