Gazeteemek- Dünyadaki önemli gazetelerde Türkiye'deki referandum sonuçlarına ilişkin değerlendirmeler geldi. New York Times ve Le Monde'de yer alan baş yazılarda Cumhurbaşkanı Erdoğan eleştirildi. 

New York Times'ta bugün yer alan başyazıda şunlara yer verildi; “Türkiye’nin anayasa değişikliği referandumuna ilişkin söylenebilecek en iyi şey, halkın yüzde 48.7’sinin, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın dikta yönetimini sağlamlaştırmak için şimdiye kadarki en ölçüsüz hamlesine karşı koyması. Pazar günü oyların yüzde 60’ını kazanmayı bekleyen Erdoğan, Ankara ve İstanbul gibi büyük şehirleri kaybetti. Erdoğan’ın meşruiyeti, uluslararası gözlemcilerinden gelen seçim usulsüzlükleri iddialarıyla daha da sarsıldı.”

Resmi sonuçların yayınlanmasıyla birlikte, Türkiye’nin ‘dengesiz ve intikam peşinde’ bir adamın eline kalacağı belirtilen yazıda, Avrupa ile Müslüman dünyası arasında on yıllardır ‘köprü vazifesi’ gören Türkiye’nin demokratik yapıya ve değerlere neredeyse hiç saygı duymayan birinin yönetiminde istikrarlı ve refah bir geleceğe sahip olup olamayacağı sorgulandı.

Erdoğan’ın 2003’te başbakan seçildiğinde, Türkiye’yi Müslüman bir demokrasi modeli haline getirmeye bağlı göründüğü belirtilirken, “Erdoğan son yıllarda muhalifleri, orduyu, akademiyi ve medyayı agresif bir şekilde bastırdı. Darbe girişimi daha da ileri gitmesine bir bahane oldu” dendi.

“Referandum sürecindeki kampanyalar da benzer bir ‘tehdit iklimi’nde geçti” diye devam edilen yazıda, Erdoğan’ın değişiklik tekliflerine destek verenlerin medyaya hükmettiği, karşı çıkanların ya dövüldüğü ya da vurulduğu belirtildi: “Muhalefet partileri bazı oy pusulalarında mühür olmadığını ifade etti ve oy sahteciliğine ilişkin en az üç örneğin kamerayla kaydedildiği görüldü.”


Le Monde: Türkiye tek bir adama kaldı


Fransa’nın saygın gazetelerinden Le Monde, Türkiye’nin ‘tek bir adama kaldığını’, o adamın da ‘ülkenin başındaki felaketlerin sorumlusu’ olduğunu iddia etti.

‘Evet’ oyuyla Erdoğan’ın neredeyse tüm yetkileri kuşandığını yazan gazete şu yorumu yaptı: “Türk politik rejimi tabiatını değiştirdi. Parlamenter demokrasiden AKP’nin İslamcı muhafazakar parti lideri için ısmarlanmış aşırı güçlü bir başkanlık sistemine geçti.”


Türkiye’nin 20’inci yüzyılın bitiminde laik sol olarak tanımladığı CHP ve AKP’yle birlikte demokrasinin gelişim gösterdiği, NATO üyesi, AB üyeliğine aday ve bölgesinde dengelerin kurulması için anahtar rolde bir ülke gibi göründüğünü belirten Le Monde, “İslam ve demokrasinin bir arada varolduğu, ekonomik başarı (Türkiye dünyanın 15’inci büyük ekonomisi) ve nüfus dinamizmiyle (80 milyon) gelişmekte olan güçler grubuna girmeyi sağlayan bir ‘Türkiye modeli’nden bahsediliyordu. Bu yaklaşık 10 yıl boyunca sürdü, ta ki 2003’te başa geçen Erdoğan otoriter yönelimlere teslim olana kadar” dedi.


Rejim değişikliğinin Erdoğan’a yürütme ve yasamada mutlak kontrol yetkisi vereceğini kaydeden Le Monde, Türkiye’nin ‘tek bir adamın kaprisine kaldığını’ belirtip artık iki Türkiye bulunduğu yorumunu yaptı.


Başyazıda Türkiye’nin zaman zaman Avrupa Birliği’nin anlamakta zorlandığı çok sayıda travmadan da geçtiği belirtilerek, Suriyeli mülteci sorunu, Türkiye’nin doğusundaki çatışmalar ve darbe girişimini bunlara örnek olarak sayıldı.


Erdoğan’ın Suriye’de radikal İslamla hareket ederek bir maceracılığa giriştiğini de kaydeden Le Monde, başyazıyı şöyle noktaladı: “Ülkesinin başındaki felaketlerin sorumlusu büyük ölçüde Erdoğan. En ufak bir eleştiriye gelemeyen, Avrupalı meslektaşlarına sövmeye hazır ve ‘küresel bir komplo’dan söz eden bu adam ısmarlama bir güçle donatıldı. Bu ne Türkiye için ne de Avrupa için iyi bir şey.”

Kaynak: Diken

Editör: TE Bilişim