Azad Nurullah Özdemir yazdı
Gazete Emek - Özel gereksinimli bireyler için fizik tedavi, yalnızca sağlıklarını korumakla kalmayıp, yaşam kalitelerini artırarak bağımsızlıklarını sürdürmeleri açısından kritik bir öneme sahiptir. Ne yazık ki Türkiye'de, özel bireyler belirli bir yaşın üzerine çıktığında, yaşam boyu sürmesi gereken bu temel destek, çoğu zaman ekonomik gerekçelerle kesintiye uğramaktadır. Bu durum, onların halihazırda var olan sağlık durumlarının gerilemesine ve ciddi mağduriyetlere yol açmaktadır.
Fizik Tedavinin Hayati Rolü ve Kesintilerin Sonuçları
Fizik tedavinin kesilmesi, özel bireylerin hareket kabiliyetlerinin azalmasına, kas ve iskelet sistemi sorunlarının artmasına ve dolayısıyla yaşam kalitelerinin düşmesine neden olmaktadır. Yürüme yeteneği olan bir özel birey için bile fizik tedavi, mevcut durumunu korumak ve olası sağlık sorunlarını önlemek adına hayati önem taşır. Fiziksel aktivitelerden mahrum kalan bu bireylerin, sosyal hayattan daha fazla izole olmaları ve psikolojik olarak da olumsuz etkilenmeleri kaçınılmazdır.
Çoğu özel birey zamanının büyük bir kısmını evde geçirmek zorunda kaldığı için, düzenli fizik tedavi seansları onlar için hem bir fiziksel aktivite hem de sosyal bir etkileşim aracıdır. Bu seansların keyfi bir şekilde sonlandırılması, zaten kısıtlı olan yaşam alanlarını daha da daraltmakta ve moral bozukluğuna yol açmaktadır.
Eğitim Hakkının Gaspı ve Öğretmenlerin Ev Ziyaretlerinin İptali
Fizik tedavinin yanı sıra, özel bireylerin eğitim haklarına erişimde de ciddi sorunlar yaşanmaktadır. Birkaç yıl öncesine kadar öğretmenlerin özel bireylerin evlerine giderek ders verdiği uygulamaların sona ermesi, eğitimlerinin aksamasına ve gelişimlerinin önünde büyük bir engel oluşturmaktadır. Eğitim, her bireyin temel hakkıdır ve özel gereksinimli bireylerin bu haktan mahrum bırakılması kabul edilemez. Bu durum, onların topluma entegrasyonunu zorlaştırmakta ve potansiyellerini tam anlamıyla ortaya koymalarına engel olmaktadır.
Ekonomik Gerekçeler ve Alternatif Çözüm Arayışları
Ekonomik tasarruf gerekçesiyle özel bireylerin temel haklarından mahrum bırakılması, vicdani ve etik açıdan sorgulanması gereken bir durumdur. Eğer bu kısıtlamalar gerçekten ekonomik nedenlerle yapılıyorsa, devletin ve ilgili kurumların alternatif çözüm yolları bulması gerekmektedir. Özel bireylerin sağlığı ve eğitimi, toplumun genel refahı için bir yatırım olarak görülmeli, maliyet unsuru olarak değil.
Toplumsal Algı ve Batı-Doğu Arasındaki Farklılıklar
Bu durumdan en çok etkilenenler, özel bireylerin kendileri ve onların fedakar aileleridir. Onların okuma, tedavi görme ve yeni şeyler öğrenme hakları yok mudur? Maalesef, bu konuda Türkiye'nin batısı ile doğusu arasında ciddi farklar göze çarpmaktadır. Batı illerinde özel bireyler için tiyatro, sanat dersleri gibi sosyal ve kültürel etkinlikler sunulabilirken, ülkenin doğusunda bu tür fırsatlar ne yazık ki yetersiz kalmaktadır. Bu eşitsizlik, özel bireylerin sosyalleşme ve yeteneklerini geliştirme imkanlarını kısıtlamaktadır.
Özel bireylerin yaşam haklarına, sağlıklarına ve eğitimlerine saygı duymak, çağdaş bir toplum olmanın gereğidir. Bu konudaki eksikliklerin giderilmesi ve özel bireylerin hak ettikleri yaşam kalitesine ulaşmaları için acil adımlar atılması büyük önem taşımaktadır.