Türkiye'de bir anda gündemimize siyanürle intihar diye bir şey girdi. Çevremdeki birçok kişi siyanür nedir, etkisi nasıl oluyor, ne kadar sürede öldürüyor, nasıl temin ediliyor gibi sorular sormaya başladı. Birçok kişi araştırmaya başladı.  Daha önce büyük ekonomik krizler yaşandığında insanlar kasa fırlatıyor, sokağa çıkıyor, hatta çok büyük bir çıkmaza girerse kendini yakıyordu ama siyanürle intihar diye bir şey yoktu. Türkiye'de son 20 gün içinde 3'ü çocuk olmak üzere en az 11 kişi siyanür zehirlenmesi nedeniyle yaşamını yitirdi. Toplumda bir anda herkes bu ölümleri konuşmaya başladı. RTÜK ve hükümet de hemen devreye girerek siyanürle ölüm haberlerinin verilmemesini istedi. 

Evet, intihar haberleri gazetecilerin yüz yıldır sınandığı bir alan. Nasıl verilmesi gerektiğine dair tartışmalar hem iletişim fakültelerinde hem de haber merkezlerinde çok çok sık yapılıyor. Teşvik edici olmaması adına neler yapılabilir? Bu haberlerin verilmemesi intiharların sayısını düşürebilir mi? Zaman zaman bu yönde araştırmalar yapılıyor ve intihar haberlerinin sık verilmesi intiharları tetikleyebilir gibi sonuçlar da çıkıyor. Ama asıl üzerinde durulması gereken intiharlar mıdır yoksa bu intiharlara yol açan sebepler midir? 

Bence sebepleri üzerinde durulması intiharların oranını daha çok düşürebilir. Sadece son bir ayda 50 binden fazla yeni kişi işsizler ordusuna dahil oldu. Bu kadar büyük bir ekonomik kriz yaşanırken, insanlar bu kadar büyük bir çıkmaza girerken ülkede hiçbir şey yokmuş gibi davranmak insanları daha büyük bir umutsuzluğa itiyor. Her ne olursa olsun hiçbir şey intiharların sebebi olmamalıdır. En zifiri karanlıkta bile mutlaka bir umut ışığı vardır. Ülkelerinde büyük savaşlar olan her şeylerini kaybedip yüzde 1 bile yaşam ihtimali olmayan insanların nasıl deniz aşırı ülkelere göç ettiklerini görmek lazım. Bu insanlar yüzde 99 kaybetme ihtimaline karşı yüzde 1'lik bir yaşam ihtimali için büyük bir mücadele veriyor. 

Kimileri kaçak olarak çıktıkları mucizevi yaşam mücadelesini kıl payı da olsa başarıyor kimileri ise bir çocuğunu kurtarmak için kendisini feda edebiliyor. Bu insanların her şeye rağmen nasıl bir yaşam mücadelesi verdiğini görmek lazım. Ülkelerinde evleri yıkılıyor, toprakları ellerinden alınıyor, nefes almalarına dahi izin verilmiyor. Bu insanlar çok kolay bir yolu seçip siyanürle kendilerini ve çocuklarını yok edebilirlerdi; ama yapmadılar. Çünkü "yaşamı uğruna ölecek kadar çok seven" yüzbinlerce insan var. Bu insanların yaşamları ve mücadeleleri herkese örnek olmalıdır. 

Şengal'de, Afganistan'da, Pakistan'da, Suriye'de, Filistin'de Afrika'nın en yoksul bölgelerinde insanların nasıl bir yaşam mücadelesi verdiğini hiç mi görmüyoruz. Sadece Türkiye'de 4 milyonun üzerinde mülteci var. Bunların büyük bir bölümünün hiçbir şeyleri yok. Görüldükleri her yerde büyük bir hor görülme ve hakaretle karşılaşıyorlar sürekli. Türkiye'nin bazı otogarlarına bir gidin bakın. Afganistan'dan bir yudum yaşam için günlerce otogarlarda kalan insanları görün. Bu insanlar yaz kış demeden günlerce daha iyi bir yaşam ihtimali için bekliyorlar. 

Otogarların içine dahi alınmıyorlar. Otogarların dışında günlerce doğru düzgün bir ekmek yemeden, bir kere bile banyo yapmadan çocukları için kendileri için bekliyorlar. Sizce bu insanlar için siyanürle yaşamlarına son vermek daha mı iyi ihtimal! Hayır, bu insanlar çocuklarına zarar gelmesin diye binlerce kilometrelik yolu, açlığı, sefaleti, hor görülmeyi göze aldılar. Bu insanlar benim gözümde çok değerlidir, çok kıymetlidir. 

Bu durumları yaşamış daha sonra Avrupa'da Amerika'da çok güçlenmiş bilim insanları, aydınlar, sanatçılar, iş insanları var. Onların yaşam hikayelerini biraz okuyun. Siyanürle intihar edenlerin yaşadıkları zorlukların yüz kat fazlasını yaşadılar. Örneğin Antalya'da geçtiğimiz haftalarda bir kişi 10 aydır kirasını ödeyemediği için evden çıkması istenmiş ve girdiği büyük borç yükü nedeniyle kendisini eşini ve iki küçük kızını da zehirleyerek intihar etmişti. Yahu babaları, anneleri cezaevinde olan yüzlerce, binlerce çocuk var. Sen de bu borçlar nedeniyle en kötü ihtimal cezaevine girerdin, olmadı başka bir yöntem bulurdun. Ama hiçbir sebep senin, eşinin ve o çocuklarının ölümüne sebep olmamalıydı. Hadi, onu da bırak hiçbir gerekçe kendisiyle birlikte o çocukları götürmesini meşrulaştıramaz. 

Bu kişi ne olursa olsun bir katildir. Bu intiharları meşrulaştıran herkes de bu çocukların katili ile suç ortağıdır. Çıkın bu sebepleri ortadan kaldırmak için her şeyi yapın, protesto edin, bağırın, çağırın, başka ülkeye göç edin, başka yöntemler deneyin ama kendinizi ve çocuklarınızı öldürmeyin. Burada amacım ülkede yaşanan büyük ekonomik kriz ve kaosu meşrulaştırmak değil. Aksine bütün dikkatlerin bu yöne çevrilmesini sağlamaktır. Ama hiçbir sebep bir çocuğun ölümüne yol açmamalıdır. 

Hiçbir çocuğun ölümü birilerinin politikalarını hayata geçirmesi için yol açmamalıdır. Hiçbir ideoloji, hiçbir din, hiçbir savaş, hiçbir sebep bir çocuğun dudaklarını bükecek kadar değerli ve kutsal değildir...