Gazete Emek-Dili, kültürü, fizyolojisi, mantığı, bilgisi çanağı çömleği hemen her şeyi bu yoğun tarihsel birikimin sonucudur. Bu yüzden büyük Alman bilgini  Wolfgang von Goethe, "Üç bin yılın hesabını göremeyen karanlıkta yolunu bulamaz; günü gününe yaşar ancak" demektedir. Bu gün yine bir tarih gün yüzüne çıkmış bulunmaktadır.

Dünyanın bilinen en eski kült yapılar topluluğu ve mimarisine bir yenisi daha eklendi. Göbekli tepe, Bilim insanlarına, sosyolojiden antropolojiye kadar yeni bir yorum gerektirmişti. Klasik yorum daha çok, uygarlık öncesi toplumları avcı-toplayıcı-göçebe olarak sınıflarken yaşam düzeylerini de ‘barbar’ olarak tanımlamıştı. Fakat Göbekli tepe bu yorum ve algıyı kırmıştı. Çünkü kalıntılar ortaya koymaktaydı ki uygarlık öncesi insanlar sanıldığından çok daha gelişmiş bir toplumsallık ve kültürel özelliklere sahipti. Dolayısıyla tüm bu bulgular ‘Uygarlık Sümerlerde değil de Göbekli Tepe de mi başladı’’ sorusunu akla getirmişti. Şimdi tam da bu sorunun akıllara geldiği aşamada yeni bir ‘Göbekli Tepe’ ile karşı karşıyayız.

Mardin Müze Müdürlüğü'nün 2012 de başlattığı arkeolojik kazıların dördüncü sezonunda yeni bulgular ortaya çıktı. Gün yüzüne çıkan tapınak 12 bin yaşında kimilerince Göbekli tepeden daha eski kimilerine göreyse yaşıt. Yeni tapınağın tam adresi Mardin’in Dargeçit ilçesinin Ilısu mahallesindeki Boncuklu tarla mevkiidir.

12 bin yaşındaki tarihi bulguda 100 bini aşkın boncuk, 130 bireye ait iskelet, 30 ev ortaya çıkarıldı. Ayrıca kazılar sonucu silo yapıları, evler özel yapılar da açığa çıkarılmış durumda. Bulunan süs eşyalar arasında en çok dikkat çekeni ise ham bakırdan yapılmış boncuklar.

Arkeologlar, ortaya çıkarılan binanın mimari özellikleri ve kalıntılarına dayanarak tapınak olduğu düşüncesini paylaşmaktalar. Buna dayanarak göbekli Tepeyle benzer özelliklere sahip olduğu paylaşılsa da kendine ait özgün figür ve özelliklere sahip olduğuda vurgulandı.
Arkeolojik bulgular sadece Mardin’in değil bölgenin tarihine de ışık tutacaktır, Mezopotamya’nın bin yıllardan beri uygarlığın doğuş yeri olduğunu bir kez daha tescillemiş oldu.

Oryantalizm, çok uzun yıllar Batı’nın Doğu’ya tüm yönleriyle gerek uygarlık gerek dinsel gerekse de bilimsel açıdan öncülük ettiğini ileri sürdü. Maalesef birçoklarını da Batı özentisi haline ve kopyasına dönüştürmeyi başardı. Ama Mezopotamya ve Kürdistan coğrafyası da bir kez daha bunu yalanlamakta. Göbekli tepe, Mardin’de ki yeni tapınak bulgusuyla, Cilalı taş devriyle(Neolotik) Sümer uygarlığıyla, Gılgameş destanıyla, Akad, Babil, Med-Pers imparatorluklarıyla, Öze dönüş çağrısı yapmaktadır. Tarih, Kendisine sahip çıkanların yüzüne gülecektir. Yeni Göbekli Tepe ile gurur duymalıyız, bu toprakları, Anadolu’yu Ahmed Arif, Şeyh Bedrettin, Pir Sultan Abdal, gibi sevmeli ve sahiplenmeliyiz. Çünkü bu topraklar Şairin de dediği gibi kadim topraklarıdır. Beşikler vermiş Nuh’a, salıncaklar hamaklar, Bu topraklar da Havva Ana dünkü çocuktur!

Editör: TE Bilişim