Bir Kahramanımız Var: Adı Sinan Kurt

Abone Ol

Orta saha agresyonunun tüm yükünü omuzlarına yüklediğimiz bir adam, bir oyuncu Sinan Kurt. Sinan Kurt, bölgesel baskıları yalnız başına yapıyor, Sinan Kurt, sağa ve sola kaymaları da yalnız başına yapıyor, Sinan geriye koşuyor, Sinan rakibi karşılıyor, Sinan savunmacılara opsiyon oluyor, Sinan kaptırılmış topları kovalıyor. Aldığı her kuruş parayı annesinin ak sütü gibi helal ediyor.
Sevgili Mücahit Bilici'nin bilinen en güzel kitaplarından birinin adı Kürt Hamal'dır; Sinan Kurt ise adeta "Amedspor Hamalı"dır. Teknik direktör Sinan Kaloğlu, tıpkı öncülü Mehmet Altıparmak gibi, dörtlü defansın önüne Sinan Kurt'u yerleştirerek savunmanın merkezini kapattığını ve dolayısıyla orada, Sinan'ın şahsında bir direnç merkezi ürettiğini düşünüyor. Ancak statik bir dörtlü defansın önüne yalnızca bir muhafız koymakla direnç merkezi yaratıldığını sanan bu zihin, kusura bakmasın, çağdaş savunma anlayışının en temel prensiplerini hiçe sayıyor demektir.
Çağdaş futbolda stoperler, artık sadece kesici rolüyle oyuna müdahil olmuyor; bu disiplin, onlardan da oyun kurucu nitelikler talep ediyor. Pas dağıtımı, topu ileri taşıma ve rakip baskısına karşı kompaktlık sağlamak gibi unsurlar, stoperlerin vazgeçilmez sorumlulukları haline gelmiş durumda. Ne var ki Kaloğlu, stoperlerini rakip arkaya kaçmasın diye en dipte bekleme görevine mahkûm ederek, onları adeta Anıtkabir'deki nöbetçi askerlere dönüştürüyor.
Eğer stoperler pozisyon içine girerek akışkan oyunda rol alacak, akan oyunun bütün taleplerini karşılayacak şekilde donatılmış olsalardı –yani içe doğru pas opsiyonu sunmak, diripling yapmak veya yeni alan açmak için gölge koşularla destek vermek gibi– o zaman Sinan Kurt'u yalnız başına ikinci bölgede tutmak bir nebze anlamlı olabilirdi. Zira bu senaryoda, bir stoper pozisyon gereği ikinci bölgeye kadar oyuna eşlik ettiğinde, Sinan zaten yalnız kalmamış olurdu; savunma hattı dinamik bir bütün haline gelirdi.
Ama reel durumun gerçeği çok daha vahim: Stoperlerimiz ne diripling yapıyor, ne akan oyun için içe doğru pas opsiyonu oluyor ne de yeni alan açmak için gölge koşularla katkı sağlıyor. Bu pasiflik karşısında Sinan, ikinci bölgedeki bütün aksiyonların tek sorumlusu ve tek direnç merkezi haline geliyor – bir nevi, takımın omurgasını sırtlayan tek kişilik ordu gibi.
Bu yükün altında ezilmemesi için vakit kaybetmeden, Sinan'ın yanına ikinci bir "Sinan" yerleştirmek hem elzem hem de bu rekabet içinde saptanan hedeflere ulaşmanın ilk ve en somut garantisi olur. Zira modern futbolda savunma, bireysel kahramanlıklara değil, kolektif akışkanlığa yaslanır; Amedspor'un da bu gerçeği kavraması, Sinan gibi bir yiğidin potansiyelini tam anlamıyla ortaya koyması için şarttır. Belki de Kaloğlu, bir sonraki maçta bu dersi alır ve orta sahayı bir "hamal" daha ile takviye eder.