Gazete Emek- DENİZ İKE / BİNGÖL

Kürdistan halkının tarihinde birçok kent gibi Çewlig’e (Bingöl) bağlı Kanireş ilçesi de önemli bir yere sahip. Çewlig’in en güzel yayları Kanireş’te bulunmakta. Kanireş’te yaylacılık başlarken, tüm dağlarda yaz için saklanan kar kuyuları ile bahar iç içe geçmiş durumda.

Kanireş, Çewlig’e (Bingöl) bağlı bir Kürt kenti. Etrafı dağlarla çevrili olan Kanireş, 1938 yılında Türk devleti tarafından ilçe statüsüne alınarak ismi Karlıova olarak değiştirildi. Kanireş denizden 1940 metre yükseklikte yer alırken, yüzölçümü 1349 kilometrekaredir. Dağlık bir bölge olan Kanireş Kox, Çavreşî, Şerefdîn ve Qertalix dağlarıyla çevrilmiş.

Dağlar arasında bir cenneti andıran Kanireş, yaylaları ve pınarlarıyla nam salmış bir kent. Amed’de 2 aya yakın bir süredir koronavirüs yasakları nedeniyle baharı evde geçirmek zorunda kaldık. Bulduğumuz fırsatla Serhed bölgesinin baharına ulaşmak için sabah erkenden Çewlig’e, Kanireş yaylarına gitmek için yola çıktık. Kanireş’teki yaylalardan bahsederken elbette klamlara konu olmuş Şerefdin dağındaki yaylalar insanın aklına geliyor. Amed’den uzaklaşmaya başlıyoruz. Bizi yolda sıcaktan dolayı sararmış bir doğa karşılıyor. Fis bölgesine ulaştıkça tekrardan baharın yeşilliğinin içinde buluyoruz kendimizi. Artık Darahênê ilçesine ulaşıyoruz ve Serhed bölgesinin soğuğunu bedenimizde hissediyoruz.

ŞEREFDİN YAYLALARI

Darahênê’nin ardından Çewliğ’e ulaştık. Burada da yemyeşil ve geniş yaylalar bizi karşılıyor. Mola vermeden Kanireş yaylarına doğru yolumuza devam ettik. Kanireş’e vardıkça kendimizi eşsiz bir doğanın içinde buluyoruz. Kanireş’e giden bir yolcunun Karacehennem ormanlarını görmemesi mümkün değil. Ormanın kenarında biraz soluklanıp yemyeşil doğasına keyifle baktık. Güzelliğyle Çewlig halkının sevgisini kazanmış olan Karacehennem ormanlarına doya doya baktıktan sonra yaylalarıyla ünlü Şerefdin dağına yola koyulduk.

KADIN EMEĞİ

Yolumuz uzun ve Kanireş kent merkezine ulaşmak için yola koyuluyoruz. Yolumuzun üstünde her an yaylalara doğru giden hayvan yüklü kamyonlarla karşılaşıyoruz. Kanireş’e vardığımız sabah fırından ekmek alıp Qertal dağının eteklerine gitmek için tekrar yola düştük. Köye vardığımızda yol arkadaşımızın babası bizi karşıladı. Sabah erkenden beri beraber kahvaltı yapmak için bizi bekliyorlarmış. Kahvaltıda peynir, yoğurt, bal, domates ve sacın üzerinde kızartılmış biberler bulunuyordu. Bu bölgedeki tüm ürünler doğal bir şekilde yetiştirilmekte ve bunda kadın emeğinin büyük bir payı var. Başka bir yerde böyle zengin bir kahvaltıyı bulabileceğimizi sanmıyorum. Köyde hava çok soğuk. Kahvaltıdan sonra bizi karşılayan anne va babayla bölgenin özelliklerine ilişkin sohbet ediyoruz. Baba bölgedeki yayla, pınar, göl ve sulardan bahsetmeye başlıyor.

BAHAR VE KAR KUYULARI

Sohbetin ardından yaylalara ve köylere doğru yola çıkmaya başladık. Qertal dağının yamacından soğuk bir su akmakta. Yönümüzü dereye veriyoruz. Dereye gidiş hem keyifli ve kolaydı, fakat oradan tekrar yola çıkmak da o kadar zordu. Bi yandan bahar çiçeklerinin ardındaki yaz için saklanan kar kuyuları ve yayların yeşilliği, diğer yandan vadilerden akan berrak sular. Bu sular Murat nehrine akmakta. Buradaki görüntüleri kayda aldıktan sonra bu kez Qertal dağının eteklerine çıkıyoruz. Dağ baharın yeşilliğiyle donanırken hala bir sonbahar havası yaşanmakta.

KANİREŞ’İN KAYNAKLARI

Dünyada güneşin batışının sadece iki yerden izlenildiği ve bunlardan birinin de Kanireş bölgesindeki Kox dağı olduğu söyleniyor.

Yaylalarıyla meşhur olan Kanireş’de Çewlig ve Şerefdin yaylaları bunlardan en tanınanları. Yine Xirxal ve Çavreşi yaylası da kent sınırları içinde yer almaktadır. Ayrıca Kanireş balıyla da ünlü bir kent. Peri, Ginig, Kêşê suyu Kanireş’in güzelliğini daha da görkemli bir hale getiriyor.

BAHARDA KIŞA HAZIRLIK

Serhed bölgesinin yüksek kesimlerinde kış çok sert geçer. Bölgedeki bazı köylerde daha yeni bahar sevinci yaşanırken şimdiden kışa hazırlık için çalışmalar başlamış durumda. Köylüler hayvanları için ahır yapımıyla uğraşıyor. Her yerde olduğu gibi burada da kadın emeği yine göze çarpıyor. Kadınlar bir yandan peynir, yoğurt, tereyağı yaparken, diğer yandan da yemeklerini pişiriyor. Yine kış için de hazırlıklarına devam ediyorlar. 

KÜRDİSTAN’IN HER YERİNDEN KANİREŞ’E GELİYORLAR

Yaylalara çıkarken her yerde koyun sürüleriyle karşılaşıyoruz. Bu yaylalarda sadece Çewlig halkı bulunmuyor, Kürdistan’ın her yerinden göçerler buraya geliyor. Köylüler ve göçerlerin aktardığına göre güvenlik gerekçesiyle ilan edilen yasaklar göçerleri olumsuz bir şekilde etkilemekte ve bu yüzden fazla yaylalara çıkamıyorlar. Tüm dünya kornavirüs salgınıyla uğraşırken Kanireş yaylarında şimdiye kadar herhengi bir virüs vakasına rastlanılmamış.

YURTSEVER KÖY

Kanireş’teki yayla, dere, göl, bahar gülleri ve dağları o kadar hoş ki insan gözümü alamıyor. Kaniteht gölü kıyısında çaylarımızı yudumlarken, serin havadan dolayı bardaktaki çaylar hemen soğumaya başlıyor. Güzel bir sohbet ve çayın ardından bu görkemli doğayı ardından bırakıp yola koyulmak biraz ağır geliyor. Vaktimiz daraldığından Amed’e gitmek için yönümüzü Varto’ya yakın Bingöl dağlarına veriyoruz. Yurtseverliği ile bilinen Kargabazarı köyünün içinden geçiyoruz.

KÜÇÜK GÖLLERİN YAYLALARI

Köyün içinden geçip Golbehri gölüne doğru ilerliyoruz. Golbehrî Kargabazarı köyü ile Varto arasındaki bölgede yer almakta. Yolda Bingöl dağlarına bakarken, baharın geldiği Kanireş’e bağlı bir ova gözümüze çarpıyor. Uçsuz bucaksız bir ova. Bingöl sınırını birkaç dakika geçtikten sonra Golbehri’ye ulaşmak mümkün. Gölün etrafında yüklerini indiren göçerler binlerce koyun, keçi ve kuzuyu otlamakla meşgul. Burası Kanireş ve Gimgim (Varto) sınırları arasında yer almakta. Cennet gibi bir yer görüntüsü veriyor. Burada göçerleri ve sürülerini kaydediyoruz.

KANİREŞ VE MUŞ BÖLGESİNDE 75 ALEVİ KÖYÜ

Kanireş bölgesine bağlı 44 köy var. Ayrıca bunların içinde çok sayıda Alevi köyü de bulunmakta. Bu arada Golbehri Gölü’nden Kargapazarı köyüne dönerken yolda bir Alevi köyüne rast geldik.

Bu bölgede onlarca Alevi köyünün bulunduğunu öğrendik. Uğradığımız Emera köyü de 80 hanelik Alevi Kürtlerinin yaşadığı Varto’ya bağlı şirin bir köy. Köyünde etrafında koyun sürüsü ile bir at ve yavrusu otlanıyor. Burada yaşayan ihtiyar bir köylünün bize aktardığına göre Kanireş ve Muş bölgesinde 75’ten fazla Kürt Alevi köyü var. Fakat maalesef bu köylerin hiçbirinde cemevi yok. Bundan dolayı köylüler ibadetlerini taziye evlerinde yapıyor.

Karapazarı ve Varto sınırlarındaki gezi ardından Amede dönmek üzere yönümüzü Kanireş’e çevirdik. Saatler akşama doğru ilerlerken hava soğumaya başlıyor. Buna rağmen yaylacılık ve Kanireş yaylaları çok eşsiz ve güzel.

https://www.youtube.com/watch?v=by2hQHUsoIE&feature=youtu.be

Editör: TE Bilişim