Gazete EmekKürdistanî Seçim İttifakı içinde bulunan siyasi partiler, 24 Haziran seçimleri için HDP ile anlaşamamıştı. Bu partiler geçtiğimiz günlerde yaptıkları açıklamada seçmenlerini serbest bıraktıklarını belirtmişti ancak yeni bir açıklama daha geldi. 

Azadi Hareketi, PAK, PDK ve PSK imzalarıyla yapılan yazılı açıklamada, “Mevcut adaylar içinde kendi Kürt kimliğine sahip çıkmasını da dikkate alarak yaşanan tüm yanlışlık ve eksikliklerine rağmen yine de mağdur durumundaki Selahattin Demirtaş’a Cumhurbaşkanlığı seçiminde oylarımızı vereceğiz” denildi.


Demirtaş’ın ittifak tartışmalarına ilişkin verdiği yanıt şu şekildeydi:

“Buna üzüldüm doğrusu (ittifakın gerçekleşmemesi). HDP bunu mutlaka başarmalıydı. Ama vazgeçmemek gerekir. Kürtlerin kendi arasındaki birlik sadece seçimler için ihtiyaç değildir. Halkımızın özgürlüğü ve hakları için tarihi bir zorunluluktur. Bütün partilerimiz bu konuda daha fedakar bir tutum içinde olmalı, HDP de bu birlik için daha özverili ve cesur davranmalı.

Mart 2019’da yerel seçimler olacak. Oraya kadar mutlaka güçlü bir ittifak sağlanmış olmalı ve her Kürt oluşumu kendini orada da temsil ettirmelidir.”


AÇIKLAMANIN TAM METNİ

Kürdistanî Seçim İttifakı’nın bugün yaptığı açıklamanın tam metni ise şöyle:

“24 Haziran seçimlerinde milli demokratik bilinç ve hassasiyetle  oyumuzu kullanalım.

24 Haziran 2018 günü milyonlarca seçmen Cumhurbaşkanını ve Parlamento üyelerini belirlemek üzere sandıklara gidecek.

2 Mayıs 2018 tarihinde oluşturulan Kürdistani Seçim İttifakı, kamuoyuna ilan ettiği siyasi prensipler temelinde en geniş kesimleri kapsayacak bir seçim ittifakını oluşturmak için ciddi çabalar içinde oldu. Halkımızın kendi özgün talepleriyle bir taraf olmasını hedefleyen bu çabalar çerçevesinde, HDP ve HÜDAPAR ile görüşmelerde bulundu. Kamuoyuna detaylı bir şekilde açıklandığı gibi, HÜDAPAR Kürdistani Seçim İttifakı’nın ittifaka ilişkin mektubuna bugüne kadar cevap vermedi ve özellikle de HDP’nin tutumundan dolayı, hedeflenen bu ittifak gerçekleşmedi. HDP kendileriyle mutabakata varılan 6 maddelik deklarasyona ve ittifak anlayışına bağlı kalmayarak, seçim bildirgesinde bu siyasi prensiplere yer vermedi. Bu nedenlerden dolayı da hedeflenen seçim ittifakı gerçekleşmedi.

Kürdistani Seçim İttifakı’nın hedeflemiş olduğu geniş kapsamlı seçim ittifakının gerçekleşmemiş olmasını, halkımız için tarihsel bir kayıp olarak görüyoruz.

Birinci Turda Cumhur ve Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adaylarına oy verilmemelidir.

AK Parti hükümetleri ve Erdoğan 2002 yılından sonra Türkiye’de demokrasi ve Kürt sorunu konusunda önemli adımlar attı. Ancak son yıllarda bu politikanın bizzat Erdoğan ve partisi tarafından hızla terk edildiğini ve çıkmaz bir sokak olan eski devlet politikasına dönüldüğünü ibret ile izliyoruz.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti hükümeti, 15 Temmuz Darbe Girişiminin önlenmesinin ertesinde ilan edilen Olağanüstü Hal ve uygulamaya konulan Kanun Hükmünde Kararname rejimi vasıtasıyla muhalif sesleri susturuyor, muhalif basını yasaklıyor, kendisi gibi düşünmeyenleri aşından, işinden ediyor.

İktidar Kürd sorununu “terör” sorunu olarak niteliyor, halkımızın barışçıl hak ve özgürlük mücadelesi ve Kürd halkının temel taleplerinin dile getirilmesini, “devletin bekası” için bir tehdit olarak görüyor.

‘’Çözüm süreci’’nin çökmesinden bu yana AK Parti demokratik talepleri ve siyasi çözümü parentez içine aldı. Siyasette güvenlik boyutuna odaklandı. İki yıla yakın bir süredir AK Parti, Kürt meselesi çerçevesindeki hak ve özgürlüklerle ilgili tek bir kelâm etmedi. Bunun yerine operasyonlarla ve ölü sayılarıyla övünen bir siyasi dile yaslandı.

Kürdistan Bölgesel Yönetiminde ve 140. Madde kapsamındaki bölgelerde  yapılan Bağımsızlık Referandumuna ilişkin kullanılan aşağılayıcı söylem ve politika halkımızın duygu ve düşüncelerinde derin yaralara yol açtı. Çünkü AK Parti hükümeti ve lideri Erdoğan’ın bu tavrı, Kürdistan halkının barışçıl ve demokratik irade beyanına sınır ötesi bu tahammülsüzlüğü, AK Partiye oy veren Kürt’ler arasında onun ve iktidarının sorgulanmasına yol açtı. Erdoğan’ın “Bunlar devlet nasıl olunur zaten bilmezler… biz vanayı kapattığımızda iş biter…. Aç kalırlar aç!” sözleri unutulmadı. Afrin sonrası operasyonlar ile de ölü sayısı ile övünen bir siyasi dili ön plana çıkarıldı.

AK Parti’nin günümüzdeki söylemleri ve açıkladığı seçim beyannamesi, sürdürülen tehlikeli siyasetin devam edeceğini gösteriyor.

Bu nedenle halkımızı, varlığının inkarı ve asimile edilmesi üzerine inşa edilen resmi politikanın sürdürücüsü haline gelen Erdoğan’a Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde oy vermemeye çağırıyoruz.

‘’Tek devlet, tek millet, tek vatan, tek bayrak’’ siyasetini bugün de devam ettiren ve aralarındaki kimi söylem farklılıklarına rağmen, halkımızın ulusal demokratik hak ve özgürlüklerini kabul etmeyen Muharrem İnce,  Temel Karamollaoğlu’na ve özellikle  Meral Akşener ile  Doğu Perinçek’e  birinci turda  oy verilmemelidir. Bu tutumumuz, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turunda, Kürtlerin elini güçlendirecek, Kürtlerin kilit rolü oynamalarını sağlayacak bir misyona da zemin hazırlayacaktır.


Yaşanan tüm yanlışlık ve  eksikliklerine rağmen mağdur durumundaki Selahattin Demirtaş’a Cumhurbaşkanlığı seçiminde oylarımızı vereceğiz.

Selahattin Demirtaş Kürdistani Seçim ittifakı’nın Kürt ve Kürdistan sorununun çözümü, Kürtlerin millet olmaktan kaynaklı ulusal demokratik hak ve özgürlükleri konusunda dile getirdiği siyasi prensiplere kendi seçim bildirgesinde yer vermemiştir. Bu durum bizler ve halkımızın talepleri açısından ciddi bir eksiklik olarak öne çıkmaktadır.

Ama, Selahattin Demirtaş tutuklu Cumhurbaşkanı adayıdır. Özgür değildir. Hakkında hiçbir mahkûmiyet kararı da yoktur.

Selahattin Demirtaş Cumhurbaşkanlığı “seçim kampanyasını” eşitsiz koşullarda ve tutuklu olarak yürütmek zorunda.

S.Demirtaş’ın bu şekilde mağdur edilmesini kabul etmiyor ve bunun hukuk normlarına aykırı olduğunu ifade ediyoruz.

Selahattin Demirtaş’ın kendisi ile yapılan yazılı bir röportajında HDP ile Kürdistani Seçim İttifakı arasında yapılan görüşmelerin olumsuz sonuçlanmasına ilişkin değerlendirme yaparken “Buna üzüldüm doğrusu. HDP bunu mutlaka başarmalıydı. Ama vazgeçmemek gerekir. Kürtlerin kendi arasındaki birlik sadece seçimler için ihtiyaç değildir. Halkımızın özgürlüğü ve hakları için tarihi bir zorunluluktur. Bütün partilerimiz bu konuda daha fedakar bir tutum içinde olmalı, HDP de bu birlik için daha özverili ve cesur davranmalı. Mart 2019’da yerel seçimler olacak. Oraya kadar mutlaka güçlü bir ittifak sağlanmış olmalı ve her Kürt oluşumu kendini orada da temsil ettirmelidir” demesini önemsiyoruz.

HÜDA-PAR’a ilişkin soruya verdiği cevapta, “HÜDA-PAR yönetimi ile geçmişte diyalog eksikliğinden kaynaklı sorunlar yaşandı. Kürt halkı yakın tarihinde yaşanan acılarla, hatalarla yüzleşilmesini ve kendi arasında iç barışın sağlanmasını arzuluyor” demesi de önemlidir.

Ayrıca S.Demirtaş PKK’ye ateşkes çağrısını yaparak sorununun barışçıl, siyasal yollarla çözümüne olan desteğini dile getirdi.

Selahattin Demirtaş’ı dile getirdiği bu görüşlerine uygun davranmaya, seçim çalışmaları ve beyanlarında halkımızın ulusal demokratik taleplerine yer vermeye çağırıyoruz.

Mevcut adaylar içinde kendi Kürt kimliğine sahip çıkmasını da dikkate alarak yaşanan tüm yanlışlık ve  eksikliklerine rağmen yine de mağdur durumundaki Selahattin Demirtaş’a Cumhurbaşkanlığı seçiminde oylarımızı vereceğiz.

Milletvekilliği seçimlerinde üye ve taraftarlarımız özgürdür.

24 Haziran Milletvekilliği seçimlerinde ise, üye ve taraftarlarımızın milli hassasiyetleri göz önünde bulundurarak, Kürt, Kürdistani bilinçle oylarını kullanacaklarına inanıyoruz. Bu anlayışla milletvekilliği seçiminde üye ve taraftarlarımızı özgür bırakıyoruz.

Cumhurbaşkanlığı seçimi ikinci tura kaldığında, Kürt halkının  en temel ulusal demokratik talepleriyle  özgürlük, demokrasi ve adalet konusunda adaylardan taahhüt  alınabilmesi hedefiyle ,  en geniş kesimlerin ortak tutumunu sağlamaya çalışacak ve bu temelde  kararımızı vereceğiz.

Kamuoyuna saygı ile duyurulur!

KÜRDİSTANİ SEÇİM İTTİFAKI

Kürdistan Demokratlar Platformu (KDP), Azadi Hareketi, Kürdistan Özgürlük Partisi (PAK), Kürdistan Sosyalist Partisi (PSK) ve Türkiye Kürdistan Demokrat Partisi’nin (PDK-T) oluşturduğu “Kürdistanî Seçim İttifakı” yetkilileri, HDP’yle temaslarının sonuçsuz kaldığını açıklamıştı.

Açıklamada, “HDP ile Seçim Organizasyonunda Birlikte Çalışma Prensipleri konusunda daha görüşmeler devam ederken, HDP’nin ertesi gün (13 Mayıs gün) seçim bildirgesini kamuoyuna açıklayacağı bilgisi bize ulaştı. Bu tutum süregelen ittifak görüşmelerimizin ruhuna aykırı ve onu yok sayan bir girişimdir” denilmişti.

K24’e konuşan “Kürdistanî Seçim İttifakı” yetkilileri, “HDP Türkiyeli sol hareketleri tercih etmiştir” ifadelerini kullanmıştı.

Hür Dava Partisi ile (HÜDA PAR), HDP’nin randevu vermemesi nedeniyle ittifak görüşmesi yapılamadığı duyurulmuştu.

Hak ve Özgürlükler Partisi (HAK - PAR) ise, bazı illerde bağımsız adayları destekleyeceğini, diğer illerde de seçime parti olarak girileceğini açıklamıştı.

Kürdistanî Seçim İttifakı’nı oluşturan partiler, geçtiğimiz günlerde, milletvekili seçimi için bünyelerinde yer alan 5 partinin tercihte serbest olduğunu kamuoyuna iletmiş, birlikteliğin Mart 2019 yerel seçimlerinde süreceği kararını aldıklarını bildirmişti.

Kaynak: K24

Editör: TE Bilişim