Gazete Emek-Eski Kızılay Başkanı Talat Yılmaz’a, gündemdeki Kızılay'ın AHBAP'a çadır satışına ilişkin “1868 yılında kurulmuş, insanlık hizmeti yapan bir kuruluşu, ticari işletmeye çevirirseniz, altında kalırsınız” dedi. Yılmaz, uluslararası Kızılhaç ve Kızılay derneklerinin deprem bölgesinde bulunmamalarına yönelik de "Eğer siz derneklerin bağımsızlığına müdahale ederseniz, devlet kontrolü altına girer ise diğer ulusların Kızılhaç ve Kızılay dernekleri muhatap olmaktan çıkıyor. Bizim afetle ilgili yetkinin AFAD’a devredilmesi ve Kızılay’ın devre dışı bırakılması sebebiyle uluslararası Kızılhaç ve Kızılay dernekleri maalesef karşılarında bağımsız ve tarafsız bir dernek bulamadıklarından ülkemize kendilerinde bulunan yardım malzemelerini gönderemediler" dedi.

2004-2005 yılları arasında Kızılay Başkanlığı yapan Talat Yılmaz, Kızılay'ın "çadır ve gıda satışı" yapmasıyla ilgili soruları sosyal medya fenomeni olan kızları (@yılmazsisters) ile çektiği videoda yanıtladı.

"Ayrı şirketimiz yoktu, benden sonraki dönemde git gide şirketleştiler"
Talat Yılmaz, Kızılay'ın AHBAP'a çadır satışı yapmasıyla ilgili "17 Ağustos 1999 depreminden sonra özellikle iktidar 2005'ten sonraki dönemde AFAD, Acil Afet Yönetimi Başkanlığı kuruldu. Kızılay'ın üzerinden bir sürü görevi AFAD üstlendi. Denildi ki 'Kılızlay bu kadar afetle mücadele etme gücü ve organizasyonuna sahip değil. Bu yükü almamız lazım.’ Bunlardan birisi Kızılay’ın yapması gereken iş; tespit edilmiş oranlarda stoklama yapmak. Bu stoklamanın içerisinde insanların böyle bir durumda nelere ihtiyacı var denildiğinde barınmaya, beslenmeye, sağlığa, hijyenik şartlara ve psikolojik desteğe ihtiyacı var. Şimdi Kızılay ne yapmış? Kızılay holdingleşmiş. Bir sürü yük üzerinden alınınca şirketler kurmuş. Benim zamanımda böyle değildi. Sadece maden suyu tesisimiz vardı. Bizim ayrı şirketimiz yoktu. Benden sonraki dönemde git gide şirketleştiler” dedi.

Neden insanlar birdenbire AHBAP Derneğine yöneldiler?

“Bu ülkede bir sürü çadır üreten kuruluş var” diyen Talat Yılmaz, sözlerine şöyle devam etti:

“Sizin vazifeniz çadır üreticilerine afetler de kullanılabilecek standartlarda çadır ürettirmek, denetlemek. Çadır üretmezsiniz yani bu hantallık olur. Kızılhaç’ın da böyle bir vazifesi yok. Onlar satın alırlar. Tespit edilmiş standartlardaki ürünleri satın alırlar. Kızılay’ın belirli bir miktarda bir çadır stoklaması var. Bu arada gerçekten her il için her bölge için esas organizasyonu yapan, koordinasyonu sağlayan AFAD. Büyük stoklar AFAD’ın stokları. Neden insanlar birdenbire AHBAP Derneğine yöneldiler? Bu bir güven meselesi. Demek ki Kızılay’ın başındaki insanlar, bu güveni sağlayamadığından ötürü insanlar oraya yöneldi. Kızılay, herhangi bir şekilde siyasi, dini, mezhebi, cinsi bir yola sapamaz. Bizim vazifemiz insan. İnsana hizmet etmek. Kızılay geçici bir süre insanların barınmasını ve beslenmesini, hijyenini sağlamakla yükümlü. Kızılay’ın elinde stoklar var, bu stokları acilen AFAD’a göndermesi lazım. AFAD’ın belirlediği yerlere Kızılay gönderecek. Peki AHBAP nereden çıktı?

-Sizde çadır var mı?

-Var.

-Kaç tane var? --2050, biz bunları yurt dışı için üretmiştik ama size verebiliriz.

Sen zaten vereceksin mecbursun. Onu göndermek zorundasın. O zaman Kızılay diyecekti ki AHBAP Derneği’ne, Haluk Levent’e ‘biz bu çadırları zaten gönderiyoruz, size satacak çadırımız yok. Lütfen siz elinizdeki imkanlarla başka ihtiyaçları karşılayın veya özel sektördeki üreticileri bulun, onlardan alın’ demeliydi. Kızılay bunu yapmadı. Hazır bunlar gelmişken parayı aldı. O zaman biz daha farklı bu imkanları, daha farklı yerde kullanmamız ve sayıyı arttırmamız mümkünken kaynağı yanlış kullandık.
Haluk Levent açıklama yapmış ‘Biz ayrıca 30 bin adet aileye yetecek konserve ve barbunya aldık’. E kardeşim yani onu da Kızılay bir yerlerden aldı. Siz neden Kızılay’ın elindekini alıyorsunuz? Zaten Kızılay o 30 bini gönderecek mi, sen de git başka yerden al, 60 bin olsun.”

"AHBAP’a, zaten Kızılay’a bağışta bulunmayanlar bağışta bulundu"
"Kızılay'dan çadır alan AHBAP da itibar ve güven kaybediyor" diyen Yılmaz, "Burada etik ve ahlaki kurallar var ya. Diyebilirdi ki Kızılay ‘Biz zaten gönderiyoruz, siz başka ihtiyaçları karşılayın veya başka üreticilerden çadırları temin edin’. AHBAP’a zaten Kızılay’a bağışta bulunmayanlar bağışta bulundu. Sen niye şimdi o bağışı alıp Kızılay’a verdin diye buradan da AHBAP da itibar ve güven kaybediyor. Liyakat şart, iş bilmek şart, başarmak şart. Siz küçük ölçekli kişiye yönelik yardımlar yapan bir Haluk Levent kurumu ama büyük bir felakette neyin nereden, nasıl temin edileceği büyük bir organizasyon. Siz bu işe ya hiç soyunmayacaktınız. Soyunduysanız da bu şekilde yapmayacaktınız. O zaman yanlış yaptınız” dedi.

"İnsanlık hizmeti yapan bir kuruluşu, bir ticari işletmeye çevirirseniz altında kalırsınız"
Kızılay’ın çadır tekstil iştiraki olmasını ve holdingleşmesini “Lüzumsuz” diye yorumlayan Yılmaz, şunları söyledi:

“Böyle bir işi olmaması lazım. Bu ülkede bu işleri yapan yüzlerce şirket ve atölye var. Siz paranız varsa gidersiniz, alırsınız. Gerekli standartlarda, kontrol ettirilerek, her türlü güvencesi temin edilerek üretilmiş malı alırsınız. Beğenmediğinizi iade edersiniz. Şartları sağlamıyor dersiniz. Sizin böyle bir holdingleşmeye, büyük bir kuruluş olmaya ihtiyacınız yok. 1868 yılında kurulmuş, insanlık hizmeti yapan bir kuruluşu, bir ticari işletmeye çevirirseniz altında kalırsınız.”

"Kızılhaç ve Kızılay dernekleri Türkiye'de karşılarında bağımsız ve tarafsız bir dernek bulamadı"
Dünya Kızılhaç ve Kızılay Örgütlerinden Türkiye’ye yardım geldi mi? sorusuna ise Yılmaz,  şöyle yanıt verdi:

“Daha önceki depremlerde uluslararası yardım kuruluşları, Kızılhaç, Kızılay dernekleri bize yardıma gelirlerdi ama bu büyük felakette diğer ülkelerin bu derneklerini bölgemizde olmadığını gördüm. Biliyorsunuz bir Kızılhaç komitesi var. Bu komite 1863 yılında İsviçre’de kurulmuş. Merkezi Cenevre’dedir. Bu diğer ulusların Kızılhaç dernekleriyle, Kızılay derneklerinin koordinasyonunu sağlar. Bunun altında uluslararası Kızılhaç ve Kızılay dernekleri var. Bu dernekler insaniyetçilik, tarafsızlık, bağımsızlık, hesap verebilirlik, ayrım yapmamak, gönüllülük, birlik ve evrensellik ilkelerini benimsemişlerdir.

Kızılhaç ve Kızılay derneklerinin en önemli özelliği devlet yardımı almaksızın sadece gönüllülerin bağışları ve yardımları ile hareket etmeleri ve insanlığa hizmet etmeleridir. Eğer siz derneklerin bağımsızlığına müdahale ederseniz, devlet kontrolü altına girer ise diğer ulusların Kızılhaç ve Kızılay dernekleri muhatap olmaktan çıkıyor. Yani sizin derneğinizi muhatap olarak alamıyorlar. Bağımsızlık ilkesi ihlal edildiği için. Bizim afetle ilgili yetkinin AFAD’a devredilmesi ve Kızılay’ın devre dışı bırakılması sebebiyle uluslararası Kızılhaç ve Kızılay dernekleri maalesef karşılarında bağımsız ve tarafsız bir dernek bulamadıklarından ülkemizde kendilerinde bulunan yardım malzemelerini, çadır dahil, giyecek, yiyecek, battaniye dahil gönderemediler. Bir nevi devlet yardımlarına döndü bu iş ve oradaki gönüllü insanların yardımları şeklinde insanlara intikal etti. Bunu da göz önünde bulundurmak lazım."

Ne olmuştu?
Gazeteci Murat Ağırel, Kahramanmaraş merkezli depremlerin 3'üncü gününde Kızılay'ın Haluk Levent'in başkanlığını yaptığı, afet bölgesindeki çalışmalarını sürdürerek depremzedelere destek olan AHBAP’a 46 milyon TL'lik çadır satışı yaptığını iddia etti.

AHBAP, Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından Kızılay'dan çadır alındığı bilgisini doğruladı. Açıklamada, "Arkadaşlarımız, Kızılay’ın iştirakinde olan Kızılay Çadır ve Tekstil A.Ş ile görüşme gerçekleştirdiler. Ellerinde 2050 adet olduğunu öğrendiğimiz çadırların sözleşmesini hemen yaptık ve ertesi sabah 2050 tane çadırı deprem bölgesine gönderdik" denildi.

Kaynak: t24

Editör: Derya çelik