Gazete Emek- Kadercilik inanışına göre bize yaşanmış ve yaşanacak olan her şey önceden Allah tarafından yazılmış ve belirlenmiştir. İnsanın hayattaki rolü ise bu yazılmış olanı sahnelemektir. Fakat bu düşünce kendi içinde çok ciddi sorunlar taşımaktadır. Bu sorunlara geçmeden önce Kadercilik yani levh-i mahfuz ile ilgili şunlar belirtilebilir. Yazgıcılığın bilimsel, ve felsefi yanına fatalizm ve determinizm denirken Tanrısal yorumuna ise Ceberriye denmektedir. Bu üç terim özünde insanın iradi olarak özgür olmadığını insan eylemlerinin doğa yasalarınca ya da kendi ötesindeki bulunan olaylarca belirlendiğini saptar. Bu perspektifin dini yorumuysa ‘Her şey Allahtan gelir, Her şeyi Allah belirler’ şeklindedir. 

 

 

Aslında Kader tartışması karşımıza Emeviler zamanında ve onlardan sonra çıkmış bulunmaktadır. Emeviler çok zulüm ve haksızlık gerçekleştirdiler. En başta Hz. Hüseyin’i ve peygamber soyunu şehit ettiler. Tüm bu eylemler için ‘Allah zaten bunları yazmıştı, bize bunları Allah yaptırdı’ dediler.  Yani kadercilik anlayışı bir bakıma Emevilerin ve o dönem sultanlarının kendilerini aklama hamlesi olarak şekillendi. İşte bu ideoloji tamda Karl Marks’ın söylediği sözleri doğrulamaya başlıyor; "Din afyondur" İktidarlar, ezilen halkları, zulme uğrayanları işte bu tür çarpıtılmış dini argümanlar kullanarak uyutuyor. Yakın siyasi geçmişimiz de Erdoğan hayatını kaybeden 301 Soma maden işçisi için ‘Kader’ demişti. Böylece ‘işçi hakları meselesini, tedbir iş ve işçi güvenliği sorununu sermayedar ve işçiler arasında yaşanan sınıf çelişkisini Allah’a havale etmişken halkların öfkesini de kendince törpülemişti. Yakın günlerde İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun benzer bir açıklaması oldu Soylu; ‘’Sadece bizim yaptıklarımıza bakmayın. Biz kendimiz yapmıyoruz. Biz inanıyoruz ki; Bize yaptıran Allah’tır. Bize yaptıran Allah’tır. Bize yaptıran Allah’tır.’’ dedi, evet üç kere güçlü bir sesle vurguladı. Ve bütün sorumluluğu, gediği, yanlışı, siyasi hatalar bilançosunu, ekonomik altüst oluşu Allah’a havale etti. 

 

İslam bilgini ve düşünce insanı Ali Şeriati kader konusunda ise şu önemli tespitte bulunmaktadır; ‘’Kaza ve Kadere, insanın irade gücünü göz ardı ederek inanmak, insanı yok saymak ve sorumluluğunu iptal etmektir’’ Biz, Din ve dini argümanlarla halkları kandırmak ve kendilerini aklamak isteyen insanlara en sağlam kaynaktan cevap verelim; İsra 13. Ayet şöyledir: ‘’Her insanın sorumluluğunu omuzuna yükledik. Kıyamet gününde insana, açılmış vaziyette önüne konulacak olan bir kitap çıkaracağız.’’ Ayette de belirtildiği gibi her insan kendi emellerinden ve davranışlarından sorumludur. Aksi taktirde özgürlüğü olmayanın sorumluluğu da olamaz. Kaldı ki bunun tersini düşünürsek haşa faşist diktatörlük sistemlerini en vahşi şekilde uygulayan Hitler, Salazar, Franco, ve Mussollini’de ‘o zaman kaderi gerçekleştirdiler’ der ve kendilerini sorumlu tutamayız. Yaptıklarının Allah tarafından emredildiğini, yazıldığını, Süleyman Soylu'nun üç kere vurguladığı gibi ‘’yaptırıldığı’’ çıkarsamasına ulaşırız. Bu yüzden kadercilik meselesini iyi tahlil etmek üzerinde düşünmek gerekir. Bu konuda  Son sözü Kur’an’ a bırakalım. ‘’Herkes kendi yapıp ettiğinin hesabından kendisi sorumlu olacaktır.’’(Tur-21. Ayet.)


 

Editör: TE Bilişim