Gazete Emek- Yani ezilenler dünyanın neresindeyse solun orada olması ve gerekli dayanışmayı göstermesi gerekir. En azından savaşa karşı çıkarlar, bulunduğu yerde barış derler. Rusya-Ukrayan savaşında, Avrupa'da, çok küçük bir kesim dışında, sol-sosyalist parti ve grupların çoğunluğu, eline sopa alarak NATO'nun arkasısnda durdular, Rusya'yı da saldırgan olarak suçladılar. Rusya'nın saldırgan olduğunu kabul edelim ama NATO barış sever midir? NATO, niye Doğu Avrupa'ya kadar genişledi, o da yetmedi, eski Sovyet cumhuriyetlerini de NATO'ya alma cüretini gösteriyor? Varşova Paktı dağılalı yıllar oldu ama NATO'nun genişleme çalışmaları hızla devam ediyor. 

 

 

***

 

NATO'nun emperyalist yayılmacılığının nedeni, hegomonyasını genişletmek ve rakipsiz bir dünya kurmanın peşindedir. Çünkü Rusya, Sovyetlerin varisi olduğunu ve eski Sovyet bölgelerinde tekrar etkili olmak istemektedir. Yani NATO ve Rusya politik egemenlik peşinde koşsunlar, biz gelelim kendilerine sol diyenlere. Avrupa'da solun geçmişi sanayişleşmeye kadar gider. İşçi sınıfı nicel olarak oluşup nitel sıçrama yaşamasıyla sol siyaset te siyasi ve ekonomik yaşamda etkili olmaya ve sağ zihniyete alternatif olmaya başladı ve Avrupa'da demokratik devrimlerin olmasına önayak oldular, bir dizi hakkın kazanılmasını sağladılar. Avrupa'da sol, normalde işçi sınıfının, emekçilerin, köylülerin ayaklanmaları ve direnişleri sonucu kuruldular ve uzun yıllar, halkın umudu oldular. Ancak son yıllarda sol siyaset te bir pasiflik ve burjuva devletine eklemlenme oldu. Özellikle hükümet olan sol-sosyalist partiler, iktidar olduklarında sermayenin emir erleri oluyorlar, muhalefetteyken söylediklerini unutuyorlar.

 

---

 

 Demokratik siyasal koşullarda solun daha çok güçlenip daha çok hak kazanması, burjuva devletinin etki alanını daraltması gerekirken, sol partiler tamı tamına sağ siyaseti taklit ediyorlar. Yani son yıllarda, sol olmak sadece görüntüden ibaret bir hal almış. Toplum, Avrupa'da sol ve sağ siyaset diye ayrım yapmıyor artık. Çünkü sağ bir parti hükümet olsada, sol bir parti hükümet olsada, sosyal yardımlarımızı alıyoruz ve refahımız yüksek diyorlar. Halbuki sol siyaset her koşulda, sağ siyasetten farkını, özellikle iktidara geldiğinde her bakımdan gösterebilmelidir. Muhalefetteyken en sağ partiler de, halkın karşısına çıkarlar birçok şey vaad ederler ama iktidar oluncada vaadler unutulur. Ancak sol siyasetin tarzı ve duruşu muhalefetken ne ise, iktidar olduğundada aynı olmalıdır. Yani solun sözü ile özü aynı olmalıdır. Demokratik ülkelerde sol siyasetin çok şey yapabilme imkanı vardır ama yapmıyorlar, sadece yıllar önce kazanılmış bazı hakları yeterli buluyorlar. Sovyetlerın dağılışı ve Sovyet sosyalizminin çözülüşü, Avrupa sol'unda da bir umutsuzluk, yozlaşma ve pasiflik yarattı, sosyalizme olan inancı törpüledi. 

 

***

 

Bu durum, halkta da bir moralsizliğe yol açtı. Bu atmosferde, Avrupa burjuvazisi, sosyalizm karşısında ebedi zafer kazandığını düşünmeye başladı ve sol siyasete bir ayar vermeye, kendi yanlarına çekmeye başladılar. Dikkat edilirse, son otuz yıldır Avrupa'da sol-sosyalist partiler iktidar oluyorlar ama sağın siyasetini icra ediyorlar. Demokratik siyasi koşullarda demokratik yollarla sosyalizmi kurmanın imkanları var. Bu, hemen bir çırpıda olmaz tabiki ama burjuvazinin siyasi etkisini sınırlandırmak, halkın ekonomik ve siyasi haklarının sınırlarını genişletmekle bu mümkündür. Bazı ülkelerde bunlar oldu oluyor. Yani yasal zeminde demokratik yollarla üretim araçlarını kamulaştırmak ve bütün maddi imkanları halkın hizmetine vermek mümkündür. Demokratik koşullarda en büyük silahın örgütlü halk ve işçi sınıfı olduğunu unutmamak gerekiyor. Avrupa ülkelerinde sendikalar ve sivil toplum örgütleri ve halk belli bir siyasi-demokratik niteliğe sahiptir ama sol siyasi çevreler, maalesef sınıfta kaldılar, eski direnişçi ruhları yol olmuş durumdalar.

 

***

 

Mesela Almanya'da şimdiki hükümeti Yeşiller ve Sol parti, koalisyon hükümetini oluşturuyor ama Alman burjuvazisi karşısında hazır ol vaziyetinde duruyorlar, işçi sınıfını ve halkı burjuvaziye daha çok kazanç sağlama güçleri olarak görüyorlar. İngiltere İşçi Partisi de aynı vaziyette olup, sözde işçi partisi işlevine sahiptir. Yani Avrupa solu yüz yıl önceki radikalliğini tümden kaybetmiş durumda. Demokratik koşullar, sosyalizme giden yol olarak bilinir. Avrupa'da sol güçler bu denli bir pasiflik yaşarlarsa, gelişmemiş ülkelerin sol güçleri, açıkçası zombi hayatı yaşarlar, zaten yaşıyorlarda. Gelişmiş ülkelerde normalde solun daha çok güçlü ve hükümet-devlet üzerinde etkili olması gerekir. İngiltere'de geçen yıllarda, halktan ve işçi sınıfından çok sayıda çevre, yeni bir işçi partisi kurulması gerektiğini dile getirdiler. Avrupa burjuvazisi, sosyal devleti bitirmenin hesaplarını yapıyor ama bir halk isyanın çıkmasından da korkuyorlar. Sovyetlerin çözülüşü, Avrupa burjuvazisini, sosyal devleti bitirme konusunda cesaretlendirdi ama örgütlü bir işçi sınıfının ve güçlü sendikaların olması bunu engelliyor. 

 

***

 

Çünkü Avrupa işçisi ve halkı, Türkiye'deki halk gibi, zamlara ve hayat pahalılığına artık alıştık demezler, ortalığı yıkıp yakarlar. Fransa'da benzine yüzde beş oranında zammın olması, halkı, sarı yeleklileri günlerce sokaklara çıkardı ve devlet güçleriyle çatıştırdı ve zamlar geri alındı. Türkiye'de yapılan zamlar, Avrupa'da yapılsa, halklar on günde sistemi alabora ederler. Avrupa'da halklar ve işçi sınıfı bir değişime her zaman hazırlar ama sol çevrelerin eski değiştirici güçleri yok. Bu gidişle halk, yeni sol siyasi arayışlara girecektir. Yeni sol partilerin kurulması gündeme gelebilir ya da halk, mevcut sol güçlere bir ikazda bulunabilirler. Çünkü halkın sokaklara çıkması, sol güçleri eski radikal durumlarına dönmelerini sağlayabilir. Çünkü su yerinde durursa kokar. Sol, kesimler refah ve sosyal sistem içinde kala kala kokmaya ve siyasi etkinliklerini kaybetmeye başladılar, burjuva sisteminin bir parçası oldular. Anlaşılan, işçi sınıfı ve halk sokaklara çıkacak ve sistemi titretecekki, sol güçler bu siyasi uyuşukluktan kurtulsun, kurtulabilsin. Çünkü solun zayıfladığı yerde, sağ-muhafazakar kesimler devleti tümden ele geçirirler. Türkiye'de halkın zamların altında inim inim inlemeleri, sağın devletin her tarafını ele geçirmesindendir. Sol, sağ kadar güçlü olmalıdır ve sağın etkisini kırmalıdır. Bu imkanlar Avrupa'da fazlasıyla var. Önemli olan, solun tam olarak halkın yanında olması ve halka hizmet etmesi ve devleti tam olarak halka hizmet eden bir duruma getirmeleridir...



 

Editör: TE Bilişim