ÖZEL HABER

Gazete Emek- 2016 yılında KHK ile Seyhan Belediyesi'ndeki işinden ihraç edilen KHK’lı gazeteci Güven Boğa,Gazete Emek’in düzenlediği seminerde bu süreç içerisinde yaşadıklarını, Habere Güven haber sitesinin nasıl kurulduğunu ve yayın hayatına nasıl devam ettiğini anlattı.

Hakkında 55 dava açılan ve yalnızca birinden hüküm giyen Boğa, “Özellikle 12 Eylül ile başlayan ve 15 Temmuz darbe girişiminin ardından 20 Temmuz’dan sonra kamu emekçilerinin görevinden ihracıydı. Benim aslında iki darbede de yaşanmış deneyimlerim var. 11 Eylül 1980 günü gözaltına alındım. Değişik dönemlerde 6 yıla yakın cezaevinde kaldım. Cezaevinde kaldığım sürece insan hakları, öğrenci hareketleri ve Türkiye’nin demokratikleşmesi mücadelesinde dönem dönem sorumluluklar aldım. Bu güne kadar hakkımda 55 dava açıldı. 55 davanın içerisinde birinden hüküm giydim. O da 1981 yılında 12 Eylül’den sonra 1 Mayıs’ı kutlamaktan. Türkiye’de halen emekçilerin, darbecilere rağmen sesini yükseltebileceğini ifade edebilmek adına 1 Mayıs ile ilgili girişimlerim oldu ve bundan dolayı ceza aldım. Aradan geçen yıllar sonra 1 Mayıs Türkiye’de de yasallaştı.” diye konuştu.

2016’DA KHK İLE İHRAÇ EDİLDİ

Öğretmenlikten gazeteciliğe doğru uzanan yıllarda verdiği emek mücadelesine değinen Boğa, şu ifadeleri kullandı;

“Gazetecilik yaşamıma 1993 yılında başladım. Evrensel Gazetesi çıkmadan önce iki tane dergiydi. Biri ‘Gençliğin Sesi’ diğeri ‘Gerçek’ diye bir dergi vardı.‘Gençliğin Sesi’nde genel yayın yönetmeni oldum. Daha sonra da 1991 yılında Evrensel’in çıkmasında bu iki derginin tarihsel bir geçmişi vardı. Ben Metin Göktepe ile bir cenazeyi izlerken gözaltına alındık. Ümraniye Emniyet Amirliği’nde yoğun işkence gördük. Bu yoğun işkencenin ardından davalar süreci yaşandı ve 2000 yılında Türkiye bize yapılan işkenceden dolayı mahkum edilerek tarafımıza tazminat ödedi. Öğretmenliğe müracaat ettim ve 20 yıl boyunca öğretmenlik yaptım. Daha önce Çukurova Üniversitesi Öğrenci Derneği, Dicle Üniversitesi Öğrenci Derneği Antalya Öğrenci Derneği kurucuları arasında yer aldım. Sendikal harekette Eğitim Sen’de uzun yıllar yöneticilik ve şube başkanlığı yaptım. Emek mücadelesi çerçevesinde inşaat işçilerinin örgütlenmesinde, Gaziantep’te Ünaldı Tekstil’de dokuma işçilerinin örgütlenmesinde, hamalların örgütlenmesinde gibi farklı birçok rol aldık. 2015 ve 2016 yılları arasında Seyhan Belediyesi’nde Kültür ve Sosyal İşler Müdürü hem de Basın Yayın İşleri Müdürlüğü görevlerini yerine getirirken 2016 yılında çıkarılan KHK ile görevden alındım.”

KENDİ ADIMA HABERE GÜVEN SİTESİNİ KURDUM”

Habere Güven sitesinin nasıl kuruldıuğunu anlatan Boğa, siteden aktif olarak haber paylaşıldığını aynı zamanda aylık olarak basılı şekilde halka haber ulaştırdıklarını dile getirdi. Boğa, “Görevden alındıktan sonra belli bir süre Dokuz8haber’in Adana ve Çukurova temsilciliğini yaptım. Dokuz8’e bu bölgeden haberler gönderdim. Benim gönderdiğim haber sayısının fazlalığı ile Dokuz8’in haber politikasına paralel olarak belli sayıda haber yayımlamak zorunda kaldığı için kendi adıma Habere Güven diye bir internet haber sitesi kurdum. 19 Şubat 2020’den bu yana da hem yazılı olarak hem de basılı olarak faaliyetlerimizi sürdürüyoruz.” ifadelerini kullandı.

İHRAÇ EDİLMEMDE 3 GEREKÇE BELİRLENDİ”

OHAL Komisyonunun 3 KHK gerekçesi sunarak görevine son verdiğini açıkladı. Bu gerekçelerden birinden haberdar olmadığını savcılık tarafından da ifadeye gerek görülmediğini belirten Boğa, uzun süredir antidemokratik bir uygulamaya maruz bırakıldığını söyledi. Boğa, o süreci şu sözlerle anlattı:

Özellikle 2016 yılından sonra Türkiye’de 130-132 bin kişi değişik konularla suçlanarak görevlerinden alındılar. Ben dahil bu kişilerin yüzde 90’ı OHAL Komisyonu’ndan red aldı. İdari Mahkemesi’nden de red geldi. Şu an dava istinaf mahkemesine taşındı. Biliyoruz ki bu bir oyalama süreci. OHAL Komisyonu gibi ayakları yere basmayan hukuksal bir otorite oluşturarak AİHM’de açıkçası buna onay vererek Türkiye’de antidemokratik bir işleyişe maruz bırakılıyor.

Hiçbir idari mahkeme OHAL komisyonundan onay almadığı sürece davanıza bakmıyor. Benim ihraç edilmemde 3 gerekçe belirlemişler; 1 Mayıs’ta tertip komitesi başkanı olmak, bu 1 Mayıs 2010 için bize dava açılmadı. Ta ki OHAL dosyasında görene kadar hakkımda soruşturma açıldığından haberim yoktu. İkinci gerekçe ayakkabı kutuları, Türkiye’nin her yerinde konuya ilişkin basın açıklamaları ve etkinlikler oldu. Bende sendika üyesi olarak katıldığım bir basın açıklamasında şiddete maruz kaldım. Ağır yaralanarak hastaneye kaldırıldım. Bunun sonucunda darp raporu aldım ve ertesi gün suç duyurusunda bulundum. 1 yıl sonra o davaya ilişkin emniyet hakkımda bir dava açtı. Bu dava yıllar sürdü ve beraat ettim. Benim açtığım dava ise tarafıma tazminat ödendi. OHAL Komisyonu’nun üçüncü gerekçeyle insan hakları örgütleri ile birlikte yaptığım bütün işleri bir çatıda topladılar. Bir örgütle ilişkilendirerek 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargıladılar ama ondan da beraat ettim. Bu süreçte işsiz kaldım ve her gittiğim yerde kapılar yüzümüze kapandı.

-

Editör: TE Bilişim