Gazete Emek - Dört fayın aynı anda kırılması halinde 7,8 büyüklüğünde bir deprem meydana gelebileceğini belirten Yaltırak, hazırlıkların buna göre yapılması ve bina dönüşümlerinde önceliğin zemini zayıf bölgelere verilmesi gerektiğini ifade etti.
Yer bilimci Prof. Dr. Cenk Yaltırak, beklenen büyük Marmara depremi hakkında T24'ten Cansu Çamlıbel'e konuştu.
23 Nisan'da meydana gelen 6.2'lik depremin orta şiddette olduğunu ve beklenen büyük depremi öne veya ileri bir tarihe aldığına yönelik bir cümle kurmanın bilimsel olamayacağını kaydetti.
"7,8'LİK DEPREME GÖRE HAZIRLANMAMIZ GEREKİR"
Yaltırak, Marmara Denizi'nde dört fayın aynı anda kırılması sonucu 7,8 büyüklüğünde bir depremolabileceğine dikkat çekti ve "Yani dört fay aynı anda kırılacakmış gibi 7,8’lik bir depreme göre hazırlanmamız gerekir" dedi.
HANGİ İLÇELERİN ZEMİNİ SAĞLAM?
Böyle bir depremde bile Beşiktaş, Şişli, Beykoz, Sarıyer gibi zemini sağlam ilçelerde yıkım yaşanmayacağını belirten Yaltrak, "Maslak civarındaki evler yıkılacaksa İstanbul’da kimsenin hayatta kalma şansı yok ama böyle bir deprem oluşturacak fay ya da birikim yok. En kötü senaryo olan 7,8’de bile İstanbul’un sağlam zeminlerinde 23 Nisan’da kıyıda hissedilen 0.2g ivmeyi ancak görüyoruz" dedi.
NERELER YENİLENMELİ?
Zemini sağlam yerlerde kentsel dönüşüm yapmanın kira fiyatlarını artırdığını ve şehri yaşanmaz hale getirdiğini vurgulayan Yaltırak, zemini riskli bölgelere odaklanılması gerektiğini söyledi:
"Yani deprem her yeri aynı ivmeyle vuracakmış, her yerde aynı yıkım olacakmış gibi anlatmak doğru bir şey değil. Yani siz Yedikule'ye, Fatih'e, Zeytinburnu'na, işte Haliç'in kıyılarına, ondan sonra İstanbul'un vadilerine, Kağıthane'ye, Kasımpaşa'ya, Büyükçekmece’ye, Küçükçekmece’ye öncelik vermeyip her yer bu alanlar gibi etkilenecekmiş gibi konuşursanız doğru bir şey yapmıyorsunuz."
6,2'LİK DEPREMİN ETKİLERİ
Yaltırak, 6,2'lik depremin etkileri hakkında ise şunları söyledi:
"Bizim asıl depremi beklediğimiz ana faylara açılı bir sürü fay var. İşte bu faylardan birinde bu 6,2’lik Orta Marmara Sırtı Depremi oldu. Şimdi ona yakın bazı faylar var. O faylardaki hareketler de yine ana fayı etkiliyor. Ama beklediğimiz büyük depremin genel büyüklüğü etkiliyor mu? Hayır, etkilemiyor. Bu açıdan baktığımız zaman şunu rahatlıkla söyleyebiliyoruz ki bu faydaki stres boşalmış değil. Ben bunu hep bir kapı benzetmesiyle anlatıyorum. Kuzey Anadolu Fayı’nın Marmara segmentleri kapılardan oluşuyor, o kapılara yaslandıkça kapıların menteşeleri gıcırdıyor, çatlıyor, patlıyor. Ama o kapının bir de kilidi var. Kilit dediğimiz fayın kırılmasını beklediğimiz yer. Menteşelerde deprem olunca o kilide de bir yüklenme oldu. Ama bu durum için “Beklenen bir depremi öne aldı ya da erteledi” diyemeyiz. Bunu söylemek mümkün değil. Çünkü büyüklük diye bir şey var. Yani siz 20 litrelik bir kova suyun içinden bir çay kaşığı su eksilttiğiniz zaman hacimden çok büyük bir şey gitmiş olmuyor."
20. yüzyılın başında çizilen fay haritası üzerinden konuşmanın da yanlış olduğunu belirten Yaltırak, "1999 depreminin üzerinden 26 yıl geçti ve artık bambaşka bir çağdayız. Ama biz hâlâ 20. yüzyılın başında yapılan bir harita üzerinden konuşuyoruz. Bilgisayarların, yapay zekanın, deneyimler üzerinden yapılan analizlerin hepsi yeni bir bakış açısı çıkardı. Biz hem Türkiye hem de dünya depremlerinden çok şey öğrendik ama bizde hâlâ eskide kalan insanlar var" dedi.
MARMARA KIRILMANIN EŞİĞİNDE"
Her fayın kendine göre bir deprem üretme aralığı olduğuna da dikkat çeken Yaltırak, Kemerburgaz fayı için 250 yıllık hesabın nasıl yapıldığını ise şöyle açıkladı:
"Fakat her fayın kendine göre bir deprem üretme aralığı var ve bu sürede artı eksi yüzde 10 fark olabiliyor. Yani aynı alanın aynı şekilde yıkılması arasında örneğin Kumburgaz segmentinde bazen 275 yıl bazen 225 yıl olabiliyor. O nedenle de biz ‘ortalama 250 yıl’ diyoruz. Anlaşılması gereken her fayın kendine has bir periyodu var, kendine has bir boyu var ve diğer küçük faylarla olan etkileşimleri burada çok önemli. Kova boşalacak derken bir çay bardağı boşalırsa, belki deprem biraz gecikiyor ama bu sefer de başka bir kova onun üzerine boşalırsa sizin kova yine taşıyor. Bazı durumlarda iki kova birden boşalıyor. Biz buna fayların üzerine stresin aktarımı diyoruz. Yani konuştuğumuz şey doğrusal değil, karışık bir yapısı var. Ama sonuçta 1766 üzerinden yaptığımız hesapla şu an Marmara için rahatlıkla kırılma eşiğinin içinde olduğumuzu söyleyebiliyoruz."