Mehmet Basri Çelik yazdı
Geçen sezonun tiyatral kongresini ve ardından gelen liyakatsiz yönetimi eleştirdiğimizde, birçok arkadaşımızla birlikte akıl almaz suçlamalarla karşılaştık. “Hain”, “ajan”, “içti”, “MİT’çi”, “saygısız” gibi kelimeler, eleştiri hakkını kullanmanın bedeli haline gelmişti. Hatta bazıları bizleri özür dilemeye davet etti; kimi özel mesajlarda onurumuzu kırdı, kimi ise alenen itibarsızlaştırmaya çalıştı.
Bugün ise o dönem bize hakaret edenlerin birçoğu, aynı yönetimi eleştirmeye başladı. Bu tablo, ülkedeki genel zihniyetin bir yansıması aslında: Düşünmeden, sadece duygularla tepki vermek.
Amedspor’daki bu duygusal refleks, hangi kötü yönetim gelirse gelsin, onun işini kolaylaştırıyor. Çünkü taraftarlık, doğası gereği kitlesel bir yapıdır; bu kitleselliğin sağlıklı kalabilmesi, eleştiri hakkının korunmasına bağlıdır. Taraf olmak, körü körüne savunmak değil; gerektiğinde hesap sormayı bilmektir.
Bir kitle, mevcut iktidarı eleştirdiğinde eğer birileri seni biata, izaya veya özür dilemeye davet ediyorsa; orada demokrasiden, insan haklarından, özgür düşünceden bahsetmek zordur.
Biz kimseden özür beklemiyoruz. Ancak her eleştireni “hain” ilan eden bir anlayış, insanları tek tipleştirir ve sessizliğe mahkûm eder. Biz sadece Amedspor’a olan bağlılığımızın bedelini ödüyoruz. Bu bedeli herkes ödemek zorunda değil.
Ama unutulmamalı:
Amedspor bir gün muhalefetsiz kalırsa, kötülerin iktidarı meşrulaşır.