Gazete Emek-  Yenilik eskinin tasfiyesi ve yeninin inşası ile gerçekleşir. Söz konusu, toplumun her yönden değişimiyse, bu, değişim zorun rolüyle oluyor. Tarihi zorlamak gerekiyor. Tarih toplumsal zorun ve toplumsal emeğin bir sonucudur. Tarihe yön verenler, topluma yenilik kazandıran toplumcu güçler olmuştur. Tarih toplumsal güçleri her zaman değişime zorlamıştır. Çünkü değişim tarihin ileri doğru yenilik kazanıp akmasıdır. Burada motor güç, devrimci kesimlerdir. Devrim sadece kaba maddi değişimi ifade etmiyor. Devrim çok köklü ve çok boyutlu toplumsal, siyasal, ekonomik, tekniksel, kültürel değişimi gerektirir. Türkiye son elli yıldır devrimci mücadeleye, küçük çaplıda olsa sahne olmaktadır. Bu konuda oldukça iddialı olan çok sol hareket bulunmaktadır.

***

Türkiye Devrimci Hareketi kitlesel olarak bir türlü gelişim gösterememiştir. Türkiye'de, hiçte azımsanmayacak bir sol kitle olduğu halde, sol kendi kitlesi üzerinde gelişim gösteremiyor, çok dar bir alanda sınırlı bir kitleyle kısır döngüde dolaşıyor. Solda birlik bile olmamıştır. Çok parçalı ve dağınık bir sol hareket gerçekliği var. Kitleye gitmeyen, gidemeyen, halkın değer yargılarını tahlil edemeyen, halkın anladığı dili konuşamayan, kazandıran tarzı uygulamayan bir sol yapı var. Bunca sol kitleye rağmen ve bunca aydın ve entellektüel bir birikime rağmen, Türkiye'de değişim çok yavaş ilerledi, ilerliyor. Sol kendi kitlesini örgütleyemediği için, sağ bu kitle üzerinde sol değerleri kullanarak egemenlik kurdu ve hala bu egemenliği çeşitli argümanları kullanarak devam ettiriyor. Türkiye'de işçiler öteden beri sistemden şikayetçiler. Son yıllarda köylüler de-çiftçiler de durumlarından şikayetçi oluyorlar. Alt kademedeki memurlar bile ekonomik sıkıntılar yaşıyorlar.

***

Üst elit kesimler hariç, bütün toplumsal kesimler, sistemden hiç memnun değiller. Kapitalist sistem bütün sorunların kaynağı olduğu için, toplumsal sorunlara çare üretmesi eşyanın tabiatına aykırıdır. Bazı kesimler, kapitalist sistemden, burjuva yönetimden çare ve çözüm beklemekteler. Sınıf ve emek bilincine sahip olanlar, çarenin kendi ellerinde olduğunu bilirler ve düzen partilerinden medet beklemezler. Türkiye'de kapitalizmin en vahşisi var. Dışarıya bağımlı, montaj sanayiye dayalı, Türkiye gibi kapitalist ülkelerde sömürünün ve yoksulluğun en korkuncu var. Son yetmiş yılda devletin arpalığında beslenen ve adı TÜSİAD olan korkunç bir burjuva sınıfı yaratıldı. Türkiye'de küçük bir sermaye sınıfı, ve bürokrat kesim, ülke kaynaklarının, imkanlarının önemli bir bölümünü kendi tekellerinde tutuyorlar, halk büyük bir yoksulluk yaşıyor. Yoksulluk imkanların azlığından, üretimin yetersizliğinden kaynaklanmıyor, ülke gelirinin büyük bir bölümünün küçük bir kesimin eline geçmesinden kaynaklanıyor.

***

Yoksulluğun nedenini, elit kesimler ve siyasi sözcüleri, ülke imkanları azdır, fakir ülkeyiz gibi, gerçek olmayan nedenlere bağlasalar da, durum hiçte açıkladıkları gibi değildir. Yoksulluğun nedenini ülke kaynaklarının azlığına ve üretimin yetersizliği ile açıklıyorlar da, holdinglerin, her yıl yüzde 10-15-20 oranında büyümelerini ve zenginleşmelerini nasıl açıklayacaklar? Halk yoksulluk yaşıyorken kaynaklar azdır ama peki kendileri her yıl zenginleşirken bunun nasıl olduğunu nasıl açıklayacaklar, bu zenginleşmeleri nasıl oluyor, bu değirmenin suyu nereden geliyor, bu yoğurdun bolluğu nerededir? Halkın fakirliğine bir neden buluyorlar ama nasıl zengin olduklarını açıklayamıyorlar. TÜSİAD'a üye bütün holdinglerin her yıl büyüdüklerini, sermayelerini arttırdıklarını biliyoruz. Ülke kaynakları yeterli değilse, TÜSİAD nasıl oluyor da bu büyümeyi sağlıyor? İktidar partisi ve yandaşları nasıl zengin oluyorlar? Hazineye ait kayıp 120 milyar Dolar nerededir? Hazineye ait yüzlerce ton altın nerededir? Halk ne kadar yoksul olursa, burjuvazi o kadar zengin olur. Çünkü kapitalistlerin zenginliği, işçilerin, emekçilerin, halkın fakirliği üzerinde oluyor. Son kırk yılda Türkiye'de mafya-çete rejimi türedi, her tarafı mafya ve çeteler sardı. Devlet kurumlarında üst düzeyde çeteleşme oldu. Türkiye'de siyasal olarak büyük bir kokuşma ortaya çıkmış durumda. Bu kadar büyük bir kirlenmeyi ancak köklü bir devrim temizler.

***

Halkın bütün bu gerçekleri bilmesi gerekiyor. Sol kesimlerin topluma ulaşmaları ve topluma sınıfsal bilinç, emek bilinci vermeleri gerekiyor. Devrim ve değişim kendiliğinden olmaz. Tarihin çarkı kendiliğinden dönmez. Sol kendi kitlesi üzerinde gelişemiyor ama sağ, solun kitlesini, sol değerleri kullanarak etkiliyor. Türkiye'de halk artık bu düzen partilerinden bıkmış durumdadır. Şimdiki toplumsal koşullar farklıdır. Türkiye'de onlarca yıl, vatan millet Sakarya argümanlarıyla mevcut elit ve bürokrat kesimler, toplumu etkilediler ama son yıllarda bu argümanlar iyiden iyiye iflas etti. Egemenler artık kullanacakları argümanlar bulamıyorlar. Burjuvazi siyasal açıdan bütün sosyal sermayesini tüketti. AKP-MHP sermayenin son umuduydu ama bunlarında posası çıktı. Zor ve baskıyla iktidarda kalmaya çalışıyorlar. Seçimler artık işe yaramaz, daha önce olduğu gibi, sadece bir cesede kan verip canlandırmaya benzer. Sistem artık komaya girdi. Kürdistan Özgürlük Mücadelesi muazzam mücadele imkanları ortaya çıkarmıştır.

***

Türkiye Devrimci Hareketi de harekete geçerse, devrim kaçınılmaz olur. Halk bir umut ve çıkış bekliyor. Sol kesimler eski klasik masa başı devrimciliği, dernek devrimciliğini artık aşmalıdır. Dönem pratik yapma, halka gitme zamanıdır. Halk düzen partilerine mahkum olmaktan çıkmalıdır. Sistem her yönden dökülüyor. Ülkenin her tarafını mafya-çete zihniyeti sarmış. Ülke bir buhran yaşıyor, kazan kaynamaya başladı. Toplumsal şikayetler artmaya başlarsa, sistem kokmaya başlarsa, egemen kesimler artık ülkeyi yönetmede zorlanırlarsa, devrim koşulları olgunlaşmış demektir. Ancak devrim koşullarının olgunlaşması tek başına yeterli değil. Devrime önderlik yapmak, halkı doğru örgütlemek, halkı kazanmak gerekiyor. Halkı kazanamayan bir devrimci hareket, devrimi yapacak güce ulaşamaz. Halkın değişimi istemesi kadar, devrimci hareketinde halka gitmesi ve halkı devrime hazırlaması gerekiyor. Devrim duvarlara yazı yazmakla, kuru sloganlar atmakla olmuyor.

***

Kürt hareketi, Türkiye'de sistemi değişime zorluyor. Kürdistan'daki mücadele dengesinin Türkiye'de de kurulması gerekiyor. Bu dengeyi solun sağlaması gerekiyor. Bazı sol kesimlerin, Kürt hareketine çok mesafeli durduklarını biliyoruz. Hatta Kürt düşmanlığı bile yaptıklarını biliyoruz. Bunu aşmaları gerekiyor. Enternasyonal olmak için, Filistin'e, Vietnam'a, Çin'e, Küba'ya gitmeye gerek yok. Kürdistan'a gitmek bu konuda yeterlidir. Kaldı ki Kürt hareketi aslında kendisini Türkiye devrim ve demokrasi hareketi olarak görüyor. Sol kesimlerin bu hakikati artık görmeleri gerekiyor. Demokratik ulus, demokratik cumhuriyet, halkların kardeşliği, bu hakikati ifade ediyor. Türkiye bir devrime gebe oluyor sözü, ellik yıldır söyleniyor ama aslında Türkiye şimdi bir devrime gebe olmaya başladı. Solun şimdi kendi rolünü kazandırıcı bir şekilde oynaması ve halkla bütünleşmesi gerekiyor. Sol gelişim gösteremezse ve alternatif oluşturamazsa, halk sağ kesimlerin kuyruğuna takılmaya devam ederler. Türkiye'de değişime, bilinçlenmeye, sınıf bilincine muhtaç halk yığınları var. Sol artık rolünü iyi bir şekilde oynamalıdır. Devrim koşulları olgunlaşıyor, Türkiye bir devrime gebe hale geliyor. Solun birlik olması gerekiyor. Dağınık ve parçalı olan bir sol, güç olamaz. Parçacılığı, grupçuluğu, hizipçiliği aşmak gerekiyor. Mademki halk için devrim yapma iddianız var, o zaman solda birlik olma zorunluluğunuz var. Halk değişim istiyorken, sizin durumunuz nedir?

Editör: TE Bilişim