Gazete Emek-  Oruç bir ibadet değil, bir ritüeldir. Bu ritüelin amacıda, insanlara bir mesaj vermedir. İnsanların, ibadet olarak bildikleri şeyler aslında sosyal içerikli mesajlardır, ritüelllerdir. İslam'ın en önemli şartları aslında şunlardır: 1. Öldürmeme. 2. Yalan söylememe, iftira atmama. 3. Hırsızlık yapmama, rüşvet yememe, yolsuzluk yapmama, kamu malından çalmama. 5. Zina ve ahlaksızlık yapmama. 6. Kimsenin hakkını yememe, yani kul hakkı yememe, haram yememe. 7. Kimseyi sömürmeme ve bunları daha da sayabiliriz. Bunların hepsi de insan haklarıyla ve adaletle ilgilidir. İnsanca bir yaşamla ve barışla ilgilidir. Ki İslam Arapçada barış demektir. Namaz, eşitliğin ritüelidir. İnsanların birbirleriyle eşit olduğunu, kimsenin kimseden üstün olmadığını gösteren bir törendir, merasimdir, ve camide, kilisede, havrada, yapılan normal bir toplanmadır.

***

Yani insanların kültür gereği ve maddi imkanları paylaşmak ve eğitim amaçlı yaptıkları tören ve merasime namaz denir ve bunlar insanlar içindir. Oruç, karnı tok olanların, açların halinden anlamaları için tutulur. Yani orucu aslında zenginler tutar ki, açlığın ne kadar kötü bir şey olduğunu öğrensinler de, fakirlerle mallarını paylaşsınlar. Zekat Arapçada fazla olan demektir. Yani zekat vermek demek malından, mülkünden, kazancından fazla olanı vermek demektir. Yani paylaşmak anlamına gelir. Zekat 40'ta 1 değildir. Çünkü 40'da 1 verilen zekatta birileri sürekli birbirlerine muhtaç. olur. Gerçek zekatta kimse kimseye muhtaç olmaz. Çünkü gerçek zekat paylaşmak demektir. Yani herkes beraber çalışacak, üretecek ve herkes ihtiyacı kadar alacak. İşte zekat ihtiyacından fazlasını paylaşmak, ihtiyacı olanla paylaşmak demektir. Zeki ve zekat kelimeleri aynı kökten gelir, çok olan demetir.

Gününüzün zekat anlayışı Emevilerin dilenci zekat anlayışıdır ve sömürüyü meşrulaştırıyor. Yani zengin ile fakir sürekli olsun, zengin fakire sadaka versin, fakir zengine muhtaç olsun, boyun büksün, ve yolsullar ve zenginler olsun, sınıflar olsun. gerçeğidir. Gerçek zekatta ise sömürü ve eşitsizlikler, sınıflar bitiyor. Çünkü paylaşım var. Hac ise müslümanların yıllık toplantılarına denir.

***

Yani müslümanlar her yıl Kabe'de toplanırlar ve Kabe'nin etrafında yürürler. Burada verilmek istenen mesaj nedir? Bütün insanların eşit olduğu mesajıdır. Herkes aynı kıyafetleri giyerler ve yan yana yürürler ve eşitlenirler, insanlar Kabe'nin etrafında yürüdüklerinde kimsenin kimseden bir üstünlüğü ve farkı yoktur, herkes insandır ve eşittir. İnsanlar burada eşitliği öğrenirler ve normal hayatın içinde de bu eşitliği yaşarlar. Yani kimseye yukarıdan bakmamak, kimseyi hakir görmemek, kimseyi küçümsememek,  öğretilir. Allah insanları eşit yaratmıştır ve herkes eşittir, kimsenin kimseden bir üstünlüğü yoktur. Müslüman kelimesi Arapçada, Allaha teslim olmak demektir. Allaha teslim olmanın yaşamdaki anlamı nedir? Her gün dua okumak değildir. Allaha teslim olmak demek, adaletli, merhametli, vicdanlı ve sevgi dolu olmak demektir. İnsancıl olmak demektir. Dünya malına mülküne tenezzül etmemek demektir, bir lokma ve bir hırka misali bir derviş gibi yaşamaktır. Bu yazdıklarımızın hiçbiri müslüman olduğunu iddia eden ülkelerde yok. Çünkü gerçek islam yok. Emevilerin saray-saltanat İslamı var. Gerçek İslam'da savaşlar yok. Çünkü KUR'AN, öldürme diyor. Saldırı savaşları yok. Ama ülken saldırıya uğramışsa, sadece savunma amaçlı kendini korursun, işgali yok etmek için savunma savaşı verirsin.

***

İslam'da işgal, saldırı yasaktır. Yukarıda izah ettiklerimizin hepsi, insanlık içindir, insanca yaşam içindir, hak ve adalet içindir. Allah, kendisi için kullarından bir şey istemiyor. Allah’ın istediği her şey, kullarının mutluluğu ve saadeti içindir. Firavunlar, Nemrutlar, Muaviyeler, fakirliği kader olarak gösteriyorlar. Her nasıl oluyorsa, zenginlik kader olmuyor ama fakirlik kader oluyor. Allah bunca nimet veriyorken, ve herkese yetecek kadar maddi imkan ve nimet varken fakirlik niye kader olsun?

Emevilerin dini uydurmalarıdır ve baştan sona yalandır, aldatma amaçlıdır. Allah, fakirliğe kader deseydi, herkese yetecek kadar, nimet, rızık vermezdi. Denizler balıklarla doluyken, tarlalar, bahçeler meyve ve sebzelerle doluyken, ormanlar, çiftlikler, kümesler hayvanlarla doluyken, her yıl yağmur ve kar yağıyorken, açlık, susuzluk ve fakirlik kader olamaz, olsa olsa, kapitalizmin, toplumu kandırma, sömürme oyunu olur. Yani fakirliğin kader olduğu yalanını fakirlerin beynine yerleştirin ki, zenginlerin düzeni olan kapitalizm bozulmasın, sömürü ve saltanat devam etsin. Yani insanlar, fakirliğin kader değil de, kapitalizmin bir kandırma oyunu ve sömürü düzeni olduğunu öğrenirlerse, kapitalizme isyan ederler ve adaletin-paylaşımın olduğu bir düzen kurarlar.

***

Ama insanlar, fakirliğin kader olduğunu düşünürlerse, sisteme boyun eğerler, kaderlerine razı olurlar ve yoksulluğu yaşamaya mahkum olurlar. Ve müslüman ülkeler başta olmak üzere, dünyadaki günümüz din gerçekliği budur. Sonuç olarak, din demek yaşam ve kültür demektir. Dini şartlar olarak bilinen şartlarda aslında yaşam için uyulması gereken ilke ve kurallardır. Kanunları ve yasaları din olarak tarif edebiliriz. Ancak içinde yaşadığımız sistem, sömürüye dayalı olduğu için, mevcut yasalar ve kanunlar esasen sömürü sistemini meşrulaştırmaya dayalıdır. Hiçbir sistem sömürüye dayalı olduğunu söylemez, söyleyemez. Çünkü bunu söylediğinde, meşruluğu kaybeder ve üç gün bile ayakta duramaz. Kapitalizmde adalet, özgürlük demokrasi, insan hakları gibi değerler aslında sistemi toplum nezdinde meşrulaştırmak için kullanılan argümanlardır. Normalde kapitalizmde adalet, özgürlük, demokrasi ve insan hakları yoktur. Şayet olsaydı, dünya bugün cennet olurdu. Bu değerler, kapitalizmin yapısına aykırıdır. Ancak kapitalizm bunları kullanır. Kapitalizm günümüzde de dini hala kullanıyor. Özellikle müslüman ülkelede bu yoğunca yaşanılan bir durumdur. Doğru bir din anlayışına sahip olarak, İslam'ı, özüne uygun olarak yaşayıp, modern Firavunların, Nemrudların, Muaviyelerin sömürü çarkını kıralım, yok edelim.

Editör: TE Bilişim