Gazete Emek- HDP eski Ankara Milletvekili Sırrı Süreyya Önder hakkındaki AYM kararını hatırlatan Kubilay, geç de olsa düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında alınmış olumlu bir karar olduğunu söyledi. Kubilay, Sırrı Süreyya Önder ve Selahattin Demirtaş hakkında derhal tahliye ve beraat kararı verilmesi gerektiğini ifade ederek, “Adalette en küçük bir kırıntı dahi kalmışsa eş genel başkanlarımız dahil tüm milletvekillerinin derhal serbest bırakılması gerekir” dedi. 

Kayyum atamaları konusunda siyasi iktidarın spekülasyon yapmaya devam ettiğini söyleyen Kubilay, hükümetin öne sürdüğü iddiaların gerçek olmadığını dile getirdi ve şöyle devam etti: “Tek gerçek var iktidarın Kürt düşmanlığı, belediyelerin talan edildiğidir. Her şey Kürtlerin kendi kendilerini yönetmelerine son verilmesi üzerine inşa edilmiş bir süreçten söz ediyoruz. Söz konusu Kürtler olunca hiçbir hukuksal gerekçeye, yasal dayanağa, toplumsal meşrutiye gerek duymuyorlar.” 

ANNELERİ MECLİS’E ÇAĞIRIYORUZ

Diyarbakır’da HDP binası önünde annelerin oturma eyleminin sürdüğünü hatırlatan Kubilay, “Biz bütün anneleri Meclis’e çağırıyoruz. Çünkü çözüm yeri Meclis’tir. Erdoğan, anneleri ısrarla Meclis’ten uzak tutuyor, meclise yaklaştırmak istemiyor” dedi. Kubilay, Harbiyeli öğrencilerin annelerinin Meclis önünde gözaltına alınmasını da kınadı. 
HDP Sözcüsü, Güneydoğu Anadolu Belediyeler Birliği toplantısına Vali yardımcısının gönderilerek toplantının sabote edildiğini belirterek, “Güneydoğu Anadolu Belediyeler Birliği’ne de kayyım atadılar. Çünkü kayyımsız yönetemiyorlar, nitekim yönetemeyecekler de” dedi. 

BAŞKANLIK SİSTEMİ İFLAS ETTİ, YAMALARLA İYİLEŞTİRİLEMEZ

Eski bakan Faruk Çelik’in gündeme getirdiği 40+1 tartışmasına da değinen Kubilay, “Bu, tabanlarının eridiği ve yüzde 50+1’e ulaşamayacaklarının görüldüğünün itirafıdır. Diğer yandan başkanlık sisteminin çöktüğünün görülmesi üzerine anayasada değişiklik yapılmasının önünü açmaya dönük manevralardır” dedi. 

Otokratik rejim olarak tanımladığı cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin bir yıl gibi kısa bir sürede iflas ettiğini belirten Kubilay, “Yamalarla iyileştirme çabaları boşunadır. Yapılması gereken eşitlikçi çoğulcu demokratik bir anayasa ile demokratik rejime geçmek, Türkiye’nin sırtında ağır bir yük haline gelen saray rejiminden kurtulmaktır” dedi. 

RUSYA TÜRKLERİN VE KÜRTLERİN DOSTU DEĞİLDİR

Kuzeydoğu Suriye özerk yönetimine yönelik tehditlerin dozunun arttığını da söyleyen Kubilay, Rusya’nın da Türkiye’yi Kuzey Suriye’ye saldırtmaya çalıştığı değerlendirmesinde bulundu. Kubilay, “Türkiye bu tuzağa düşmemelidir. Türkiye’nin başka bir ülkenin toprağına saldırmasının hiçbir meşru yanı yoktur. Türkleri Kürtlere saldırtmaya çalışanlar iki ülke halklarının da dostu değildir” diye konuştu. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın güveli bölge önerisini hatırlatarak, “Erdoğan’ın BM’de sunduğu harita bir dönem Suriye rejiminin yapmak istediği Arap kemeri politikasının Türkiye eliyle güncellenmesi demektir. Savaştan kaçıp gelen insanlara dönecekleri güvenli bölge yaratmak istiyorlarmış güya. Suriye’den gelenlerin nerede yaşayacaklarına Erdoğan ve Bahçeli mi karar verecek? Suriye’nin kuzeyinden Türkiye’ye yönelik herhangi bir tehdit yoktur. Suriyeli Kürtler Türkiye’nin düşmanı değil kardeşidir” dedi. 

HDP Sözcüsü Kubilay, son MGK toplantısında Milli Güvelik Siyaset Belgesi’nin güncellendiğini de hatırlatarak, şunları söyledi: “Kürtler temel tehdit olarak gösterildi. Türkiye’nin gerçek anayasası olarak kabul edilen Kırmızı Kitabın güncellendiğini de öğrenmiş olduk. Türkiye’nin gözü aydın! Hani askeri vesayete son verdik gibi böbürlenmelerine ne oldu! Milli Güvenlik Siyaset Belgesi Türkiye’nin siyasi geleceğine yön vermeye devam ediyor.” 

Kubilay, ekonomik gelişmeleri de değerlendirdi. Enflasyon rakamlarının gerçeği yansıtmadığını vurgulayan Kubilay, yandaş sermaye gruplarına Varlık Fonu’ndan kaynak aktarılırken, halkın cebine giren paranın azalığına işaret etti. Kubilay, “Açlığa, yoksulluğa, işsizliğe çözüm üretemeyen iktidar istatistiki bilgilerle kendini kurtaramaz ve gizleyemez. Bu gelişmelere işçiler, emekçiler tarafından kitlesel tepki gösterilmezse özel sektörün borçlarının kamu kaynaklarıyla ödenmesine, yağmur gibi zamların yağmasına devam edilecek demektir” dedi. 

Kaynak: Artı Gerçek

Editör: TE Bilişim