Gazete Emek - Altılı Masa; YSK üyelerine hakaret ettiği iddiasıyla 2 yıl 7 ay 15 gün hapse mahkûm edilen ve bu cezanın kesinleşmesi durumunda siyasi yasaklı hale gelecek olan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'na destek için Saraçhane'de İstanbullularla buluşuyor. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal ve doktor randevusu nedeniyle mitinge katılamayan Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu'nu temsilen Genel Başkanvekili Sabri Tekir alana giriş yaptı. 

Saraçhane meydanını dolduran yüz binlerce kişi, "Hak, hukuk, adalet", "Ekrem Başkan" sloganları attı. Türkiye'nin farklı şehirlerinden gelen Millet İttifakı'nın belediye başkanları da Saraçhane'de halkı selamladı. CHP lideri Kılıçdaroğlu, yayını paylaştığı tweetinde "Millet İttifakı olarak 16 milyon İstanbullunun iradesine sahip çıkmak için Saraçhane’deyiz! Bizim mücadelemiz adalet mücadelesidir" dedi. Liderler sahneye çıkmadan 10. Yıl Marşı okundu. 

Kürsüye çıkan ilk isim olan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun açıklamasından satır başları şöyle:

"Burası sizin eviniz. Siz ne derseniz o olur. Önce sizlere soru sormak istiyorum. Bu ülkeyi yönetenlerin, milletimizle, sizinle ne alıp veremediği var? Sizden ne istiyorlar? 31 Mart'ta oyunuzu kullandınız, saymadılar. 4 oy pusulasından 3'ü geçerli, büyükşehir belediyesi için olan geçersizdir dediler. Sizin helal oyunuzu iptal ettiler, seçimi yenilediler. Sizin seçtiğiniz büyükşehir belediyesine; bizden bir gün önce, kamu bankalarına bol bol kredi verirlerdi. Sizin seçtiğiniz yönetime tam 3,5 yıldır bu millete ait bankalardan bir kurul vermiyorlar. Sizin seçtiğiniz yönetim çok daha uygun koşullarda, bizler, dışarıdan fonlar bulup getiriyoruz. Uydurma bahanelerle aylar, yıllar geçiyor. Bir imza atıp onay vermiyorlar. Sizinle alıp veremedikleri ne var bunların? 

Ekrem İmamoğlu'nun açıklamaları şöyle oldu:

Siz ne derseniz o olur. Bu ülkeyi yönetenlerin milletimizle sizinle ne alıp veremediği var. Oyunuzu saymadılar. 4 oy pusulasından 3'ü geçerli, Büyükşehir Belediyesi için kullandığınız oy geçersizdir dediler. Tertemiz, helal oyunuzu iptal ettiler. Seçimi yenilediler.  Sizin seçtiğiniz büyükşehir belediyesine eskiden bizden bizden bir gün önce, kamu bankalarından bol bol kredi verirlerdi. Sizin seçtiğiniz yönetime tam 3.5 yıldır, bu millete ait bankalardan 1 kuruş vermiyorlar.

Onlar sizin seçtiğiniz belediye başkanını görevden alıp hapsetmek için mahkemeden karar çıkarttılar. Baktılar mahkemenin hakimi istedikleri gibi karar vermeyecek onu sürüp başka bir hakimle karar çıkarttılar. Bu ülkeyi yönetenlerin sizinle ne dertleri, ne alıp veremedikleri var?

Bunlar hasta hasta çok hasta. Bunlar milletin iradesine karşı alerjisi olan insanlar. Milli irade kendilerinden yana karar verirse hiç sorun yok. Başka türlü bir karar çıkarsa bütün arızalar başlıyor. Milli iradeyi geçersiz kılmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Ama nafile... 

Ne hukuk ne ahlak ne din ne iman gözetiyorlar. Her şeyi yok sayıyorlar. Gözleri hiçbir şey görmüyor. Haksızlığa karşı buradayız. Milyonlarca insan harekete geçiyor. Demokrasi için ayağa kalkıyor. Demokrasi, özgürlük, hak, hukuk, adalet için ayağa kalkıyor. 

Dün de oldu, şimdi de oluyor. Milletin iradesine alerjin varsa, seçim sonuçlarını hazmedemiyorsan, tavsiyemiz ne biliyor musunuz? Siyaset miyaset yapmayacaksınız. 16 milyon İstanbullu senin gözünde bir ve eşit değilse, 85 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşımızı bir ve eşit görmüyorsanız, memleketi idare ediyorum diyemezsiniz.

Devlet Bahçeli’den Kemal Kılıçdaroğlu’na ‘komplo kuruldu’ iddiası!

Sadece birtakım çıkar gruplarını, seçilmiş dernekleri, birtakım karanlık odakları yönetiyorsunuz. İstanbul'da bir israf düzeni kurdular ve sonsuza dek sürsün istiyorlar. Bir avuç insanın zenginliğine zenginlik katan, İstanbul'un canına okuyan bir düzendi bu. Ben seçimde hemşirelerimden yetki isterken yetkiyi verin, bu israf düzenini yok edelim dedim. Şeffaflıktan asla vazgeçmeyeceğimizi ilan ettim.

Kişilere, gruplara, cemaatlere, partilere, kişisel yakınlığınızın olduğu bu tarz grup ve kurumlara yakın olmayacağız, herkese eşit olacağız dedik. İstanbullular beni bunun için seçtiler. İsraf düzenine bu şekilde son verdik. Bütçemizi 16 milyon İstanbullunun hizmetine sunduk. Bir avuç insan yalan oldu yalan. Avuçlarını yaladılar.

Bu sadece israf düzenine son vermekle kalmadık. Bir şey daha yaptık. İstanbul'da insaf düzeni oluşturdu.

İstanbul 3.5 yıldır vicdana ve mantığa uygun şekilde yönetiliyor. Artık İstanbullunun vicdansız, adaletsiz, kısacası insafsız bir düzene tahammülü yok.

Kim olursa olsun, hangi partiden olursa olsun halkın oylarıyla seçilmiş bir yöneticiyi haksız, hukuksuz biçimde görevden almak haddini bilmemektir. 100. yılına girerken umutla yürüdüğümüz Türkiye Cumhuriyeti bu ülke vatandaşlarının kanıyla canıyla, bin bir emeğiyle kurulmuştur. Cumhuriyet bu topraklarda yaşayan herkes bir ve özgür olsun diye kuruldu. Cumhuriyet kimsesizlerin kimsesidir. Atatürk'ün dediği gibi toplumda en yüksek hürriyetin, en yüksek eşitlik ve adaletin sağlanması ve korunması için cumhuriyet kuruldu.

Kılıçdaroğlu: Hiç endişe etmeyin, iktidar olacağız

İmamoğlu, daha sonra sahneye CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nu davet etti. Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu: 

"Hiç endişe etmeyin, iktidar olacağız. 11 madde halinde düşüncelerimi paylaşacağım sizinle. 

1- Mevlana der ki, adalet kutup yıldızı gibidir, yerinde sabit durur, kainat onun etrafında döner. Bugün bizi buraya getiren yaşadığımız adaletsizliktir. Hepinizin huzurunda söz veriyorum, adalet ya gelecek ya gelecek! 

2- Adalet dağıtacak olan kişi, hukukun üstünlüğü ve vicdani kanaate göre karar vermek zorundadır. Bu yapılmadığı takdirde adaletsizlik olur. 

Adaleti dağıtacak kişi, sarayın sofrasına asla oturmayacak. Sofraya oturan alimin verdiği fetva yanlıştır. 

4- Milli irade 1921 ve 1924 anayasalarının birinci maddesi şudur; egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Milletin iradesine bir yargıç aracılığı ile darbe vurulmuştur. Biz milli iradeyi yeniden inşa edeceğiz. 

5- Adalet artık temel bir Türkiye sorununa dönüşmüştür. Sokakta herhangi bir vatandaşa sorun! Büyük kısmı bu ülkede adalet yoktur diyecek ama bizler Altılı Masa olarak adalet konusunda kararlıyız. Adaleti bu ülkeye mutlaka getireceğiz. 

Bugün Türkiye'de hiç kimse kendisini güvende hissetmiyor. Hukukun üstünlüğü değil, üstünlerin hukuku var. Dayısı olana kimse ses çıkarmıyor, bir genç tweet attığı zaman sabahın köründe gözaltına alınıyor. Bu manzarayı bitireceğiz. Asla bir daha bu manzarayı yaşamayacaksınız. 

6- Yargıç koltuğunda oturup yargıyı itibarsızlaştıranlar var. Ağacın kurdu kendi içindedir. Uyuşturucu baronlarına ses çıkarmazlar, parti teşkilatından gelenleri hakimlik, savcılık koltuğuna oturturlar, çetelerle yan yana gezerler. Adalet ağacındaki kurtları tek tek temizleyeceğiz. Adaletin ağacı görkemli ve sağlıklı olacak. 

Zulmün artsın ki tez zeval bulasın' der atasözümüz. Zulüm öteden beri var bu ülkede. Vekillerimiz tutuklandı. Gazeteciler tutuklandı, İstanbul İl Başkanımız siyasi yasak kapsamına alındı. Bu tablo zulmün arttığı bir tablodur. Bu da yakında zeval bulacaktır demektir ve onları göndereceğiz. 

8- İBB Başkanı İmamoğlu hakkında verilen karar asla kabul edilemez. Toplumun vicdanını yaralamıştır. Toplumun vicdanı kanamaktadır. Şunu herkes iyi bilsin, Ekrem Başkan hakkında verilen karar bize bir milimlik dahi geri adım attırmayacaktır, kararlılıkla başkanın arkasında duracağız. Bizim kupon arazi merakımız yok, rant yiyicilere hizmet etme görevimiz yok. Her belediye başkanımız halka hizmet eder. Halka hizmet Hakk'a hizmettir.  Açık ve net ifade edeyim, hiçbir güç İmamoğlu'nu İstanbul'a hizmet etmekten alıkoyamaz. Görevini onuruyla ve şerefiyle yapacak.

9- Göndereceğiz! Adaletsizliği kural haline getirenleri göndereceğiz. Yetim hakkı yiyenleri, milli iradeye darbe yapanları göndereceğiz. Altılı Masa kararlı, bu ülkeye huzuru ve bereketi getireceğiz. 

10- Hiç kimse unutmasın, umutsuzluğa kapılmasın. Bu bir 100 metre koşusu değil, bu bir maratondur. 6 ay sonra maraton bitecek, yeni bir Türkiye göreceksiniz. Kucaklaşan, bereketli bir Türkiye göreceksiniz. 

11- Asla başınızı öne eğmeyin. 6 ay kaldı, geliyoruz. İktidar olmak için geliyoruz! 

Kılıçdaroğlu'ndan sonra kürsüne DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan çıktı. Babacan, şunları söyledi: 

"Hepimiz çok öfkeliyiz. Olanları kabul etmiyorum. Bu hukuksuzluğu reddediyorum. Daha birkaç ay evvel Canan Hanıma yapılan hukuksuzluğu reddediyorum. Demirtaş'a yapılan hukuksuzluğu reddediyorum. Belediyelere atılan kayyumları red ediyorum”

İsyanımızı, feryadımızı tüm İstanbul, tüm Türkiye duysun diye buradayım. Nedir bu çektiğimiz ya! Devlet gücünü eline geçiren başlıyor aşağıdakilerini ezmeye, Kendi rakibini kendi sevmediklerini ezmeye, zulmetmeye. Üste çıkan alttakini eziyor. Başlıyor zorbalığa. Daha dünün ezileni sayın Erdoğan, üste çıkınca başkalarını ezmeye başlıyor, zulmetmeyle başlıylor.

Sandık günü hep beraber cevabını vereceğiz inşallah. Sayılı gün çabuk geçer. İşte biz bu ülkede yaşanan nöbetleşe zorbalığa karşıyız. Adalet olsun istiyoruz. Bu millet 27 Mayıs, 12 Eylül, 28 Şubat, 15 Temmuz’da silah, topla, tüfekle demokrasiye kast edenleri tarihin tozlu sayfalarına gömmüş millettir. Nazım Hikmetlere, Ahmet Kayalara, Necip Fazıllara, Halide Ediplere zulmedenleri tarihin tozlu sayfalarına gömen millettir. Bu millet yargı oyunlarıyla kendi irad esini görmezden gelenlere en iyi cevabı ilk sandıkta verecektir. Çok yakında verecektir. Biz herkes için adalet demek içni buradayız. Herkes için özgürlük demek için buradayız. Kürt, Türk, Sünni, Alevi hiç fark etmez. Yaşam farkı, inansın, inanmasın farketmez, hep beraber Türkiye’yiz.

Yıl 2002. Şu andaki iktidar 3 Y ile mücadele edeceğim diye başa gelmedi mi? 3 Y neydi? Yolsuzluk, yasaklar ve yoksullukla mücadele. İş döndü dolaştı 3 Y bu milletin başına çöktü. Yolsuzluk, yoksulluk, yasaklar var mı? Ekrem İmamoğlu kardeşimizi yasaklamaya çalışan zihniyet. Kendi mücadelesini unutan aynı sıkıntıyı başkalarına yaşatan zihniyetle karşı karşıyayız. Devlet gücünü kullanan, süreyle ve hukukla sınırlı olmalıdır. Üç dönem kuralı vardı. 2015’de doldu bu üç dönem. Uçaktan gelirken yok bırakmam demiyor. Yetmiyor, şu andaki iktidar partisinin kuruluş akitinde vardı. Süre doldu. Ne zaman ki devlet gücünü kullanan hukuku tanımaz işte o andan itibaren güç yozlaştırması olur. 2018’den sonra bütün yetkiyi elinde toplayan, tek imzayla ülkeyi yöneten ülkeyi bataklığın içine düşürmüş durumda.

Farklı fikirlerden, kimliklerden, dünyadan korkmayan Türkiye istiyoruz. Özgürce konuşan cesur ve zengin Türkiye istiyoruz. Endişeye mahal yok, biz buradayız. halkın yanındayız, hakkın yanındayız. Bu meydan var ya bu meydan. Yarına nasıl bir ülke bırakacağımıza karar verecek meydan. Korku mu, umut mu? Depresyon mu, mutluluk mu? Açlık mı, zenginlik mi? Çatışma mı, barış mı? Baskı mı, özgürlük mü? Otokrasi mi, demokrasi mi? Birileri cevabı alsın. Nasıl bir Türkiye’de yaşayacağımızı bu meydan ilk seçimde karar verecek.

Sözlerime son verirken, 95 milyon 1’den büyüktür, Türkiye 1’den büyüktür diyorum, hepinize saygı ve selamlar.”

UYSAL: BU KARARIN MİLLETİN VİCDANINDA NOKTA KADAR KARŞILIĞI YOKTUR

DP lideri Gültekin Uysal ise şöyle konuştu:

“Bir tarihi günde buradayız. Aya ilk ayak basan astronotun dediği gibi ‘Benim için küçük ama insanlık tarihi için büyük adımdır’ dediği gibi. Türk milletinin tarihi yürüyüşünde önemli kilometre taşının bulunduğu noktadayız. Bir büyük üzüntü içerisindeyim. Bir büyük hüzün içerisindeyim. Milletim için, üzüntü içerisindeyim. Bu büyük devlet için üzüntü içerisindeyim. Gençlerim adına büyük üzüntü içerisindeyim. Evlatların geleceğini göremeyen annelerin, babaların adına üzüntü içerisindeyim.

Bu büyük ülke, bu büyük millet bu kadar kötülüğü hak etmiyor. Zalim zulmünü celladına yaptırırmış. Zalime, onun cellatlarına, uşaklarına karşı bir büyük mücadeleyi burada başlatıyoruz. Yekvücut oluyoruz, hep beraber ‘yeter söz milletin’ diye haykırıyoruz. 2019 yılında aslında Türk demokrasisinin çok partili hayata geçmemizden itibaren darbelere, kesintilere rağmen, sandıkla ilgili bir büyük tartışma olmamış. 6 Mayıs 2019, Türk demokrasisi için bir büyük kırılmanın yaşandığı tarihtir. Demokrasisinin ana kolunun çökertildiği tarihtir. İstanbul’da milletin iradesiyle belediye başkanı seçilen Ekrem İmamoğlu’nun yetkisinin alındığı tarihtir. Ama milletimiz milli iradenin önüne set çekilmez, duvarlar örülmez, milletin gücü, azmi, kararlılığı her daim önüne örülmüş o duvarları yıkıp atmıştır. Türk demokrasisi işte bunun tarihidir. İşte bugün de bu bitmez kin ve garezin, İstanbul’da millete yaslanarak iktidar olanların zaman içerisinde devletin tahakküm eden gücü ile beraber milletin iradesinin üzerine hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir iradesi üzerine kayıt ve şart koymak için dün Ekrem İmamoğlu’na, İstanbul şehremenine bu cezayı verdiler.

Ama bilsinler ki, bu kararın nokta kadar milletin vicdanında bir karşılığı yoktur. Bu kararı alanları biliyoruz. Aldıranları biliyoruz. Bilmiyor muyuz, her kesin bildiği bir sır biliyoruz. Demokrasiyle, hukuk ile bu iktidar sahiplerinin ufuklarını gördük. Bakmayın isimlerine Adalet ve Kalkınma Partisi dediklerine. Adaletleri batanları çok olduk. Onların adaleti Deniz Feneri davalarında zaten batmıştı. Buradan haykırıyorum, adaleti sistematik bir şekilde bu memlekete uygulayanlara haykırıyorum, adınız ak olacağına alnınız ak olsaydı. Yarınlarda göreceğiz, bu ülkenin kaldırım taşlarında İstanbul başta olmak üzere, bu kararları alanları alnı dik, başı dik şekilde dolaşamayacaklar.

Nasıl Yassıada’da ‘sizi burayı tıkan irade böyle istiyor’ diyorlarsa burada ortadaki çarpıkları ifşa edercesine hakim karar veriyor. Zaman zaman bu iktidarın hukuk reformundan bahsettiğini biliyoruz. Yakınlarda bütçe görüşmelerinde TBMM’de ifade ettim, siz reform yapmayın, siz organize kötülük yapmaktan vazgeçin, FETÖ’cülerin size bıraktığı hukuksuzluk icat etmekten vazgeçin.

İşaret fişeğini buradan yaktığımız hukuk mücadelemizin, demokrasi mücadelemizin, eninde sonunda milletin iradesiyle, tarihin tecelli edeceği gün milletimiz iradesini ortaya koyacaktır. Onların tek bir iddiası, ideali ve davaları var. Onlar bir kişinin, ailesinin ve şurekasının iktidarı ve mutluluğu için kavga veriyorlar. Oysa bizler bugün ne kadar haklı, doğru olduğumuz ortaya çıkıyor. 6’lı Masa etrafında bir araya gelmiş olanlar. Bugün burada bulunanların demokrasi diye kavgası var. Korkusuzca yaşama hürriyeti adına meselesi var. Bu ülkede fırsat eşitliği diye kavgası var. Herkesin hukukundan emin olduğu bir Türkiye’yi kurmak gibi ideali, mücadelesi kavgası var. Bugün buradan attığınız adımla beraber büyük Atatürk’ün 1919’da Bandırma vapuruyla İstanbul’dan Samsun’a giderken tarihe düştüğü gibi kaydı not düşüyorsunuz. Kızkulesi açıklarında Bandırma vapuru aranmak istenir. Büyük Atatürk aranmasına müsaade eder. En nihayetinde bir şey bulamazlar. Bandırma vapuru usul usul Karadeniz’e açıldığında, işte bizim için de mihenk, kılavuz olan tarihi sözü nakşetmiştir: Onlar zannediyor ki, biz Anadolu’ya mühimmat ve silah götürüyoruz. Oysa bilmiyorlar ki, biz Anadolu’ya mühimmat ve silahtan daha önemli bir şey götürüyoruz. Anadolu’ya cesaret ve irade götürüyoruz demiştir.

Bugün buradan sadece İstanbul’umuz değil, çatlamış toprakların hasretini dindirmek için her birimiz Türkiye’nin üzerine örülen kademe kademe her gün rengi koyulaşan bu örtüyü atıp kaldırmak adına bu cesareti ve iradeyi taşımalıyız. Allah’ın izniyle taşıyacağız. Gün görünmez ordularla buluşma günüdür. Bu büyük Cumhuriyetin tarihi yürüyüşle bize bahşettiği değerlere sahihp çıkacak. Yeter söz milletindir diyecek bu atanmış hakimlerin verdikleri kararları Allah’ın izniyle hep beraber yerle bir edeceğiz.

Bugün burada bu tarihi ana şahitlik etmekten dolayı çok mutluyum. Bu mutluluğumu şu sözlerle tamamlamak istiyorum; bugün bu büyük ülkenin herşeyini çalanlar, çaldıkları yetmedi sandığı çalmaya karar verdiler. Ama bilsinler ki, günümüzü çalanlara yarınlarımızı asla çaldırtmayacağız.”

DAVUTOĞLU: MESELEMİZ SADECE İMAMOĞLU’NUN HAK ETTİĞİ MAKAMI KORUMAK DEĞİLDİR”

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu ise şunları ifade etti:

“Meselemiz sadece Sayın İmamoğlu’nun hak ettiği makamı korumak değildir. Meselemiz İstanbul seçmeninin iradesini korumak Türkiye Cumhuriyeti’nin demokratik değerlerini korumaktır. Yargı bir kez daha siyasallaştı. Altı genel başkan olarak buradayız hepimiz aynı gür sesle insan onuru diyoruz, demokratik hukuk devleti diyoruz. Bu meydan ve bu bina tarihi sahnelere şahit oldu. Dün akşam İBB’ye girdiğimde hafızamda iki manzara canlandı. Tarih 21 Nisan 1998 28 Şubat şartlarında Sayın Erdoğan’a benzer bir mahkumiyet kararı verilmişti. Ben de o zaman o binadaydım. Ve tarih 15 Temmuz 2016 bu binayı savunmak üzere nice yiğitler Saraçhane’de darbe teşebbüsüne karşı demokrasiyi savunmak için şehit oldular. Yüreğimde bir şeyler düğümlendi. Boğazımda düğümlendi. 21 Nisan 1998’de İBB’de hangi değeri savunduysam 15 Temmuz 2016 akşamı televizyon ekranlarında ulusal ve uluslararası basında hangi değerleri savunduysam yine aynı değerler için buradayım. Buradan güç sahiplerine sesleniyorum sakın ha sahip olduğunuz mutlak güç sizi aldatmasın geçmişte nice mutlak güç sahipleri aldandılar. 27 Mayıs’ın darbesini yapanlar 12 Mart’ı 12 Eylül’ü 28 Şubat’ı yapanlar zannettiler ki kurdukları vesayet düzeni sürer. Partileri kapattılar siyasetçileri yasakladılar basını yok ettiler. Ama onlar gitti ama milletimizin aşkı kaldı ve kalacak.

O avcunuzda tuttuğunuz güç var ya güç onu kaybetmemek için sıktığınız her anda kordan bir ateş gibi sizi yakar. Milletin vicdanına dönünüz. Dün aldığınız kararla bize masajınız şuysa… Nasıl iki kez seçilmesine engel olduğumuz İBB Başkanını bir kez daha mahkumiyet üzerinden makamından alabiliyorsak 2023 seçimlerine de ipotek koyarız diyorsanız işte buradan bu meydanı dolduran adına değil 85 milyon adına söylüyorum; korkmadık, korkmuyoruz., korkmayacağız. Sizin tertiplerinize boyun eğmedik eğmeyeceğiz. Hangi siyasi görüşten olursa olsun herkesin hakkını koruyacağız. Sakın seçim sandığı üzerinden siyaseti dizayn etmeye kalkışmayın. Ve yine daha bu konuda hiçbir söz söylememiş olan Sayın Erdoğan’a ve iktidarın sözcülerine sesleniyorum. Sakın ha bize tarafsız mahkeme karar verdi demeyin. İnanmayız. Çünkü biz sizin rahip davasında, Deniz Yücel davasında, Kaşıkçı davasında o şerefli Türk yargısını nasıl siyasete esir ettiğinizi biliyoruz. Biz bu kararı tanımadık tanımayacağız. Zor bir döneme giriyoruz. Her birinizin aile kaygısı taşıdığınızı biliyorum. Ama zor dönemlerin hakimleridir tarihe geçenler.YSK başta olmak üzere seçime giderken hiçbir yargı mensubu baskı altına alınmaz. Ama eğer baskı altına alınırlarsa bilsinler ki o yargı mensuplarının arkasında altı siyasi parti olarak dimdik duracağız. Cesur olsunlar, siyasi talimata teslim olmasınlar.

Buradan toplumsan gerilimi ortaya çıkarmaya çalışan iktidara karşı seçmenlere sesleniyorum. Basiretle davranın. Özellikle iki genel seçime başlarında girdiğim AK Parti seçmenine sesleniyorum. Değerli kardeşlerim sizler vesayete karşı milli irade dediniz. Sakın ha asla tahriklere kapılmayın milli iradeyi esir alanlara karşı sesini yükseltin. Biliyorum o geniş kitlelerin başları öne eğildi ama kaldırsınlar kafalarını biz yeni vesayetler kurmak için emek vermedik desinler Sayın Erdoğan’a ve Beştepe’de oturanlara.”

AKŞENER: GELDİKLERİ GİBİ GİDERLER

Mahkeme kararının ardından hemen yola çıkarak İstanbul’a gelen ve dün de İmamoğlu ile birlikte Saraçhane’de vatandaşlarla buluşan İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener sahneye çıkar çıkmaz atkısını İmamoğlu’nun boynuna attı. “Zulüm sizinse sandık bizimdir diyorsunuz; millet burada, milletin sesi burada, irade burada, milletin iradesi burada ve Ekrem kardeşimin yanında. Gençler diyor ki ‘yaşasın hürriyet kahrolsun istibat.’ Evet yaşasın hürriyet kahrolsun istibdat; bu sese kulaklarını kapayanlara inat.” diye söze başlayan Akşener şunları kaydetti:

“Yüz yıl önce olduğu gibi bugün de ‘Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir’ diyenler burada. İstanbul’dan haykıranları duymadıkları anda biz Saraçhane’deyiz. Siz diyorsunuz ki ‘Saray sizinse Saraçhane bizimdir.’ 16 milyon İstanbullunun iradesi burada. Size, bize terörist deseler de haksız yere Ekrem kardeşimi yargılasalar da bu irade, bu yürek, bu cesaret, bu demokrasi aşkı bu sandıkta verilecek cezanın ortaya koyduğu irade gösteriyor ki artık 16 milyon İstanbullunun dışında 85 milyon Türkiyelinin de Ekrem İmamoğlu’nun yanında olduğunu görüyoruz. Hiçbir haksızlık sonsuza kadar sürmez. Geldikleri gibi giderler. Demokrasi, sandık ve bu irade bizimdir”

SABRİ TEKİR: ADALET DEMEYE DEVAM EDECEĞİZ

Saadet Partisi Genel Başkan Vekili Sabri Tekir ise şunları söyledi:

“Sayın Karamollaoğlu’nun selam ve sevgilerini sizlere iletmek için aranızda bulunuyorum. Genel Başkanımız sizinle buluşmayı çok istedi ancak rahatsızlığı nedeniyle bulunamadı, selam ve sevgilerini benimle gönderdiler. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın İmamoğlu hakkında bir karar bulunmaktadır. Bu kutlu beldenin şehremini hakkında verilen karar için buradayız. Verilen bu karar hukuki olarak kabul etmemiştir. Bu karar kamu vicdanında siyasi bir karar olarak algılanmıştır. Tıpkı yıllar önce aynı amkamda olan kişi için şiir okuduğu için verilen kararı algıladığı gibi. Tarihin çeşitli dönemlerinde defalarca tecribe edilen bir gerçektir bu dünden bu güğne adalet mekanizmasını kişisel hesaplarla. Bu mekanizmaya müdahale edenler mutlaka zaman içinde kaybetmişlerdir. Buna müdahil olanlar hiç şüphesiz yine kaybedeceklerdir. Tabi at böyle bir akışı asla ve asla müsaade etmemektedir. Birileri hukuksuzluk yaparken. Adaleti çiğnerken. Biz hukukun dışına asla çıkmamaya kararlıyız. Bu milletin huzuru bu milletin geleceği için hukukun sınırları içinde kalmaya kararlıyız. Birileri adaletsizliği bir siyasi araç haline getirip hukuksuzluğa tenezzül etse dahi biz adalet demeye devam edeceğiz. Bizim esas şiarımız adalet demeye devam edeceğiz. Onlar kutuplaşma dedikçe biz kucaklaşmayı hedefleyeceğiz. Sevgili İstanbullular yüce milletimiz şuna emin olunuz aklı selimle bu süreci devam ettireceğiz. yarının Türkiye’sini inşallah el ele kurmaya çalışacağız.”

Editör: TE Bilişim