Gazete Emek- Çok uzun yıllar kadınlar ekonominin yürütülmesinde başattı. Anaerkil dönemde, kadınların ön planda olup cins sömürüsüne uğramadıkları zamanlara baktığımızda bunu görürüz; ‘’Tarım ve evcilleştirme, esas olarak kadın etrafında gelişmektedir. Yine yerleşik yaşam en çok kadın için gereklidir. Çocuk yetiştirme, tarla ve ağıl kültürü, daha çok yerleşikliği gerektirmektedir. Bu koşullar kadının rolünü çok büyütmekte, tanrıça kültürü oluşmaktadır.’’ 

Gerçi kavramın kendisinden hareketle günümüz için söylemek gerekirse ekonomide yine yönetimsel ve politikaları belirleme bakımından olmasa da emek, fedakarlık, ‘işçilik’ bakımından kadın başattır. Evin geçimi, temizlenmesi, yaşamsal bir alan haline dönüştürülmesi, aile üyelerinin büyütülmesi, beslenmesi konusunda en öndedir. 

Ekonomi; 'eldeki materyallerle geçim nasıl sağlanır’ sorusunun cevabıdır. Zamanla ekonomiden dışlanan kadının yerine materyaller üzerinde tekel kuran ve materyalleri kişiye, gruba, bir zümreye göre dağıtan Sınıflı uygarlık sistemi kurulduğunda artık ekonomide aile yasası, evi geçindirme kuralları olmaktan çıkmıştır. İlk ekonomik bozulma, Artı-ürün üzerinde kurulan tekelle gerçekleşir. Öncesinde artık ürün, toplumun depolarında biriktirilirdi. Artan ürünler topluma eşit bir şekilde dağıtılırdı. 

Toplum içinde tefeci, bezirgan, ağa, kral, padişah, şef gibi şahıs ve kurumsallıkların doğuşuyla ekonomi ekonomi olmaktan çıkmıştır. Böylece toplumsal emek ve artık ürün bu şahıs ve zümrelerin elinde birer araca dönüşmüştür. Çünkü her şeye bir mülkiyet ve tüketim aracı olarak yaklaşılırken, insanlığın ahlaki gerçekliği de yozlaşmaya uğramıştır. Klasik Marksist öğretinin sunduğu ‘Ekonomi ahlakı belirler’ tezi tersinden okunduğu zamanda doğrudur. Ahlak ve zihniyet ekonomiyi belirler. Çünkü sonuç itibariyle ekonomiden sorumlu olanlar ve yürütülmesini sağlayanlar bir zihniyete ve ahlaka sahipler. Zihniyetleri ve ahlakları ekonomiyi toplum için mi yoksa şaşa, lüks, saltanat ve çıkarları için mi kullanacaklarını belirler. Bu yüzden kapitalist modernite için en ahlaksız sistem tanımlaması yapılır ‘’vahşi kapitalizm’’ denir. 

 Kadının başat olduğu dönemlerde özel mülkiyet sistemi gelişmemiştir, ağalık, tefecilik, krallık, padişahlık sistemi oluşmamıştır. Tıpkı günümüzde, kadınların çocuklarının karnını doyurmadan rahat etmemesi gibi bir sistem ve zihniyet hakimdir. O dönemlerden kalan arkeolojik bulgular, yapılar bunu doğrulamaktadır. Tüm bunları şunun için belirtiyoruz. Ekonomik sorunların kaynağında mülkiyetçiği, devletçiliği, kapitalist sistemin kendisini ve kadınların dışlanmışlığını görmeden yapılan her yorum eksik olacaktır. ‘’Kapitalizm’’ kelimesinin anlamı  ‘sermayecilik’ demektir. Adı üstünde resmen ben katil bir sistemim diye bağırıyor. ‘’Sermayecelik’’ demek bütün politikalarını ve adımlarını sermayeyi büyütme uğruna atacağının itirafı ve sözleşmesidir. Doğru bir ekonomik sistem için, Kadınların tekrardan özneleştirilmesi gerekir. Her insan bir renktir. Kadın cinsi ise bir gökkuşağıdır. Kadının elinin değdiği şehir değişir. 

Ülkemiz açısından da ekonomik bir yorumda bulunmak gerekirse. Ekonominin ahlakla olan ilişkisini belirtmiştik. Bozulan ekonomi, yozlaşan bir sistemi işaret eder. Mevcut hükümetin ağır topları üç dört maaş almakta, bir yoksul emekçinin on beş yirmi yıl çalışıp da alamayacağı evi,  bir iki maaşla alabilmekteler. Bindikleri araçlar için ‘lüks’ kavramı gerçekliği karşılamaya yetmemekte. İsraf ve şatafat içinde yüzmekteler. Sonra da halka ‘’Dişlerinizi sıkın’’ demektedirler. Daha önce de belirttik. Sümer rahipleri halka ‘’Siz insanlar Tanrının dışkısından yaratıldınız, bir rahipler ise tanrının ruhundan yaratıldık sizin erdeminiz hizmettir, bizimki buyurmaktır’’ demekteydi. İnsan, bugünün Türkiye’sinden bakınca pratikte hiçbir şeyin değişmemiş olduğunun bilincine varıyor. 

 Doğru bir ekonomi- politiği için kapitalist sisteme alternatif demokratik, ekolojik, kadın özgürlükçü, komünal bir sistem gerekmektedir. Çünkü Kapitalizm, sömürüsünü üç koldan yürütmekte, Endüstriyalizm, cinsiyetçilik ve sermayecilik… Bu yüzden coğrafyamızda. Sistem karşıtı tüm güçler demokrasi birliğini gerçekleştirmelidir. Bunun yolu, Feministlerin, ekolojistlerin, Kürtlerin, sosyalistlerin, ezilen tüm sınıfların tek bir ortak amaç etrafında buluşmasıdır.

Editör: TE Bilişim