Gazete Emek- Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, partisinin sporla ilgili öncelikli politikalarını açıklarken, "Türkiye’de üzülerek ifade ediyoruz; spor, patronların, iktidarın ve mafyanın tekel alanına dönüşmüş durumda. Bu iktidar, bu anlayış egemen olduğu sürece spor hep sorunlu bir alan olarak kalacaktır. Federasyonlar değişir, isimler değişir ama bu düzen devam ettiği sürece dönüp dolaşıp yine sorunları konuşmaya devam ederiz. O yüzden, çıtayı yükseltiyoruz, daha iddialı bir dönemin ilk adımlarını atıyoruz" dedi.

TİP Genel Başkanı Erkan Baş, Spor Politikaları Çalışma Grubu Koordinatörü ve Milli Sporcu Remzi Dilli, Teknik direktör Önder Özen ve spor yazarları ile çeşitli dallardan sporcuların katılımıyla partisinin öncelikli 10 spor politikasını açıklamak üzere İstanbul'da bir basın toplantısı düzenledi. "Bugün, bizim açımızdan uzun süredir çalışmalarını devam ettirdiğimiz önemli bir alana ilişkin ilk bütünlüklü söz söyleyeceğimiz gün" diyen Baş, sporun, Türkiye’de herkesin yakından ilgilendiği, siyasetin gizli kapaklı müdahale ettiği ama genelde siyasetin karşısına konulmak istenen bir alan olduğunu söyledi.

TİP olarak yakında bir de Tarım Konferansı düzenleyeceklerini belirten Baş, bugün partisinin Spor Politikaları Çalışma Grubu'nun oluşturduğu programı paylaşacağını ifade etti. Baş, sözlerini şöyle sürdürdü:

"SOSYALİSTLER SPOR ALANINDA YETERİNCE SÖZ SÖYLEYEMEDİ"

 Bir özeleştiri yapmamız gerekiyor. Sosyalistler, spor alanına ilişkin yeterince söz söyleyemediler. Bunu söylememiz lazım. Bu aynı zamanda bir saygının da ifadesi olsun. Bu alanda bizden önce çok sayıda arkadaşımız emek harcadı, yıllardır büyük emekler verildi bu alanda. Fakat bunları bütünleştirmek, birleştirmek toplu bir biçimde kamuoyunun karşısına çıkartabilmek konusunda istediğimiz tarzda etkili bir mücadeleyi bugüne kadar yürütemediğimizi de biliyoruz, farkındayız.

Tam da bu yüzden Türkiye’de üzülerek ifade ediyoruz; spor, patronların, iktidarın ve mafyanın tekel alanına dönüşmüş durumda. Biz Türkiye’nin her yerinde, terazinin sağa doğru yatırıldığı bir dönemde sporun da bundan nasibini aldığını söylüyoruz ve sola ait değerlerin güç kazanmadığı bir tabloda sporun da soluksuz kalacağına ilişkin kaygımızı paylaşmak istiyoruz.

SPORA İLİŞKİN YAKLAŞIMIMIMZ SÖZ ÜRETMEKTEN İBARET OLMAYACAK

 Şimdi yaşamın her alanında mücadele diyorsak, spor alanında da bu mücadeleyi büyütmek göreviyle karşı karşıyayız. Bugün sözlerimizi paylaşacağız ama herkes bilsin ki spora ilişkin yaklaşımımız sadece söz üretmekten ibaret olmayacak, bu alanda bir mücadeleyi de elbirliğiyle güçlendireceğiz, kuvvetlendireceğiz.

İlk söyleyeceğimiz şey şu: Spor için bütünlüklü bir planlamaya ihtiyacımız var. Kamuyu, yurttaşı merkeze alan bir yaklaşımı ve bu yaklaşım talebinde spora ilişkin genel bir yaklaşımı arkadaşlarımız planlı, programlı bir biçimde uzun süren bir çabayla, emekle toparlamış durumdalar. Bu bütünlüklü yaklaşımda, kentsel mekanların düzenlenmesi de var spor politikaları ile eğitim politikalarının eşgüdümüne dönük bir yaklaşım da var. Yalnızca endüstriyelleşmiş spor dallarını değil, sporun tüm dallarını kapsayacak bir biçimde bütünlüğü sağlamaya çalıştık ve şunu biliyoruz. Mevcut iktidar ve mevcut iktidar kodlu bir yaklaşımla Türkiye’de sporun sorunları çözülemez.

BU İKTİDAR EGEMEN OLDUĞU SÜRECE SPOR HEP SORUNLU OLACAK

 Bu iktidar, bu anlayış egemen olduğu sürece, spor hep sorunlu bir alan olarak kalacaktır. Federasyonlar değişir, isimler değişir ama bu düzen devam ettiği sürece dönüp dolaşıp yine sorunları konuşmaya devam ederiz. O yüzden, çıtayı yükseltiyoruz, daha iddialı bir dönemin ilk adımlarını atıyoruz. Spor emekçilerinin sorunlarını çözecek, sporda şiddeti önleyecek, spor yönetiminin demokratikleşmesini sağlayacak, sporda mali denetimi getirecek ve spor basınını da özgürleştirecek bütünlüklü bir çerçeveyi bugün burada kamuoyuyla paylaşıyoruz."

Spor Politikaları Çalışma Grubu Koordinatörü ve Milli Sporcu Remzi Dilli neler yapılması gerektiğinin belirlendiği 10 maddeyi paylaştı. Dilli şöyle konuştu:

"SPORDA GELDİĞİMİZ NOKTA ENKAZ"


 Gelmiş olduğumuz nokta gerçekten bir enkaz. Hangi branşa bakarsak bakalım ülkemizde son 20 yılda baş aşağı giden bir spor organizasyonu var. Bunu bir yerden çevirip, düzenli ve planlı olarak yapmak lazım. Bilim Kurulu Başkanımız Hakan (Güneş) Hocamızın önderliğinde spor koordinasyon kurulunda bu işe çok büyük emek veren Mustafa’ya, Burak’a, Kaan’a gerçekten minnetlerimi sunuyorum. Beraber umarım daha da iyi işler yapacağız. Kabaca 10 maddelik bir manifestomuz var elimizde. Bunun hepsini okuyarak vaktinizi almak istemiyoruz ama bize Türkiye’de işi oluruna bırakılması gibi bir şey var maalesef. Halbuki bu planlamanın diğer çağdaş demokrat ülkelerde olduğu gibi bütünlüklü bir planlama olması gerekiyor. Bizim birinci maddemiz bu planlama işini halletmek.

İNSANLARIN BEDAVA SPORA ULAŞMASINI SAĞLAMAMIZ GEREKİYOR

 İnsanların kolay spora, ucuz spora, hatta bedava spora ulaşmalarını sağlamamız gerekiyor. Onun için de kentsel mekanların yeniden düzenlemesine ihtiyaç var. Bugün maalesef ki evladımızı bir spor okuluna vermek istediğimiz vakit, karşımıza çıkan rakamlar yıllık 50 bin lirayı bulmakta. Bu korkunç bir rakam. Devamında yıllardır konuşmuş olduğumuz eğitimle sporun beraber, paralel, koşut hale gelmesini biz oyuncuyken bundan 50 yıl evvel bu konuşuluyordu. 50 yıl sonra hala bunu konuşuyor olmamız Türkiye açısından son derece üzücü. Biz mutlaka spor politikalarıyla eğitim politikalarımızı eş güdümlü hale getirmeliyiz.

Sadece birkaç tane branşa önem veriliyor, diğer olimpik disiplinlere çok fazla önem verilmiyor. Futbol başta olmak üzere basketbol, biraz da kadın voleybolunun popüler olduğu ülkemizde bizim mutlaka bütün spor dallarının desteklenmesini ve yaygınlaştırılmasını sağlamamız gerekiyor.

SENDİKALI OLMAK, SPOR EMEKÇİLERİ İÇİN SORUN

 Tabii bu işe emek veren spor emekçilerinin sorunları var. Sendikalı olmak, SGK’lı olmak, emeğinin karşılığını, ücretini almak, kontratlar önemli sorunlar. Onun için spor emekçilerinin sorunlarının mutlaka çözülmesi gerekiyor. Korkunç bir şiddet görüyoruz.

SPORTA ŞİDDETİN ÖNLENMESİ GEREKİYOR

 Sporda şiddetin önlenmesine yönelik mutlaka bizim bir şeyler yapmamız gerekiyor. Bizim altıncı maddemiz, sporseverleri, karşılaşmaları izlemek isteyenleri maalesef tribünlerden, sahadan kaçırıyoruz. Onun için altıncı maddemizde sporda şiddetin önlenmesi. Her alanda olduğu gibi burada da bir demokratikleşme olması gerekiyor, sporun yönetiminin demokratikleşmesi konusu. 

NİTELİKLİ KADROLAR GEREKİYOR

 Son madde de federasyon yönetimlerinde nitelikli kadroların yer alması. Ehil insanların burada gerçekten federasyonların yönetiminde yer alması gerekiyor. On maddelik kabaca açılımı bu. Bunu partimiz olarak elimizden geldiğince çalışarak sağlamaya çalışacağız."

ÖNDER ÖZEN: HERKESİN SPOR YAPABİLDİĞİ ESKİŞEHİR'DEKİ STAD MİLLET BAHÇESİ OLDU

TİP Spor Politikaları Çalışma Grubu Üyesi Önder Özen de spora başladığı yıllarda antreman yaptığı alanların birçok spora uygunken, şu an sadece futbola ve tüketime uygun yerlere dönüştürülmesine tepki gösterdi. Spor yapmanın artık maliyetli olmasına tepki gösteren Özen, şunları söyledi:

"Ben o zaman 10 yaşındaydım bunun bir maliyeti yoktu. Bize dediler ki 'Bir tane şortun olsun bir tane fanilan olsun gelin buraya.' Spor tesisinin insanlara vaadi benim için şöyleydi; 10 yaşındaki çocuk için gelip burada top oynayabilirsin, 18 yaşındaki bir okçu için gelip burada öğleden sonra ok atabilirsin. Orada maratoncular koştu atletler atladı okçular yay gerdiler, biz futbol oynadık. Şimdi o stat yok. Orası millet bahçesi oldu yerine bambaşka bir sadece futbol oynanabilecek bir futbol stadyumu yapıldı. Yarım milyonluk şehirde bir tane futbol stadı var ve o stadın 10 yaşındaki çocuğa vaadi çok şanslıysan sen de işte Cristiano Ronaldo olabilirsin, 20 yaşına geldiğinde eğer işsizsen bunun etrafında simit satabilirsin veya su satabilirsin o kalabalığa. Eğer işin varsa para biriktirip bir öğrenciysen veya tüketici olabilirsin o statta."

Kaynak: dokuz8

Editör: Bekir GÜNEŞ