Gazete Emek- Yazar Kerem Tekoğlu'nun yazdığı ve 20 kitaplık bir set olan 'Çîrokên Gulê' ('Gulê'nin Hikâyeleri') çocuk kitabı seti J&J Yayınları tarafından yayımlandı. Kürtçenin Kirmanckî ve Zazakî lehçelerinin bir arada olduğu sette, her kitap 16 sayfadan oluşuyor.

Kitaplardaki kelimelerin okuyanların Kürtçesinin gelişmesini sağlamak için özenle seçildiği belirten yazar Kerem Tekoğlu, kitapların bir alan çalışması olmadığını vurgulayarak, kendi teatral olarak yazdığı hikâyelerden oluştuğunu söyledi.

Tekoğlu, 'Çîrokên Gulê'nin çocuklara yönelik bir kitap olduğunu ancak Kürtçesi iyi olmayan ebeveynlerin kitaptaki hikâyeleri çocuklarına okuduklarında, kendi Kürtçelerini de geliştirebileceğini belirtti. “Bu kitapların ilk sayfasını açtığınızda üzerindeki cümle, 'Bu kitap 0-90 yaş arası çocuklar için' diyor” ifadelerini kullanan Tekoğlu sözlerine şöyle devam etti: “90 yaşına kadar çocuklar bu kitabı okuyabilir. Bu kitabı okuyan büyükler, Kürtçesini geliştirebilir, var olanın üzerine bir şey daha katabilir. Kitaplar, diksiyon özellikli bir çalışma. Ben tiyatroda Kürtçe için uzun dönem diksiyon dersleri verdim. Kitaplarda kullanılan kelimelerin hepsi basit; herkesin anlayabileceği ve o diksiyonu daha iyi kullanabilecek düzeydeki kelimelerle yazılmış. Daha iyi bir Kirmanckî konuşmak için de eğitici bir dil taşıyor. Çocuk da okuyabilir. Ebeveynler çocuklarına okuduğunda, çocuklar bir tavşan aracılığıyla kitap okuması gerektiğini, bir tavşanın diliyle anlayacak. Kürtçesi iyi olmayan kişiler de bunu okuduğunda Kürtçesini geliştirebilecek.”

'GULÊ, KÜRT EDEBİYATINA MAL OLMUŞ BİR İSİM'

Kitabın isminin Gulê olmasının özel bir nedeni olduğuna dikkat çeken yazar Tekoğlu, Gulê'nin Kürt edebiyatı ve mitolojisine mal olmuş bir isim olduğunu söyledi: “Kürt mitolojisinde, sitranlarında, edebiyatında ve hikâyelerinde 'Gulê' ismi özel bir yere sahip. 'Gulê' ismine gül, çiçek, gülistan ve ülke gözüyle bakılıyor. Kürtlerde 'Gulê' isminin altında yüzlerce yıllık bir serüven var. Kürtler Gül ile başlayan yüzlerce isme, Gulê'nin tarihten günümüze gelen yüzde yüz orijinal bir Kürtçe isim olmasından kaynaklı Gulê olarak hitap ediyor. Gülten, Gülseren, Gülbin... Ben de Gulê adını Kürt edebiyatı ve mitolojisine mal olmuş bir isim olmasından dolayı seçtim.”

'KÜRTÇE'NİN MUTLAKA EĞİTİM DİLİ OLMASI GEREKİYOR'

Yaklaşık 20 yıldır Kürt dili alanında aktif çalışmalar yapan Tekoğlu, kendisini Kürt dili aşığı ve aktivisti olarak tanıtıyor. Bir dilin ancak çocuklarla büyüyebileceğini savunan Tekoğlu, şunları söyledi: “Bir dil çocuklarla büyür ve ayakta kalır. Ben bu dili istediğim kadar iyi kullanayım, benden sonra gelecek çocuklara bunu öğretemezsem, ben gittikten sonra bu dil benimle birlikte toprağa girer. Bu bir ulus bilinç mantığıdır. Ben eğer kendi çocuklarıma, yeğenlerime, çevremdekilere ve bütün Kürt çocuklarına bunu öğretemezsem, onlara bir şey bırakamazsam bu dil ölür. Kürt çocukları Kürtçeyi öğrenmek zorunda çünkü Kürtçe ancak onlarla birlikte yaşar. Son yüz yılda Türkiye'de onlarca dil yok oldu. Bu kadar büyük asimilasyona rağmen eğer Kürtçe eğitim dili olarak okullarda okutulmazsa, pazarlarda bir ticaret dili olarak yaşatılmazsa, ben istediğim kadar kitap yayınlayayım, bu dil yok olur. Mutlaka bu dilin eğitim dili olması gerekiyor.”

'KİTAPLARI KENDİ İMKANLARIMLA BİR YERLERE ULAŞTIRMAYA ÇALIŞIYORUM'

Onlarca Kürt kurum ve kuruluşlarına başvurduğunu ancak herhangi bir destek görmediğini belirten Tekoğlu, “Belediyelere başvurdum. Ama maalesef belediyelere kayyım atandıktan sonra hiçbir şey yapılmadı. Eğer 50 bin ya da 100 bin set basabilseydim, kitapları Mersin, Adana, Ankara, İstanbul ve İzmir, yani Türkiye'nin 5 büyük kentinde, yerel dernekler aracılığıyla ailelere bedava ulaştırmayı hedefliyordum. 2 buçuk yıldır neredeyse kapısını çalmadığım kurum ve kuruluş kalmadı. Maalesef hiçbir yerde bu bahsettiğim düzeyde bir destek almadım. Zaten Kürtlerin bütün belediyelerine kayyım atanınca, onlar da olmadı. Kendi imkanlarımla bunu yapmaya karar verdim. Netew Tv'de Zeynep Cager, özellikle belirtmek istiyorum, bu konuda elinden geldiği kadar bir destek sundu. Birkaç arkadaşım daha destek verdi. Bütün resmi alanı da J&J Yayınları, Azad Zal üstlendi. Proje bu şekilde hayata geçirildi. Kitapları kendi imkanlarımla bir yerlere ulaştırmaya çalışıyorum. Bütün Kürt kurumları bu taşın altına elini koymak zorundalar. Benim kitaplarımla ilgili değil, bu dilin ölmemesi için hepsinin çok aktif çalışması gerekiyor. 'Bu dilin yok olmasına izin vermeyiz', 'Canımız pahasına bu dili koruruz' ifadeleri kesinlikle fayda etmez. Bu bir slogan değil” diye konuştu.

'ZAZAKÎ ÖLMEK ÜZERE'

Tekoğlu, Kirmanckî/Zazakî için endişelerini şöyle dile getirdi: “Özellikle Zazaki ölmek üzere. Birilerinin buna el atması gerekiyor. Türkiye'deki Kürt siyasetçilerin, partisinin ismi önemli değil, bütün Kürt partilerinin, en azından ana dil noktasında bir araya gelmeleri gerekiyor. Hatta CHP, AK Parti içindeki Kürtlerin derdi de ana dilleri olmalı. Siyasetleri ne olursa olsun ama ortak noktası Kürtçe olsun. Bu dilin ölmesini engellemeleri gerekiyor. Kurmancî'nin durumu biraz daha iyi ama Zazakî ölmek üzere. İdeolojileri ne olursa olsun, bütün Kürt partilerin ana dillerini kırmızı çizgi olarak belirlemelerinin vakti geldi.”

Kaynak: Duvar

Editör: TE Bilişim