gazeteemekReferandum'a çok kısa bir süre kalırken, birçok kurum da Referandum'da vereceği oyun rengini açıklıyor. En son Referandum kararını açıklayan sivil toplum kurumu ise Çiftçi Sendikaları Konfederasyonu (Çiftçi-Sen) oldu. Cumhuriyet Gazetesi'nin yaptığı habere göre, Çiftçi-Sen, yaşanan tarım politikaları nedeniyle referandum'da 'hayır' oyu vereceğini açıkladı. Çiftçi-Sen, AKP'nin tek başına iktidar olduğu 15 yıl boyunca çiftçilerin şirketlerin lehine çalıştığını belirtti. 

Çiftçi-Sen 15 yıllık AKP'nin tarım politikaları ve neden 'hayır' dediklerini ise madde madde anlattı:

- Tarım alanları 2002’de 26 milyon 579 bin hektar iken, 2016’da 23 milyon 900 bin hektara indi. 3 milyon hektar arazide çiftçi üretim yapmaktan vazgeçti.

- Çayır ve meralar 2002’de 14 milyon 617 bin hektar iken, 2016’da 14 milyon hektara geriledi. Büyükşehir yasası ile talan devam ediyor. Köylerin ortak malvarlıkları olan otlak, mera ve tarlaları satılmaya başlandı. Aynı zamanda büyükşehir yasasıyla çiftçilerin üretim hakları ellerinden alınıyor

- 2004-2016 yıllarını kapsayan süreçte tarıma sağlanan destek sadece 3,7 kat artarken bankaların verdiği nakdi kredi miktarı 13,5 kat arttı. Çiftçilerin takibe düşen kredi miktarı ise dokuz kat arttı. Bütün bu şirket ve bankalar yanlısı tarım politikalarından dolayı çiftçi üretemez duruma getirildi.

- Hayvancılıkta, nüfus 45 milyon kişi iken hayvan sayısı 83 milyon idi. Yani yaklaşık kişi başına iki hayvan düşüyordu. Şimdi nüfusu 80 milyona dayandı ancak hayvan sayısı 50 milyon civarında. Özetle hayvancılıkta ihracatçı iken ithalatçı olundu.

- Çiğ süt fiyatları 2014’ten bu yana arttırılmadı. Yem fiyatları her yıl sürekli arttı.

- Çiftçi tohumuyla çiftçidir. 2018’den sonra sadece şirketlerin sertifikalı tohumlarıyla üretim yapanlara teşvik verileceği, yerel/ atalık tohumlarla üretim yapanlara teşvik verilmeyeceği kararlaştırıldı. Bu tohum şirketleri lehine bir politika. Bu uygulama çiftçileri, tohum şirketlerine göbeğinden bağımlı hale getirecek.

- Bu yıl narlar toplanmadı. Denizli’de “Elma kazandırmıyor” diye elma ağaçları söküldü. Narenciyeciler portakal ve mandalinalarını yollara dökmeye başladı.


- 2016’da Milli Tarım Projesi açıklandı. Projeyle Türkiye tarımının iflası ilan edildi. Uygulanan yanlış politikalar sonucunda, 2016’da tarım sektörü birinci ve ikinci çeyrekte yüzde 5,6, üçüncü çeyrekte de yüzde 7,7 daraldı. Bu da tarımın iflasının rakamsal kanıtı.

- Santrallar ile maden aramaları 2016’da da hız kesmedi. Artarak devam etti. Bu durum üretilen ürünlerin kalitesini düşürmekte, maliyetleri artırmakta, iklimin değişmesine neden olduğu için ürün elde etmemizi engellemekte.


- Buğday üretim alanı 2002’de 9 milyon 300 bin hektardı. 2016’da 7 milyon 780 bin hektara geriledi. Çiftçiler 1,5 milyon hektar arazide artık buğday ekemiyor. Türkiye bugün buğday ithal ediyor.

- Çiftçiler 2002-2016 arası yanlış fiyatlandırma nedeniyle arpa ekimi yapmıyor. Yemde ithalatçı olundu.

- Üretim nohut ve kırmızı mercimekte üçte bir, yeşil mercimekte üçte iki oranında azaldı. İthalatçı olundu.

- 2002’de 492 binin üzerinde aile, şeker pancarı ekiyordu. 2016’da 106 bin aile ancak pancar ekebiliyor. Pancar ekim alanı 2002’de 3 milyon 724 bin 680 dekar iken 2015’te 2 milyon 752 bin 721 dekara geriledi.

- 2002’de 7 milyon 210 bin 770 dekar alanda pamuk üretebiliyorken, 2016’da 4 milyon 800 bin dekara düştü.

- Çayda üretici tamamen gözden çıkarıldı. ÇAYKUR, Varlık Fonu’na devredildi. ÇAYKUR’un piyasayı düzenleme etkisi kırıldı. İşlevsizleştirilerek özel sektöre satılması hazırlığı yapılıyor. Üreticinin tamamen şirketlere bağımlı hale gelmesi isteniyor.

- Hükümet fındıkta çiftçiyle bağını kesti. Bilgi desteği yapmıyor. Fındığın verimliliği düştü. 2002’de bir dekarda 113 kilo fındık alınırken, 2016’da fındık verimliliğinde bir dekarda 66 kiloya kadar geriledik.


 2002 yılında 405 bin olan tütün üretici sayısı 56 bine düştü. Üretim 159 bin tondan, 62 bin tona geriledi. Tütün ve tütüncülük bitirilme noktasına getirildi.

- 2005’te zeytin ağacı sayısı 113 milyon iken 2016’da 171 milyon ağaca yükseldi. Fakat zeytinlikleri şirketlerin lehine yok etmek için Meclis’te yasa tasarısı Demokles’in kılıcı gibi zeytincilerin tepesinde bekletiliyor. Referandum sonunda devreye sokulacak.

- Bağcılıkta, 2006-2007 sezonunda 1 kilo kuru üzüm fiyatı 1,38 lirayken, 2011-2012 sezonunda kilosu 3,43 lira, 2016-2017 sezonunda ise sezon başında 2,75-3 lira civarındaydı. Şu anda da kilosu ortalama 3,25 liradan işlem görüyor. Artık üzüm fiyatları maliyetinin altında. Komşularla yaşanan siyasal krizler nedeniyle yaş ve kuru üzüm ihracatı yapılamaz hale gelmiş üreticiler mağdur edilmiştir.

Kaynak: Diken, Foto: DHA

Editör: TE Bilişim