Gazete Emek- Demirören Grubu'nun bünyesinde yer alan Hürriyet, HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli'nin Artı TV canlı yayınında söylemediği ifadeleri söylemiş gibi servis etmesine ilişkin gelen tepkilere yanıt olarak yaptığı açıklamada "CHP’li adaylar ya da haberi eleştiren çevreler bizden değil HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli’den açıklama istemelidirler" savunusunu yaptı. 

Temelli Hürriyet'in bu açıklamasına ilişkin "Çıkmışlar yalan haber yapmışlar. Sonra da diyorlar ki haberi Sezai Temelli düzeltsin, ama haberi yapan sensin, ben niye düzelteyim" ifadelerini kullandı.

HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, Ege’deki seçim turunu tamamlayarak İstanbul’a geçti. Arnavutköy, Esenler'de kalabalığa seslenen Temeli, gündemdeki gelişmeleri değerlendi. Temelli, Esenler’deki mitingde yaptığı konuşmada şunları söyledi:

"Size Muş’tan, Siirt’ten, Hakkari’den, Şırnak’tan, Van’dan, Amed’den, Kars’tan selamlar getirdim. Tüm Türkiye’de alanlardayız. Yan yanayız. Ortak vatanımızda, demokratik cumhuriyet mücadelemizi her yerde yükseltiyoruz. Bu tekçi anlayışa karşı, bu bölücü anlayışa karşı her yerde bir aradayız, bir arada olmaya devam edeceğiz.

Bize diyor ki defolun hiçbir yere gitmiyoruz. 31 Mart’ta sandıklara gidiyoruz. Biz sandıklara gidiyoruz, o iktidardan gidiyor. Bize hakaret ediyor, bize saldırıyor. Bütün medyayı ele geçirmiş. Her gün neredeyse televizyon kanallarının hepsinde çıkıyor bize hakaret ediyor. 

Yuhalamayın, biz HDP’liyiz. Biz HDP’liler onurlu bir siyaset yapıyoruz. Asla onlarla aynı düzeye, aynı seviyeye gelmeyeceğiz. Bu saldırılara, bu nefrete, bu düşmanlığa karşı her yerde hakikatin sesi olarak Kürdüyle, Türküyle, Alevisiyle, Sünnisiyle bir aradayız. Toplumsal barışı var etmeye devam ediyoruz.

'YALANA MUHTAÇ HALE GELDİLER'

Bütün televizyonlar emrinde. Her gün 4 kez çıkıp, her gün yalana yalan katıp bize saldırmaya devam ediyor. Sanıyor ki böyle yaptıkça oyları artacak, 3-5 belediye başkanı daha fazla kazanacak. O saldırmaya devam ettikçe, biz büyüdük, biz güçlendik, onlar kaybetmeye devam ettiler. Çünkü Türkiye halkları bu oyunu bozdu. Türkler, Kürtler bu oyunu bozdu. Bu tekçiliğe karşı bir arada durarak bu oyunu bozduk, bozmaya da devam edeceğiz. 31 Mart’ta tüm kentlerimizde, Türkiye’nin her yerinde demokrasiyi barışı iktidara taşıyarak bu gidişata son vereceğiz.

'17 YILDIR İKTİDARDALAR HALA BEKA SORUNU DİYORLAR'

Sevgili arkadaşlar, tekçilik ve bu ırkçı söylem çok büyük zararlar verdi. Bu ülkeye yapılmış en büyük kötülüktür. Bu ülkenin bütün kaynaklarını çarçur ettiler. Bütün insanlarına katlanılamaz acılar yaşattılar. Artık buna son verelim. 17 yıldır iktidardalar, hala diyorlar ki beka sorunu var. Küçük ortağı da çıkıyor sürekli diyor ki beka sorunu var. İki kişinin beka sorunu var. Halkın beka sorunu filan yok. Ortağının adı Devlet diye ha bire “Devletin beka sorunu var” diyor. Devlet’le senin beka sorunun var. Onun adı Ahmet olsa Ahmet'in beka sorunu var mı diyecektin? Beka sorunu filan yok. Onlar da biliyor olmadığını ama yalana muhtaç hale gelmişler. Yalandan başka bir şey söylemiyorlar. Siyaseten tükenmişler.

'SİNEVİZYONDA BİZİ GÖSTERECEĞİNE SEN 5 YIL ÖNCE NE DİYORDUN ONU GÖSTER'

Şu söylediklerine bakın, kimin aklı alır, kimin vicdanına sığar. Sürekli düşmanlık sürekli nefret. Ha bire sinevizyon gösteriyor, televizyonlar yetmemiş. Bu kadar televizyon, bu kadar gazete elinde yetmiyor. Mitinglerine sinevizyon koymuş ha bire bizi gösteriyor, ha bire yalan…

Sinevizyonda bizi göstereceğine küçük ortağının sana söylediklerini göster. Sinevizyonda bizi göstereceğine, 5 yıl önce sen ne diyordun onu göster. Göster de nereden nereye geldin bu halk bir onu görsün. Küçük ortağının sana ne söylediklerini göster. Göster de bu halk birbirinizin yüzüne nasıl bakıyorsunuz bir görsün. İşte bunlarda artık bu tür duygular kalmamış. Utanmıyorlar, sıkılmıyorlar, dün dündür bugün bugündür anlayışıyla sanki bu sözleri birbirine söylememişler gibi yol alıyorlar.

'AKP'Yİ 73 KİŞİ KURDULAR 3 KİŞİ KALDILAR'

Tek tek diye diye medyayı da tekleştirdi, basını da tekleştirdi, kendisi de tek başına kalacak. Bakın AKP’yi 73 kişi ile kurmuşlar. Kala kala 3 kişi kalmış. Seçimden sonra o ikisi de gider, tek diye diye tek başına kalır. Biz HDP’yi 75 kişi ile kurduk, bugün 7,5 milyon olduk, yarın 15 milyon olacağız, 35 milyon olacağız, iktidar olacağız. Unutmayın yoldaşlarım, iyilik kazanacak, hakikat kazanacak, HDP kazanacak. Hakikatin sesi olmaya, doğruları söylemeye devam edeceğiz, cesaretle devam edeceğiz. İşte hakikatten, iyilikten, doğruluktan korktukları için kaygıları büyük. O yüzden saldırıyorlar. Ama tekçiliğin, bu ırkçı dilin kimseye bir yararı yok. İnsanlığa yararı yok. Olmadığını Yeni Zellanda’da gördük.

'IRKÇILIK DÜNYANIN BAŞINA BELA'

Yeni Zelanda’da 50 masum insan ibadetini yaparken katledildi. Irkçılık, dünyanın her yerinde birbirini besler. O yüzden nerede ırkçı bir söylem varsa, nerede bir nefret söylemi varsa, nerede düşmanlık savaş varsa onun karşısına dikileceğiz. Savaşa, düşmanlığa karşı, ırkçılığa karşı yan yana geleceğiz. Faşizme geçit yok diyeceğiz. Kendi yalanlarına mahkum olacaklar.

'YALAN HABER YAPAN SİZSİNİZ BEN NİYE DÜZELTEYEİM'

Yalandan besleniyorlar. O kendi çeperine çektiği, yandaşlaştırdığı medya da aynı değirmene su taşımaya devam ediyor. Çıkmışlar yalan haber yapmışlar. Sonra da diyorlar ki haberi Sezai Temelli düzeltsin, ama haberi yapan sensin, ben niye düzelteyim. Bunlar alıştılar. Bunlar, memleketi enkaz haline getirdiler, her yeri yıktılar yaktılar. Sonra “Gelsin HDP düzeltsin”... Tamam biz iktidara gelip bu enkazı kaldıracağız her şeyi düzelteceğiz ama siz o yalanların hesabını vereceksiniz.

'YANDAŞ MEDYA ALDIĞI KREDİYİ YALAN HABERLERLE GERİ ÖDÜYOR'

Ben ne sizin yalanınızı düzelteyim. Siz yalan söyledikçe, o yalanlarda boğulacaksınız. Bu halk sizi teşhir etmeye devam edecek. Ama diyeceksiniz ki bu medya nasıl yalan makinesi haline geldi? Gelir tabii. Ziraat Bankası’ndan aldığı krediyi bu haberlerle geri ödüyor. Biz de diyoruz ki, o krediyi o çiftçinin hakkı olan krediyi, son kuruşuna kadar ödeyeceksin. Ne kadar yalan haber yaparsan yap o borcu geri ödeyeceksin. Ziraat Bankası Başkanı da diyor ki; paramız vardı verdik. Ona vereceğine çiftçiye, köylüye verseydiniz de bu halk bu yoksulluğu çekmeseydi. Evet, tüm bunlarla baş edeceğiz. Hiç merak etmeyin, umudunuzu yitirmeyin. Hepsi bu yalanları ve utançları ile yaşamak zorunda kalacaklar. Ama adalet önünde hepsinden de hesabını soracağız. 

'17 YILDIR İKTİDARDALAR 17 GÜNLERİ KALDI'

Bugün 200 binden fazla - sayısını artık tam olarak kimse bilmiyor - ataması yapılmayan öğretmen var. Sen S-400 alacağına, bu öğretmenlerin geleceğini düşünün. Bugün EYT’li yüzbinler var, emeklilik hakkı geldiği halde emekli olamıyorlar. Sen patriotun, F35’in peşine düşeceğine, nükleer santral peşine düşeceğine, insanlara emeklilik hakkını tanı. Emekli olanların doğru dürüst geçineceği ücreti sağla. Sen bu kaynaklarla bu israf yatırımları yapacağına, bu emekçileri bu sefalet ücretlerinden kurtar. Ama bunların hiçbirini yapmadılar. 17 yıldır yapmadılar, 17 günleri kaldı. Bundan sonra halk iktidara gelecek üreten biz, yöneten de biz olacağız. 

Önce yerellerde iktidara geleceğiz. Birlikte katılımcı bütçe anlayışımızla, bütçemizi yapacağız. Sorunlarımızı birlikte çözeceğiz. Birlikte çözüm üreteceğiz. İşsizin, çiftçinin, kadınların sorunlarını birlikte çözeceğiz. 

Bakın diyorlar ki kentleri tanınmaz hale getireceğiz. Evet öyle yaptınız, kentleri tanınmaz hale getirdiniz. İşte İstanbul, İstanbul’un çilesi. İstanbul’da yarattıkları yıkım ortada. İstanbul’a bunca rezidans, bunca gökdelen diktiler yoksulların güneşini karartılar. Güneşimize sahip çıkacağız. Ve biz bu yoksulluğa mahkum değiliz. O yüzden diyoruz ki yoksullar iktidara, halk iktidara. Bize ait olan bizimdir, alacağız. Bize ait olan kentlerimizi biz yöneteceğiz. Bu haramilerden İstanbul’u hep birlikte kurtaracağız.  

'HİÇBİR ARKADAŞIMIZI KAYBETMEK İSTEMİYORUZ: ONLAR YAŞAYACAK'

İşte bu hukuk mücadelesidir, adalet mücadelesidir. Evet bir seçimdir ama bu mücadele geçmişten geleceğe tüm halklarımız özgür olana kadar, eşit yurttaşlık temelinde bir anayasaya kavuşana kadar, demokratik ulus anlayışını var edene kadar bu mücadele devam edecek. Bugün bu mücadele önünde koşan açlık grevinin 130’uncu günündeki Leyla Güven’i selamlayalım. Selam olsun Leyla Güven’e, selam olsun barış ve adalet mücadelesi sürdürenlere. Selam olsun cezaevindeki binlerce insanımıza. Selam olsun Dersim Dağ’a, Tayip Temel’e, Murat Sarısaç’a, Selma Irmak’a, Sebahat Tuncel’e. Selam olsun Cihan Temur’a… Hiçbir arkadaşımızı kaybetmek istemiyoruz. Onlar yaşayacak. Onlar yaşasın diye de her yerde onların sesine onların mücadelesine güç katmaya devam edeceğiz. 

'AÇLIK GREVİ DİRENİŞÇİLERİNİN TALEBİNİN ARKASINDA BÜYÜK BİR ADALET MÜCADELESİ VAR'

Tüm arkadaşlarımızın meşru haklı bir talebi var. Bu talep karşılanmalı. Tüm arkadaşlarımızın dile getirdiği şey, tüm hükümlüler gibi Sayın Öcalan’ın da bu haklardan yararlanmasıdır. Ailesi ve avukatları düzenli olarak kendisi ile görüşsün. Bu talebin arkasında büyük bir adalet ve hukuk mücadelesi var. Çünkü 4 yıldır Türkiye’ye şunu anlatıyoruz. Diyoruz ki, eğer bir yerde tecrit varsa, eğer bir yerde hukuksuzluk, adaletsizlik varsa o her yere yayılır. Öyle de oldu. Bu tecrit tüm ülkeyi tecritleştirdi. Hukuksuzluk, adaletsizlik her yerde. Şimdi bu hukuksuzluğa ve adaletsizliğe son verme zamanıdır. Adalet Bakanı’na çağrı yapıyoruz. Siz onu yerine getirin. Bu siyasi bir malzeme değildir. Bu seçim malzemesi hiç değildir. Her yerde sesimizi yükselteceğiz. Cesaretle, sorumlulukla Türkiye bu cendereden, bu ceberut anlayıştan, bu iktidardan kurtaracağız. Ama önce yerellerde iktidara geleceğiz. Bütün kayyımları faşizmin çöplüğüne süpürüp atacağız.

'BÜYÜK TEMİZLİK GELİYOR'

Memlekete süpürge kalmamış, herkes hazırladı süpürgeyi. Büyük temizlik geliyor. Sokaklarda ne çöp ne çamur ne de kayyım kalacak. Oy vermeye memlekete gidecek olanlar süpürgelerinizi yanınıza almaya unutmayın. Hatta birkaç tane alın, orada kalmayan, orada süpürge bulamayanlara da dağıtırsınız. Muş’u da alacağız, Bingöl’ü, Kars’ı da alacağız. Hep birlikte, tüm halklarımızla birlikte iktidara geleceğiz. Hakça, adaletçe bir düzeni var edeceğiz. Halkın hakkını çalmaya kalkanlara da en güzel cevabı 31 Mart’ta vereceğiz. 

İstanbul’da, Antalya’da, Mersin’de ne yapacağız? Ankara’da ne yapacağız? Onları da düşündük HDP nerede ise, orada demokrasi mücadelesi vardır, adalet mücadelesi vardır. Ve orada da demokrasiden yana, adaletten yana olanların yanında olacağız. AKP- MHP blokuna tüm bu kentlerde hep birlikte kaybettireceğiz. Bugün geçmişte hangi partiye oy vermiş olursa olsun, hangi siyasi düşüncede olursa olsun, bugün bu anlayışa karşı yan yana gelme zamanıdır. Birbirimizin farklılıkları üzerinden siyaset yapma zamanı değil. Esenler’de iktidara geleceğiz. İstanbul’da demokrasi güçlerini iktidara taşıyacağız. Diyorlar ki HDP’nin oyu haramdır. Bizim oyumuz anamızın ak sütü gibi helaldir. Diyorlar ki; HDP teröristtir. Diyoruz ki terörist değiliz HDP’liyiz. 

Diyorlar ki “Kürtler defolsun gitsin”. Diyoruz ki biz buradayız hiç bir yere gitmiyoruz. Burası bizim ortak vatanımız. Şimdi bütün bu yanıtları verme zamandır. Sandıkta, 31 Mart’ta tüm aradıkları yanıtların cevapları alacaklar. Nerede bir HDP logosu görüyorsanız mührünüzü ona basın. O mühür demokrasi, barış ve gelecektir. Barışa, demokrasiye geleceğinize sahip çıkın. Eğer aday çıkarmamışsak, AKP- MHP blokuna karşı önde olan demokrasi güçlerinin adayı bizim de adayımızdır, oyunuzu ona basın.

'CNN SEN DE ANLADIN MI?'

Gayet açık oldu değil mi ? Anlaşıldı mı? Herkes anladı mı? CNN sen de anladın mı? CNN de anladı. 31 Mart’a kadar 7 gün 24 saat çalışıyoruz. Müşahit oluyoruz, oylarımıza sahip çıkıyoruz. Unutmayın bizler umudun partisiyiz. Umudun partisi yürüdükçe, bu ülkede barışın demokrasinin yolu açılır. Umudunuzu yalnız bırakmayın. Umudunuzla yürüyün, HDP ile yürüyün. Hepinizin yolu açık olsun."

Kaynak: Artı Gerçek

Editör: TE Bilişim