Gazete Emek- S., K, ve A, eşleri, erkek arkadaşları ve çevresindeki kişilerce fuhuşa sürüklenen kadınlardan sadece bir kaçı. Erkek egemen devlet sistemlerinin yarattığı fuhuşun toplum gerçeğine dönüştüğünü belirten kadınlar, bu çarka nasıl sürüklendiklerini anlattı. 

 
İkinci Dünya Savaşı’ndan önce dünyada bir sağlık sorunu olarak ele alınan fuhuş, günümüzde temel olarak cezai bir konu olma eğiliminde. Erkeklerin kadınlara uyguladığı bir çeşit cinsel şiddet, tecavüz ve suç olarak görülmeyen fuhuş, dünyanın her köşesinde yaşanıyor. 
 
A., K., ve S. isimli kadınlar, kâr uğruna hiçbir kuralın tanınmadığı bu çarkta kaybolan binlerce, hatta milyonlarca kadından sadece üçü. 
 
'16 YAŞINDA KABUSA DÖNEN BİR YAŞAM'
 
Tek hayali mutlu bir gelecek olan A.'nın kabus dolu yaşamı 16 yaşında başlıyor. Henüz çocuk yaşta evlendirildiği ve 3 yıl evli kaldığı erkeğin cinsel, fiziksel ve psikolojik şiddetine uğrayan A., bir de evlendiği kişinin babasının tecavüz girişimine maruz kalıyor. Yıllar içinde bir çocuğu olan A., boşandıktan sonra da çevresindekilerin zorlamasıyla fuhuşa sürükleniyor. Kasiyerlikten sekterliğe ve fabrika işçiliğine kadar birçok iş deneyen A., her defasında boşandığını öğrenen erkeklerin tacizine maruz kalınca, çalışma hayatı uzun sürmüyor. 
 
'NAFAKA DA TAZMİNAT DA VERMEDİ' 
 
Şimdi 22 yaşında olan A. yaşadıklarını boğazı düğümlenerek şöyle anlatıyor: “Benden 6 yaş büyüktü. Aslında severek evlendim. Yani o yaşta sevdiğimi zannediyordum. Evlendikten sonra ailesiyle birlikte yaşadık. Evin içinde 5-6 kişi yaşıyorduk. Bize ait tek bir oda vardı. Daha sonra şiddet görmeye başladım. Psikolojik ve cinsel şiddet uyguluyordu. Bir gün de babasının tecavüz girişimine maruz kaldım. Herkese söylemekle tehdit edince odadan çıkıp gitti. 6 aylık hamileyken ayak fetişi hastalığı (karşı cinse ait ayağa, ayaklara saplantılı bir şekilde cinsel olarak yoğun bir ilgi duymak) olduğunu öğrendim. Bu süreçte ona destek olmaya çalıştım. Hastaneye gittik; ama tedaviye yanıt vermedi. Evliliğimiz boyunca ciddi sorunlar yaşadık. İkinci yılımızda ciddi bir tartışma ve kavgamız oldu. En sonunda dayanamayıp boşandım. Tehditlerle çocuğumun velayetini aldı, nafaka da tazminat da vermedi. 
 
BENİM GİBİ TÜRKİYE'DE BİNLERCESİ VAR
 
Boşandıktan sonra birçok işte çalıştım. 600 TL'ye dahi çalıştım. Sekreterlik işinde, fabrikada çalıştım. İşyerlerinde dul olduğumu öğrenenlerin yaklaşımları farklı oluyordu ve taciz ediyorlardı. Bütün işler geçici oluyordu. En son bir yerde kasiyerlik yaptım. Yapabileceğim başka bir şey bırakmadılar. Yoksa kim ister bu işi yapmayı. Benim gibi Türkiye'de binlercesi var. Daha önce komşumuz olan kadından bana iş bulması konusunda yardım istedim. İşsiz olduğum için biriken borçlarım da vardı. Bana, 'Borçlarını öderim; ama dediklerimi yapacaksın' dedi. Ondan sonra da tehditlerle fuhuşa zorlandım.”
 
‘FUHUŞ BU TOPLUMUN BİR GERÇEĞİ’
 
Devlet sistemlerinin yarattığı ve üretilen politikaların büyüttüğü fuhuşun bu toplumun bir gerçeğine dönüştüğünü belirten K. de, uyuşturucu bağımlısı erkek arkadaşı tarafından bu çarka sürükleniyor. 5 yıldır fuhuş yapan K., ilişkisini tasvip etmeyen ailesi tarafından reddediliyor ve birlikte yaşamaya başladığı erkek gibi zamanla madde bağımlısı oluyor. İşsiz olan erkek arkadaşı tarafından fuhuşa zorlanan K., yaşadıklarıyla ilgili ayrıntıya girmekten kaçınarak, şöyle devam ediyor: “Uyuşturucu uğruna beni pazarladı. Taksiler ya da sosyal medya hesapları üzerinden müşteri buldu. Kim ister bu işi yapmayı?” 
 
SAVAŞ, GÖÇ, MÜLTECİ OLMA HALİ  
 
Savaşta yakınlarını kaybeden, bedensel ve ruhsal sağlıklarına zarar verici tecavüz ve şiddet gibi pek çok zulümle karşı karşıya bırakılan mülteci kadınlar, bir de olumsuz algı ve davranışlarla baş etmek durumunda kalıyor. Bu kadınlardan biri olan İdlibli S.'nin hikâyesi ise savaş, göç ve mülteci olma halinin bir özeti.
 
2014 yılında ülkesindeki savaştan kaçan ve yüz binlerce Suriyeli mülteci gibi sınıra en yakın kentlerden Hatay'a gelen S. de tıpkı A. gibi çocuk yaşta evlendiriliyor. İdlib’te yaşadığı zaman daha 15 yaşındayken kendisinden 8 yaş büyük biriyle evlendirilen S.’nin 5 çocuğu oluyor. Savaş nedeniyle ailesiyle birlikte Hatay’a göç etmek zorunda kalan S. için yaşam zorlukları ikiye katlanıyor. Dilini ve kültürünü bilmediği bir ülkede karşılaştığı zorlukların başında yoksulluk ve dışlanma gelen S.'nin, binlerce mülteci kadının “kaderi” haline getirilen kabus dolu günleri de başlıyor. Evli olduğu erkek tarafından darp ve tehditle para karşılığı önce yakın çevresi, daha sonra başka insanlarla birlikte olmaya zorlanan S., boşanma ve çocuklarını göstermeme tehdidiyle fuhuşa sürükleniyor. 
 
'KARDEŞİM DE İSTANBUL'DA FUHUŞA SÜRÜKLENDİ'
 
Daha 22 yaşında olan S., halen evli olduğu erkeğin taksici olduğunu belirterek, “Bulduğu müşterilere de kendisi götürüyor” diyor. Hatay’da azımsanmayacak kadar Suriyeli kadının fuhuşa zorlandığını anlatan S., özellikle bar ve pavyonlarda çalıştırıldıklarını söylüyor. Evlilik adı altında fuhuşun yaygınlaştırıldığını vurgulayan S., şöyle devam ediyor: “Kadınlar baba, eş ve kardeşleri tarafından pazarlanıyor. Henüz 15 yaşlarındaki çocuklara bu iş yaptırılıyor. Ben 18 yaşında mecbur bırakıldım eşim tarafından. Benim bir kız kardeşim var İstanbul'da o da başkaları tarafından bu işe zorlandı." 

Kaynak: Mezopotamya Ajansı

Editör: TE Bilişim