Gazete Emek - Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin Türkiye Büyük Millet Meclisi'ndeki (TBMM) grup toplantısında konuştu.

Bahçeli'nin açıklamasından öne çıkan başlıklar şu şekilde:

"Kurulan her Türk devleti bir öncekinin temelleri üzerinde yükselip çağına mühür vurmuştur. Türk devleti zengin anılarını özümsemiştir. Bilinmesini özellikle arzu ederim ki Türkiye Cumhuriyeti ağaç kovuğundan çıkmamış, tembih ile kurulmamıştır. Türkiye Cumhuriyeti olağan üstü şartlarda, azim ile tarih sahnesinde yerini almıştır. Dönemin mebuslar yaşasın Cumhuriyet sesleri ile yeri göğü inletmişti. Millet tam bağımsızlıktan başka diğer zillet seçeneklerine kapalı olduğunu beyan etmiştir. 

Pek çok cephede mücadele eden Türk milleti Cumhuriyet ile yaralarını sarmıştır. Cumhuriyet ilan edildiği gün Atatürk de ilk cumhurbaşkanı olarak seçildi. Türkiye Cumhuriyeti Osmanlı imparatorluğunun ötekisi değil tamamına aynı kaynaktan beslenen iki Türk devletidir. 

Türkiye Cumhuriyeti ile Osmanlı arasına çomak sokmak için fırsat kollayanlar içimize yuvalanmış gavur tortularıdır. Bunları birer birer söküp atacağız. Ay yıldız ne kadar bizimse üç hilal de o kadar bizimdir. Kıyamete kadar değişmeyecektir bu gerçek. 

Bu hafta Cumhuriyetin 100. yılını coşku ile kuşkusuz milletçe beraber kutlayacağız. Cumhuriyetin müessir niteliği doğrudan millet egemenliği olarak tanımasıdır.

BAŞKANLIK REJİMİNE ÖVGÜ YAĞDIRDI

Cumhuriyet devletin şekil ve biçimi olduğu kadar uygulanan sistemin adıdır. Rejimin değiştiğini iddia edenler su katılmamış yalancılar korosudur. Hükümet sistemi başka rejim başkadır. 1923'te rejimin adı konulmuş ve mevzu bir daha açılmamak adına kapanmıştır. 100 yıl önce atılan kutlu adımın dayanağı cumhurdur. Cumhuriyetten nasıl dönüş yoksa cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminden de dönüş yoktur. Millet kararını vermiştir. Cumhuriyet damarını kesmek isteyenlerin sonu hüsrandır, bedeli ağır olacaktır. Demokrasinin köklü tecellisidir. Eğer Atatürk bugün yaşamış olsaydı Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin yılmaz müdafacısı olurdu. Onlar çetesi değildi, plansız değildi. Cumhuriyet fikri bir anda keyfe keder ortaya çıkmış değildi.

'MİLLİYETÇİLİK DEMOKRATİK HALK HAREKETİDİR'

Türk milli varlığı üzerinden geliştirilen milliyetçilik aynı zamanda demokratik bir halk hareketidir. Türkiye Cumhuriyeti Türk milli kültürü üzerinden yükselmiştir. Bunu geliştirmek demek kültür mirasına sahip çıkmak demektir. 

Milleti bir bütün olarak ele alınması kucaklayıcı bir milliyetçiliğe alan açmıştır. Milletin yaşayan hali halktır. Demokrasinin dayanak noktası halk milliyetçilik aynı anlama haizdir. Millet adına milli iradeyi temsil etmektedir. Bu somut gerçekler Cumhuriyet'in kuruluşunda da hakimdir. TBMM'nin açılışı Cumhuriyetin ilk etabıdır. Cumhuriyet kimsesizlerin kimsesidir. 1923'te nüfusumuz 13 milyondu bugün 85 milyon. 

'ATATÜRK AYAĞA KALKMASA EZAN SESİ YERİNE ÇAN SESLERİ YÜKSELECEKTİ'

Bir kurtuluş savaşını kazanan, kuru ekmekle öğün geçiren milli mücadele kahramanları sayesinde bugünkü gelişmişliğe vasıl olundu. Düşman kovulmasa vatan topraklarında olamazdır. Atatürk ve arkadaşları ayağa kalkmasa ezan sesleri yerine çan sesleri duyulurdu.

Bitmeyecek azimle Türk milletinin Cumhuriyetinin 100. yılını kutluyorum. Başta Atatürk olmak üzere şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum. Türkiye Cumhuriyeti ilelebet yaşatılacaktır. Yaşasın Türk milleti yaşasın Türkiye Cumhuriyeti.

Hamasetle günü kurtarmak bölgesel tehditleri vatan topraklarına taşıyacaktır. Anadolu üzerinde yaşıyor olmanın bir jeopolitiği vardır ve bin yıldır değişmemiştir. Ana yurt politiği ile eklemleyemezseniz ortaya dağılma ve yıkıntı çıkacaktır. Bu kaçınılmaz gerçeği değiştirecek bir olumlu örneğe tarih şahitlik etmemiştir. Coğrafyamız tartışılırsa milletimiz, milletimiz tartışılırsa devletimiz ortadan kalkacaktır. O gün bunları söylemiştim. Kimsenin tereddüttü olmasın ki 14 yıl önce ne söylemişsem arkasındayım. 

Devlet aklı günlük meşgale ile değiş stratejik basiretle tezahür etmektedir. Ufuk ötesindeki ufku görebildiğimiz sürece tehlikeleri tarih şuuru ile okudukça milli güç kaynaklarını devamlı tetikte tutabiliriz. Türk milletinin savunma hattının son sınırı Misak-ı Milli ile çizilmiştir. Zaman aşımına tabi değildir Misak-ı Milli. 

'ERDOĞAN YALNIZ DEĞİLDİR'

Sayın Erdoğan tehditleri kaynağından bertaraf etmek için muazzam bir mücadele içindedir ve kesinlikle yalnız değildir. Gazze, Kudüs güvende değilse Ankara'nın güvenliğinden kimse bahsedemeyecektir. Kadim devlet aklımızla devrede olmazsak günü geldiğinde Gazze'deki dramların benzerini Anadolu'da da yaşamamız kaçınılmazdır.

'YOLA ÇIKMAZSAM NAMERDİM'

21 Ekim'de yaptığım açıklamalar insanlık onuruna duyduğum sorumluluğun tanımıdır. Haksız eleştiriler de tarafımca takip edilmiştir. 24 saat içinde ateşkes sağlanmazsa, mazlumların üzerine bombalar bırakılmaya devam edildikçe Türkiye devreye girmeli ve gereken yapılmalıdır. Bu sorumluluğu üstlenmek bize ecdadımızın mirasıdır. Bazıları önden siz buyurun diye alaycı şekilde karalama kampanyasına girdiler. Milletim istesin, Gazze'deki çocuklara kol kanat germek için yola revan olmazsam namerdim. Bu vatanın çocuklarını ateşe atmak istiyormuşuz, ne işimiz varmış Gazze'de, çatışma bizim de meselemiz değilmiş. Bu ifade sahipleri kalpleri küle dönmüş bir avuç çapulcudur. 

24 saat dolmuştur, Türkiye Cumhuriyet insanlık nam ve hesabına, barış ve çözüm iklimini yeşertmek adına her türlü müdahale ve mücadeleye hazır ve kararlı olmalıdır. Gazze’yi koruma ve kollama misyonu Türk milletinin üzerindedir.”

Biden saat kaçta dinlenme ofisine gitti?

Bunun için insan olmak, insani değerleri savunmak kafidir. Hastaneler bombalanıyor, okullar vuruluyor. Çocuklar kelimei şehadet getirerek can veriyor."

Editör: Bekir GÜNEŞ