Van’da kime bu işsizlik oranını söylerseniz size bu oranın eksik olduğunu ifade edecektir. Çünkü birçok yurttaş gibi Vanlılar da TÜİK’in işsizliği düşük göstermek amacıyla hangi koşulları öne sürdüğü konusunda bir fikre sahip değildir. Zaten konunun uzmanı olanlar da TÜİK’ten umudu kesmiş durumdadır. DİSK-AR’ın resmi işsizlik verilerinden hareket edersek TÜİK’in açıkladığı veriyi yaklaşık 2 ile çarparak değerlendirmemiz gerekir. Bu durumda Van’daki işsizlik oranı genişletilmiş veri ile yüzde 40 bandına yaklaşacaktır. 

2013 yılında Van’ın işsizlik oranı yüzde 17 bandında iken geçen on yıllık süreçte işsizlik oranı azalmadığı gibi aksine artış göstermiştir. Doğu Anadolu’nun en büyük ili olan Van’ın göç verdiği ve 3 yıldır nüfusunun azaldığı bilinmektedir. Ancak buna rağmen işsiz sayısı ve oranında bir düşüş yaşanmaması, mevcut ekonomik krizin bölge illerinde ne kadar derinleştiğini göstermek açısından önemlidir. Süreç içerisinde işsizliği arttıran faktörlere geçmeden önce Van’daki istihdam ve işyeri yapısını incelemek gerekir. 

SGK’nin açıkladığı verilere göre Van’da 1 milyon 115 bin nüfus içerisinde istihdamda olan sigortalı sayısı (4 a, 4 b, 4 c’liler, çırak ve stajyerler dahil) sadece yüzde 19’dur. Bu yönüyle sigortalı istihdam oranı Van’da çok düşük düzeydedir. Bu durum Van’a özgü olmayıp tüm bölge illeri için de benzerdir. Türkiye’deki nüfusun yüzde 1,3’ü Van’da yaşıyorken sigortalı istihdamı sadece yüzde 0,8’i Van’dadır. 
Benzer bir durum işyeri göstergeleri için de ifade edilebilir. Van’daki işyeri sayısının (11 bin 670) Türkiye’deki toplam işyeri sayısı içindeki oranı sadece yüzde 0,53’tür. Ölçekleri incelendiğinde Van’daki işyerlerinin yüzde 34’ünde tek kişinin sigortalı istihdam edildiği, yüzde 27’sinde 2 veya 3 kişinin sigortalı çalıştırıldığı, yüzde 18’inde 4 veya 6 kişinin sigortalı çalıştığı görülmektedir. Buna göre işyerlerinin yüzde 80’ni 6 kişi veya daha az istihdamlıdır. 

Ücretler açısından da Van’da çalışan “sigortalı” emekçilerin Türkiye ortalamasına göre yüzde 15-35 daha az ücret aldıkları görülmektedir. Özel sektörde çalışan Vanlı Sigortalılar (yaklaşık 70 bin kişi) 250 TL günlük ortalama kazanç elde ederken Türkiye ortalaması 365 TL’dir.  Sigortasız çalışanlarda bu ücret farkının çok daha yüksek olduğu bilinmelidir. 

SGK verilerine göre Van’da 310 bin “mutlak” yoksul yurttaş yaşamaktadır. Bu kişilerin yaşadıkları hanelerde kişi başına düşen gelir asgari ücretin 3’te biri kadar (2 bin 833 TL ) bile yoktur. Ayrıca bu durumda olup SGK verilerinde çeşitli nedenlerle bu kategoriye alınmayan on binlerce yurttaş vardır. Zaten illere göre kişi başına düşen gelirde de Van, 81 il içerisinde 79. sırada olup; ülke ortalamasında 9 bin 595 dolar olan “kişi başına düşen gelir” Van’da sadece 3 bin 94 dolardır. Van’dan daha kötü koşulları olan iller de AKP’nin yıllardır yönettiği Ağrı ve Urfa’dır.  

Medler ve Urartular başta olmak üzere birçok medeniyetin tarihi kültürel zenginliklerini hala canlı olarak bağrında taşıyan, İran’a komşu olan Van’ın, turizm istatistikleri altyapı yetersizlikleri nedeniyle olması gereken düzeyde değildir.  Van Gölü gibi doğal güzellikleri, İran-Irak ile tarihi sınır ticareti bu potansiyelin daha yüksek olduğunu gösteriyor. Hayvancılık alanında bir dönem öncü istatistikleri olan, tarımda su havzalarına yakın olan ve genç-dinamik bir işgücüne sahip olan Van’ın bu şekilde işsizlikle, yoksullukla ve gelirsizlikle mahkum edilmesi tesadüf değil kasıtlı bir politikanın sonucu olmuştur. Van’a yönelik bu yoksullaştırma siyasetinin öznesi AKP-MHP iktidarı olmuştur. 

Özellikle son 8 yılda MHP fikriyatı ile hem hal olmuş ve bundan gurur duyan AKP iktidarının bölge illerine yönelik yoksullaştırma siyaseti çeşitli dinamikleri içermektedir. Ülkeyi derin bir ekonomik krize sürükleyen AKP –MHP koalisyonu ekonomik açıdan da bölge illerine yönelik sistematik bir ayrımcılık uygulamıştır. Bu ayrımcılık uygulamalarını somutlayacak olursak;

1) AKP-MHP koalisyonu bölge illerinde kayyum uygulamaları ile altyapı, çevre düzeni, imar ve ruhsat işlemleri, geri dönüşüm faaliyetleri, zabıta ve trafik işlemleri, sosyo-kültürel mekanların gelişimi gibi birçok başlıkta Van’ı geriye götürmüştür. AKP kayyumlarının sadece Van Büyükşehir Belediyesi Bütçesi kapsamında 2016-2023 yılları arasında 10 milyar TL’yi aşkın bütçeyi kelimenin tam anlamıyla harcadığı bilinmektedir. Ancak Van’da içme suyundan otoparka, geri dönüşümden çevre yoluna, trafikten imara,  gıda güvenliğinden okul öncesi eğitime varana kadar ağırlaşmayan tek bir sorun yoktur. Van’ın en büyük ilçesi olan İpekyolu’na atanan son 3 kayyum hakkında yolsuzluk iddiaları gündeme gelirken 2’si suçları nedeniyle görevlerinden uzaklaştırılmıştır.
 
2) AKP-MHP Koalisyonu sadece kayyum uygulamasıyla değil ülke geneline uygulanan teşvik politikalarında da bölgeye ve Van’a ayrımcılık yapmıştır. Sanayi Bakanlığı’nın teşvik verilerine göre 2001-2023 yılları arasında Van’a verilen teşvik belgesi adedi sadece 648’dir. Bu kapsamda istihdam edilen kişi sayısı 40 bin kişi bile değildir. Verilen teşvikin miktarı Türkiye’de verilen toplam teşvikin sadece binde 3’üdür. 

3) AKP-MHP iktidarı hem kovid döneminde hem de sonrasında Van-Kapıköy sınır kapısından yolcu/tüccar/turist geçişini kolaylaştıracak işlemleri yerine getirmemiştir. Halen sınır kapısının işleyişinde problemler mevcuttur. 


4) Van valiliğinin son bir yıl içerisinde sitesinden duyurduğu duyuru ve basın açıklamaları incelendiğinde kurumun iç işleyişi dışında sadece “yasaklama kararları, mültecilere yönelik hak ihlallerine dair” paylaşımların yapıldığı görülecektir. 2016 yılından bu yana şehirde konser, sergi ve benzeri eylem ve etkinlikler dahil her türlü faaliyetin yasaklı olduğu bir kent psikolojisi açığa çıkarılmıştır. Son zamanlarda azalsa da kentte uzunca bir süre geceleri de devam eden helikopter seslerinin rahatsız edici bir iklime neden olduğu bilinmelidir. 

5) Van Büyükşehir Belediyesi ve Van Valiliği’nin Van gölünün korunmasına yönelik alması zorunlu tedbirler yıllardır yerine getirilmemektedir. Kuraklık nedeniyle tarihi bir çekilme görülen Van Gölü’nün havzasında HES barajlarının yapılması, atıkların arıtılmadan göle karışılması, sahil bandında kamu binalarının inşa edilmesi, sahil bandında taş ocaklarının işletilmesi gibi ekolojik suçlar bizzat kamu görevlileri eliyle yürütülmektedir. 

Bu listeyi bir nihayete erdirmek, bir köşe yazısına sığdırmak aslında mümkün değildir. Yıllardır sürdürülen mera/yayla yasaklarının hayvancılığa vurduğu darbeden, kuraklık ve ekonomik kriz karşısında yalnız bırakılan çiftçiye, kayıtdışı istihdam alanlarından geri dönüşüm alanları olmayan sanayi sitelerine varana kadar birçok başlık Van’da sorunlu halde olup nihayetinde işsizliği arttıran bir faktöre, istihdamın niteliğini düşüren bir etkene dönüşmektedir. Van’ın TBMM’de olan AKP-MHP’li 3 Vekili “Van sorunları üzerine” 5 yıldır 5 konuşma, değerlendirme vb. yapmamıştır. Van’a yönelik sosyo-ekonomik, psikolojik ve siyasal açılardan devam eden “kötü yönetim” kenti yoksullar, işsizler, sığınmacılar meydanına dönüştürmüştür. 

Editör: Bekir GÜNEŞ