Vanspor'un ''Oyunu sıkıcı, anladın mı sıkıcı''...

Abone Ol

Baturay Özdemir'in stand-up gösterisinde, ''Benim seyircim sıkıcı, anladın mı sıkıcı, soruyorum ne iş yapıyorsun? E-ticaret diyor. Ne konuşacağım bununla, sıkıcı işte'' diyor. Hakan Kutluyor'a soruyorum, bu oyunun adı ne? ''Deep defansif agresyon'' diyor. Sıkıcı işte.
Öylesine sıkıcı ki eminim o da sıkılıyordur. Öyle sanıyorum ki bu oyunda mutlu mesut tek kişi Erdi'dir. Ayağının, kafasının ölçüsü hesabı olmayan, her topa bodoslama dalan, topun hiçbir amacına sadakat duygusu taşımayan, top gitsin de uzaklaşsın da nereye gidiyorsa gitsin, hatta cehenneme kadar yolu var diyenlerdendir Erdi Dikmen.
En mutsuz oyuncu da büyük ihtimalle kaleci Çağlar Akbaba'dır. Top ona geldiğinde, tavırlarıyla oyuna bir bahar esintisi verebilecek gibi vakur bir konum alıyor. Herkesi süzüyor, oyunun en açık görüş alanını elde ediyor ve pası veriyor. Onun pasından hemen sonra mevsim tekrar karakışa dönüşüyor.
Top karanlıkta bir süre Vansporlu buz adamlar arasında gezindikten sonra rakibe geçiyor ve etraf yeniden aydınlanıyor.
En ilerde Cedric, üşümekten bitap düşüyor; yalnızlık, yoldaşsızlık, kırık bir aşkın hikayesi gibi bedenine ve özellikle gözlerine yansıyor.
Mehmet Özcan, enerjisi ve dinamizmini ağaç köklerini sökmeye çalışırken tüketiyor.
Sabahattin Destici, rakibin ense traşını izlerken halüsinasyon görmeye başlıyor.
Oulare, arkasını ve önünü kontrol etmekten neredeyse çifte telliyi Trakyalılardan daha iyi icra ediyor.
Jefferson ve Bekir Can da aynı kaderi paylaşıyor ve aynı akıbetin sınır tanımayan ihtişamından nasibini alıyor.
Vanspor için topun bir önemi yok.
Rakip yalnız başına kırmızı bayrağı simgeliyor.
Topa değil, rakibe koş.
Oooff, çok sıkıcı...