GÜNDEM

Özgür Özel, partisinin "İmralı ziyareti" kararıyla ilgili yapılan eleştirilere yanıt verdi

CHP'nin Zonguldak'ta düzenlediği "Millet İradesine Sahip Çıkıyor" mitingi gerçekleştirildi. Kürsüye çıkan CHP Genel Başkanı Özel, partisinin İmralı'ya ziyaret ile ilgili açıkladığı kararı destekleyerek eleştirilere ise "Ne sözümüzden döneriz ne başladığımız işi yarım bırakırız ne de birilerinin peşine takılıp vagon gibi Tayyip Bey ne diyorsa onun peşine gideriz. Gidene de saygımız var" şeklinde yanıt verdi.

Abone Ol

Gazete Emek- CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İmralı'ya üye göndermeme kararıyla ilgili ilk kez yaptığı açıklamada "Ne sözümüzden döneriz ne başladığımız işi yarım bırakırız ne de birilerinin peşine takılıp vagon gibi Tayyip Bey ne diyorsa onun peşine gideriz. Gidene de saygımız var" dedi.
CHP'nin İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun tutuklanmasının ardından 81 ilde düzenlemeyi planladığı "Millet İradesine Sahip Çıkıyor" mitinginin bu haftaki durağı Zonguldak oldu.
Madenci Anıtı önündeki meydanda düzenlenen mitinge katılan yurttaşlar, İmamoğlu ve diğer tutuklu belediye başkanları lehine sloganlar atarak, iktidarı istifaya davet etti.
Buluşmada ilk sözü, maden emekçisi Vural Saraç aldı. Saraç’ın ardından Zonguldak Belediye Başkanı Tahsin Erdem söz aldı. İmamoğlu’nun, Silivri’deki hücresinden, 72’nci eylem noktası madenci şehrine yolladığı mektubu, CHP Zonguldak İl Başkanı Devrim Dural kamuoyu ile paylaştı.
İMAMOĞLU: "KARAOĞLAN’IN MEMLEKETİDİR"
İmamoğlu, Dural tarafından okunan mektubunda şunları söyledi:
"Zonguldak, ekmeğini alnının teriyle taştan çıkaranların, iyi yürekli, güzel karakterli insanların şehridir. Madene ömrünü veren, depremde canlar kurtaran yiğitlerin şehridir. Bu şehir; demokrat, dürüst, yurtsever liderimiz Bülent Ecevit’in, Karaoğlan’ın memleketidir. Zonguldak, Cumhuriyet Halk Partisi’nin halkçı ve icraatçı belediyeciliğinin farkını, kıymetini iyi bilir. Bu vesileyle, çok değerli belediye başkanımız Tahsin Erdem’e bu özel şehre adadığı tüm gayretleri ve hizmetleri için teşekkür ediyorum. Yolu açık olsun. Zonguldak İl Kongresinde örgütümüzün güçlü iradesiyle yeniden il başkanı olarak seçilen, yol arkadaşım Devrim Dural’ı tebrik ediyorum. Yürüttüğü kararlı ve onurlu mücadele için, kendisinin şahsında tüm örgütümüze yürekten teşekkür ediyorum."
Hukuk ve demokrasiyi ayaklar altına alan, kendisini devletin sahibi gibi gören bir avuç insan, Atatürk’ün emaneti, canımızdan aziz Cumhuriyetimize yeni bir şekil vermeye çalışıyor. Hukuk devletinin değil, ‘iktidarın hukukunun, iktidarın kurumlarının’ geçerli olduğu, mili iradenin baskı altında tutulduğu, çağdışı bir sistem kurma hevesindeler. Bu amaçlarına engel olarak gördükleri herkese, her kesime, zorbalıkla boyun eğdirmeye çalışıyorlar. Siyasetle, sandıkla başaramadıklarını, şantajla, tehditle, kumpasla başarmaya, milletten alamadıkları yetkiyi, güdümlü yargı eliyle almaya uğraşıyorlar. Hedefleri apaçık ortadadır. Ve bu kirli hedef, hakkımızda hazırladıkları iddianamenin her satırına, her cümlesine sinmiştir: Rakiplerini siyaset dışına itmek, mili iradeyi baskı altına almak ve nesilden nesile o koltukta oturmak istiyorlar.
"İDDİANAME BU KİRLİ PLANIN İBRET VESİKASIDIR"
İddianame, işte bu bozuk niyetin, bu kirli planın ibret vesikasıdır. Bugün iktidarın gündemindeki her şey bu bozuk niyetle, bu kirli planla ilgilidir. Ne ekonomi umurlarında ne eğitim ne sağlık, ne adalet… Tek bir dertleri var; nesilden nesile o koltukta oturmak. İşte bu anlayış yüzünden sürekli kriz içerisinde yaşıyoruz. Bu anlayış yüzünden, milletçe her sabah daha yoksul, daha güvencesiz, daha belirsiz bir hayata uyanıyoruz. Hukuktan, demokrasiden uzaklaştıkça refahtan, bolluktan, bereketten uzaklaşıyoruz. Adaletten, hürriyetten uzaklaştıkça huzurdan, birlikten, kardeşlikten uzaklaşıyoruz. Ama bu devran böyle gitmeyecek. Çünkü bu ülkede hiç kimse vatandaştan daha yetkili, daha değerli değildir. Hiçbir güç milletin iradesinin üstünde değildir. Korkuyla kaçtıkları o sandık önümüze gelecek ve milletçe rahat bir nefes alacağız. Karaoğlan Ecevit’in dediği gibi; insanca, hakça bir düzen kuracağız.
"YOKLUK VE YOKSULLUK, HAKSIZLIK VE ADALETSİZLİK"
Türkiye, geçim derdi çekmeden, gelecekten korkmadan yaşayan, çalışkan, özgür ve mutlu insanların ülkesi olacak. Çalışanın, üretenin kıymeti bilinecek, herkes emeğinin, girişiminin, yatırımının karşılığını hakkıyla alacak. Herkes için her yerde adalet ve hürriyet hakim olacak. Kimse eşitsizliğe, ayrımcılığa, haksızlığa uğramayacak. Kendisi gibi düşünmeyen herkesi hedef alan bir büyük zulüm ve istibdat son bulacak. Yokluk ve yoksulluk, haksızlık ve adaletsizlik bir daha gelmemek üzere bu aziz toprakları terk edecek. Zonguldak’tan Hatay’a, Edirne’den Hakkari’ye tüm Türkiye’de iyilik ve kardeşlik kazanacak. Her şey çok güzel olacak."
ÖZEL, ECEVİT'İN ŞİİRİ İLE KONUŞMAYA BAŞLADI
Mektubun okunmasının ardından CHP Genel Başkanı Özgür Özel, kürsüye çıkarak konuşmaya başladı. Özel'in konuşmasına hayatını kayebden eski Başbakan Bülent Ecevit'in 'Uyum' şiiri ile konuşmasına başladı.
Şiir şöyle:
"Boşluğa bulut buluta yağmuryağmura toprak ne güzel uymuş
Gündüze güneş güneşe tarlatarlaya başak ne güzel uymuş
Başağa buğday buğdaya insaninsana emek ne güzel uymuş
Emeğe eylem eyleme yürekyüreğe sevgi ne güzel uymuş"
Şiirin ardından Özel, konuşmasında öne çıkan başlıklar şöyle:
"Zonguldak'ın sesini Türkiye'ye duyurmaya, burada, bu meydanda bu kalabalıkla bir mitng yapmaya değil, tüm adaletsizliklere karşı hep birlikte eylem yapmaya geldik. Bugün Zonguldak'ta yerel seçimlerden sonra ilk kez karşınıza çıkıyorum. Neredeyse bir yıldır aklımız, yüreğimiz hep burada ama yaşadıklarımızı biliyorsunuz. O gün son görüştüğümüzde bu güzel meydanda sizden söz alıp söz vermiştik.
Çünkü 2019'da belediye sayımızı arttırırken, Zonguldak merkezini maalesef kaybetmiştik. Bu otobüsün üstünden sizlere seslendim. Dedim ki bu sefer sizi duyduk. Siz de bizi duyun, söz veriyoruz Zonguldak'ın beklentilerini aşacağız. Ama söz istiyorum demiştim. Burası emeğin başkenti Cumhuriyet Halk Partisi'ne yakışır. Siz söz verdiniz, sandığa gittiniz. Belediye başkan adayımızı, bugünkü başkanımızı Tahsin Erdem'i rekor oyla seçtiniz.
ERDOĞAN'IN "SİLKELEYİN ONLARI SİLKELEYİN" SÖZLERİ
Sadece Tahsin Erdem değil 6 ilçe, 6 belde ile Zonguldak'ta yerel seçimlerde bir büyük başarıyı hep birlikte kazandık.Tabii adayı çıkarmak iyi. Oy istemek kolay. Seçim kazanmak güzel. Ama bir de bunun sonra gelip karşınıza çıkıp hesabını vermesi var. 20 ay geçmiş. 20 ay sonra bir baktım ne var ne yok Zonguldak'ta diye. 20 ayda hiç şüphe yok ki büyük borçlara, Tayyip Bey'in silkeleyin onları silkeleyin demesine geçmişin borçlarını faiziyle istemesine, kaynakları kesmesine, yollanan paralara el koymasına rağmen Zonguldak'ta bir baktım ne var ne yok Halk Ekmek Fabrikası açılmış. 75.000 ekmek üretiliyor ayda. Denize sıfır Kent Lokantası'nda 4 çeşit yemek 75 liraya. Emekli Kıraathanesi açılmış. 5600 emekli yararlanıyor ayda. Anne ve çocuklar birlikte Anne Cafe'ye gidiyorlar. Kentteki öğrencilere söz vermiştik. 2 ayrı okuma salonu açıldı. Devamı gelecek. Bebek sahibi olan annelere Hoş geldin Bebek paketiyle hayırlısı olsun analı babalı büyüsüne gidiyoruz. Plajlar düzenlendi. Halk plajlarıyla ilk kez Zonguldak'ta ücretsiz halkın plaja girmesi için düzenlemeler yapıldı. Kültür Merkezi'nde 640 öğrenci eğitim görüyor. İşe ve okula gidenlere sabah sıcak çorba ikram ediliyor. Ve hemen önümüzdeki 15 gün sonra Halk otobüslerini söz vermiştik devreye giriyor. 300 çocukla başlayan süt dağıtım projesi hayata geçiyor. Yeni yılda Halk Market, Halk Et hizmete girecek, kreşlerimiz açılacak. İnşallah Tahsin Başkanı size Zonguldak'ı ona emanet etmiştik, yüzümüzü güldürdü, güldürmeye devam edecek.
Belediyemiz hizmet ediyor. Tüm zorluklara rağmen 6 ilçede, 6 beldede gece gündüz çalışıyor arkadaşlar. Her biriyle gurur duyuyorum. Ancak bir yandan da Zonguldak'ın boyunu aşmış dertleri, büyük sıkıntıları var. Belediye başkanları uğraşıyor ama ülkeyi yönetenler bir şehre sırtını dönmeye görsünler. Zonguldak eskiden bu ülkede en zengin ilk 10 il arasındaydı. 9'uncu, 10'uncu, 11'inci. Sosyal gelişmişlik endeksinde şimdi gerilemiş 28'inci sıraya kadar.
"HER İKİ GENÇTEN BİR TANESİ YA İŞSİZ YA DA DEVAMLI BİR İŞTE ÇALIŞAMIYOR"
Bugün Zonguldak'ın nüfusu 1960 nüfusu. Yani neredeyse 25 yılda memleketi 65 yıl geriye götüren bir anlayış var. Efendim Zonguldak'ta Türkiye Taşkömürü Kurumu'nda 55.000 işçinin çalıştığı günlerden bugün 7500 işçinin çalıştığı günlere geldik. 100 madenciden 86'sı yok artık. Bu emek kentinde 100 madenciden 14 madenciye düştük. Ve maalesef bu ülkeyi yönetenler yatırım, istihdam yapmak, bu kente bir güç vermek yerine yaptıkları her şeyle Zonguldak'ı biraz daha yoksul, biraz daha güvencesiz, daha işsiz hale getiriyorlar. Biliyorsunuz Türkiye'de genç işsizliği gerçekte doğru ölçümlerle, geniş tabanlı işsizlikle %35'i buldu. TÜİK bunu kabul etmiyor. İş aramaktan vazgeçeni, evde oturanı bir veya istediği işte değil de gece takside çalışanı, haftada birkaç gün çalışanı saymıyor işsizden. O hesabı Türkiye'de %16 diye yapıyor. Bakın TÜİK'in bu hesabıyla kendi resmi rakamıyla Zonguldak'ta işsizlik %25. Türkiye'de 15-16 diyor. Zonguldak'ta 25 diyor. Gerçek anlamda neredeyse Zonguldak'ta her iki gençten bir tanesi ya işsiz ya da hak ettiği gibi bir işte, devamlı bir işte çalışamıyor.
Sadece 5 yılda, 5 yılda konut fiyatları %1100 artmış. İnanamadım baktım. Konut fiyatları son 5 yılda %1100, 11 kat artmış. Kiralık evlerin fiyatı daha da beter, 17 kat artmış Zonguldak'ta. En makul, en olabilecek yerde 25.000 liranın altında bir daire yok başını sokmak için. Bu şehir her yıl Türkiye'ye en çok gelir üreten 10'uncu şehir. Peki devletin alırken ilk 10'da aldığı bu şehre verirken yaptığı yatırım nedir? 81 il içinde 70'inci sırada. Devlete verirken ilk 10'dasınız. Devlet size verirken sondan 10'uncu sıradasınız. Sizden sizden alırken kepçeyle alıp, verirken çay kaşığıyla verenlere yazıklar olsun, yazıklar olsun. Şimdi bütün Türkiye Zonguldak mitingini izliyor. Tamam meydana sığmamışsınız, taşmışsınız. Yukarılar, mahalleler, arka taraf her yer miting meydanı. Tayyip Bey şurayı bulsa gelir Zonguldak'ta miting yapar. Bak sizi bulsun. Gelir Zonguldak'ta miting yapar. Hani affedersiniz. Tayyip Bey'in yediği kadar yakamıza döküyoruz bugün Zonguldak'ta. Meydana sığdıramadığımız Tayyip Bey'in toplayamadığı kalabalıktır.
ZONGULDAK'IN SORUNLARINA DEĞİNDİ
Tüm kentin, tüm ilçelerin sorunlarına baktım. Sayfalarca sırf bunu konuşsak bitmez bu meydanda ama bütün televizyonlar canlı verirken sadece Zonguldak konuşamayız. Ama Ereğli OSB'de her şeyi hazır olduğu halde yaptırmadıkları, yapmadıkları, onaylamadıkları atık tesisini ve maalesef balık ölümlerini söylemeden geçemem. Filyos Limanı yıllardır bitmedi bitmiyor söylemeden geçemem. Demiryolu bağlantısı hala yok. 2027 demeye başladılar. Söylemeden geçemem. Zonguldak bu ülkeye kömür verdi, çelik verdi, emek verdi ama hak ettiğini almadı.
Buradan Cumhuriyet Halk Partisi'nin genel başkanı olarak gelecek İktidar Partisi'nin genel başkanı olarak söz veriyorum. Karaoğlan Ecevit nasıl sahip çıktıysa bu şehre öyle sahip çıkacağız yine. Öyle sahip çıkacağız. Öyle sahip çıkacağız.
Öyle bir noktaya geldi ki şehir artık bir emekli şehrine dönüştü. AK Parti geldiğinde emekli aldığı en düşük emekli maaşıyla inanmayan çıksın hemen şuradaki sarrafa. Tayyip Bey diyor ya gitmiş sarraf sarraf geziyor, altın hesabı yapıyor diyor. Altın hesabını bırak diyor. Ben de inadına bırakmıyorum. Altın hesabı şaşar mı? Tayyip Bey geldiğinde en düşük emekli maaşını çeken amcam, teyzem gidiyordu buradaki sarraftan o maaşla 8 çeyrek altın alıyordu. Şimdi iki çeyrek altın alamıyor. 16.000 lira emekli maaşı, 11.000 lira çeyrek altın. Bir buçuk çeyrek altın alıyor. Yani gelmese, emekliye ilişmese, bıraksa rahmetli Ecevit'in son verdiği emekli maaşı gibi emekli maaşı verse bugün en düşük emekli maaşı 75-80.000 lira olacak. Ama bugün 16.400 lira veriyorlar.
Asgari ücret zaten genel ücret olmuş. Tayyip Erdoğan geldiğinde Tayyip Erdoğan geldiğinde yedi çeyrek altın alıyordu asgari ücret. Bugün onu bulsan 77.000 lira. Ama bugün asgari ücret 22.000 lira. Ayrıca 1 kilo buğday satıp 1 kilo mazot alınan günlerden 6 kilo buğday satıp 1 kilo mazot alınabilen günlere geldik. 1 kilo 1 kilo pamuk satıp 2,5 kilo mazot alınan günlerden 2,5 kilo pamuk satıp 1 kilo mazot alınan günlere geldik. Hal böyle olunca bu memleketin beli doğrulur mu?
Çiftçinin yaş ortalaması 30'dan 58'e çıkmış. Her üç genç çiftçiden ikisi asgari ücretle bir iş bulursam ekmem, dikmem giderim ben bu köyden diyor. İşte her şeyde bir beka sorunu icat edenlerin esas bu memleketin beka sorununu görmeleri lazım. Böyle olunca gıda enflasyonunda dünya ortalamasının yedi katına çıkıyoruz.
"ERDOĞAN DÜŞ YAKAMIZDAN"
Erdoğan ülkeyi ilk geldiğinde hatırlayın bu ülke iyi yönetilmiyor diyordu. Hatta rahmetli Ecevit'e, rahmetli Ecevit'e diyordu ki ölünce mi bırakacaksın be adam diyordu. Senin diyordu diyordu ki yürüyemiyorsun diyordu. Ölünce mi bırakacaksın diyordu. Hatta Necmettin Erbakan hocasına dahi yaş yetmiş, iş bitmiş diyordu. Şimdi o Erbakan'ın yaşına geldi. O rahmetli Ecevit'in yaşına geldi. Biz onun o günkü yaşlarındayız ama onun yaptığı kabalığı, onun yaptığı saygısızlığı ona söylemeyiz. Ölümle işimiz yok. Allah sıhhat versin. Uzun ömür versin ama bıktık artık yakamızdan da düşüversin, yakamızdan da düşüversin. İlk geldiğinde ne diyordu? Ülkeyi şirket yönetir gibi yöneteceğim. Yaptı mı? Vallahi yaptı. Sözünü tuttu. 2018'de Cumhurbaşkanı oldu. Bir kabine açıkladı. Sağlık Bakanı'nın özel hastaneler zinciri var. Turizm Bakanı'nın oteller ve seyahat acenteleri zinciri var. Diğer taraftan Milli Eğitim Bakanı'nın özel okullar zinciri var. Gerçekten 2018'den sonra memleketi şirket yönetir gibi yönetmeye başladı. Şirketinin adını biliyor musunuz? Kadaş, Kara düzen Anonim Şirketi. AK Parti'nin kara düzeni. Kadaş, Kara düzen Anonim Şirketi Yönetim Kurulu Başkanı şahsı tabii kim olacak. Şahsım Yönetim Kurulu Başkanıyım diyor. Sermayesi verginin %89'unu topladığı bu meydan. Bu ülkede dolaylı vergi yani zengin fakir ayırmayan vergi %68. Yani elektrik, su, telefon, gıda, giyim hepsinden alınan dolaylı vergi %68. Fabrikatör de aynı vergiyi veriyor elektriğe, mazota ya da giyime, kapısındaki bekçi de, en düşük maaşı alan işçi de aynı vergiyi veriyor. %68. %21 gelir vergileri. Yani maaşınızı çekerken çekmeden ödediğiniz vergi. Toplamı %89. Teyze vallahi öyle. %68 dolaylı vergi, %21 maaşı çekmeden ödediğim vergi %89. O kadar holdinglerin, büyük şirketlerin, ihracatçıların, ithalatçıların, hizmet sektörünün kazancından verdiği vergi %11. %89 vermemesi az vermesi gerekenlerden %11 gerçekten kazanç elde edenlerden. İşte bu kara düzenin sermayesi budur.
AK Parti'nin kara düzeninin sermayesi budur. Gelir vergisine yılda 12 maaşın üçünü verenlerdir bu sistemin sermayesi. Eskiden iş bulana sorarsın ne kadar maaş? Maaş normal ama 12 ayda 4'te ikramiye var. 16 maaş derdi. Şimdi öyle şeyler kalmadı ama 12 maaşın üçünü artan vergi dilimlerine kurban ediyoruz. Yılda 12 maaşın üç tanesi devlete gidiyor. Cebinize bile girmeden. O yüzden bu sistemin sermayesi garibanın alın teridir. Emeklinin yıllarca döktüğü göz nurudur. Nasırlılaşmış ellerindeki alamadığı hakkıdır emeklinin. Bu kara düzenin sermayesi. Bu kara düzende biri zengin, biri fakir. Biri güvende, biri güvende değil. Bu kara düzende zengin en iyi sağlık hizmetini alır özel hastanede. 5 yıldızlı otel gibi gariban telefon başında randevu bekler. Gider saatlerce orada bekler. İlaç almaya gider, onu ödemez. Efendim farkını burada vereceksin. Yüzdesi maaştan kesilecek öbür sefere bilmem ne eklenecek. Öbür yandan zenginin çocuğunu evin bahçesinden servis alır götürür. Öbürü sabahın karanlığında devlet okuluna yürür.
Birinin çocuğu en iyi eğitimi alırken öbürünün çocuğu hayata kapatamayacağı kadar bir farkla arkadan başlar. İşte net olarak söylüyorum. Zonguldak'tan net olarak söylüyorum. Tayyip Bey gidiyor bizim belediyelere çöküyor ya, gidiyor şirketlere çöküyor ya, nereyi bulursa çöküyor ya iktidara gelince AK Parti'nin kara düzenine, Kadaş'a çökeceğiz hep beraber milletimizle. Kadaş'a çökeceğiz. Bu kara düzeni hep beraber bitireceğiz. Var mısınız? Varız! Var mısınız? Varız! Yukarı mahalle kimse ses etmesin şunları bir duyayım. Var mısınız? Var mısınız? Arka taraf Tayyip Bey'in miting meydanı. Bulsa yapacak. Var mısınız? Helal olsun. Var mısınız? Bu kara düzen değişecek.
"AK PARTİ'NİN KARA DÜZENİNİ BİTİRECEĞİZ"
And olsun ki Zonguldak'tan ant içiyorum ki AK Parti'nin kara düzenini bitireceğiz. Emekçinin hakkını alacağız, emeklinin hakkını alacağız. Esnafı da kayıracağız. Çiftçiyi de milletin efendisi yapacağız. Söz veriyoruz. Bakın bu kara düzende bu kara düzende bir de tutturuyorlar efendim enflasyon var ama hayat pahalılığı var ama bir bizde mi var? Her yerde var. Enflasyon Avrupa'nın da derdi. Dünyanın da derdi. Vallahi bunlar 2 kere 2 4 eder dese gideceğim çekerat cetvelini kontrol edeceğim bir yanlışlık olmasın diye. Bakın işsizlikte Avrupa birincisiyiz. Enflasyonda Avrupa birincisiyiz. Yoksullukta Avrupa birincisiyiz. Gıda enflasyonu dünyanın 7 katı. Kırmızı etin dünya ortalaması 7 dolar, Türkiye'de 21 dolar. Yani Hans hem maaşı alırken gidiyor 2400 Euro alıyor. Bizimki 300 Euro maaş alıyor. Ama Hans et yiyecek mi? 7 dolara yiyor.
Bizim Hasan et almaya kalksa 21 dolar alıyor. Maaşta bizden 10 kat iyiler eti 3'te 1 fiyatına yiyorlar. İşte dünyada da enflasyon var diyenlere inanmayın. Türkiye yıllık enflasyonunu daha doğrusu Türkiye'nin aylık enflasyonu Ekim ayı enflasyonu bütün Avrupa'nın yıllık enflasyonundan yüksek.
ALİ YERLİKAYA'YA SERT SÖZLER
Onun için her yerde var bizde de aynısı var demeyin. Dünyada en çok suç işlenen 10'uncu ülkeyiz.90 ülke arasında ilk 10'dayız. Öyle bir hale geldi ki sokaklar güvenli değil. Karanlıkta eve giden kadın tedirgin, sokağında güvenli değil. Çocuklar güvenli değil. Okul önlerine kadar gitmiş uyuşturucu, çocuklar evlatlar güvenli değil. Küvez'deki bebek güvenli değil. Yenidoğan çetesinden Küvez'deki iki günlük bebek güvenli değil. Geçen gün geçen gün Ali Yerlikaya çıkmış İçişleri Bakanı, suç örgütleriyle etkin mücadelemiz devam edecek dedi. O gün akşam Daltonlar çetesinin reisi Can Dalton, hani var ya Daltonlar çetesi onun reisi Joe Dalton vardı. Burada Can Dalton var. Daltonlar Çetesi'nin reisinin yaş günüymüş. Türkiye'nin dört bir yanında ellerinde makinalı silahlarıyla havaya ateş açarak çete liderinin yaş gününü kutladılar.
O gün sabah Ali Yerlikaya suç örgütleriyle etkin mücadele devam edecek diyordu. Utanmasa Daltonların başının doğum günü pastasından bir dilim getirip evinin kapısında ona servis edecekler. Allah hiç bir İçişleri Bakanı'nı Ali Yerlikaya'nın düştüğü duruma düşürmesin. Yazıklar olsun. Bakın Ali Yerlikaya AK Parti'nin kara düzeninin İçişleri Bakanı. Üsküdar Meydan'da deniz görülmezdi. Öyle bir işgal var. Nerede bir AK Partili büfeci kaçak büfe yapmış. Orayı Ekrem Başkan düzenleyeceğiz dedi. Zabıtayı yolladı o zaman İçişleri Bakanı değil Ankara İstanbul valisiydi karşısına zabıtanın polisi dikti. Bir ay uğraştı o işgalcileri kurtarmak için. Sonunda Ekrem Başkan başardı mahkeme kararlarıyla şimdi Üsküdar Meydan bütün Üsküdarlıların. Bu Ali Yerlikaya işgalci çetelerin koruyucusudur. Bu Ali Yerlikaya Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyet Halk Partisi'nin İstanbul İl Başkanlığı'na kayyum sokmak için 5.000 tane polis getiren zavallının biridir, zavallının biridir. Polisin derdini duymaz. Nefret ediyor polisler bundan. Polisin derdini duymaz. Kendisine bağlı jandarmayı dinlemez. Bu çocukların hakkını vermez. Gece gündüz çalıştırır. Ağzına almaz polisin hakkını, jandarmanın hakkını ama devamlı savunur yandaşların hakkını.
Bu Ali Yerlikaya'ya bu İçişleri Bakanı'na şunu söylüyorum. Kendi bakan yardımcıların hakkında operasyon yapmaya bizim tarafa oralardan sözde bilgiler sızdırmaya çalışma. Ne haliniz varsa görün. Yakamızdan düşün. Yakamızdan düşün. Bir bakan kendi yardımcısıyla kavgasına muhalefet partilerine alet etmeye çalışıyor. Bir bakan. Ama bu işlere, bu işlere sebebiyet veren birisi var. O da bu kifayetsizleri, bu beceriksizleri, bu devlet adamlığından anlamayanları başımıza musallat eden Recep Tayyip Erdoğan. Ondan başkası değil. Bir yandan burada madenci anıtının önündeyiz. Madenci anıtının önünde hem Zonguldak'ta, Bartın'da Ermenek'te, Manisa'da, Soma'da hayatını kaybedenlerin önünde saygıyla eğiliyoruz. Allah gani gani rahmet eylesin. Biliyorsunuz Manisa'da, Soma'da 301 maden işçisi hayatını kaybetti. Bütün Türkiye ağladı. Dediler ki, herkes unutursak yüreğimiz kurusun. Bugün buraya çıkarken baktık AK Parti döneminde 2.050 madenci iş cinayetlerinde hayatını kaybetmiş. Yani AK Parti döneminde bir Soma faciası olmamış. Yedi tane Soma faciası olmuş. Önlem alacağız dediler. Soma'dan sonra Ermenek oldu. Önlem alacaklardı. Ardından Amasra oldu. Önlem alacaklardı İliç faciası oldu ve 2.050 madenci şehit oldu. Maalesef AK Parti döneminde 52.455 emekçi iş cinayetlerinde hayatını kaybetti. Türk Türkiye Taşkömürü Kurumu'na güvenli üretim için 14.000 işçi alınması lazım diyorlar. 7.000, 14.000 işçi olması lazım diyorlar. 7.740 işçiyle çalıştırıyorlar.
Burada tehlike gitgide büyüyor. En son örneği Amasra'da 43 canımızı kaybederek maalesef en acı şekilde tecrübe ettik. TTK'ya 2023 seçimleri öncesi bu meydanlara gelip söz verdiler. 2000 işçi alacağız diye. 2,5 yıl geçti. Halen daha işçi almadılar. Dediğim gibi 60'da 55.000 işçiyle çalışan TTK 7.740 işçiye kadar indi. Ve öyle bir hale geldi ki, başta söylemiştim. Emeğin başkenti, emeklinin başkenti oldu. 148.000 aktif sigortalı var şehirde. Emekli sayısı 175.000. Türkiye'de işçi başına düşen emekli sayısında en kötü oran.
Emekliler kaldırsın elini. Bak. Bak emeklilerin başkenti burası oğlum. Öyle bak. Bütün emeklilere şunu söylüyoruz. AK Parti'nin kara düzeni kader değildir. O düzeni değiştireceğiz. Bakan evlatlarının dönemi bitecek. Siz vatan evlatlarının dönemi başlayacak. Hepinize sahip çıkacağız. Şimdi Erdoğan çıkıp konuşuyor ya. Ben ne söylese açar kontrol ederim. Bazen de bir bakarım. Sayın bakanım derim kaç kere söylemiş? Biz emekliyi enflasyona ezdirmedik. 1 Ekim 2018'den itibaren bunu tam 27 kez söylemiş. 27 kez. Tarih tarih çıkarttım. Asgari ücreti enflasyona ezdirmedik. Tam 27 kez. Sadece 2023 seçimlerinden bu yana, yani bir önceki seçimden 20 ay yok. 3 yıl önceki, 2,5 yıl önceki seçimden tam ortasındayız. 2,5 yıl önceki seçimden bugüne enflasyon %163 artmış. TÜİK'in hesabına göre. TÜİK neyin kısaltması? Tayyip'i üzmeyen İstatistik Kurumu. TÜİK'in TÜİK'in hesabına göre ben de bu espriyi 100'üncü kez yapıyorum. 100'üncü kez alkış alıyor. Ben de 100'üncü kez kendi kendime gülüyorum. Tayyip'i üzmeyen istatistik kurumuna göre 2,5 yılda son döneminde Tayyip Bey'in enflasyon %163. Asgari ücretliye ne vermiş? %93 Aradaki %70 asgari ücretin içinde ne eriyip gitmiş? Biz geçen sene 30 diyorduk. 22.000 TL asgari ücret verdi ya. İşte bu emekliyi, işte bu asgari ücretliyi enflasyona ezdirme. %163 fiyat artacak. %93 maaş artacak.

Aradaki %70 asgari ücretlinin cebinden çıkacak. Şimdi de hesap yapıyorlar. Efendim yine geçen seneki gibi gerçekleşen enflasyona göre değil beklenti enflasyona göre zam vermenin hesabını yapıyorlar. Oysa gerçekleşen enflasyon AK Parti'nin beceriksizliğiyle düşüremediği enflasyondur. Bunun bedelini düşüremeyen öder. Bunun bedelini emekli ödemez. Bunun bedelini maaş alanlar ödemez. Ama bedeli size ödetmeye çalışıyorlar. Peki bunun bedelini siz de onu ödetecek misiniz? Evet. Geçim yoksa seçim var mı? Var. Seçim geldiğinde bedeli Tayyip Bey ödeyecek mi? Ödeyecek. Onun, onun emeklilik belgesine imzayı atacak mısınız? Evet. Onu torun sevmeye yollayacak mısınız? Evet. İnşallah hep beraber kurtulacağız. Hep söylüyoruz. Polis kurtulmadan öğrenci kurtulmaz. Emekli kurtulmadan emekçi kurtulmaz. Madenci kurtulmadan Zonguldak esnafı kurtulmaz. Çiftçi kurtulmadan Türkiye kurtulmaz. Tek başına kurtulmak yok. Kurtuluş yok tek başına.
İBB İDDİANAMESİNE TEPKİ
Ekonomi bu halde, ülke perişan, Zonguldak ülkeden de perişan. Ama bir yanda kötü yönettikleri bu ülkede kötü yönettikleri için bırakıp gitmeleri gereken mevkilerden oturdukları koltuklardan kalkmamak için her şeyi göze alanlar var.
19 Mart 2025 tarihi AK Parti'nin siyasette havlu attığı tarihtir. Ben Ekrem İmamoğlu'yla ben Mansur Yavaş'la ben CHP'li belediye başkanlarıyla ben Cumhuriyet Halk Partisi ile rekabet edemem. Kadın kollarıma güvenmiyorum. Gençlik kollarıma güvenmiyorum. Ana kadememe güvenmiyorum. Hiçbir partide olmayan bir kol kurmam lazım deyip, Yargı kollarını kurup, başına kendi Bakan Yardımcısı'nı gidip de, kendi Bakan Yardımcısı'nı başına gidip de İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı diye atayıp, o günden sonra geleceğin iktidarına Türkiye'nin bir sonraki Cumhurbaşkanı'na darbeye girişen bir anlayışla muhattabız.
O günden beri iddianame bekledik. Dedik ki, yargılanmak için değil yargılamak için iddianameyi bekliyoruz. 3.900 sayfa iddianame yazdılar. 10 gün önceden iletişimine başladılar. Tuğla gibi iddianame diye. Çıktı, baktık iddianameye, 400 kişi yargılanıyor. Her birinin isminin altına tüm yargılananların adını yazmış ki sayfa tutsun 500 sayfa. Bir kişi bir iddiada bulunmuş dört kişi hakkında. Sona koyup "sondadır ek 1'dedir, ek 3'dedir" diyeceğine herkes için onu altına bir daha bir daha yapıştırmış.
Özetlese 40 sayfa, 50 sayfada anlatacağı mevzuyu içinde kanıtı olmadığı için 4.000 sayfa diyebilmek için arayan aradığını bulamasın normal vatandaş bir şey sansın diye uzatıp durmuşlar. Ama şuna hepimiz gördük ki yaz boyunca iftira attılar. 8 ay boyunca iftira attılar. Para dediler para çıkmadı. Rüşvet dediler, rüşvet çıkmadı.
Ne görüntü, ne kanıt, hiçbir şey çıkmadı. Şimdi geldiler, Erdoğan'ı da büyük büyük laflar ettirdiler. Ahtapot dediler. İddianameye ahtapot yazdılar. En sonunda baktılar ki baş edemiyorlar. İddianamenin bir yerine Cumhurbaşkanının gönlü olsun diye Cumhuriyet Halk Partisi'ne kapatma davası yaptılar, onu Ankara'ya yolladılar. Şunu söyleyeyim; Ben partinin şimdiki Genel Başkanı'yım. Ne ben ne öncekiler ne de bundan sonrakiler. Atatürk'ün partisine el uzattıran namerttir, alçaktır, şerefsizdir. Hodri meydan. Hodri meydan.
Savaş meydanlarında kurulmuş partiyi kendisinin partisi gibi avukat ofisinde kurulmuş onun bunun icazetiyle siyasete devam etmek için Trump'a koşmuş partile karıştırmasınlar. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün partisi Türkiye'nin son kalesidir teslim olmadı, teslim olmayacak. Ama ama şu kadarını söyleyeyim. Bunları bir kez daha Zonguldak'ın AK Partili MHP'li güzel insanlarına sesleniyorum.
Zonguldak'ın AK Partili MHP'li ancak vicdanlı insanlarına sesleniyorum. 8 aydır TRT'de benim de bu meydanın da parasıyla maaş ödediğimiz TRT'de 8 aydır A Haber'de, TGRT'de, merkez medyada ne duydunuz? 560 milyar lira yolsuzluk dediler. 56 lira bulamadılar. İstanbul Büyükşehir Belediyesi 1.200 cep telefonu aldı, dağıttı dediler.
"BAVULLARLA PARA TAŞINDI DEDİLER. İÇİNDEN JAMMER ÇIKTI"
İddianamede yok. Asla ve asla doğru değildi. Yalan olduğunu iddianamede yok oldu. Ekrem İmamoğlu'nun lüks arabaları dediler. Milliyetçi Hareket Partili milletvekiline ait olduğu çıktı. Fatih Keleş'in evinin altından 2 milyon dolar çıktı dediler. 1 kuruş bile çıkmadığı ortaya çıktı. Hakan Bahçetepe'nin belediyesindeki kasadan dolar çıktı dediler. Belediyenin mühürü çıktı. Ekrem İmamoğlu'nun korumasının Giresun'daki yayla evinden kasa kasa dolar çıktı dediler. İki kutu beylik silahın mermisi çıktı. Bavullarla para taşındı dediler. İçinden jammer çıktı.
İddianamede para değil jammer yazıldı. İsim verip restoranda oturdular. Çantalarla para taşıdılar dediler. O restoranda öyle bir olayın olmadığı ortaya çıktı. Bu kadar kul hakkına rağmen yaz boyunca 8 ay boyunca marttan beri bu kadar yalanı söyleyenler şimdi ne yapacaklar? Tayyip Bey ilk gün diyordu ki bir aya kalmaz. İnsan içine çıkamazlar. Yakında birbirlerinin yüzüne bakamayacaklar diyordu. Tayyip Bey ayıptır söylemesi o lafından beri 72'nci meydandayım. Zonguldak'tayım. İnsanların arasındayım. Yüzlerine bakarak söylüyorum. Arkadaşlarımız masumdur. Senin bu savcın iftiracının tekidir. İftiracının tekidir.
Şimdi siz MHP'nin, AKP'nin sanki bunlar doğru söylüyor diye sanıp bunlara aldanıp şimdi doğrusunu öğrenenlere diyorum ki bu AK Parti'nin doğru yanı yoktur. AK Parti'nin kara düzeni ayakta kalmak için yalana sarılmıştır. İftiraya sarılmıştır. Bunlar makamlarında otururken size yoksulluk çektirmektedir. Açlık çektirmektedir. Dünyanın en pahallı etini, en pahallı internetini dünyadaki en büyük gıda enflasyonunu yaşatanlar ayakta kalamadıkları için yalana sarılmışlardır. Burada şu şunu da söylemek lazım. Ekrem Başkan'a ilk iftiraları atan gizli tanık meşeydi.
İddianame çıktı. Meşe yok. Nerede meşe? Meşeyle arası bozulmuş meşenin kafası bozulmuş. Onları söylemem. Başka şeyler söyleyeceğim deyince binaya bile almamışlar. İntihara kalkışmış. Meşe bir sürü şey söyledi. Onlarla Ekrem Başkanı içeri attılar. Şimdi meşe yok. Bunları meşe söyledi. Ama ilke de söyledi deyip, 9 ay sonra meşe yerine ilkeyi getiriyorlar. Futbolda oyuncu değişikliği olur. Biri çıkar biri girer. Oyundur. Basketbolda olur.
"İFTİRALARI MİLLETİMİZİN ÖNÜNDE ÇÜRÜTECEĞİZ"
Oyundur. Tiyatroda oyuncu hastalanır, yerine başkası oynar. Oyundur. Adalette oyuncu değişikliği olmaz. Adalette şahit değişikliği olmaz. Adalette böyle iftira olmaz. Böyle kul hakkı yenilmez. Önce başkasına o vazgeçtim deyince 9 ay sonra başkasına attıramazsınız. Bu milleti bunlara inandıramazsınız. Ama buradan Tayyip Bey'e açık çağrımızı tekrarlıyorum. Biz kendimize, Ekrem Başkanımıza, arkadaşlarımıza güveniyoruz. Eğer sen de savcılarına güveniyorsan, bu yalanların açıkça ortaya çıktığı iddianame, tel tel dökülen iddianame'ye güveniyorsan, çıkın karşımıza. TRT'den canlı yayın istiyoruz. Bütün televizyonlardan canlı yayın istiyoruz. İftiraları milletimizin önünde çürüteceğiz. Perişan edeceğiz hepinizi. Perişan edeceğiz.
Bu TRT'ye ben artık hakkımı helal etmiyorum. Siz de etmeyin. Hakkınızı helal ediyor musunuz? Etmiyoruz. Bakın, sizin ödediğiniz vergilerle maaş alanlar son bir haftada 133 tane haber adı altında haber ve yorum yaptılar. 12 saat 7 dakika iftira attılar. Öyle ki Ekrem Başkan'ın oğluna yolladığı 712 bin lirayı 712 milyon diye anlattılar. Dedik ki bu ne büyük yalan. 3 gün sonra bizim zorumuzla haberi kaldırdılar. Özür dahi dilemediler.
Biraz önce söyledim Bahçetepe'nin, Hakan Bahçetepe'nin belediyedeki odasına gidiyorlar. Kasayı açıyorlar. Televizyonda izliyorum. Gazi Osmanpaşa Belediyesi'ne operasyon belediye başkanının kasasından böyle dolar çıkarıyorlar. Çıkarıyor da bitmiyor. Çıkardıkça çıkarıyor. Dedim ya belediye başkanının kasasında doların işi ne? Makam odasında doların işi ne? Arama tutanağını istedim. Arama tutanağı geldi. Kasanın içinden mühür çıkmış. Dolar, dolar yok. Görüntü. Aradık TRT'yi Anadolu Ajansı yolladı.
Aradık Anadolu Ajansı'nı elimizde boş kasa görüntüsü yoktu. Stok videodan kullandık. Dolar görüntüsüne denk gelmiş. Yazıklar olsun. Yazıklar olsun. Şimdi bugün de, bugün de biraz önce haberi geldi. Kendisinden konuştum. Selamını da bu meydana söyleyeceğim. Mansur Yavaş Başkanımız dünyanın en temiz adamı, en çalışkan adamı böyle bir adama kara çalmaya çalışıyorlar. Önce bir operasyon yaptılar.
AK Parti döneminden işe alınmış kişileri aldılar. Onların da bir suçu yok. Belediyede yıllardır çalışmışlar. Konser monser zorladılar. İftira attıramadılar. Mansur Başkansız bir iddianame çıktı. Sonra Mansur Başkan hakkında bir daha bir yargılama izni, şimdi İçişleri Bakanlığı güya vermiş izni, bunu köpürtmeye çalışıyorlar. Başkanla konuştum. Müfettişler geliyor, gidiyor, geliyor, gidiyor. Neyi soruşturuyorlar biliyor musunuz? 19 Mart darbesinden sonra siz de çıktınız ya, yürüyüşler yaptınız her akşam. Doğru mu? Evet.
MANSUR YAVAŞ HAKKINDA SORUŞTURMA AÇILMA NEDENİNİ AÇIKLADI
Ankara'da Ankaralılar çıktı, ODTÜ'lüler çıktı. O günlerde büyük yağmur yağdı. Çocuklar parkta ıslandı. Etrafında polisler var. Mansur Başkan demiş ki oraya battaniye yollayın. Üşümesin çocuklar. 20 yaşında gençler bu. Oraya demiş ki çorba arabası yollayın. Sıcak çorba içsinler. Efendim belediyenin parasıyla ODTÜ'lü öğrencilere battaniye yollama suçu, ODTÜ'lü öğrencilere sıcak çorba ikram suçu. Eğer o suçsa Mansur Başkanı'n suçu, olsun bütün Cumhuriyet Halk Partili'lerin suçu.
Bunu suç gören anlayıştan bu ülkeyi kurtarmak da hepimizin boynunun borcu. Hepimizin boynunun borcu. Bir tarafta Melih Gökçek Ankapark'a plastik plastik canavarlara, ejderhalara bu milletin milyonlarını milyarlarını yedirdi geldi israfı durdurdu. Onun yandaşa yedirdiği paraları üniversite öğrencisine çorba ikram etti diye Mansur Başkanı'na sataşanlara şunu söylüyoruz: Ekrem Başkanı'n suçu, Erdoğan'ı yenme suçu. Mansur Başkanı'nın suçu, Erdoğan'ı yenme suçu. Günü gelince Erdoğan'ı ama Ekrem Başkan yenecek ama Mansur Başkan yenecek. Bir tane CHP'li kalsak o çıkacak seni yenecek. Kurtulamayacaksın. Kurtulamayacaksın."
İMRALI AÇIKLAMASI
Dün Mecliste bir oylama yapıldı. Takip ettiniz. Türkiye'de bütün dikkatleri oraya topladılar. AK Parti ile birlikte iki parti şimdi İmralı Adası'na gidecek. Abdullah Öcalan'ı ziyaret edecek. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu komisyona girerken çok tartışmalar oldu. Ne sözler söylediler. Ne dedik? Biz Cumhuriyet Halk Partisiyiz. Bizim içinde olduğumuz değil olmadığımız komisyondan korkun dedik. Sordum. O zaman miting meydanlarında sordum. Bize güveniyor musunuz? Dediler evet. Şimdi bir daha soruyorum. Cumhuriyet Halk Partisi'ne güveniyor musunuz? Evet. İşte bu Cumhuriyet Halk Partisi birileri Kürt sorunu yoktur, Kürt yoktur hatta Kürtlerin varlığını inkar ederken olur olmaz laflarla Allah muhafaza "en iyi Kürt ölü Kürt" gibi lafları kullanan birileri şimdi gelmiş Kürt sorununu çözmek için İmralı Adası'na ya gidilecekmiş ya gidilecekmiş. Biz Dem Parti ile görüşürken bayramlaştık diye, selamlaştık diye bize terörist diyenler şimdi bizi bir şeye zorlamaya çalışıyorlar.
Biz Kürt sorununun varlığını cesaretle söyledik, söylemeye devam ederiz. Demokrasilerde sorunlar demokratikleşerek çözülür. Sorun üstüne kararlılıkla giderek çözülür. Asla ve asla zorlamalarla, tartışmalarla bu şekilde çözülmez. Bu bugün belediyelerde kayyumlar durmaktadır. Siyasi tutuklular 10 yıldır hapistedir. Cumhuriyet Halk Partisi'nin 16 belediye başkanı hapistedir. Evlatlar, çocuklar, kadınlar zulüm görmektedir.
Kürt'ün gencinin de Türk'ün gencinin de büyük sorunlarına Meclis duyarsızdır. Biz meseleyi asla ve asla hiçbir şekilde engelleyerek, barışın gelmesini engelleyerek, Kürt sorununun çözülmesini engelleyerek, terörün bitmesini engelleyerek bir tutum takınacak değiliz. Cumhuriyet Halk Partisi ilk gün durduğu yerdedir.
Doğruların, demokrasinin, sorunun çözümünün arkasındadır. Kimsenin peşine takılmak, kimsenin dediğini yapmak, kimsenin planladığı planın parçası olmak zorunda değildir. Cumhuriyet Halk Partisi bu ülkenin barışının kardeşliğinin güvencesidir. Tüm Kürt kardeşlerimi, tüm Türkler gibi, bu ülkede farklı etnisiteden yaşayan herkes gibi yürekten kucaklıyorum.
"NE SÖZÜMÜZDEN DÖNERİZ NE BAŞLADIĞIMIZ İŞİ YARIM BIRAKIRIZ"
Onların derdi derdimizdir. Sorunu sorunumuzdur. Gelecek hep birlikte hepimizindir. Türkiye birdir, bütündür, başaracaktır. Kardeşliği de kuracağız, zenginliği de hep birlikte getireceğiz. Alevisiyle, Sünnisiyle Kürtüyle, Türküyle bu ülkenin tüm insanlarını kalpten, yürekten selamlıyoruz.
Ne sözümüzden döneriz ne başladığımız işi yarım bırakırız ne de birilerinin peşine takılıp vagon gibi Tayyip Bey ne diyorsa onun peşine gideriz. Gidene de saygımız var. Ancak Cumhuriyet Halk Partisi'ni dediğini yapar ya da Cumhuriyet Halk Partisi'ne günü geldiğinde onların dediğini yapar diyenler şunu görsünler kurucu partiyiz. Kurucu iradeyiz. Siyasetimizi kendimiz kurarız. Hesabı da millete sadece kendimiz veririz.
"BU YÜRÜYÜŞ İKTİDAR YÜRÜYÜŞÜDÜR"
Geçtiğimiz hafta artık partinin programının son rötuşları yapıldı. Dün tanıtımını yaptık. Bütün delegelerimize gönderdik. Haftaya cuma Cumhuriyet Halk Partisi'nin program kurultayı yapılacak ve 17 yıl sonra programı değişecek. Yani sorunları gören, söyleyen parti çözümlerini söyleyecek. Bu ülkeyi nasıl yöneteceğini yüzleri nasıl güldüreceğini sorunları birer birer nasıl çözeceğini programıyla tarif etti somut olarak hükümet programıyla bu millete anlatacak. Burada görev hepimizin. En başta sandık görevlilerimiz. Hani seçime 3 ay kala soruyordunuz ya sandık görevlileri hazır mı? Sandıklar garanti mi diye? Şimdi Türkiye'deki 192.000 sandıktan 184.000'ine görevliler şimdiden atandı. Zonguldak'ta 1.450 sandık görevlisi var. Var mı burada görevli kaldır? Hemen hepsi gelmiş. Zonguldak'taki 1.400 görevli 2,5 yıl sonra da olsa seçim gideceği sandığı biliyor. Elinde verisi var. Kendi sandığında oy kullananları biliyor. O verilerle kendi sandık çevresinde çalışıyor. Önce gittiniz imzalar için sordunuz. Doğru mu? Sonra şimdi programımızı anlatmaya vaatlerimizi anlatmaya teker teker başta sandık görevlilerimiz bütün yöneticilerimiz ve onların dahil edeceği bütün üyelerimiz bu ülkeyi nasıl düze çıkaracağımızı emekliye ne yapacağız? Çiftçiye ne yapacağız? Balıkçıya ne yapacağız? Zonguldak'a ne yapacağız? Bunları kapı kapı anlatmanın vaktidir. Size soruyorum. Cumhurbaşkanı adayımız Silivri'de onun yerine sahada sen var mısın? ir yola çıktık. Bu yürüyüş iktidar yürüyüşüdür. Şimdi iktidar zamanı diyerek gelecek hafta cuma iktidar yürüyüşünü başlatacağız."

Kaynak: Birgün