Gazete Emek- Prof. Dr. Mesut Yeğen, vekilliği düşürülen HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu ve aynı gün içinde HDP’ye yönelik açılan kapatma davası hakkında bir yazı kaleme aldı.

Hakkında siyaset yasağı istenen Altan Tan’dan çözüm süreci ve Hakan Fidan’a ilişkin dikkat çeken sözler

İktidarın bu hamlesini ‘Siyasi mühendislik’ olarak niteleyen Mesut Yeğen’in kaleme aldığı yazının tamamamı şu şekilde:

Aynı güne denk geldi, bir ilişkisi de var şüphesiz, ancak Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun milletvekilliğinin düşürülmesiyle HDP’ye kapatma dava açılması aynı türden işler değil sanki. İlki, mahsus kimliğiyle ve bir vekil olarak Gergerlioğlu’nun yaptıklarıyla, ikincisiyse iç içe geçmiş iki siyasi mühendislik girişimiyle ilgili görünüyor.

 İlki spesifik olarak Gergerlioğlu’yla, ikincisi ise Türkiye ve Kürt siyasetini düzenlemekle ilgili işlere benziyor. Eski günlerde olsaydı, ilki devletin, ikincisi iktidarın operasyonu deyip geçerdik, ama malum bu ikisi arasındaki farkın kapandığı zamanlardayız.

 Tahminim şu: Gergerlioğlu herkes için insan hakları mücadelesi vermeyi dindar olmayan bir vekil ya da vekil olmayan bir dindar olarak yapsaydı ya da yaptıklarını en azından bu kadar kararlı ve enerjik bir biçimde yapmasaydı muhtemelen devletin hışmına maruz kalmaz, vekilliği düşürülmemiş olurdu. Dindarlığı, yürüttüğü insan hakları mücadelesinin meşruiyetini arttırıp geleneksel olarak bu mücadelenin etki alanının dışında kalanları da etkilediğinden, vekilliği, çalışkanlığı ve kararlılığı da yürüttüğü mücadelenin etkisini arttırdığından Gergerlioğlu bir devlet operasyonuna maruz kalmış görünüyor. Daha önemlisi: Dindar bir vekil olarak verdiği insan hakları mücadelesinin sınırlarını ‘FETÖ’den mahkûm edilenlere ve yakınlarına kapatmış olsaydı muhtemelen vekilliği yine de düşürülmezdi Gergerlioğlu’nun.

TIKLAYIN -Banu Güven ile Nedim Şener'den Twitter üzerinden sert tartışma: Nedim yazanı iyi oku

Gergerlioğlu’nun affedilemez olan işi bu oldu galiba: Ölenlerinin defnedildiği yere “hainler mezarlığı” denmesi düşünülmüş bir camianın mensuplarını hak sahibi insanlardan, hak sahibi kullardan görmek. Devletin, Merve Kavakçı’nın başörtüsüyle Meclis’e girdiğinde duyduğumuz “burası devlete meydan okunacak yer değildir, haddini bildiriniz” ünlemesini Gergerlioğlu’nun vekilliğinin düşürülmesinde bizzat duymadık doğru, ama bir yerlerde fısıldandı belli ki; tam da bu son dediğim iş yüzünden.

Özetle, Gergerlioğlu’nun vekilliğinin düşürülmesinin HDP’yi kapatarak geliştirilmek istenen siyasi süreçle bir ilişkisi elbette var; ama zayıf, ikincil bir ilişki bu. Gergerlioğlu’na reva görülen daha ziyade, dindar bir vekil olarak ve herkesin şahit olduğu bir samimiyet, kararlılık ve çalışkanlıkla ‘FETÖ’den mahkum edilenleri ve yakınlarını dışarıda bırakmayan bir insan hakları mücadelesi yürütmesiyle ilgili gibi geliyor.

CNN Türk’te Altan Tan ile Hulki Cevizoğlu arasında PKK kavgası: Cevizoğlu yayını terk etti

HDP’nin kapatılması talebiyle açılan davaya gelince…

 SİYASİ MÜHENDİSLİK

 HDP’den önce HEP ve ardılı 4 siyasi parti Anayasa Mahkemesi tarafından kapatıldığından dolayı HDP’ye açılan kapatma davasını bu ‘kapatma geleneğinin’ bir parçası olarak görmek mümkün. “Kürt hareketi, Kürt siyaseti bir kez daha parti kapatmak vasıtasıyla ‘terbiye edilmek’, sınırlara çekilmek isteniyor” denip, açıklanabilir bugünkü kapatma süreci. Ancak, HDP’ye açılan davanın zemini, zamanlaması ve kapsamı önceki kapatma davalarından farklı ve bu farklılıklar bugünkü davayla elde edilmek istenenin Kürt siyasetini ‘terbiye etmekten’ fazla olduğuna işaret ediyor.

Bugünkü davanın farklılıkları şunlar… İlk olarak bir eksiklik var: Ortada kapatma davasını ‘anlaşılır’ kılacak bir PKK faaliyeti ve bundan kaynaklanan bir toplumsal infial durumu yok. PKK Türkiye içinde minimize edilmiş olduğundan ve neredeyse fiili bir çatışmasızlık durumu süregittiğinden ortada kapatma davası üzerinden ‘yatıştırılması’ düşünülebilecek bir kamuoyu yok.

İkinci farklılıksa bir fazlalıkla ilgili. Fazlalık da şu: Geçmişten farklı olarak bugün parti kapatmayı zorlaştıran bir mevzuat var. Kapatma kararının alınabilesi için Anayasa Mahkemesinin 15 üyesinden 10’unun evet demesi gerekiyor; hem de parti kapatmak doğru değildir fikrinin çoğunlukça doğru kabul edilmesiyle geçen senelerin ardından.

Üçüncü farklılık zamanlamayla ilgili: 2015-6’da başvurulmayan, olağanüstü hal ortamında yapılması düşünülmeyen bir iş ‘olağan’ bir dönemde yapılmak isteniyor. Bu da bir zamanlama ‘aksaklığı’ durumuna işaret ediyor.

Son farklılık da kapsamla ilgili. Bugünkü kapatma davasının kapsamı belli ki Bahçeli’nin ‘bir daha açılmayacak biçimde’ uyarısına uygun şekilleniyor. Yüzlerce ismin siyasi yasaklı kılınmak istenmesi bugünkü kapatma girişiminin ‘farklı’ olacağına işaret ediyor. Kürtlerce kurulmak istenen iki partinin kuruluş dilekçelerinin İçişleri Bakanlığınca kabul edilmediği hesaba katılacak olursa, bugünkü davanın kapsamının yüzlerce ismi siyaseten yasaklı kılmanın ötesine geçebileceği bile düşünülebilir.

Türkiye siyasetini meşgul edip şekillendiren diğer mesele ve dinamiklerle birlikte düşünüldüğünde, bütün bu farklılıklar HDP’yi kapatma girişiminin Kürt siyasetini terbiye etmeye kalkışmanın ötesine geçen hedefleri olduğunu gösteriyor.

İki esas hedefin olduğunu düşünüyorum: Gerçekleşirse ikinci hedefin askıya alınmasına yol verebilecek öncelikli hedef, bildik siyasi mühendislik işleriyle gerçekleştirilebilecek türden: Cumhurbaşkanlığı sistemini ayakta tutacak bir siyasi kompozisyon oluşturmak.

Bu ilk hedefe kesinkes ulaşılırsa askıya alınabilecek, ulaşılmadığı takdirdeyse kati surette peşine düşülecek görünen ikinci hedefse, benzetmeyi devam ettirmek gerekirse, kaba marangozluk işleriyle erişilebilecek bir hedefe benziyor: Bir kısmı kapatma davası vasıtasıyla, bir kısmı da ardından gelebilecek tasarruflar üzerinden, Kürt siyasetini felç edip, Türkiye’nin siyasi dengelerini etkileyebilecek kapasiteden mahrum etmek. Gerçekleştirilmesi zor görünse de, ‘farklılıkları’ HDP’yi kapatma davasının zamansal açıdan ikincil hedefinin bu olduğuna işaret ediyor.

Kapatma davasının öncelikli hedefi çoktandır peşinde olunan, başka vasıtalarla erişilmeye çalışılan bir hedef: 2019 seçimlerinden beridir iktidar aleyhine seyreden iktidar ve muhalefet dengesini iktidar lehine çevirmek ya da cumhurbaşkanlığı sistemini devam ettirebilecek bir iktidar kompozisyonu oluşturabilmek. Bir dönem Akşener’i ‘evine’, cumhur ittifakına dönmeye davet ederek ulaşılmaya çalışılan bu hedef, Akşener’in davete icabet etmemesiyle erişilebilir olmaktan çıktı. HDP’yi kapatmak girişimi aynı hedefe bu kez ikili bir hareketi zorlayarak erişmeyi esas alıyor.

 Kapatma davası etrafında köpürtülecek tartışmanın yaratacağı gerilimin üretebileceği ilk hareket CHP ve İYİ Parti’nin HDP’den uzaklaşması ve içinde HDP’nin olmadığı bir muhalefet cephesinin kurulması olabilir. İkinci hareketse HDP’nin muhalefet blokundan uzaklaşması, boykot ya da kendi cumhurbaşkanı adayını çıkarmak gibi seçeneklerin peşine düşmesi olabilir. Her iki hareket de iktidar-muhalefet dengesini iktidar lehine çevirmeye yetebilir. Kaldı ki, bu iki hareket gelmezse aynı etkiyi biraz zorlanarak da olsa üretebilecek üçüncü bir hareket söz konusu olabilir. Muhalefet cephesi, içinde HDP olduğu halde yola devam ettiği takdirde, İnce ve Özdağ’ınkiler gibi yeni partilerle cumhurbaşkanlığı sisteminin devam etmesini temin edecek bir siyasi kompozisyon oluşturulabilir.

 Kapatma davasıyla peşine düşülmüş görünen bu türden bildik bir mühendislik işine benziyor. Ancak, davanın zemini, zamanlaması ve bilhassa da kapsamı, olur da bu mühendislik işi becerilemezse ve hatta belki becerilse bile peşine düşülmüş başka işlerin de olduğu izlenimi veriyor. Marangozluk kabilinden işlerden söz ediyorum.

Ayhan Bilgen’den HDP açıklaması: Çaresizliğin ve tıkanmanın kaçınılmaz bir sonucu olmuştur

MÜHENDİSLİĞİN ÖTESİNDE      

Ortada fol yok, yumurta yokken ve neredeyse Bahçeli’nin ittirmesiyle ve ‘bir daha açılmamak üzere’ uyarısıyla açılmış olması, kapatma davasının marangozluk kabilinden işlerin başlama vuruşu olabileceğini gösteriyor. Aslında, Cumhur İttifakı, iktidar ya da devlet, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin devamını temin etmekte kararlıysa, siyasi mühendisliğin ötesine geçen düzenlemeler yapmaları kaçınılmaz çünkü, yukarıda sözünü ettiğim ikili ya da üçlü hareket gerçekleşmeyebilir.

Gara Operasyonu ve dokunulmazlıklar meselesinde CHP’nin ve ama bilhassa da Akşener’in, kendilerinden beklenen HDP’den uzaklaşma hamlesini yapmamış olmaları, kapatma davası etrafında yapılacak mühendislik işlerinin de çalışmayabileceğini gösteriyor. Keza, HDP’nin kendi içine çekilme, üçüncü yola düşme gibi seçenekleri kullanmaya niyetli olmaması da HDP’den kopmuş bir muhalefet cephesi tasarımının gerçekleşmeyebileceğini gösteriyor.

Kaynak: Perspektif

Editör: TE Bilişim