GÜNDEM

DİSK’ten uluslararası sendikalar konferansı

DİSK, 57. kuruluş yıl dönümü nedeniyle İstanbul Barosu Konferans Salonu’nda Uluslararası Sendikalar Konferansı düzenledi.

Abone Ol

Gazete Emek - Konferansta konuşan DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, "Türkiye nüfusun dörtte biri işçi, bütün sınıf kardeşlerimizin gözü kulağı burada. Bizler bir iradeyi otaya koyacağız. Yaşadığımız bu süreci bu ülke koşullarını bu dünyayı kabul etmiyoruz, yeni bir toplumsal düzen istiyoruz" dedi.

Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) kuruluşunun 57’nci yıl dönümünde dünyanın birçok ülkesinden sendika temsilcisinin katıldığı Uluslararası Sendikalar Konferansı’nı İstanbul Barosu Konferans Salonu’nda düzenledi.

Konferansa Hollanda’dan İngiltere’ye, Kıbrıs’tan İtalya’ya, Belarus’tan Irak ve Filistin’e kadar çok sayıda sendikacı katıldı.

DİSK Genel Sekreteri Adnan Serdaroğlu, “Dünya aynı sorunları yaşıyor. Sendikal mücadele de dünyada farklı zorluklarla karşılaşıyor. Sendikalara daha fazla görev düşüyor. Sendikaların daha fazla sınıfsal perspektifle mücadele ortaya koyması gerekiyor. Konferansımız bu zorlukların özetle dile getirilmesi için düzenlediğimiz bir konferans” dedi.

YENİ TOPLUMSAL DÜZEN İSTİYORUZ

Konferansın açılış konuşmasını yapan DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, şunları dile getirdi:

“DİSK’in 17. Genel Kurulu yarın başlayacak. DİSK’in genel kurulları hem Türkiye’de hem de uluslararası alanda takip edilir. Bu yan yana gelişler bugün her zamankinden farklı bir anlam taşıyor. Emek hareketi açısından son derece tarihsel bir alandayız. Artık tüm dünyada 50 yıllık bir hikâyenin sonundan bakıyoruz. İşçi sınıfına emekçilere kadınlara gençlere vaat edilecek hiç güzel bir ey kalmadı. Tüm dünyada ayrımcılığın eşitsizliğin ve adaletsizlik daha fazla arttı. Demokrasinin kırıntılarının bile ortadan kaldırılmaya çalışıldığı ve işçilerin en temel haklarının dahi ortadan kaldırılmaya çalışıldığı bir dünyada yaşıyoruz. Böylesi bir süreçte uluslararası sendikal hareket olarak yeni biz toplumsal düzen gerektiğini ifade ediyor bunun mücadelesini veriyoruz. Sizlerin burada oluşunuz dünyanın dört bir yanındaki sınıf kardeşlerimizin yaşadığı sıkıntıları ve çözüm önerilerimiz için önemli. Türkiye nüfusun dörtte biri işçi, bütün sınıf kardeşlerimizin gözü kulağı burada. Bizler bir iradeyi otaya koyacağız. Yaşadığımız bu süreci bu ülke koşullarını bu dünyayı kabul etmiyoruz, yeni bir toplumsal düzen istiyoruz. Bizlerin insanca yaşayacağı bir ülkeyi ve dünyayı hep birlikte kuracağız. Yaşasın enternasyonal dayanışma.”

SENDİKAL HAREKET KARANLIK BİR TABLO

Prof. Dr. Aziz Çelik ise yaptığı sunumla Türkiye’deki işçi sınıfının sorunlarına, örgütlenme özgürlüğüne dikkat çekti. Çelik, şunları ifade etti: “Türkiye’de sendikal hareketin resmi karamsar ve karanlık bir tablo. Türkiye’de bütün dünyada olduğu gibi istihdamın belirgin ve baskın bir biçimini işçi sınıfı oluşturuyor. Yüzde 50 civarında istihdam oranına sahip bir ülkeyiz. Türkiye’de çalışan sınıfların sayısal ağırlığına baktığımız zaman yüzde 70’lerin üzerine çıkıyor. Türkiye yoğun bir işçileşmenin yaşandığı bir ülke. Sendikalardan azade bir çalışma rejimiyle karşı karşıyayız. Resmi sendikalaşma oranı yüzde 15. Ancak bu yanıltıcı çünkü kamu işçiliği sendikalaşma içerisinde ciddi bir paya sahip. Bu nedenle sendikalaşma özel sektörde yüzde 7 civarında. Türkiye’de bir teşmil mekanizması yok. Toplu pazarlık kapsamı sendikadan daha dardır. Özel sektörde her yüz işçinin sadece yüzde 5’i toplu pazarlık kapsamında. Sendikalaşma ülkemizde de toplumsal cinsiyet eşitsizliği yaşıyor. Örneğin 5 milyona yakın sendikalaşabilir kadının sadece yüzde 10’u sendika üyesi. Türkiye’de çalışma kuralları açısından ne durumdayız? Türkiye’de sadece işkolu düzeyinde sendikalaşmaya izin verilmektedir. Sendikalaşma sırasında iki kademeli bir baraj sistemi söz konusudur. Barajı geçemeyen sendikalar toplu pazarlık sistemine giremiyor. 200 sendikanın sadece yüzde 60’ı toplu pazarlık yapabiliyor. Dolayısıyla sendikasızlaşmayı yaygınlaştırıyor. Toplu pazarlık Avrupa’da gördüğümüz bir biçimde yaygınlaşmamaktadır. Türkiye’de grevin olmadığı bir endüstri ilişkileri sistemi var. Cumhurbaşkanlığı’nın iznini tabi bir sistem var. Türkiye’de son 20 yılda greve katılabilen işçi sayısı 80 bin civarındadır grevi engellenenlerin sayısı ise 156 bin civarındadır.”

Daha sonra dünyanın dört bir yanından sendikacılar hem uluslararası hem de Türkiye’deki işçi sınıfının sorunlarına değindikleri konuşmalar yaptı:

ITUC Genel Sekreteri Luc Triangle: Politikacıların çoğunlukla sahte propagandasının bir süre sonra demokrasiye karşı döndüğünü görürüz. Örgütlenme ve toplu sözleme hakları sürekli saldırı altında. Türkiye adli taciz sendika düşmanlığı açısından son sıralarda. Güvence altına alınan temel hakları ve yaşanabilir ücretleri almaları için yanlarındayız. Türkiye’nin zararına olacak şekilde emekçilerin hakları baltalanıyor. Dünyanın her yerinde devam eden çatımalar sağlık eğitim sosyal güvenlik gibi haklara harcanması gereken bütçeyi tüketiyor. Politikalarımızı gerçekleştirirken her sesin duyulması konusunda ısrarcıyım. Bugün yanınızdayız ve gelecekte de yanınızda olacağız.