Gazete Emek- YSK başkan ve üyelerine hakaret ettiği iddiasıyla yargılanan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun davası bugün görüldü. Duruşma 21 Eylül'e ertelendi.

İmamoğlu'nun yargılandığı dava, bugün Anadolu 7. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülüyor. Duruşma öncesinde yüzlerce kişi İmamoğlu'na destek için adliyeye geldi. Davanın görüleceği duruşma salonunun önüne barikat kurulması nedeniyle kısa süreli arbede yaşandı.

Ekrem İmamoğlu’nun katılmadığı davada mahkeme heyeti avukatlarının reddi hakim talebi reddetti. Mahkeme, duruşmayı 21 Eylül'e erteledi.

İMAMOĞLU’NDAN İLK AÇIKLAMA: UTANÇ VERİCİ

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, YSK üyelerine hakaret ettiği iddiasıyla hakkında açılan davanın ertelenmesiyle ilgili ilk açıklamayı, metro şantiyesinden yaptı. “Tırnak içinde bir ‘ahmak davası’ var; sürüyor” diyen İmamoğlu, “Türkiye'de böyle bir davanın dahi olması, yapılması, sürdürülmesi ve iddia makamının daha önce ortaya koyduğu cezayla ilgili tarif, gerçekten utanç verici” ifadelerini kullandı. İmamoğlu, detaylı açıklamayı saat 15.00’te, İBB’nin Saraçhane’deki ana yerleşkesinde yapacağını duyurdu.

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Maltepe Belediye Başkanı Ali Kılıç ile birlikte, yapımı devam eden Dudullu-Bostancı Metro Hattı’nın Bostancı İstasyonu’nda incelemelerde bulundu. İmamoğlu, Anadolu 7. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen ve hakkında, Yüksek Seçim Kurulu üyelerine hakaret ettiği iddiasıyla açılan davanın 21 Eylül’e ertelendiği bilgisini, inceleme gezisi sırasında aldı. Erteleme kararı sonrası ilk açıklamasını metro şantiyesinden yapan İmamoğlu, şunları söyledi:

KENDİSİNE DESTEK VEREN İSTANBULLULARA TEŞEKKÜR ETTİ

“Metro şantiyesindeydim ve arkadaşlarımla inceleme yapıyoruz burada. Malum bugün bir dava var. Tırnak içinde bir ‘ahmak davası’ var; sürüyor. Eylül'e ertelendi. Tanıklar dinlenecek. Sürece dair kararların verileceği noktasında bir tarif yapıldı mahkeme tarafından. Türkiye'de böyle bir davanın dahi olması, yapılması, sürdürülmesi ve iddia makamının daha önce ortaya koyduğu cezayla ilgili tarif, gerçekten utanç verici; ifade etmek isterim. Ama her şeye rağmen umudumuz, yargının aklı selim, adaletin kurallarına uygun bir biçimde, sürdürülebilir bir zemine oturması. Dileğimiz bu. Bugün beni destekleyen, yanımda olan bütün İstanbullulara, o alana gelip yürekli desteğini benden esirgemeyen bütün yol arkadaşlarıma, yoldaşlarıma, siyasi dostlarıma, herkese yürekten teşekkür ediyorum. Saat 15.00’te kamuoyunu ve basını Saraçhane'de, İstanbullunun evinden, İstanbullunun makamından… Bize ait değil, bana ait değil. Bakın tekrar ediyorum: Zaten bütün sorun burada başlıyor. ‘Benim makamım, benim devletim’ anlayışına sahip bir avuç insanın tavrından başlıyor. Tekrar ifade edeyim: Bana ait değil, İstanbulluya ait olan Saraçhane'deki makamdan, Saraçhane’deki o, İstanbul'un evinden saat 15.00’te basını ve kamuoyunu bilgilendireceğim. Orada görüşmek dileğiyle, sevgiyle, saygıyla kalın.”

SİYASİ YASAK İSTENİYOR

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun YSK başkan ve üyelerine hakaret ettiği iddiasıyla yargılandığı davada mütalaasını açıklayan savcı, hapis cezasının yanında İmamoğlu hakkında 'siyasi yasak' anlamına gelen TCK’daki 53. maddenin uygulanmasını da istemişti.

NE OLMUŞTU?

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, 4 Kasım 2019 tarihinde, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi’nde yapmış olduğu konuşmasından dolayı, “Avrupa Parlamentosu’na gidip, Türkiye’yi şikâyet eden ahmağa söylüyorum, bunun bedelini bu millet sana ödetecek” ifadelerini kullanmıştı.

İmamoğlu da Soylu’nun bu sözlerine ilişkin gazetecilerin sorusu üzerine, “31 Mart’ta seçimi iptal edenler, dünyada, Avrupa’da onların gözünde nereye düştüğümüze baksınlar. 31 Mart’ta seçimi iptal edenler ahmaktır, önce oraya bir odaklansın” demişti.

CHP'DEN DAVAYA SERT TEPKİ

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, CHP yöneticileriyle birlikte bugün yargılandığı davanın ertelenmesi üzerine basın açıklaması yaptı.

Basın toplantısında ilk konuşan CHP Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun, "İmamoğlu, İstanbul'un bugüne kadar çözülemeyen sorunlarının çözülmesinin ortaya koyduğu başarı ile cezalandırılmak isteniyor. Bugün İBB'de yüzün üzerinde müfettiş var. Yaklaşık 3 yıldır inceliyorlar, biri gidiyor biri geliyor. 'Acaba İmamoğlu'nu nasıl hakın gözünden düşürebiliriz' çabasındalar. Ama başaramayacaklar. Başarıları arttıkça saraydakiler rahatsız oluyor ve komik gerekçelerle suç arıyorlar. İmamoğlu dimdik ayaktadır" dedi. 

"REJİM MAHKUM OLMUŞTUR"

CHP Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek ise "İmamoğlu yargılanmıyor, İstanbul seçmenin iradesi yargılanıyor. Tek adam rejimleri kaostan, kutuplaşmadan beslenir. Biz bu tuzaklara düşmeyeceğiz. Biz birleştirici olacağız. Bir rejim, halkın adalete inanmadığı noktaya gelmişse o rejim mahkum olmuştur. Temelsiz davalarla hiçbir sonuca varamayacaklar. Saray iktidarına tavsiye; yargının üzerinden ellerinizi çekin! Başta İmamoğlu olmak üzere belediye başkanlarımızla mücadeleyi bırakın, asli görevinize dönün. Enflasyonla, yoksullukla mücadele edin" ifadelerini kullandı.

"SARAY'A SESLENİYORUM ELİNİ YARGIDAN ÇEK"

CHP Grup Başkanvekili Engin Altay ise şunları kaydetti:

"Hak arama yerleri hak yeme yerlerine döndüyse bu tablo kötüdür. Türkiye'de şu anda yapılan, terzi dükkanında yemek pişirmektir. Şunu söyleyelim, feda edilecek bir tek Ekrem İmamoğlumuz, Canan Kaftancıoğlumuz, CHP'li üyemiz yoktur. Bu bir kavga ise sonuna kadar kavga... Saray'a sesleniyorum: Yargı üstünden elini çek, hesabın varsa biz meydanlardayız, gel hesaplaş. Yargıyı siyasetin sopası yapma anlayışı Türkiye'yi kötü bir noktaya götürüyor. Devlet adalet ve liyakatten yoksullaşında millet huzurdan ve refahtan uzaklaşır. Hakimlerimiz, savcılarımız hukuk bilen insanlar, hukuk adamları talimatla karar almamalı. Genel başkanımızı öldürmeye kasteden insanlar bir gün bile cezaevine girmeyecek şekilde, göstermelik cezalar aldılar, il başkanımız 8 yıl önce attığı tweet için 8 saat Silivri Cezaevi'ne gitti. İmamoğlu, 16 milyon İstanbullunun arkasında. Onlarını haklarını savunma noktasında, CHP parti terbiyesi ve kültürü içinde birikimi ile İBB'de tarih yazmaya devam edecek Erdoğan çatlasa da patlasa da."

"İKTİDAR KADROLARI BİLE YAPTIKLARINI ANLAMIYORLAR"

İBB Başkanı İmamoğlu ise özetle şunları söyledi:

"Bu davada 4 yıla kadar hapsim ve siyasi yasaklı olmam istendi. Bu süreçte hukukun bu şekilde bir mahkemeyi açıyor olması bile talihsizlik. Bu talihsizliğin yaşanması hepimizi üzmüştür. 

Uzun zamandır muhalefeti bastırmak için yargıyı silah gibi kullanma geleneği oluştu. Kullanıldığı tek kişi elbette ben değilim. Son bir ayda Gezi'de yıllarca hapis cezası verilmiş yol arkadaşlarım, hemşehrilerim var içinde... Yine Kaftancıoğlu davası var... Genel Başkanımız Kılıçdaroğlu'na, ana muhalefet partisinin genel başkanına yapılan linç girişiminde bulunan cezalarla kıyaslıyoruz... Bu yapılanların yegane sebebi var, toplumu germek istiyorlar. Geçmişte samimi duygularla bu siyasilere oy veren vatandaşlarımız, kendi siyasi kadroları bile yaptıklarını anlamakta güçlük çekiyorlar. 

Dikkatleri dağıtmak, toplumu suni gündemlerle yormak, seçmen kayıplarını durdurmak istiyorlar. Bunu bir intikam aygıtına çevirerek mahkemelerle yapma çabasındalar. Bu sadece bir siyasi kazanımla tanımlanamaz, milletimizin en önemli, bir arada oluşunu var eden adalet duygusu noktasında hepimizin başını öne eğen bir durum. Yargıyı tahakküm altına alıyorlar, almaya devam edecekler gibi gözüküyor. Her yol mübah gibi hareket ediyorlar. İktidar ne derse desin, muhalefet herhangi bir şey söylese hemen suç kavramıyla karşı karşıya kalıyor. 

İçişleri Bakanının bana ahmak demesine yanıt verdiğim halde ki buna siyasi kavramla yanıt verdim, kendisine iade ettim, sanki YSK'ya demişim gibi 4 yıl hapis ve siyasi yasak istenen davada yargılanıyorum. 

“KAOS YARATMA ÇABASINDALAR, ELLERİNDEN GELENİ YAPIYORLAR”

Meclis çatısı altında Cumhurbaşkanın milyonlarca insana dönüp konuşmasında, benim burada ifade edemeyeceğim bir hakareti gördük, bunlar çok ağır hakaretler... Böyle olunca o bir avuç insanın içinde bulunan kişilik de aynı ifadeyi kullanmakta kendinde hak görüyor. Biz toplumu temsil eden insanlar olarak vatandaşı ya da kendimizi savunurken bu sözleri iade etmek zorunda kalıyoruz. Yaptığımız iş bu. Sözünü iade ettim o gün, söze bakarım söz mü diye, adama bakarım adam mı diye dedim... Allah'a havale ettim. Bizim ahlakımız ancak buna müsaade ediyor. Türkiye'de hukuk şu anda herkese eşit değil, birilerine küfür de hakaret de serbest! Kaos yaratma çabasındalar, ellerinden geleni yapıyorlar, ülkeyi korku sürecine sürükleme çabasındalar. Muhalif her sesi kısmak, kendilerine karşı olanları bertaraf etme çabasındalar ama buradaki heyet, sadece milyonlarca insanın bir sesi, boş beklerler, çok beklerler, böyle bir şeyi asla başaramayacaklar. Bu halk çok zeki, kaos yaratma çabalarınıza, masum insanları sokağa dökerek gerginlik ortamı yaratmanıza geçit vermeyecek. Bu millet güle oynaya, bayram havasında, kardeşçe sandığa gidecek, bu ülkeden esirgediğiniz adaleti, tekrar tesis edecekler, az kaldı. Bu milletin o iktidardaki bir avuç insana, bu ülkenin sade vatandaşlarına onların da vatandaş olduğunu öğretecek. 

Hala üzerinde tepindiğiniz, acısını hissettiğiniz İstanbul seçimlerinin üzerinden 3 yıl geçmiş, kendi içinizdeki insanlar bile seçimi iptal etmenin yanlış olduğunu söylemelerine rağmen aynı akla devam ediyorsunuz, bu çok şaşırtıcı. Bugün artık İstanbul seçimlerini iptal ettik, ne doğru yaptık, hukuk adına ne güzel iş olduğunu söyleyecek bir tane AK Partili yönetici çıksın konuşsun, Allah'ın kulunu bulamazsınız. Yüzlerce terörist vardı, terörle iltisaklı sandık görevlileri vardı, ama bir kişi bile yargılanmadı! 

“ÖNÜMÜZDEKİ İLK SEÇİMDE DE BU KEZ ONLARI HEP BERABER HIÇKIRA HIÇKIRA AĞLATACAĞIZ”

Bir kişi var, o da İçişleri Bakanı. Seçim güvenliğinden en sorumlu birinci kişi... Seçim akşamı bile görevini ihmal edip rakibimle toplantı yapacak kadar görevini ihmal eden bir kişiydi. Halkın iradesini gasp etmek için İstanbul'un bazı ilçelerinde elini geleni ardında koymadı. Hüngür hüngür ağladım dedi. Hırslı, sinirli, sulugöz biriymiş. Bir İçişleri Bakanı dünyanın en normal süreçlerinden biri gerçekleşince neden ağlar? Neyi kaybetti, bunu anlamamız lazım... İstanbul’un kendi malı mülkü olduğu duygusuna kapıldılar, böyle bir rüyadalar. Bu rüyadan uyanacaklar, alıştılar ağlamaya, önümüzdeki ilk seçimde de bu kez onları hep beraber hıçkıra hıçkıra ağlatacağız. 

Bu davanın açılması bile talihsizliktir. Ama bu mahkeme, benimle, bana hakaret eden İçişleri Bakanı arasındadır. YSK'yı ve yargıyı istismar etmeyi bıraksınlar. O bir avuç insan YSK ve yargının itibarı ile yeterince oynadı. Rahat bırakın onları. Sizlerin de hukuka ihtiyaç duyduğunuzu hatırlatmak isterim. Vazgeçmeyeceğiz... Yapılan hamleler bizim dayanma gücümüzü büyütüyor. Bizimle toplum arasındaki bağlarımızı güçlendiriyor, sizin gerçek yüzünüzü ortaya çıkarıyor. Gönül; ahlaklı, etik kuralları olan bir mücadele ister ama siz bunu istemiyorsunuz. Keşke öyle bir alan oluşsa ve gerçekten doğru düzgün süreçleri konuşuyor olabilsek. Tek derdiniz ekonomiyi, yolsuzlukları, eğitim kalitesizliğini unutturmak, gelecek kaygısını unutturmak adına kaos yaratmak... Bize verdiğiniz tek duygu, birlikte çalışacağız, seferberlik duygusu ile genel seçime her birimiz bir nefer olarak, bu memleketin demokrasi ile, adalet ile, daha güzel bir süreçle her vatandaşın eşit olduğu bir süreçle buluşması için huzur ver refah gelmesi için çalışmaya devam edeceğiz. Yeni elitler, yeni bir avuç insanlar yaratmadan, adil bir süreci var etmek için milletimizi kucaklayarak bunu yapacağız."




 

Editör: TE Bilişim