GÜNDEM

Hutbenin hedefi miras hakkı oldu

Kadınların giyim kuşamına karışan Diyanet şimdi de gözünü eşit miras hakkına dikti. Cuma hutbesinde kadınlara yarım mirasın ‘hak’, fazlasının ‘kul hakkı’ olduğunu ileri süren Diyanet’e kadın örgütlerinden tepki yükseldi.

Abone Ol

Gazete Emek- AKP iktidarının kadınların haklarına yönelik saldırıları sürüyor. İktidar, “Tapu Sicilinde Arabuluculuk Uygulamaları” genelgesi ile birçok kadını eşit miras hakkı açısından mağdur ederken de Diyanet İşleri Başkanlığı üzerinden kadınların eşit miras hakkına saldırı başlatıldı.
Her geçen gün gerici hutbelerine bir yenisini ekleyen Diyanet İşleri Başkanlığı, dün yayımladığı Cuma hutbesi ile kadınların miras hakkına saldırdı. Kadınların giyimine ‘haram’ diyerek saldıran Başkanlık, dün yayımladığı hutbe ile “kız çocuklarının mirasta Allah’ın takdir ettiği hakka razı olmamasının kul hakkı olduğunu” iddia etti. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bu hafta camilerde okutulmak üzere 81 ile gönderdiği hutbenin başlığı, "Kul Hakkı Ateşten Gömlektir" şeklinde oldu. Hutbede “karşılıklı rıza olmadan Allah’ın koyduğu miras ölçüsünü değiştirmenin ilahi adalete aykırı olacağı, kız çocuklarının mirastan mahrum bırakılması ve yine kız çocuklarının Allah’ın takdir ettiği hakka razı olmamasının kul hakkına gireceği” ifade edildi.
HER HAFTA BAŞKA SALDIRI
Diyanet’in 1 Ağustos’ta yayımladığı hutbe ile kadınların giyim kuşam özgürlüğünü hedefine koydu. Kısa giyinmenin “Allah’ın emrini ihlal ettiği” öne sürülen hutbede, “ahlak ve edep ölçülerinin çiğnenmesine sessiz kalan herkes büyük bir vebal altındadır” denildi. Ayrıca giyim sektörünün, modacıların ve bazı medya çevrelerinin çıplaklığı özendirdiği, örtünmeyi değersizleştirdiği öne sürülüp “kısa giysiler ve şeffaf kıyafetler giyilmesinin Allah’ın örtünme emrinin ihlali ve haram olduğu” vurgusu yapıldı.
Ancak Diyanet sosyal yaşama da yayımladığı hutbeler aracılığıyla müdahale etmeye çalışıyor. Geçtiğimiz hafta yayımlanan Cuma hutbesinde de “Ne yazık ki günümüzde bazı tatil organizasyonları, Allah’ın hükümlerini hiçe sayan, helal haram hassasiyetinden uzak, lüks ve israfın zirveye ulaştığı, nefsani arzu ve isteklerin sınır tanımadığı bir hâl almıştır. Böyle bir tatil anlayışının dinimizde asla yeri yoktur” ifadeleri yer almıştı.
MÜCADELEYİ BÜYÜTMELİYİZ
SOL Feminist Hareket’ten İlda Alçay Sepetoğlu, “Bu açıklamalar, münferit değil; rejimin, kadınların yaşam hakkını, kazanılmış haklarını ve eşit yurttaşlık taleplerini tasfiye etme amacının adımlarıdır. Kız çocuklarının yasal miras hakkını talep etmeleri, ‘kul hakkı’na girmekle suçlanmaktadır. Bu açıklama doğrudan kadınların medeni haklarına yönelik ideolojik bir saldırıdır. Diyanet, bu beyanıyla bir kez daha anayasal sınırları aşmakta ve laikliğe karşı şeriat propagandası yapmaktadır” dedi.
Laiklik mücadelesinin en çok kadınlar için yaşamsal olduğunu söyleyen Sepetoğlu şunları aktardı: “Laiklik kadınlar için bu gerici ve sömürü düzeninde hayatta kalabilme koşuludur. Bugün miras hakkını tartışmaya açan zihniyet, yarın kız çocuklarının eğitim hakkına, öbür gün kamusal alandan yürümemize kadar saldıracak ve bizi can güvenliğinin olmadığı evlere, aile içi rollere hapsetmeye çalışacaktır. Buradan çıkış için önümüzde ikili bir yol duruyor; bir yandan inat ve ısrarla Diyanet kapatılsın diye mücadele ederken, bir yandan da İslamcı faşist rejimi yıkmanın birleşik mücadelesini büyütmek zorundayız.”
HER DEFASINDA EL YÜKSELTİYORLAR
Eşitlik için Kadın Platformu (EŞİK) tarafından yapılan açıklamada Diyanet İşleri Başkanlığı’nın hutbesi ile Medeni Kanun’un mirasta eşitlik ilkesinin yok sayıldığına dikkat çekildi.
Açıklamada özetle şöyle denildi: “İktidar arabuluculuk sisteminde yapılan hileli, sinsi genişletmelerle tapu işlemlerinde arabuluculuk getirerek kadınların tapulu mallarda eşit miras hakkını yok etmeye çalışırken; Diyanet kadınların miras hakkını tamamen yarıya indirmek istiyor. Diyanet yayımladığı hutbelerle, fetvalarla kendi kendine Anayasa’yı, Medeni Kanun’u ortadan kaldırmaya, delmeye, değiştirmeye, kadınların eşitlik ve eşit miras hakkını yok etmeye kalkışamaz. Derhal, Anayasa ve yasalara aykırı açıklamalarına bir son vermeli; anayasal ve yasal sınırlarına çekilmelidir.”

Kaynak: Birgün