Gazete Emek- Kapitalizm ve sınıflar normalde insan toplumunun doğal yaşamına yani toplumsallığa aykırıdır. İnsan, doğası ve yapısı gereği toplumsaldır ve toplumsal emeğin bir ürünüdür. Bütün insani değerlerin, yaşamsal maddi değerlerin temelinde toplumsal emek ve çaba vardır. Ancak insan, toplumsal olduğu kadar bencildir, egoisttir. İste tarihsel olarak ortaya çıkan ekonomik-politik-kültürel-sosyal tabakalar olan sınıflar, insanlarda ortaya çıkan bu saydığımız toplum karşıtı özelliklerin birer sonucu olmaktadır. Sınıflar, yukarıdan zembille insan topluluklarının içinde gelmedi. Sınıflar bizzat insanların toplumsal özünü kaybetmesi, insanın insanı ezmesiyle, insanın insanı hiçleştirmesiyle ortaya çıktı.

***

Özel mülkiyetin ortaya çıkması, bilginin toplumun aleyhine kullanılması, gücün, mülkün ve iktidarın kutsanması insanı insan karşısında maddi bir nesne haline getirdi. Güç ve iktidar sınıflara yol açtı, kamuya ait maddi değerleri özel hale getirdi. Sınıflı sistemin toplamda altı bin yıl kadar bir geçmişi var. Tarih konusunda bir bilgisi olmayanlar, insanlığın sınıflarla var olduğunu, insanlık var oldu olalı sınıfların olduğunu ve böylece yaşam var oldukça, sınıfların bitmeyeceğini var olacağını düşünüyorlar. Oysaki durum hiçte öyle değildir. Modern tarih ve medeniyet sınıflarla başladı ama insanlık tarihi milyonlarca yıl öncesine dayanır. İlk komünal toplum sisteminin iki milyon yıl sürdüğü biliniyor. Son altı bin yıllık sınıflı sistem, iki milyon yıl sürmüş ilkel komünal toplum sisteminin yanında zamanlama olarak pek bir şey sayılmaz. Biz sadece son 300 yıllık kapitalizmle ve onu aşacak olan sistem olan sosyalizmle ilgili kısaca bir yorum yapalım.

***

Yani kapitalizm kalıcı mıdır, onu aşan bir sistem var mı yok mu, insanlığın geleceği ne olacak konusuna değinelim. Sınıflı sistemler insanda toplumsallığın zerresini bile bırakmayacak şekilde, insanı toplumsallık karşıtı hale getirmiştir. Yani insan kendi zıttı haline gelmiştir. İnsan maddiyat ve mülkiyet konusu oldukça hem toplumsal özden uzaklaşmış hem de insani değerini kaybetmiştir. İnsanın insan karşısında kullaşması, kul ve köle olması bu anlama gelir. Zenginlik sadece maddi zenginlik, para ve mal mülk değildir. Zekası çok iyi olanda, bilgili olanda zengin sayılıyor ve o bilgiyi içinde yaşadığı sistemin lehine kullanırsa, sistemin bir önemli dişlisi ,parçası haline gelir. Nitekim firavundan günümüze kadar, iktidarın, saltanatın, gücün yanında bilgi sihirbazları olmuştur. Yani sistemin akıl hocaları, kalemşörler, sözcüler olmuştur. Kapitalizmde günümüzde kapitalist düzen partileri ve onların temsilcileri, sözcüleri var. Bunlar günümüzün firavunlarının modern akıl hocaları ve sözcüleridir, temsilcileridirler.

***

Dünya kuruldu kurulalı kapitalizm var, zengin ile fakir var ve bu sistem kaderdir, böyle devam edecek ve halkın yapması gerekende, bu sisteme boyun eğmek, itaat etmektir. Halklara ve dünya toplumlarına dayatılan budur. Kaba hatlarıyla toplumu ve dünyayı incelediğimizde, bilimsel-tekniksel gelişimin insanın sosyal gelişmişliğini geçtiğini söyleyebiliriz. İnsan kapitalizmin tekeline girmişse, her şey mal ve mülk konusu, alım satım ve ticaret konusu olur. Nitekim her insan cebinin şişkinliğine göre, maddi gücüne göre insandır. Parası olmayanı insan olarak bile görmeme zihniyeti var. Günümüz insanı kapitalist insandır. Bundan dolayı, kapitalizmin girmediği ve denetlemediği bir yer artık kalmamıştır. Sosyalizmin amacı da, insanı içine girdiği bu bataklıktan kurtarıp, kendi özüne geri getirmektir.

***

Kapitalizm olduğu sürece, bilim-teknik ve bilgi kapitalizmin tekelinde olur ve insanlık mülkiyet ve alım satım konusu olup, köleliği yaşayacaktır. Günümüzde bile hala büyük bir bilgisizlik var. İnsanların hala sosyalizm diye bir sorunları-dertleri yok. Evet, iyi şartlarda yaşama ve  her şeyden faydalanma isteği var ama bunu kapitalistlerden bekliyorlar. Toplumsal çalışma ve üretim koşullarında, kendini doğrudan yöneterek yaşama düşüncesi yok. Kapitalizmin sınırları içinde, göstermelik ve kandırmaya dayalı seçim sistemi içinde, bazı haklara sahip olma ve zengin bir sofraya sahip olma anlayışı var. Toplumda en çok ezilen ve emeği sömürülen, en kötü koşullarda yaşayan, işçi sınıfı olduğu için, devrim ve demokrasi mücadelesine işçi sınıfı önderlik etmeli deniyor. Ancak bu nasıl olacak? Emek ve sınıf bilinci olmayan işçi sınıfı devrime nasıl önderlik edecek? Kapitalizm büyük bir kriz yaşamasına rağmen, günümüzde bile insanların beynini birçok araç ve yöntemle işgal edebiliyor, yaşama yön verebiliyor, hayata hala egemendir.

***

Maddi değerlere, bilime, eğitime, teknolojiye hakim olan güçler, yaşamı yönlendirebilirler. Kim bu saydıklarımıza hakimse, onlar yaşama egemen olurlar, toplumu yönetirler. Her bakımdan fakirliği yaşayan bir toplum ve işçi sınıfı, her bakımdan gelişmiş bir sistem olan sosyalizmi nasıl geliştirecek ve yaşayacak, temsil edecek? Dünyada hala tutarlı bir demokratikleşme bile yok. Kapitalizm her insanın içinde kendisini yaşatabiliyor. Demokratik kültür insanlarda yok denecek kadar azdır. Demokratik kültür olmadan sosyalizm gelişmez. Dünya genelinde sosyalizmi bile kaç tane işçi var? İnsanlar, daha içinde yaşadıkları sistemi bile tanımıyorlar. Sosyalizm bir hayal ve ütopya değildir.  Sosyalizm bir sosyal-toplumsal realitedir. Sosyalizm insanın sosyal gelişmişliğidir. Ama sosyalizme ulaşmak için daha çok ama çok yol yürümek gerekiyor. Sosyalizm öyle kısa sürede ulaşılacak-kurulacak bir sistem değildir. Sosyalizmi geliştirmek ve yaşamak için toplumun her bakımdan gelişmiş olması, donanımlı olması gerekiyor. Sosyalizm slogan atmakla süslü püslü sözler söylemekle kurulmaz.

***

Tutarlı bir demokratikleşme olacak, toplumlar demokratik kültürü içsel hale getirecekler ki sosyalizmin temeli oluşsun. Önce, asgari ölçüde bir dünya barışının olması, savaşların sona ermesi gerekiyor. Katı ulus devletin ve milliyetçiliğin kesinlikle aşılması gerekiyor. Emperyalist savaşların ve milliyetçiliğin olduğu koşullarda sosyalizm gelişim göstermez. Bu bazı sosyalist ülkelerde görüldü. Sosyalizm, savaşların ve sınırların olmadığı, iyi bir demokratikleşmenin olduğu dünya koşullarında, bir dünya sistemi olarak gelişim gösterir ve yaşanılır. Kapitalizm global bir kriz içinde olduğu halde, buna alternatif oluşturacak bir sosyalist dünya hareketi var mı? Kapitalizmin hala varlığını sürdürebilmesi, sürdürmesi çok güçlü olmasından değil, sosyalistlerin alternatif olamamalarından kaynaklanıyor. Sosyalistler 150 yıldan daha fazla bir geçmişe sahip olmalarına rağmen, hala yeterli bir örgütlülüğe sahip değiller ve yaşama hakim olamıyorlar.

***

Devletin ve sınıflı sistem kültürünün insanlar üzerinde yarattığı derin bir etkide hala var tabi ki ama sosyalist hareketlerde de yeterli bir gelişme yok. Yasal zeminde hareket eden birçok sol-sosyalist hareket, çoğu kez sistemin yedeği haline geliyorlar. Yasal zeminde faaliyet yürütüp iktidara gelen sol-sosyalist partilerin yeterli bir demokrasi mücadelesi yürütmeleri ve halk iktidarını adım adım kurmaları gerekirken, bunu yapmıyorlar, bir sağ-muhafazakar parti gibi hareket edip, pasifize oluyorlar. Refahı gelişmiş bazı toplumlarda da bu pasifizasyon durumu var. Yani maddi durumu biraz iyi olan ve refahı yüksek olan toplumlar, kapitalizmle gayet iyi geçiniyorlar ve bu durum aslında toplumda mücadeleyi geliştirme ve sosyalizmin alt yapısını oluşturma konusunda bir hantallık ve pasiflik yaratıyor. Biraz iyi şartlarda yaşama karşılığında, kapitalizmle iyi geçinenler kendilerine sosyalist deseler de, sosyalizmi kuramazlar.

***

Ciddi bir demokratikleşmeyle, toplumun refahını yükselterek, işçi sınıfına ve halka iyi bir siyasi eğitim vererek, kapitalizmi kuşatmak ve ortadan kaldırmak mümkündür. Bazı haklarla yetinmemek gerekiyor. Kapitalizm var olduğu sürece, refahın yüksek olmasının ve bazı hakların garantisi de yoktur ve kapitalizm kriz yaşadığında bu hakları kesmek isteyecektir. Hem emek ve üretim sürecine yön vereceksiniz ve hem de kendi kendinizi yöneteceksiniz. İşte bunun adı sosyalizmdir, sosyalitedir, toplumsal gelişimdir. Sosyalizm hala kitaplarda bilgi ve ideoloji olarak bekliyor, bekletiliyor. Artık sosyalizmin yaşama ve insanlığa, dünyaya yön vermesinin zamanı geldi. Sosyalizm insanın toplumsal hakikatidir. Kapitalizmde insanlar sürekli durumlarında şikayetçi olurlar, yakınırlar, işsiz kalırlar, açlıktan bile ölürler, bazen ölüyorlar da. Sosyalizm insanın gerçek anlamda yaşadığı sistemdir. Sosyalizmde oturmak yok, çalışmak var. Ama birileri zengin olsun diye çalışma yok, insanın mal ve mülk olma konusu yok. İnsan çalışır ama yaşamak için çalışır, hayatını idame etmek için üretir. İnsanın ürettiği insanın hizmetine verilir, birileri pazarda satıp zengin olsun diye değil. Sosyalizmde alım satın konusu yok. Yani sosyalizm insanın gerçek anlamda insanlaştığı sistemdir. İnsanın yüceltildiği sistemdir.

***

Sosyalizmde grev yapmak zorunda kalınmaz, maaşımıza zam istiyoruz demezsiniz, insanca yaşamak istiyoruz diye alanlara çıkmazsınız. Çünkü sosyalizm bütün güzelliklerin yaşanıldığı, ekonomik bolluğun olduğu bir sistemdir. Ama sosyalizmi kurmak için çok iyi bir bilgi birikimine, çok iyi bir kültürel düzeye, iyi bir siyasi-sosyal eğitime ve çok iyi bir ekonomik üretime, zenginliğe ihtiyaç var. Bazı sosyalist ülkelerde bu saydıklarımızın hiçbiri tam olarak olmadı, bu yüzden sistemde geriye dönüş yaşanıldı. Sosyalizmde herkese iyi bir sosyal ve siyasi eğitim verilir. Eğitimli olan bir toplum ancak kendi kendisini yönetebilir. Kapitalizmde şimdiki haliyle toplum kendi kendisini nasıl yönetecek? Seçimlerde göstermelik olarak, bakın siz seçtiğiniz vekiller aracılığıyla kendi kendinizi yönetiyorsunuz diye, yıllarca kandırılırlar ve kapitlistler de emek sömürüsü yaparak, bütün insani değerleri yok ederek, toplumu yönetirler. Sosyalizmde bütün bu kötü gidişat yok edilir, insan iyi bir insani ölçüye sahip olarak, kendi sosyal özüne uygun olarak yaşar. İnsanın sosyal özü de sosyalizmdir. Yani toplumsallıktır.

Editör: TE Bilişim