Köşe Yazısı - Haber Analizi
Hüseyin Nazlı Yazdı
Diyarbakır’ın (Amed’in) dar sokaklarında, Sur’un tarihi dokusunda veya Bağlar’ın kalabalık mahallelerinde son aylarda dikkat çeken bir hareketlilik var. HÜDA PAR, yani Hür Dava Partisi, sadece bir siyasi oluşum olmanın ötesinde, adeta bir “sosyal ağ” gibi her köşeye yayılmış durumda. Esnaf ziyaretlerinden taziye heyetlerine, Halka açık küçük çocuklardan uluşan namaz etkinlikleri,radyo programlarından mahalle toplantılarına kadar, yoğun bir saha faaliyeti gözlemleniyor. Bu, 2025’in sonbaharında, özellikle 11 Kasım gibi yakın tarihlerdeki etkinliklerle somutlaşıyor: Kulp’taki köprü kazası sonrası açıklama, hastane ziyaretleri, kadın kollarının köy gezileri… HÜDA PAR, Güneydoğu’da “hizmet” kisvesi altında kök salıyor. Ama bu kökler, sadece yerel sorunlara mı uzanıyor, yoksa daha derin bir stratejik planın parçası mı?
Haberin çekirdeği burada yatıyor: HÜDA PAR’ın son dönemde aşırı derecede örgütlendiği, şehrin her yerinde güçlü bir şekilde faaliyet gösterdiği artık inkar edilemez bir gerçek. Parti, Diyarbakır’da son yerel seçimlerde yüzde 7,5 civarı oy aldı ve her seçimde artan bir ivme yakaladı. Daha da çarpıcısı, bazı haberlerde ve sosyal medya tartışmalarında “HÜDA PAR, Kürtlerin gerçek temsilcisi” iddiası dolaşıma sokuluyor. Van’da düzenlenen “Kürt Meselesine İnsani Çözüm Çalıştayı”nda Genel Başkan Zekeriya Yapıcıoğlu’nun “Mesele bir hak-hukuk meselesidir” vurgusu, bu iddiayı pekiştiriyor. Peki, bu “gerçek temsilcilik” söylemi nereden besleniyor? Acaba bir “Kürt Hamas’ı” mı yaratılmaya çalışılıyor? Kürtlerin IŞİD’e karşı ortaya koyduğu küresel çapta alkışlanan başarıyı gölgede bırakıp, uluslararası alanda “Kürt = IŞİD/Hamas” algısını mı tersine çevirme peşindeler?
Bu soruları sormak için elimizde somut veriler var. HÜDA PAR’ın kökeni, 1990’ların Hizbullah’ına uzanıyor – ki bu örgüt, binlerce faili meçhulün sorumlusu olarak anılıyor. Parti, ABD’nin “terörist hareket” gördüğü Hamas’la sıkı bağlar kurmuş durumda. 2023’te ortaya çıkan belgelerde, HÜDA PAR Genel Sekreteri Şehzade Demir’in parlamento binasında Hamas yetkilileriyle basın toplantısı yaptığı, hatta Dış İlişkiler Sorumlusu Mehmet Eşin’in Halid Meşal’le görüştüğü tescillenmiş. AKP’nin bu “küçük ortağı” olarak Cumhur İttifakı’nda yer alan HÜDA PAR, hükümetin İsrail politikalarına “zehir zemberek” çıkışlarla destek veriyor. Gazeteci İrfan Aktan’ın da işaret ettiği gibi, bu ilişkiler “Türkiye’de Kürt Hamas’ı yaratma” projesinin bir parçası olarak görülüyor. Hamas’ın Türkiye’deki varlığı ise, 7 Ekim 2023 saldırılarından beri daha da görünür: Siyasi Büro Başkanı İsmail Haniye’nin Ankara ziyaretleri, hükümetin dolaylı onayıyla gerçekleşti.
2/2
Peki, bu ittifakın temel sebebi ne? Yeni bir çözüm sürecinin sekteye uğraması ihtimaline karşı, hükümetin 6-7 Ekim Kobani “kumpası” gibi bir senaryo mu hazırladığı? AKP lideri, Batı ülkelerine seslenip “Sizin desteklediğiniz Kürtler, IŞİD’le savaşan değil, IŞİD’in kendisi” mi diyecek? HÜDA PAR’ın “PKK/Kürtler IŞİD’dir” propagandası –ki son Instagram paylaşımlarında bile bu retoriği kullanıyorlar– tam da bu algıyı besliyor. Kürtleri “HÜDA PAR’laştırmak”, iç savaş senaryosunu üretmek ve seçimleri ertelemek için bir araç mı? Ülke zaten kırılgan: CHP’ye yönelik operasyonlar, ekonominin çöküşü (enflasyonun yüzde 70’leri aştığı bir dönemde), çetelerin sokaklara hakimiyeti… Bu ortamda, bir “iç savaş” provokasyonu, her şeyi daha da kaotik hale getirebilir.
bunlar, Kürt toplumunu radikalleştirmenin bir parçası. DEM Parti ile ilk temaslar (İngiliz Kürdistanı tartışmaları gibi) bile, bu gerilimi gizleyemiyor. Halkımız, olası senaryolara karşı hazırlıklı olsun: Bilgi paylaşımı, barışçıl uluslararası gözlemcileri harekete geçirme… Kürtlerin IŞİD’e karşı kazandığı meşruiyeti, bir avuç radikal İslamcıya kaptırmayalım. Bir kez daha “barış” adı altında savaş politikaları devreye sokulabilir. Halklarımızın bu oyunu bozması, provokasyonlara karşı bilinçli durması hayati önemdedir.
Türkiye bir dönüm noktasında. Kürt meselesi yeniden silah ve din eksenine çekilmek isteniyor. Bu sadece Kürtlerin değil, Türkiye’de barış ve demokrasi isteyen herkesin meselesidir. Hüdapar’ın bölgedeki yükselişi, sadece bir parti büyümesi olarak değil, Türkiye’de değişen güç dengelerinin bir yansıması olarak okunmalı.
Önümüzdeki dönemde bu yapı, hem Kürt siyasetinin geleceği hem de Türkiye’nin iç güvenlik politikaları açısından belirleyici bir aktör haline gelebilir. Bu, sadece bir uyarı değil; bir çağrı. Toplumsal barışı, hep birlikte koruyalım. Yoksa yarın çok geç olabilir.