Sağlığın piyasalaştırılması, rant alanına dönüştürülmesi, toplumsallaktan uzaklaştırılması, hizmetin sunumu konusundaki antidemokratik tutum, bilgi iktidarı vs vs… çokça konuştuğumuz, dilimizin ve kalemimizin yettiğince anlatmaya çalıştığımız kavramlar, konular… 

lakin, şu an ki mevzu farklı!..

“hekimoğlu” adlı tv dizisinin, 24.12.2019 tarihli kanal D’de yayınlanan bölümü… ilgilendiğim, dikkatimi çeken ve şaşırtan sahneler ise multiple skleroz (MS) tanısı konulan hastaya ve ailesine yaklaşım, hastalığın tasavvuru, anlatımı..

“gece terörü” ve bilinçsiz davranışlar gibi, ms ile örtüşmeyen bulguları olan hastaya ms tanısı konuldu, ne uzmanı olduğunu bilemediğimiz, “hekim” karakteri tarafından! Üstelik yapılan cerrahi müdahale sonunda! Her ne kadar, aklı selim bir asistanın, ms tanısının konulabilmesi için en az altı aylık gözlem ve muayene sürecinin işletilmesinin gerekliliği vurgulansa da hastanın ömrünün yetmeyeceği, birkaç hafta içinde vücüt fonksiyonlarını yitireceği ve birkaç ay içinde öleceği cavabıyla yaklaşımı reddedildi. 

Çelişkiler burada başlıyor. Hastalığı tanımlamak bile 6 ay alırken, hastaya birkaç ay ömür biçilmesi, nörolojik bir hastalık olan ms’e cerrahi girişimde bulunulması… Hastalığı tıbbi olarak anlatma olanağına sahip değilim. Naçizane bir sağlık emekçisi olarak alanım ve bilgi dağarcığım dahilinde değil. Sağlıkta kişisel verilerin korunması ve hasta mahremiyeti açısından isim veremesem de  ailesinde ve arkadaş çevresinde çok sevdiği ms hastaları olan bir yurttaş olarak eleştirmek hakkım ve haddim sınırlarında olmakla beraber bu konunuda tarafım.

Ölümcül bir hastalık olmayan ms’in, ölümcül olduğu bilgisi verildi hasta yakınılarına. Diğer yandan da umutlarını yitirmemeleri için, etkili ve yeni tedavi yöntemleri olduğu bilgisi paylaşılarak, hastanın ailesine telkinde bulunuldu!

spesifik bir hastalık olan ms’te, öncelenen unsur, hasta ve yakınlarının moral ve motivasyonlarının yüksek tutulmasıdır. Hastalık, seyrini buna göre şekillendirir. Binlerce ms hastasının olduğu ülkemizde, bu bilgi kirliliğine ne demeli?

Bunun bir “hata” olmasına ihtimal veremiyorum. Sağlık konulu bir tv yapımında, bu alanda uzman danışmanların olmaması da olası değil. reyting uğruna yapılan bu dezenformasyon, sağlık bilgisinin magazinselleştirlmesi ve ilgili hasta ve hasta yakınlarının demoralize edilmesidir, hoşgörülemez. En iyimser tabiriyle şarlatanlıktır!
Benzer yapımlardan umut ışığı arayan hasta ve yakınlarının, reyting puanlarına kurban edilmesi, ne insani ne de ahlakidir. Bu durum aynı zamanda, özel bir hastalık olan ms’in toplumca doğru algılanması uğrna emek veren sağlık emekçileri ve ilgili örgütlerin de emeğinin gasp edilmesidir, kabul edilemez.

Verilen sağlık hakkı mücadelesinin yanında, “(magazinsel) şarlatanlıkla mücadele” belirginleşen bir mücadele hattı olarak karşımıza çıkmaktadır.

Özcesi, “oğlu” olmakla “kendi” ya da “hekim” olmak apayrı kavramlardır. Tüm ms hastası ve yakınlarına geçmiş olması dileklerimi ileterek, RTÜK ve ilgili kurumlara da bildirdiğimi ve takipçisi olacağımın da bilinmesini isterim; şifayla…

SEZER ÖRENÇ- SAĞLIK VE SOSYAL HİZMET EMEKÇİLERİ SENDİKASI (SES) VAN ŞUBE EŞ BAŞKANI

Editör: TE Bilişim