ÖZEL HABER

Gazete Emek- KHK ile mesleğinden ihraç edilen İstihdam Uzmanı Sinan Ok, Gazete Emek'in ‘Yeni Medyada Emek Gazeteciliğini Geliştirmek’ programı kapsamında düzenlediği seminerde konuştu.

Emek haberciliği ile basın kuruluşları arasındaki ilişkiden söz eden Sinan Ok, Emek gazeteciliğinin imkanları ve amaçları bütün gazeteciliklerin temeline denk düşüyor. Spor gazeteciliği, magazin gazeteciliği ya da ekonomi gazeteciliği bile emekten bağımsız bir şekilde ayrışabilirken, emek gazeteciliği çeşitli nedenlerle özellikle ana akım medyada emekten kastımız ne bunu netleştirmemiz gerekiyor.” ifadelerini kullandı.

KAMUOYU OLUŞTURMAK VE KAMUOYU OLUŞMASINI ENGELLEMEK

Kamuoyu oluşturmak ve yapılmayan bazı haberler ile komuoyu oluşmasını engellemek arasındaki farka değinen Ok, “Emek gazeteciliği dediğimiz zaman aslında teorik olarak karşıtında bir sermaye gazeteciliği olduğu bilmemiz gerekiyor. Emek gazeteciliğinin bu kadar zayıf ve gölgede kalmasının ya da emeğe dayalı bazı haberlerin kamuoyuna ulaşamamasının bir nedeni de budur.” diyerek emek haberciliği konusunda çalışan gazetecileri dikkatli olunması konusunda uyardı. Haberlere yansıyan istatiksel rakamların altında birer hikaye yattığının altını çizen Ok, emek haberlerinin birçoğunun ölüm üzerinden yapıldığını ve bir bütün olarak ele alınmadığını söyledi. Emek haberciliği alanında çalışan gazetecilerin haberleri okutma ve etkileşim alma kaygısının, işçilerin karşı karşıya kaldığı sorunlarda kaç kişinin yara aldığını ve kaç kişinin olayı kalıcı bir hasar alarak atlattığına dair izlenimin önüne geçtiğini belirtti.

“‘MÜJDE’Lİ HABERLER İŞÇİNİN REEL KOŞULLARINI DEĞİŞTİRMİYOR”

İktidar eliyle basında sık sık yer alan ‘müjde’ ibaresi kullanılarak verilen haberlerin işçi ve emekçilerin sosyal yaşamında yer bulmadığını belirten Ok, Son bir yılda baktığımızda ‘müjdeli haberler’ meselesi var. Arama motorlarına ‘müjde’ yazın. Çıkan sonuçlarda emekliye, işçiye,engelliye,memura yönelik haberler sürekli iktidardan ve sermayeden doğru gelmektedir ama sonuca baktığımızda bu müjdeli haberlerin, emeğin reel koşullarını değiştirmediğini hatta dönem dönem daha kötüye götürdüğünü biliyoruz. Bunların gerçek bir ‘müjde’den ziyade iktidarın basın eliyle servis edilmesi kamuoyunda karşılık bulması amacıyla bir çalışma yürütülüyor.” ifadelerini kullandı.

KHK’LAR GERİDE KALANLARIN MOBBİNGİ KABUL ETMELERİNE YOL AÇTI”

KHK ile ihraç edilen engelli bireylerin sesinin emek haberciliği aracılığıyla gündeme gelmediğini eleştiren Ok şu ifadelere yer verdi:

OHAL durumundaki KHK meselesine bakarsak hepimizin tanık olduğu 80 darbesinden başlayarak, Türkiye’ye bir emek rejimi dayatılıyor. Yasal ve güvenceli çalışmanın kamu gücüyle tehdit edildiği bir dönemi geride bıraktık. 2016’dan sonra işinden atılan 153 bin, kamu da dahil 300 bin kişinin devlet eliyle işsiz bırakıldı. Büyük haritaya baktığımızda küçük ama korkunç rakamlar ve her birinin farklı bir hikayesi var. İhraç gerekçelerinin absürt ve hukuksuz olması da bilinen bir şeydir. Bunlar hala çeşitli şekilde devam ediyor. İhraç edilen kişiler içinde 2 bin ile 3 bin 500 kişinin engelli bireylerden oluşması kamuoyunun gündemine bir türlü çıkamadı, bu da emek gazeteciliğinin bir eksikliğidir. Bu KHK’lar geride kalanların mobbing ve kölelik koşullarında çalışmayı kabul etmeleri için yapıldı. Mevcut iktidarın yozlaşmasını, sömürüsünü ve yolsuzluğunu sürdürebilmesi için liyakatsiz kadrolarına alan açabilmesi için böyle bir korku politikası gerekiyordu ve kısmen işe yaradı.

Ok, İktidar eliyle işsizliğin desteklendiği ve her geçen gün emeğin değersizleştirildiğini söyledi. Yedek iş gücünün bir devlet politikası haline geitirildiğini dile getiren Ok, “Bilinçli ve kasıtlı bir politika ile işsizlik arttırılıyor. Her ile üniversite açılması böyle bir politikanın ürünüdür. Göçmen politikası yine böyle bir politikanın ürünüdür. Bu hem yabancı düşmanlığını körüklüyor. Bunu İsviçre çakısı gibi kullanıyor. Emeği ucuzlaştırırken kendi iktidarını da kutuplaşmadan faydalandığını gördüğü için bu politikaların önünü açıyor.” diye konuştu.

AKP, GÜVENCESİZLİĞİ KURUMSALLAŞTIRDI”

Emek alanında işsiz bırakılan, yoksul bırakılan, ezilen ve sesi duyulmayanların sesinin olabileceği bir haberciliğin hedeflenmesi gerektiğini vurgulayan Ok, “Güvencesizliği kurumsallaştıran bir iktidar yapısı var ve bu sadece AKP dönemine özgü bir şey değil fakat AKP’den sonra kurumsallaştı. Açlık sınırlarının yükselmesi de zaten bu döviz şokları bile bile yapılmaktadır. Türkiye’deki emeğin ucuzlaması için kasıtlı politika uygulanıyor. Devlet destekli örgütlü emeğin kendisini yenilemesi engelleniyor. Üniversitedeki gençlik yapılarına müdahale ediliyor. Sendikaların örgütlü olan kadroları ihraç ediliyor, sürgün ediliyor ya da mahkum ediliyor. Dolayısıyla o geleneksel alandaki iş gücü örgütlülüğü de yetersiz kalıyor.” diyerek iktidarın toplum karşıtı politikalarına dair örnekler sundu.

Editör: TE Bilişim