Gazete Emek- İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, "Biz o masadan kalkmayacağız. Biz birbirimize düşersek, inatlar uğruna yanlış olursa, o zaman hepimizin saçını başını seçmen yolar" dedi.

Akşener "Ne Ekrem Başkan'la ne Mansur Başkan'la adaylık üzerine herhangi bir teklif veya başka bir görüşme olmadı" diye konuştu.

İYİ Parti lideri, "Biz sürekli olarak HDP'nin bilumum Kürtleri teslim ettiğine dair algı ve kanaat hüküm cümlesinden yürüdüğümüz zaman siyasi açıdan yanlış buluyorum. HDP'li seçmenin de oyunu almaya talip, Altılı Masa'dan çıkacak adayın çalışması gerekiyor. Her yerden oy alması gerekir" ifadelerini kullandı.

Meral Akşener Habertürk'te Serap Belet ve Kürşad Oğuz'un sorularını yanıtladı.

Akşener'in açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle:

EN ZOR YER SELÇUKLU COĞRAFYASIDIR”

"Çok uzun zamandır ayrı ayrı çalışıyoruz. Bütün anket şirketlerine saygım sonsuz. Çeşitli yöntemler kullandıkları için farklı farklı sonuçlar çıkıyor. Dolayısıyla olumlu, olumsuz beyanda bulunmam doğru değil. 6 şirkete grup üyesiyiz. Onlarla özel çalışma yapmıyoruz. Oradan gelen veriler ve sorular üzerinden kendimizi de değerlendiriyoruz. Bizim bir de butik bir şirketle il çalışmamız var. Mesela 45 il yaptığımızda aşağı yukarı 35-40 bin civarında denekle yapıyoruz. Her ilçenin sonu ve il sonuçları hesaplanarak. İlçe, il bazında, demografik anlamda, hangi zilin çalınması gerektiğini anladığımız çalışma biçimi. Türkiye geneli sonucu çok ilginç; Batı ve İç Anadolu'da hakikaten bizi mutlu edecek ilerleme var. Ben oraya Selçuklu coğrafyası diyorum. En zor yer Selçuklu coğrafyasıdır. Gittikçe burada ipin ucu kaçtığı zamanda, isnadlarda, iftiralar çok fazlaya gittiği zaman tersine dönüyor. Eleştiride sorun yok; iftiradan bahsediyorum. Olmadığım şey kalmadı benim. En basitinden dış güçlere kadar giden iftira, ağır şeyler. Orada ipin ucu kaçtığı zaman size doğru dönüyor, seçmen kendi geliyor. Batı illerinde çok yüksek. Örneğin İstanbul'da 8.1 alarak 8 milletvekili çıkarmıştık. Şu anda 6-5-6 şeklinde görünüyor. Yüzde 14.5 ile. Şu anda İzmir'de CHP'nin sabit seçmeni duruyor. AK Parti 10 puan düşmüş durumda. Biz şu anda ikinci partiyiz. Bursa, Balıkesir, Aydın benzer durum. Mersin'de 4 milletvekili çıkacak. Adana, Antalya, Muğla gibi. Konya zor yerlerden birisi. Kayseri, Erzurum, Sivas, Malatya, Elazığ'da çok rahat milletvekili çıkaracağız. Maraş'ta ciddi manada oyumuz yükselmiş durumda. Bu oylar AK Parti ağırlıklı olarak bize geliyor. 7.3 civarında MHP'den bize geldi. AK Parti'den 7'nin üzerinde oy MHP'ye gitmişti.

Selahattin Demirtaş: "Bana Öcalan’ın yerine geçme teklifi yapıldı"

İDDİA EDİYORUM HDP'DEN CHP'YE OY GEÇER”

CHP seçmeni şehirli, sorgulayıcı, seküler, orta sınıf seçmen. Çok sorgulayıp, takip eden seçmen. Kendi partisini aşırı eleştiren seçmen. Sabit ve sadık bir seçmen. Bu iktidarın mutlaka gitmesini isteyen bir seçmen. Her yeni kurulan partiyi çok alkışlayan bir seçmen. Çok iddialı bir şey söyleyeyim size. Bir akademisyen, bilim insanı olarak konuşuyorum, siyasetçi olarak söylüyorum. Hep denir ki, 'CHP seçmeni HDP baraj altı kalmasın diye HDP'ye oy veriyor'. 'Yeni kurulan partiye verebilirim' diyor. Ama iş sandığa gidildiği zaman kendi partisine oy veriyor. İddia ediyorum ben HDP'den CHP'ye oy geçer. Çünkü HDP'nin seçmeni SHP'nin seküler seçmeni. HDP'de geçmişte SHP'nin seçmeni olanlar var. ANAP ve DYP'nin muhafazakar seçmeni ister Türk ister Kürt AK Parti'de yer alıyordu. CHP'den batı illerinde, Akdeniz'de, Trakya'da ise ANAP ve DYP'nin seküler seçmeni CHP'ye gitti. Bu anlattıklarım tamamen bilimsel.

HEPİMİZİN SAÇINI BAŞINI YOLAR”

Birisi bir söz söylüyor, bir bakıyorum genelleme haline gelmiş. Hikmet Sami Türk beyefendinin zamanında üst düzey Adalet Bakanlığı görevlisinden dinledim. Sayın bakana 17 bin kadar faili meçhul dosya var. İçinde bunların ekonomiye dair dosyalar var. 1 sene sonra herkes 17 bin 500 faili meçhul var diye konuşmaya başladı. Bir Allah'ın kulu bunu düzeltmedi. Ben İçişleri Bakanı olduğum zaman, terörle mücadelede harcanan bir miktar vardı. İktidar değişti, bir iktidar daha değişti, o dönemin Adalet Bakanı birden bilmem kaç milyar dolara gidene bir rakam ortaya çıktı. O da yanlış. Şimdi dönersek o masanın karar vereceği kişi herhangi bir siyasi partinin genel başkanı olursa o partinin oylarının uçacağına dair kanaat oluştu. Bu durup dururken. Buna dair bir araştırma görmedim. Benim işim gücüm çalışmak. 2,5 yıl esnaf gezdim. Hangi insan bu kadar sürekli yapabilir. Bütün projelerin tamamı oralardan alınan verilerin ışığında hazırlanmış projeler. O masanın seçmeni, eğer biz birbirimize düşersek, inatlar uğruna yanlış olursa, o zaman hepimizin saçını başını seçmen yolar!

O SEÇMENİN YERİNDE KALACAĞINI SÖYLEMEK AHMAKLIK”

Bizim üzerimizde şöyle bir şey var. Sayın Erdoğan habire davet ediyor bizi. Muhalefetin insanı olduğunu iddia eden kanaat önderleri diyelim adına. Bize akıl fikir verenler, Allah razı olsun her birinden. Bu arkadaşlarımız her dakika benim hemen kalkıp, gideceğimizi düşünüyor. Seçmeni en sadık parti biziz. Çok sorgulayıcı şehirli, milliyetçiliği olan seçmen. Hem muhafazakar hem sekülerlerin bir arada bulunduğu bir seçmen kitlesi. Biz de muhafazakar değerler üzerinde hayat kurmuş seçmenler de var. İki tarafın da istediği bir şey var; makul. Makul bir dil, makul çözümler, makul duruş. Muhtemel olarak gidermişiz gibi hava estiriliyor. O seçmeni de hiç çalışmadıkları için sıfır bilgi olduğu için seçmene hakaret diyorum. Diyelim ki, Akşener gider, seçmen kalır, böyle bir durum yok. Kimine göre 16,5, kimine göre 18,5 isek, batı illerinde çok yüksek isek. Biz niçin davet ediliyoruz? Bu seçmen için davet ediliyoruz. O seçmenin yerinde kalacağını söylemek ahmaklık. İster yüzde 16 diyelim, ister 18.7'yi baz kabul edelim. Yüzde 9 puanlık oyun hakkında konuşmak yanlış. Bu seçmene saygısızlık.

TUHAF ARABALI TUHAF AYAKKABILI O GENÇLERİN OLMASINI İSTEMİYORUM”

Biz o masadan kalkmayacağız. Sayın Erdoğan'ın davetine 20 yıldır davet ediliyorum. 2001 yılında sayın Erdoğan beni davet etti. Bir yol gitmeye kalkıştık, baktım ki benim prensiplerimle uyuşmuyor, ayrıldık. Sonra yine davet edildik, hayır dedim. Partimizi kurduk, 2017'den beri zaman zaman davet ediliyoruz. Sayın Erdoğan'ın nice icabet etmiyorum? Bir sayın Erdoğan yandaş zengin ediyor, ben milletin zengin olmasını istiyorum, sayın Erdoğan tek adam sistemini istiyor ben halkın kamil olmasını istiyor. Sayın Erdoğan istibdattan yana ben hürriyetten yanayım. Ben sizlerin her kelimeyi düşünerek konuşmanızı istemiyorum. Ben demokrasinin var olduğunu, bizim gibilerin eleştirilebildiği, oradan kendini düzelttiği bir Türkiye istiyorum. Enes, Ecrin, Furkan'ların 3 yaşında, 4 yaşında kemiklerinin sayıldığı, kapağı kırık buzdolaplarının içinde hoşaf ya da mercimek çorbasından başkasının olmadığı evlerin olmadığı, tuhaf arabalı, tuhaf ayakkabılı o gençlerin olmasını istemiyorum. Ben devlette okuyan öğrencilerin, 15 .1 milyon öğrencinin yemeklerinin devlet tarafından ücretsiz verilmesini istiyorum.

CUMHUR İTTİFAKI BİRLİKTELİĞİ KUMAR MASASI”

Belediyenin tablet dağıttığını ama yandaşların çocuklarına verildiğini söyleyen Oktay'lar gördüm. Ağrı'dan, Aydın'dan, Van'dan bahsediyorum. Bütün evlere internetin bedavadan verilmesi gerektiğine inananlardanım. Birilerinin uçtuğu, semirdiği birilerinin açlıktan nefesinin koktuğuna inanıyorum. Benim tabirimle kumar masası gibi düşünürsek, sayın Erdoğan şuraya sürüyor. Sayın Erdoğan beni kumar masasına davet ediyor demiyor. Ben Cumhur İttifakı'nın oluşturduğu birlikteliği bir anlayış olarak kumar masası diyorum. Bunun yanlış olduğunu söylüyorum.

ERDOĞAN ÖZEL BİRİNİ GÖNDERMEDİ”

Sayın Erdoğan'ın bana özel birini gönderdiğini söylemiyorum. Olsa söylerim. Böyle bir durum yok. Ama diyelim ki x kişi 'arkadaş bunların ikisi yan yana gelsin Türkiye'ye ferahlık gelecek' diye vazife edinen insanlar var. Bir Cumhurbaşkanının bir siyasi parti genel başkanıyla kamuoyuna açık, şeffaf biçimde görüşmeyi talep etmesinin sakıncası yok. Sadece bizim değil bütün partiler liderleri açısından. Sayın Erdoğan'ı çok eleştiriyorum ama netice itibariyle bu ülkenin Cumhurbaşkanıdır. Keşke bizlerin de Cumhurbaşkanı olabilse. Ama Cumhurbaşkanı makamının saygı değer olduğunu düşünenlerdenim. O gün Başkanlık Divanı yapmıştık. İki binamız vardı. O binada odası olan arkadaşlarla yaptık. Yoksa Başkanlık Divanı ile çektirirdik."

ENGİN ALTAY'IN KONUŞMASINI DA YANLIŞ BULDUM”

Bizim partimizin hiçbir üyesi bir televizyona çıkarken beni arayıp, bırakın izin almayı, söyleyeceğiniz bir şey var mı sormaz. Her birimiz başka alanlardan geldik. Bulunduğumuz siyasi partilerde nereye kafana göre çıkacaksın, sizin yaptığınız televizyona çıkma teklifini dahi sormak mecburiyetindeydik. Bu travmatik nedenlerden dolayı bizim partimizin özelliği, insanların partinin genel çerçevesinin dışına çıkmadan kendi fikirlerini söyleyebilme özgürlüğü. Yavuz Bey kendi fikrini söylemekte özgürdür. Bugüne kadar onu hep yaptı. Sadece Sayın Kılıçdaroğlu ile ilgili değil. Her konuda, beni de eleştirir televizyonda sayın Ağırailoğlu. Kendi fikridir, bu fikirler İYİ Parti'nin görüşleri olarak serdedilemez.

Engin Altay'ın da konuşmasını yanlış buldum. Yavuz Bey'i tanıyorum. Keşke yapmasaydı diyorum. Paylaşmıyorum. Bu kadar önceden bunların konuşulmasını doğru bulmuyorum. O fikirlerini ben söyletmedim, o fikirlerini söylemiş olmasının benim açımdan kendi fikri olmasında bir sakıncası yok. CHP'de de fikir serdeden çok kişi var. Bizde de konuşulur. Ama sayın Kılıçdaroğlu'nun kulağını çekmesi istenmez. O yüzden Engin Bey'in yaptığı yanlış. Biz bir siyasi partiyiz, geçmişteki uygulamaları beğenmediğimiz için siyasi parti kurduk.

BİR ŞEY DAHA ÇALIŞILIYOR”

Adayların bu kadar konuşulmasını doğru bulmuyorum. Çünkü o masada adaylarla dair tek kelime yok. 6 siyasi partinin genel başkanlarının, yöneticileri, o partinin mensuplarını hepimizin Cumhurbaşkanı adayı olmasını isterler, bu normal. Sayın Kılıçdaroğlu'nun, sayın Babacan'ın, sayın Davutoğlu'nun, sayın Uysal'ın, sayın Karamollaoğlu ve benim aday olmamı isterler. Bu normal. Cumhur İttifakı sürekli olarak masayı adaylık için dürtüp duruyor. Önce Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemi'ni çalıştık. Bunu kamuoyuyla paylaştık. Geri bildirimlerle yeniden düzenliyoruz. Sonra dönüldü, bunun anayasaya uygulanmış haline çalışıldı. Bir şey daha çalışılıyor. Biz adayı gösterdiğimiz gün.

PAZARTESİ SEÇİM KARARI ALSINLAR SALI GÜNÜ ADAYIMIZI AÇIKLAYALIM”

Sayın Erdoğan ve arkadaşlarına sesleniyorum; pazartesi seçim kararını alsınlar salı günü adayımızı açıklayalım. Biz İYİ Parti olarak Macaristan seçimlerini de çalıştık. Biz öğrenen bir organizasyonuz. Bizim çalışmalarımız aday göstereceğimiz arkadaşımızın da elinde. O da imzasını atacak. Diyelim sizi aday gösterdik. Siz bizim sizden ne istediğimizi bilerek geleceksiniz. Bir sistem bozukluğu üzerinden bir araya geldik. Ortak olduğumuz noktalarda birleşebiliyoruz, farklılıklarımıza saygı duyuyoruz. Ekonomist arkadaşlarımız 9 madde ile başladı 72 konu başlığına dönüldü. Aday olacak arkadaşımızın seçim bildirisini, vaatlerini, programını, projelerini hazırlıyor. Aralık ayın sonunu bulur herhalde. Dediğim çalışmada, bizim de ve diğer partilerin ekonomi, eğitim, hukuka dair ortak görüşleri var. Herhangi partinin değil hepimizin.

Asgari ücret takvimi belli oldu: Masadaki rakamlar ne?

PARTİDEN İSTİFA EDERİM DEDİ”

DEVA Partisi'nden çok saygı duyduğum arkadaşımız 'Eğer Hüseyin Baş gelirse partiden istifa ederim' dedi. Saygı duydum, ağzımı açmadım. O masaya ben Hüseyin Baş beyefendinin teklifin ilettim. Çok hoş bir şey çıktı. 'Biz çalışıyoruz, sıfırdan bir arkadaşımızın olması problem yaratabilir, ama arkadaşlarımızın başka partilerle iş birliği yapabilir' dendi.

ÜÇÜMÜZ BİRLİKTE YEMEK YEDİK”

Millet İttifakı var 2018 4 parti. 2019'da iki partilik 31 Mart'a giderken seçim ittifakı var. Sonra da sayın Kılıçdaroğlu'nun ev sahipliğinde ilk bizlerle ilgili irtibata geçen sayın Davutoğlu'ydu. Gelip bizlerle konuştu. Benimle, sayın Kılıçdaroğlu ile ayrı ayrı, sonra üçümüz birlikte yemek yedik, kamuoyuna açık şekilde. Sayın Kılıçdaroğlu bu sefer 6 siyasi partiyi davet etti.

EKREM BEY'İN ADAYLIĞINDAN HABERİM YOKTU”

İstanbul'un alınması benim için özel hedefti. Bursa'nın alınması da öyle. Ekrem Bey'in adaylığından hiç haberim yoktu. Kendisini tanımıyordum. Sonuç itibariyle kesinlikle alacağımızı, kendisine de söyledim. Bu arada gazetecilerle, CHP'lilerle de iddiaya girdim. Ben kazanılacağına inandım. 13. Cumhurbaşkanı Altılı Masa'nın aday gösterdiği kişi olacak. Bunu bir kenara koyduk. Kemal Bey bizi davet etti. Oturduk, bakıldı. Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem çıktı. Kemal Bey bana dedi ki, 'Meral Hanım siz yapın' dedi. Ben de bu bir hiyerarşi doğurur. Harf sırasına göre yapalım dedim. CHP teklifin sahibi. Sonra DEVA, Demokrat Parti, İYİ Parti ve Saadet Partisi.

BUNUN ADI FERAGATTIR”

Altılı Masa'nın Cumhurbaşkanı'nı seçme eylemini Kemal Bey koydu. Altılı Masa'dan bu adayın çıkacağı tutumunu veya sözünü veya duruşunu Kemal Bey koydu. Eylül 2021'de Halk TV'de 'Ben Cumhurbaşkanı adayı değilim' dedi. Altılı Masa'da her bir şahsın aday olma hakkı, heyecanı var. Bunun adı feragattır. Ama 31 Mart'ta o masaya oturup bu büyükşehirlerin alınması için 'burası sizin olsun' diyebilmek bir fedakârlıktır. Ama benim 'Cumhurbaşkanı adayı değilim' demem feragattır.

AĞZIMIZ BURNUMUZ KANAYA KANAYA KURDUK”

Partimiz beni Cumhurbaşkanı adayı etmek için kurulmadı. Türkiye'de en büyük zorluklarla, demokrasi için engelleri yıka yıka, canımız yana yana, elimiz ağzımız burnumuz kanaya kanaya parti kurduk. 2017'deki referandumda birey olarak nasıl çalıştık biliyor musunuz? Herkes kendi cebinden harcayarak. O referandumda ne söylediysek keşke yanlış çıkaydı. Her şey gerçekleşti. Bu parti Meral Akşener'i Cumhurbaşkanı seçme partisi değil. Bu ülkeyi 'biz daha iyi yönetiriz' diyerek kurulan bir siyasi partidir.

MANSUR YAVAŞ İLE BÖYLE BİR KONUŞMAM OLMADI”

Ne sayın Mansur Yavaş'ın benimle ne de benim sayın Mansur Yavaş'la böyle bir konuşmam, hatta bizim ikimizin telefon görüşmesine yaptığına dair kulis bilgisi yayıldı. En son Mansur Bey'le görüşmemiz, kalabalıklarda bir araya geliyoruz ayrıca, partimize Kurban Bayramı öncesinde bir program için Allah razı olsun davetiye getirdi. Oturduk, resmi biçimde davetiyeyi verdi ve gitti. Onun dışında ne bir telefon görüşmesi ne biz özel bir yerde görüştük. Başka bir iddia İstanbul'da çağırmışım, gelmiş konuşmuş. Bunların hiçbiri olmadı. Mansur Bey'e de adı geçtiği için Ekrem Bey'e de hem CHP'nin hem İYİ Parti'nin hem o masada oturan diğer siyasi partilerin seçmenlerinin de sevgisi ve saygısı var. Bütün anketlere ikisi birden konuluyor. Hatta ben aleni bir biçimde, Altılı Masa'nın mensuplarına da söylemiştim, iki arkadaşımızdan biri bu masada aday gösterilirse hayır demeyeceğiz dedim.

Onlar konuşulurken verdiğimiz cevaptan bahsediyorum. Her iki belediye başkanımıza da. Onlar CHP'nin üyesi ama aynı zamanda bizim de belediye başkanlarımız. Adana'dan Antalya'ya bütün ortak aday gösterdiğimiz belediye başkanlarımızdan Allah razı olsun. İkisi de hem Ekrem Başkan hem Mansur Başkan ikisi de bizi mahcup etmediler.

HERHANGİ BİR TEKLİF YADA GÖRÜŞME OLMADI

O masada bulunan 6 kişi böyle bir şey konuşmadık. İkisinin de adaylığının, bizimle ilgili olmadan çok konuşulduğu dönemde ve hiçbir genel başkanın adının geçmediği dönemde bana sorulan soruya partinin görüşü olarak 'iki belediye başkanı arkadaşımızdan birinin aday gösterilmesi halinde hayır demeyeceğiz' diye televizyonlardan söyledim. Ne Ekrem Başkan'la ne Mansur Başkan'la adaylık üzerine herhangi bir teklif veya başka bir görüşme olmadı. 'İmamoğlu'ndayız' tweetinden önce 'Kozan'dayız' demiştim, niye kimse üzerine alınmadı."

BAŞÖRTÜSÜ KONUSUNU ALTILI MASAYA BEN GETİRDİM”

Sayın Babacan 'ben arkadaşlarıma talimat verdim, masanın içinden, masanın dışından havuz yapın' dedi. Masada konuşulmadı ama demek ki yavaş yavaş herkes hazırlığını yapıyor. İYİ Parti'nin sistemi şu. Bir tezkere için bile 3 gün çalıştık. Ondan sonra Suriye ve Irak'a yapılacak olan harekatla ilgili de bizim partimiz çalışıyor. Kendi içinde oyluyor. Sonra da karar verip, paylaşıyoruz. Şimdi başörtüsü mevzusu var. Ben başörtüsü konusunu Altılı Masa'ya getirdim. Sayın Kılıçdaroğlu bir girişimde bulundu, CHP bir kanun teklifi verdi. Sayın Erdoğan 'ayağımıza pas geldi, ben gol atacağım' dedi. İnsan haklarına dair hak bir gol, pas, bu bir zihniyet meselesi. Burada anayasa maddesi getireceğim dedi. Bir de ikinci madde konulacak deniyor.

Masaya dedim ki, 'Arkadaşlar, bu anayasa metni geldiğinde, bir sürü ortak işler yapıyoruz, dolayısıyla biz burada teklif ediyorum, bir ortak kararla davranalım'. Şimdi CHP ve bizim grubumuz var. Dolayısıyla bazı arkadaşlarımız, izinleri olmadığı için isim isim söylemeyeyim. Sonuçta gelinen nokta, 'gelsin görelim içeriğini ondan sonra karar verelim' dendi. Başörtüsü meselesinin bir kadın kimliği üzerinden tartışılmasından bıktık hepimiz. Bir uçtan bir uca dövüştürülmekten bıktık. Başı açık kadın da bıktı, başörtülü kadın da bitti. Meclis, ordu, avukat, polis dahil bu iş çözüldü. Sayın Kılıçdaroğlu'nun teklifine saygı duyuyorum. Başörtüsü meselesinin kapanmış bir yara olduğunu düşünüyorum. Açık yaraları konuşalım. Cin şişeden çıktı. Teklifin içeriğini görelim. Bir yola gidildi. Önümüze anayasa teklifi gelecek. Ama ben masanın bu konuda ortaklaşması gerektiğine inananlardanım."

HDP'Lİ SEÇMENİN DE OYUNA TALİP”

HDP'ye dair İYİ Parti'nin tutumunu uzun uzun söyledim. Bir süre sonra karşı tarafı incitmeye dönüyor iş. Seçmenleri açısından doğru değil. Biz AK Parti'yi, sayın Erdoğan'ı eleştiriyoruz. Altılı Masa'da herkes eleştiriyor. Bu o kadar seçmen hiç rencide olmuyor. Ama HDP'nin yöneticilerinin davranış biçimi eleştirilmez mi? Eleştirildiği takdirde bir rüzgar esiyor. 6,5 milyon seçmen rencide edilmiş oluyor! Bunu absürd buluyorum. Bizim seçmen de dahil olmak üzere, seçmen kimsenin malı marabası değil. Bize düşen HDP'si de dahil olmak üzere, biz hizmet etmek üzere, ilkelerimize, hayallerimize, umutlarımıza, projelerimize göre yola çıkmış bildiğiniz siyasi organizasyonlarız. Beğenen oy verir, beğenmeyen eleştirir, 'hadi bir daha ki sefere' der. Bizim oyların tamamını almak görevimiz var. Alırız, alamayız.

Bu ezberler üzerinden konuşulduğunda Türkiye'de perspektifler çarpıtılıyor, yanlış girdiler giriyor, yanlış çıktılar alınıyor. Biz sürekli olarak HDP'nin bilumum Kürtleri teslim ettiğine dair algı ve kanaat hüküm cümlesinden yürüdüğümüz zaman siyasi açıdan yanlış buluyorum. HDP'li seçmenin de oyunu almaya talip, Altılı Masa'dan çıkacak adayın çalışması gerekiyor. Her yerden oy alması gerekir.

BEN GERÇEKTEN KÜRTLERİN İNCİTİLMESİNİ İSTEMİYORUM”

Biz HDP'yle yan yana gelmeyebiliriz. Bunu da söylüyoruz, onlar da söylüyor. Burada sorun yok. AK Parti'nin her bir attığı yanlış adımı kıyasıya eleştiriyoruz, AK Parti seçmeni üzerinden kimse konuşmuyor. Ama iş HDP'nin kurumsal olarak yaptığı, yöneticilerin aldığı tutumları eleştirdiğiniz takdirde birden bire 6,5 milyon rencide oluyor. Bizim 5 milyon seçmenimiz 'Meral Akşener aday olursa HDP oy vermez' diyen HDP'li yöneticilerinin sözlerine rencide olmuyor. Burada herkes için müthiş bir alınganlık oluşmaya başladı. Ben gerçekten Kürtlerin incitilmesini istemiyorum.

31 Mart'ta 29 arkadaşımızın Yeni Şafak Gazetesi'nde kimlik bilgileri, vatandaşlık numaralarıyla yayınlandı bu ülkede. Onların ortak özelliği sadece Kürt olmalarıydı. Büyük çoğunluğu ailelerinde şehit olan, gazi olmuş korucu aileleri.

Hem AK Parti açısından HDP kurumsalı açısından başörtüsü için heyet gitmesini 'hadi bakalım nerde kalmıştık'a benzettim. HDP yöneticilerinin her şeyi söylemeye hakkı var, siz bir şey söylediğinizde hurra etme durumu var. Bunun hem Kürtlere zarar verdiğini hem de seçmenlerimizi rencide ettiğini söylüyorum."

Kaynak: Duvar

Editör: TE Bilişim