SPOR

Kayıp Tribün’den Serhat İzol yazdı: Bir Futbol Aklı Aranıyor

Amedspor’un geleceği yalnızca transferler ve bütçelerle değil, sahaya yansıyacak bir futbol aklıyla şekillenebilir. Bugün ihtiyaç, günü kurtaran çözümler değil; oyunu dönüştürecek bir teknik akıldır.

Abone Ol

Amedspor’un geleceğiyle ilgili konuşurken hep aynı noktaya dönüyoruz: denenmiş teknik direktörler, oyuncular, transferler, bütçeler...

Ama kimse şu soruyu sormuyor: Bu takım hangi akla emanet?

Bugün futbol sadece doksan dakikalık bir yarış değil; bir zihniyetin sahadaki yansıması.

Bu yüzden doğru insanı, doğru teknik ekibi bulmak; günü kurtarmaktan daha önemli.

O insanın kim olduğunu tartışmadan önce, nasıl bir düşünceye sahip olması gerektiğini konuşmak gerekiyor.

İşte tam bu noktada bir isim öne çıkıyor: Mesut Meral.

Dogmatik değil, detaycı ama soğukkanlı.

Meral tipik bir “touchline manyağı” hoca değil; kenarda delice bağıranlardan değil,

ama sahadaki her mikro detayı görebilen bir teknik akıl.

Bu, batı futbol kültürünün disipliniyle Kürt karakterinin dirençli tarafının karışımı gibi:

ne tam kuzeyli sakinliği, ne de salt Ortadoğu ateşi.

Kontrollü agresiflik diyebiliriz.

Sistemine körü körüne bağlı kalmaz.

Bazen maç içinde iki, hatta üç kez dizilişi değiştirir.

En iyisine oynayan ama oyunu sürekli okuyan, dinamik bir profil çizer.

Yani kazanmak için oynar ama asla skoru kabullenmez.

Meral’in futbolu salt sonuç odaklı değil; sistem, süreç ve disiplin üzerine kurulu.

O, kazanmaya değil, doğru oynamaya odaklanıyor.

Takımlarında şansa yer yok.

Johan Cruyff’un dediği gibi: “Futbol ayakla oynanır ama zekâyla kazanılır.”

Meral’in takımları da tam olarak bu sözü doğruluyor —

ezbere değil, düşünceye dayalı bir sistem.

Meral’in genel olarak oyun modeli 4-3-3 ile 4-2-3-1 arasında geçişli, esnek bir yapı üzerine kurulu diyebiliriz.

Top kaybı sonrası beş saniye kuralını ve dar blok aralıklarını benimseyen, kısa pasla başlayıp geçişte hızlanan bir düzen.

Oyuncular pozisyona değil, oyun davranışına göre hareket ediyor;

yani sahada “nerede duracağından” çok “duruma göre ne yapacağını” çalışarak biliyorlar.

Bu yüzden onun takımlarında kaos bile düzenli duruyor çünkü sahadaki rastlantıların bile bir planı var.

Top kazanıldığında ilk refleks, dikine acele etmek değil, üçgenle alan açmak.

Bekler çizgiye basarken, ters kanat içe kat edip merkezde pas açılarını çoğaltıyor;

pres hattı kırılıyor, ikinci bölgede sayısal üstünlük kuruluyor.

Savunmada öncelik alan kontrolü.

Oyuncular bire bir kovalamak yerine yönlendirme presi uyguluyor;

rakip topu kenara itilene kadar merkezde iki oyuncu pozisyonunu bırakmıyor.

Bu sabır, hücum geçişlerinin de planlı ve güvenli olmasını sağlıyor.

Bu sistemin arkasında zihinsel bir hazırlık var.

Maçlardan önce oyunculara bireysel video kliplerle karar anları izletiliyor;

analiz, hatayı göstermekten çok oyunu okuma becerisini geliştirmek için kullanılıyor.

Disiplin ceza değil, farkındalık üzerinden kuruluyor.

Yanlış yapan oyuncu cezalandırılmıyor — öğretiliyor.

Meral’in teknik ekibine göre disiplinsizlik bir davranış değil, bir anlayış eksikliğidir.

Amedspor’un ruhu mücadeledir.

Ama o mücadele artık sadece yaşamda değil, futbol aklında da verilmek zorunda.

Yıllardır sistem kurmadan kahraman aradık.

Şimdi belki de tam tersi bir şeye ihtiyaç var:

kahraman değil, sistemi kuran bir akla.

Amedspor’un tarihsel kimliği mücadeleyle şekillendi,

ama modern futbolda mücadele, sistemin içinde organize edilen bir stratejiye dönüştüğünde anlam kazanır.

Meral bu yüzden önemli.

Çünkü o ve teknik ekibi, futbolu ezberle, sloganla değil;

analitik, veriye dayalı, bilimsel bir sistemle oynatıyor.

Takımı nasıl pres yapacak, nasıl hücum edecek, nasıl kaybedecek — hepsi bir fikir dizisiyle örülmüş.

Meral, sadece kenarda bağıran bir teknik adam değil;

oyunu okuyan, müdahaleyi zamanında yapan, oyuncularını yönlendiren bir saha aklı.

Kürt futbolunun enerjisiyle batı futbolunun bilimselliğini birleştiren bir köprü kuruyor.

Böyle bir profil, Amedspor’un geleceğinde sadece teknik değil,

kültürel ve uzun vadeli bir dönüşüm yaratabilir.

Belki de aradığımız devrim, büyük laflarda değil,

kompakt ve organize bir oyunda saklıdır.