Gazete Emek- Ergenekon Operasyonu kapsamında tutuklanan ve 41 ay cezaevinde kalan Teğmen Mehmet Çelebi, CHP'den milletvekili olmuş, ardından partisinden istifa ederek Muharram İnce'nin kurduğu Memleket Partisi'ne katılmıştı. İnce'ye anlaşmazlık yaşadığı gerekçesiyle Memleket Partisi'nden de ayrılan Çelebi'nin AKP'ye geçeceği ifade ediliyor. 

 

 

 

Çelebi, şimdilerde AKP - MHP ittifakına yakın söylemlerde bulunuyor.

 

Çelebi, son olarak asker kökenli bir milletvekili olduğunu belirterek "Silahlı Kuvvetlerimizin namuslu ellerinde yetiştim. Birçok devre arkadaşım şehit oldu. 40 bin vatan evladımız boşuna toprağa düşmedi. PKK-Öcalan severlerin hoş görüldüğü denklemlerle işim olmaz net. Siyaseti bıraksam da 6+1 değil Cumhur İttifakı derim" ifadesini kullandı.

 

 

 

 

ŞAHAN GÖKBAKAR'DAN TEPKİ

 

Çelebi'ye yönelik eleştiriler gelirken; komedyen Şahan Gökbakar'da tepki gösterdi. 

 

''İnsanları yalan söyleyerek kandırmak,sahtekarlık dolandırıcılık yapmak her meslek grubunda suçtur'' diye yazan Gökbakar, ''Ama nedense siyaset de suç olmuyor.Mesela adam B partisinde, A partisine saydırıyor. Oy veriyosun, seçiliyor.Sonra sövdüğü A partisine geçip, övgüler diziyor. Ee bu dolandırıcılıık'' ifadelerini kullandı.

 

''BİZ DE GELENEK HALİNDE''

 

Gökbakar ayrıca ''Bu işleri yapan siyasetçilerin, siyasetten men edilmesi lazım. Siyaset yapanlar ülkeyi yönetiyor. Önemli bir meslek yani. Kuralı kaidesi, etik anlayısı vs neden yok? Bu siyaset şekli medeni hiçbir ülkede yapılamaz. Biz de gelenek halinde'' diye yazdı.

 

 

 

 

MEHMET ALİ ÇELEBİ KİMDİR?

 

 

Çelebi, 23 Temmuz 1984 tarihinde Ankara'da doğdu. İlk ve orta öğrenimini Amasya'da tamamladı. Maltepe Askeri Lisesi'ni birincilikle bitirdi. 2007'de Kara Harp Okulunu 4. olarak bitirdi ve teğmen oldu.

 

 

AKP DÖNEMİNDE ERGENEKON'DAN HAPİS YATTI, CHP'DEN MİLLETVEKİLİ SEÇİLDİ

 

 

AKP döneminde görülen Ergenekon davaları kapsamında, 'örgüt adına Hizb ut-Tahrir örgütü içine sızarak faaliyetlerde bulunduğu' iddiasıyla 18 Eylül 2008’de tutuklandı, 41 ay cezaevinde yattı. 11 Mart 2014 tarihinde kendisine yöneltilen suçlardan beraat etti.

 

 

CHP'de 35 ve 36. kurultaylarında Parti Meclisi'ne (PM) girdi. 2018 genel seçimlerinde milletvekili seçildi. 29 Ocak 2021'de CHP'den istifa etti.

 

 

Çelebi, 17 Mayıs 2021 tarihinde kurulan Memleket Partisi'ne katıldı. 25 Şubat 2022 tarihinde Memleket Partisi'nden de istifa etti.

 

 

Şimdilerde CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi, Demokrat Parti, Gelecek Partisi ve DEVA Partisi'nden oluşan 'altılı masaya' karşı, AKP ve MHP'ye yakın açıklamalarda bulunuyor.

 

 

 

ÇOK SERT ELEŞTİRMİŞTİ

 

 

Peki Çelebi, geçmişte iktidar partisine hangi eleştirileri yöneltmişti?

 

Yine "Asker kökenli bir milletvekiliyim" vurgusuyla yaptığı açıklamalar, 11 Aralık 2019 tarihli Meclis tutanaklarında şöyle yer alıyor  :

 

"CHP GRUBU ADINA MEHMET ALİ ÇELEBİ (İzmir) - Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

 

'Yerlilik, millîlik' diyorsunuz ya hani, 2002'den bu yana, sizin yönetiminizde neler yaşadı millî ordumuz, onu anlatacağım.

 

4 Temmuz 2003; Kuzey Irak'ta askerimizin başına çuval geçirildi, kasaptaki ete soğan doğramayan Genelkurmay Başkanı, ölmek için hazır olan askere 'Mukavemet etmeyin.' dedi. İşte bu emir, asker için ölmekten beterdir. (CHP sıralarından alkışlar)

 

'AK PARTİ HÜKÜMETİ MÜZİK NOTASI DAHİ VEREMEDİ'

 

Bu ordu, İzmir'i hiç direnmeden Yunanlara teslim eden, bir Yunan teğmeninden tokat yiyen, elinde ucuna beyaz mendil bağlanmış bir sopayla esir kafilesinin başında yürümekten utanmayan Ali Nadir Paşaların ve türevlerinin değil; direnen, savaşan Mustafa Kemallerin emrinde olmalıydı. (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar) O dönemin AK PARTİ hükûmeti müzik notası dahi veremedi, ordunun şerefi örselendi.

 

'TERÖRİSTLER SINIRDA ŞENLİKLERLE KARŞILANDI, AYAKLARINA KIRMIZI HALILAR SERİLDİ'

 

Yıl 2008, subaylar birliklerinden terörist olarak toplandı. Kumpas davalarla, Türk Silahlı Kuvvetlerinin seçkin komutanları düzmece delillerle özel görevli mahkemelerde esir alınırken teröristler sınırda şenliklerle karşılandı, ayaklarına kırmızı halılar serildi. 26'ncı Genelkurmay Başkanı terörist sanık yapılarak yirmi altı ay cezaevinde yattı, o yatarken terörist Şemdin Sakık tanık yapıldı. Ki o dönemlerde kendisine 'duayen siyasetçi' diyen 'Ordu bağırsaklarını temizliyor, bu orduyla savaşa gidilmez.' dedi, sonra 'Ahmaklık ettim.' dedi ve kurtuldu.

 

'CAHİT ÖZKAN'IN BIYIKSIZ HALİ BALYOZ'DA MÜDAHİL OLDU, BIYIKLI HALİ GELDİ MİLLETVEKİLİ OLDU'

 

Kumpasta rolü olanlar sizin tarafınızdan ödüllendirildi. Cahit Özkan'ın bıyıksız hâli, Balyoz'da müdahil oldu, bıyıklı hâli geldi burada milletvekili oldu. (CHP sıralarından alkışlar) Her şey oldu da asla pişman olmadı, hâlâ pişmanlık belirtisi göstermiyor. Kendisine aydın diyen, adının başında türlü unvanlar olan 300 kişi de o zaman modaya uyarak masumiyet karinesini ihlal ederek 'Ahtapotun kollarını yakaladık, devam edin.' çığlıkları attı.

 

'FETÖ'CÜLER GENERAL YAPILDI, O GENERALLER DE 15 TEMMUZ DARBESİNDE BAŞROL OYNADILAR'

 

2008-2014 yılları arasında FETÖ işkenceleriyle 3 bin askeri öğrenci okullarından atıldı, devlet izledi. 2010 referandumu ile mezarlıktaki ölüleri kaldırdınız, ardından Türk Silahlı Kuvvetlerinin seçkin subaylarını FETÖ zombi teşkilatına teslim ettiniz. Kozmik odaya FETÖ hâkimleri tarafından girildi, askerî casusluk yapıldı; izlediniz, alkışladınız. Kumpas esirleri yerine FETÖ'cüler general yapıldı; o generaller de geldi, 15 Temmuz darbesinde başrol oynadılar.

 

'DÜNYANIN BÜYÜN ORDULARI BİRLEŞSE, ANKARA'DA BİR GENELKURMAY BAŞKANI'NI ESİR ALABİLİR MİYDİ?'

 

Şimdi soruyorum: Dünyanın bütün orduları birleşse, Ankara'da -o 15 Temmuz gecesini söylüyorum- Türkiye Cumhuriyeti'nin başkentinde bir Genelkurmay Başkanını esir alabilir miydi? Alamazdı. (CHP sıralarından alkışlar) Çünkü millet, o Genelkurmay Başkanının üzerine kapanırdı, bu ordunun subayları, astsubayları kapanırdı. 15 Temmuz 2016 darbe girişiminden sonra tahribat yine devam etti, hani ayıklanıyordu? Kuvvetler ve Genelkurmay ayrı ayrı-bakın, ayrı ayrı- Millî Savunma Bakanlığına bağlandı, Genelkurmay Başkanlığının komutanlık vasfı kalktı, yetkileri budandı, birlik bütünlük bozuldu şu an.

 

'15 TEMMUZ'UN YIL DÖNÜMÜNDE AĞLAYAN ASKER POSTERLERİYLE SİLAHLI KUVVETLERE MANEVİ İŞKENCE YAPILDI'

 

Subay kaynaklarından en önemlisi askerî liseler kapatıldı, öğrenci alım komisyonlarına siyaset karıştı. 15 Temmuzun yıl dönümünde, ağlayan asker posterleriyle Silahlı Kuvvetlere manevi işkence yapıldı. (CHP sıralarından alkışlar) Askerî mahkemeler kaldırıldı, ordunun disiplini bozuldu. Askerî hastaneler kapatıldı, sağlık sistemi bozuldu. Ordunun en stratejik tesisi Tank Palet Fabrikası, ihalesiz, bedelsiz, millî sırlarıyla birlikte yabancılara peşkeş çekildi.

 

'HANİ FETÖ'YLE MÜCADELE, HANİ PKK'YLA MÜCADELE'

 

Yüksek Askerî Şûra, askerden çok, ilgili ilgisiz sivillerle doldurularak siyasi müdahaleye açık hâle getirildi. Mustafa Barut'a 'Afrin kahramanı' diyordunuz, emekli ettiniz. 15 Temmuz darbesinden sonra, kumpas mağdurlarına en çok güveniyordunuz, onlarla da işiniz bitti, onları da emekli ettiniz. Hani FETÖ'yle mücadele, hani PKK'yla mücadele? (CHP sıralarından alkışlar)

 

Tüm insanımızın eşitlendiği tek kurum vardı, asker ocağıydı, paralı askerlikle onu da paranın tahakkümüne soktunuz.

 

'CUMHURİYET HALK PARTİSİ OLARAK BİZ HEP EN DOĞRU NOKTADA OLDUK'

 

Bakın, ordu bu kadar yıpratılırken Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz hep doğru noktada olduk ve şimdi de ordunun hakkını ve hukukunu savunan, en önde savunan partiyiz biz. Bu kadar tahrip edilmesine rağmen, bu ordu verilen her vazifeyi yapmaktadır ve yapacaktır ama unutulmasın ki ordu siyasetin emrindedir fakat siyasetin oyuncağı olmamalıdır. (CHP sıralarından alkışlar)

 

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

 

BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi lütfen.

 

'BEN ASKER KÖKENLİ BİR VEKİL OLARAK...'

 

MEHMET ALİ ÇELEBİ (Devamla) - Teşekkürler Sayın Başkan.

 

Ben asker kökenli bir vekil olarak, Silahlı Kuvvetlerimizin sesini kendi sesimde toplayarak Meclisimize tekrar şunu hatırlatmak istiyorum, bağrından çıktığım ordu adına, onlardan biri olarak konuşmak istiyorum: Erinden generaline kadar hepimizin vücudu vatan toprağından, nefesi vatan havasındandır. Bu nedenle, asker hiçbir zaman çaresizliği yaşamaz.

 

'ÇARESİZLİĞİ YAŞAYANLAR YALNIZCA KORKAKLAR, GERÇEK SUÇLULAR YA DA İFTİRA ATAN KUMPASÇILARDIR'

 

Bilinmelidir ki çaresizliği yaşayanlar yalnızca korkaklar, gerçek suçlular ya da iftira atan kumpasçılardır, onların en iç duygusudur çaresizlik; oysa bizim tertemiz duygularımızın şelalesinde yalnızca ve yalnızca şeref, onur ve gurur akar.

 

Sadece ve sadece vatana bağlılığın yegâne biçimleri olan sabır, kararlılık, erdem yansır zihinlerimizden; bunlardan gayrısı bizim için ölmekten beterdir. Ebedi Başkomutanımız Mustafa Kemal Atatürk'ün dediği gibi: 'Mevzubahis vatansa, gerisi teferruattır.'

 

Ana vatan Türkiye'de, yavru vatan Kıbrıs'ta, mavi vatan denizlerimizde ve bunların semalarında kutsal nöbetlerine devam eden silah arkadaşlarıma sonsuz selam olsun. (CHP sıralarından alkışlar)

 

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

 

BAŞKAN - Buyurun.

 

(Devamla) - Şüpheniz olmasın ki bu ordunun ciğerlerindeki son soluk dahi milletimize kazandıracak bir zafere tutulacaktır diyorum.

 

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)"


 

Kaynak: Gerçek Gündem 

Editör: TE Bilişim