Kürt Siyasetine Açık Mektup

Abone Ol

Değerli Kürt siyaseti temsilcileri, sivil toplum öncüleri ve halkımızın duyarlı kesimleri, Futbol, günümüz dünyasının en evrensel dillerinden biri olarak, toplumların ruhunu yansıtan bir ayna gibidir. Bu oyun, sadece sahalarda top peşinde koşulan bir etkinlik olmanın ötesinde, kolektif hafızamızı şekillendiren, motivasyonlarımızı ateşleyen ve kimliklerimizi pekiştiren bir güçtür. Ancak, Kürt siyasetinin bu alandaki yaklaşımı, artık köklü bir dönüşümü zorunlu kılan bir eşikte durmaktadır. Eski paradigmaların zincirlerinden kurtulmak, futbolu salt bir araç olmaktan çıkarıp, kendi başına bir değer olarak kucaklamak gerekmektedir. Bu mektup, tam da bu dönüşümün aciliyetini ve yol haritasını paylaşmak amacıyla kaleme alınmıştır.

Futbolun Özgürleştirilmesi: Araçsallıktan Değer Odaklılığına

Futbol, tarih boyunca ulusların inşasında siyaset ve edebiyat kadar etkili bir rol oynamıştır. Dünya futbolunun sayfaları, bu gerçeği defalarca ifade etmiş ve altı çizili bir belirginlikle de kanıtlamıştır: Anti kolonyal mücadele genç Afrika devletlerinin şekillenmesinde futbolun oynadığı birleştirici başat rol, Brezilya'nın samba ritimli zaferleri, Arjantin'in tango dolu tutkusu veya Almanya'nın disiplinli yükselişi, Güney Afrika’nın 1995 Ragbi zaferinin ulus ve devlet düzeyinde yumuşattığı siyasal iklimim, Mandela yönetimine sağladığı manevra alanları, her biri ulusal kimliklerin inşasında yer alan somutlaşmış hikayeler ve halleridir. Bu oyunun gücü, yarattığı temas alanlarının işlev ve yoğunluğunda yatar; milyonlarca insanı bir araya getirir, günlük hayata dinamizm katar ve motivasyon kaynağı olur. Siyasetin veya edebiyatın ulaşamadığı kitlelere, futbol anında dokunur ve kalıcı izler bırakır. Kürt toplumu için de futbol, benzer bir potansiyele sahiptir. Ancak, günümüz futbolu, ideolojik veya siyasi araçsallık kisvelerine sığmaz hale gelmiştir. Bu faaliyet, kendine özgü amaçlar taşır ve bu amaçlara saygı duyulmasını bekler. Kürt siyaseti, futbolu bir propaganda aracı olarak kullanmaktan vazgeçmeli; onun özgürce nefes almasını sağlamalıdır. Bu, eski bağları koparmanın ilk adımıdır. Zira, araçsallaştırılmış bir futbol, ne sahada ne de toplumda gerçek zaferlerin, biricik hikaye kahramanı olma imkanını elde edemez.

Amedspor'un Dönüm Noktası: Kurumsallık ve Sürdürülebilirlik

Amedspor, Kürt futbolunun simgesi olarak, bu dönüşümün öncüsü olmayı hak eder. Kulübün mevcut konumu, Süper Lig'in eşiğindedir; sorunlarını aşmış bir Amedspor, bu lige sıçrayabilir ve kalıcılaşabilir. Böyle bir başarı, UEFA turnuvalarına kapı aralar – ki bu, siyasetin veya sivil toplumun on yıllarca çabalayıp elde edemediği bir tanınırlık ve meşruiyet getirir. Birkaç sezon içinde, Amedspor Kürt kimliğinin evrensel sahnede parlayan yıldızı olabilir. Bu potansiyeli realize etmek için, ihtiyaç duyduğumuz yegane işlevsel şey, futbolun bu gün bizden talep ettiği çağdaş, aidiyet duygusu yüksek, yerellik ile evrenselliği harmanlayan bir bakış açısıdır. Bu bakış açısından merkezinde; ciddi bir kurumsallık, güvenilir ve sürdürülebilir bir ekonomik yapı ile herkesle diyalog kurabilen bir iletişim stratejisi olmaz olmaz olaral yer almak zorundadır. Amedspor'un içinde bulunduğu koşullar – baskılar, kısıtlamalar ve tarihsel travmalar – kurumsallığın kapalı ve ilkel bir biçimde sürdürülmesini kısmen açıklar. Ne var ki, bu anlayış günümüzün talepleriyle çelişiyor. Artık, Amedspor'un ligdeki rekabet gücünü artırmak, sadece saha içi taktiklerle değil, köklü yapısal reformlarla mümkündür.

Zihniyet Değişimi: Geçmişin Gölgesinden Kurtuluş

Tüm bu değişimin anahtarı, zihniyet dönüşümüdür. Yeni bir bakış açısı benimsemeden, geçmişin yüklerinden arınamayız; dolayısıyla, tutarlı bir kurumsallık da imkansızlaşır. Amedspor, sıradan bir futbol kulübünden fazlasıdır. Bu "fazlalık", ideolojik bir derinlik taşır ve kulübün hem teorik söylemini hem pratik felsefesini şekillendirmelidir. Her kurumun bir felsefesi vardır; Amedspor'unki ise, futbolun evrensel değerlerini Kürt kökleriyle harmanlayan bir vizyon olmalıdır.Bu felsefenin temeli, Kürt futboludur – Kürt kültürünün ve yaşam tarzının damgasını taşımalıdır. Oyun tercihleri, bu felsefeden doğmalı; antrenmanlardan yönetime kadar her süreç, onun rehberliğinde ilerlemelidir. Böylesi bir felsefenin baskın unsuru, salt yarışmacılık değil, üreticiliktir. Üreten bir kimlik, ancak kendi dinamikleriyle rekabet edebilir. Üreticilik, kurumsallaşmanın her ilkesini belirler: Şeffaflık, demokrasi, çoğulculuk ve katılım. Bu yapı, dinamik bir kurumsal siyaseti de beraberinde getirir – manevra alanı geniş, esnek ve geleceğe dönük.

Mevcut Kriz: Oligarşinin Sonu ve Yeniden İnşa

Ne yazık ki, Amedspor'un bugünkü hali, bu idealden uzak bir tablo çiziyor. Zamanla oluşan bir oligarşi, yönetimi kimse ile paylaşmaya yanaşmıyor. Yeniliklere kapalı, futbol bilgisi ve deneyimi sınırlı bu grup, kendini yenilemek bir yana, yeni önerilere düşman gibi davranıyor. Bu yapı, kulübün potansiyelini boğuyor ve ilerlemeyi engelliyor. Dolayısıyla, oligarşinin tasfiyesi, hem zorunlu hem de kaçınılmazdır. Yerine, katılımcı ve yenilikçi bir yönetim modeli kurulmalıdır – ki bu, Kürt siyasetinin de genel motivasyonu ve metaforu budur.

Sonuç: Bir Çağrı ve Umut Işığı

Kürt siyasetine sesleniyorum: Bu büyük fırsatı görmezden mi geleceğiz, yoksa Amedspor'u toplumsal ilerlemenin motoru olarak mı kucaklayacağız? Cevap, zihniyet değişimiyle başlar. Futbolu özgürleştirerek, Amedspor'u kurumsallaştırarak ve Kürt felsefesiyle donatarak, sadece bir kulübü değil, bir ulusu yüceltebiliriz. Bu yol, zorluklarla dolu olsa da, zaferi kalıcı kılacak olan yoldur.Bu mektup, bir başlangıçtır. Diyalog kapılarını aralayalım, birlikte inşa edelim. Kürt halkının geleceği, sahalarda da şekillenebiliriz – yeter ki, topu özgürce yuvarlayalım.