Gazete Emek - Toplantıda sorulan “Cari açığa en büyük etkilerden biri de altın ithalatı. Deprem sonrası bir takım adımlar atılmıştı, altın ithalatını daha da kısıtlayacak yeni tedbirler gelebilir mi” sorusuna “Altın ithalatını kısıtlamak diğer bakanlıkları ilgilendiriyor, bizimle ilgisi yok” diyen Kavcıoğlu, vatandaşın yanlış yönlendirilmesi sonrası geçtiğimiz aylarda altın talebinin ve altın ithalatının arttığını, altının Türkiye’de dünyaya kıyasla 20-30 dolar fazla fiyatla satılır hale geldiğini, bunun üzerine TCMB’nin kendi rezerv gücüyle piyasaya girdiğini belirtti.
TCMB’nin altın piyasasına girişiyle altın fiyatlarının daha dengeli bir noktaya geldiğini ve altın talebinin de normal seviyelere gerilediğini belirten Kavcıoğlu “İthalatta herhangi bir yasaklama yok ama piyasaya destek olduğumuz için ithalat artıracak bir talep yok. Cari dengeye olumlu bir katkı oldu. Gelişmelere göre ithalat olabilir, biz de devam edebiliriz. ithalat iki aydır çok düşük seviyelere geriledi. cari dengeye olumlu katkı” dedi.
EVDEKİ GÜMÜŞLERİ SATMAK”
Ekonomist Uğur Gürses daha önce yaptığı açıklamalarda Merkez Bankası kasasından yapılan altın satışlarını ‘evdeki gümüşleri satmak’ olarak tanımlamıştı.
Gürses şu açıklamaları yapmıştı:
“Ekonomist Uğur Gürses, MB’nin azalan rezervleri takviye etmek için mart başından itibaren altın sattığını yazdı. Buna göre banka, 3 Mart-14 Nisan arasında 43 tonluk 2,8 milyar dolar değerinde altın sattı.
Gürses, MB’nin likit döviz ihtiyacı için altın satışıyla birlikte yabancı para efektiflerini de döviz hesaplarına geçirmeye başladığını bildirdi.
Toplamda 5,5 milyar dolarlık varlığın likit dövize çevrildiğini söyleyen Gürses, bu hamlenin ‘evdeki gümüşleri satmak’ anlamına geldiğini belirtti.”