Gazete Emek-   CHP'li  Aytuğ Atıcı ve HDP Gaziantep Milletvekili  Mahmut Toğrul, Ötekilerin Gündemi'nin Pozitif Dil programında gündeme ilişkin değerlendirmede bulundu. 

HDP'nin tutuklu bulunan eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın muhalefet partilerine yaptığı “Demokrasi İttifakı çağrısına  ilişkin konuşan CHP’li Aytuğ Atıcı, “Demokratik İttifak elzemdir. Herkes kendi ideolojisini muhafaza ederek Demokratik İttifak'ın yolunu açmalıdır.” diye konuştu. 

HDP’li Mahmut Toğrul ise, “Adaletsizliğin giderilmesi noktasında  nasıl adımlar atacağımızı  konuşamıyorsak, biz iktidara geliriz yaparız deyince toplum buna ikna olmuyor. Toplumu ikna edecek yol, "Bunları şimdiden gelirsek adaleti bu noktada düzelteceğiz"  demektir.” İfadelerine yer verdi. 


Gazeteci Hamza Özkan’ın moderatörlüğünü yaptığı Pozitif Dil programına konuk olan CHP’li Atıcı ve HDP’li Toğrul, gündeme ilişkin değerlendirmelerinde şu ifadelere yer verdi;


“AKP VE MHP ELİNDEKİ ŞARTLARI İYİCE ZORLUYOR”


Son dönemde gelişen olayların  erken seçimin bir işareti olduğunu vurgulayan CHP’li Aytuğ Atıcı,  “Bu sürecin  son bir aydır yaşadıklarımızın yani Boğaziçi eylemlerindeki sert  müdahaleden tutun, HDP'nin kapatılma süreci, Gergerlioğlu'nun milletvekilliğinin düşürülmesi' generallerin yayınladığı bildiriye aşırı tepki gösterilmesi, İstanbul Sözleşmesi'nden çıkılması, Kanal İstanbul'un yeniden tartışmaya açılması ve Montrö'nün tartışmaya açılması ve daha pek çok gündemi meşgul eden olayları özetleyin derseniz sadece iki kelime ile özetlerim;  Erken seçim başka hiçbir mantığı yoktur. Başka hiçbir siyasi açıklaması yoktur AKP'nin çok sıkıştığını ve oylarının giderek düştüğüne biliyoruz ve bu şekilde giderse de düşmeye devam edecektir. Siyasetten net bir algı vardır grafik düşmeye başladığı zaman tekrardan yükselme ihtimali pek olmaz.” diye konuştu. 

 Siyasetten ivmeyi aşağı çeken bir partinin tekrar yükselmesinin kolay olmadığının altınız çizen Atıcı,  “Bu şekilde eğer inişe geçen bir parti AKP ve Cumhur ittifakı’nda MHP zaten iyice düşüşe geçmiştir. Böyle bir iniş onlar açısından hayra alamet değildir, Türkiye açısından tabii ki büyük bir hayra alamettir. Bu gidişi tersine çevirmenin yollarını aramaktadırlar.  Şu anda eğer AKP ve MHP ittifakı hatta yanlarına almaya çalıştıkları diğer partilerle beraber şu son bir ayda yaptıklarıyla %45'i tekrar bulurlar ise 2022 ilkbaharında erken seçime gideriz, bulamazlarsa 2023'e kadar seçim olmaz o yüzden şimdi şartları zorluyorlar.” İfadelerini kullandı. 


“MONTRÖ VE KANAL İSTANBUL ERKEN SEÇİME İŞARETTİR”

AKP’nin ABD’ye bağımlı hale geldiğini iddia eden Atıcı şu açıklamaları yaptı;
“Montrö Sözleşmesi ve Kanal İstanbul bir erken seçim işareti midir ? Evet öyledir. AKP dışarıda ABD emperyalizmine adeta tutsak olmuştur. Halk Bankası davasıyla tutsak olmuştur. Reza Zarrab ile tutsak olmuştur.  ABD'nin CAATSA yaptırımları ile tutsak olmuştur. Açıkçası başta Trump'ta olsa Biden'de olsa kim olursa olsun ABD'nin emperyalist hayalleri bitmeyecektir ve AKP'yi çok ciddi kıskaca almıştır. Özellikle Tayyip Erdoğan'ın ya da AKP yöneticilerinin ABD'de olduğu söylenen mal varlıkları ile ilgili çok ciddi köşeye sıkışmıştır.

İşte şimdi ABD taviz istemektedir. Demektedir ki "Sen erken seçime bu şekilde girersen elimizdeki her şeyi açıklarız. Halk Bankası'nı mahvederiz. Sizi ciddi şekilde cezaya uğratırız. Mal varlıklarınıza el koyarız ve CATSAA yaptırımlarını uygularız. Sizi mahfederiz seçim kazanamazsınız. Ama eğer Montrö'yü değiştirirseniz, Kanal İstanbul'u yaparsanız  yani emperyalist ABD'nin donanmalarını Karadeniz'e sokmamıza izin verirseniz o zaman biz sizin yanınızda oluruz." gibi bir siyasi alışveriş içerisinde olduklarını okumamak ancak siyasi cehaletle mümkün olur. İşte bütün bunları bir araya getirdiğimizde AKP bir an önce kaybettiği irtifayı kaybettiği oyları yine yüzde 45-46 seviyesine getirmeye çalışmaktadır. Bunu da  yakaladıktan sonra da zaten birinci turda eğer en yüksek oy alırsa ikinci turda seçilmeyi planlamaktadır.”

“HERKES KENDİ İDEOLOJİSİNİ MUHAFAZA EDEREK DEMOKRASİ İTTİFAKI’NIN ÖNÜ AÇILMALIDIR”

HDP öncülüğünde kurulacak  bir siyasi ittifakın saygı duyulması gereken bir konu olduğunu ve Demokrasi İttifakı’nın daha önce Türkiye’de kurulduğunu belirten Atıcı, 
“Demokrasi İttifakı tartışılması gereken bir konudur. Bu Demokratik İttifak hemen AKP tarafından yine tıpkı amirallerin  üstünde tepindiği gibi Demokratik İttifak'ın üzerinde de tepinmeye başladılar. Hemen yandaş basında, "HDP'nin öncülüğünde üçüncü bir ittifak oluyor" denildi. Üçüncü bir ittifak olabilir mi? Olabilir. CHP, Millet İttifakı kuracak, öbürü Cumhur İttifakı kuracak, HDP kendine bir ittifak kuramaz mı? Kurabilir.
"Benim ilkelerim şudur. Bu ilkeler çerçevesinde buyurun arkadaşlar biz de bir ittifak kuruyoruz" deme hakkı vardır ve saygı duyulur. Ancak Türkiye siyasetini HDP doğru okumuştur ve okumaya devam edecektir. Bu siyaseti doğru okuduğunda elbette ki siyasi kararını kendi verecektir. Ama benim anladığım Demokrasi İttifakı yeni bir olay değildir. Demokrasi İttifakı'nı Türkiye yaşamıştır. Mesela 2015 yılında yaşamıştır. Daha önce bağımsız adaylar ile seçime giren HDP ilk defa kendi kimliği ile seçime girmiştir. Onların ve bizim hiç hesaplamadığımız bir şey oldu.  CHP'liler CHP'nin bütün itirazına rağmen tam 3 puanını HDP'ye verdi. Partiler arasında bir ittifak yoktu ve tıpkı başka partilerin yaptığı gibi HDP'ye oy verdi. Demokratik İttifak budur. CHP'li seçmen şunu düşündü, "Benim partimin oy oranını görüyorum tek başına iktidar göremiyorum. Peki HDP baraj altı kalırsa ne olur ? AKP anayasayı değiştirmek için çoğunluğa ulaşır ve Türkiye biter. Bu sebepten partimi zayıflatmak adına gidip HDP'ye oy vereceğim" diyen bir kesim ile HDP barajı çok rahat bir şekilde geçmiş oldu.” Diye konuştu. 

Siyasetçilerin seçim aritmetiği yapmak yerine ülke barışına katkı sağlayan bir ittifakın önünün açılması gerektiğini vurgulayan  Atıcı,  “ 2019 seçimlerinde HDP ile biz resmi bir ittifak yapmamıştık. Hiçbir resmi ittifak olmadığı halde, gizli ittifak da olmadığı halde HDP tıpkı 2015'te CHP seçmeninin davrandığı gibi bu sefer HDP yöneticileri ve tabanı da Millet İttifakı'nı destekledi ve hiçbir karşılık beklemedi. Sadece halk tarafından  sağduyulu demokratik bir ittifak yapıldı. Bu sayede İstanbul,Adana,Antalya Mersin alındı. HDP olmasaydı CHP buraları alabilir miydi? Açık söylüyorum alamazdı. Onun için Demokratik İttifak elzemdir. Herkes kendi ideolojisini muhafaza ederek Demokratik İttifak'ın yolunu açmalıdır. 


Eğer ideoloji kaybı yoksa Türkiye'nin geleceği için bunlar bir noktaya kadar uygun sayılabilir. CHP'ye burada çok ama çok büyük rol düşmek ya CHP'nin HDP ile bir araya gelmesi Türkiye'ye fazla bir şey kazandırmaz CHP, İYİ Parti ile bir araya gelmesi de Türkiye'ye fazla bir şey kazandırmaz ancak CHP'nin aracılığıyla İYİ Parti ve HDP'nin aynı masaya oturabilmesi barış için ve bu ülkenin geleceği için birbirine düşman olmaması bu ülkenin işine yarar. Siyasetçilerin seçim aritmetiği yapmak yerine bu ülkenin barışa ihtiyacı var ve bu ülke nasıl barışır, hangi ittifaklar masaya oturursa barış gelir bunu tartışırsak  Demokratik İttifak'a evrilir. “ ifadelerine yer verdi. 


TOĞRUL:  AKP ARTIK YÖNETEMEDİĞİ İÇİN GÜNDEMİ BELİRLEME ÇALIŞMALARINI SÜRDÜRMEK İSTİYOR 


HDP’ye yönelik artan baskıların iki amacı olduğunu söyleyen HDP’li Mahmut Toğrul, sözlerini şu ifadeler ile sürdürdü;

“Uzun zamandır adaletten hukuktan çok ciddi anlamda uzaklaşmıştır ve bu uzaklaşmanın getirdiği çok ciddi hem uluslararası hem de ulusal sorunlar var. Özellikle Türkiye'de batmış bir ekonomi var. Sürekli gündemi HDP üzerinden hem muhalefetin bir araya gelmesini engellemek hem de  muhalefetin  yeniden dizayn etmeye çalışıyorlar. Yani HDP'yi bir taraftan dinamik kitlesi olan sokağı iyi kullanan bir kitlesi olan siyasal partiyi 2015'ten bu yana her türlü zulmü, her türlü baskıyı, sindirmeyi her yolu denediler. Dolayısıyla bunlara baktığımızda AKP artık yönetemiyor. 
AKP artık yönetemediği içinde gündemi belirleme çalışmalarını sürdürmek istiyor. Ve bu gündemi belirleme çabası da sonuç vermiyor. Örneğin; HDP’ye yönelik tüm  saldırılarında amaç hedefliyordu.

1. HDP'yi mümkünse bölmek. HDP'nin içerisinde daha mütedeyyin Türklere hitap eden bir parti kurulacak ve HDP etkisiz hale getirilmesi için birçok kez uğraştılar. Ama ne yaptılarsa bugün parlamentonun içersinde parti çıkmayan tek parti HDP'dir.

2. Tüm çabaları HDP'yi yüzde 10 barajının altına düşürmekti. Bunun için çok ciddi bir çaba sarf edildi. Bunun yanında son birkaç aydır İçişleri Bakanlığı'nca bir özel komite kurulduğunu ve özellikle bizim çekirdek aile dediğimiz HDP'yi her koşulda destek veren ailelerin arandığı ve tehdit edildiğini biliyoruz.


Tüm bunlar sonuç vermiyor. HDP kitlesi çok daha ciddi bir şekilde HDP'nin yanında yer alıyor. Tüm baskılara rağmen bunu aslında  Newroz'da gördük. HDP kitlesi bırakın yüzde 10'un altına inmeyi tüm taraflı ve tarafsız herkes tarafından kabul ediliyor ki HDP yüzde 10 barajını rahatlıkla aşıyor. Ve öyle bir noktadadır ki bugün Türkiye'de 2 ittifak var ve HDP bu ittifaklardan hangisinin daha başarılı olacağının neredeyse dominosudur.” 

“MONTRÖ BİLDİRİSİ İLE AKP’NİN KENDİNİ TOPARLAMASI İÇİN ALAN YARATILIYOR OLABİLİR”

104 emekli amiralin yayımladığı bildiriyi değerlendiren Toğrul,  “Montrö bildirisine ilişkin iki şey düşünüyorum. Ya bu amiraller AKP'nin toparlanması için alan yarattılar. Diğeri ise, şu ana kadar birçok uzlaştıkları noktada hatırlayın 30 Ekim 2014 tarihindeki Milli Güvenlik Kurulu'nda bu ülkedeki tüm kesimler HDP'yi çöktürme noktasında uzlaştıkları koalisyona bir çatırdama oldu. Ya gerçekten AKP'ye bir alan açmak istediler. AKP'nin baş aşağı gidişini engellemek için ona bir koz yarattılar. Amirallerin bildirisi bugün çok zamansız oldu. Bu ülkede hukuk yok edilirken, adalet yok edilirken, ifade özgürlüğü yok edilirken ses vermeyenlerin bugün Kanal İstanbul önemlidir tabii ki. Aslında bu bize önemli bir şeyi de gösterdi. Erdoğan'ın bu ülkenin erkler ayrılığını 16 Nisan Refandumu'yla nasıl yok ettiğinin açık bir göstergesidir. Burada açık bir şekilde Montrö'nün tartışılıyor olabilmesi kuvvetler ayrılığının yok edildiğinin göstergesidir.” İfadelerini kullandı. 


“Bu ülkede zaten fiili bir darbe durumunun yaşanıyor” diyen Toğrul,  “AKP hükümeti doğrudur baş aşağı gidiyor. Bu ülkenin insanları çok ciddi yoksulluk yaşıyor. Bunu kendi haline bırakmamız doğru değil. Bunun hızlandırılması bunun yönetemeyenlere karşı alternatifin topluma sunulması bunun içinde demokrasi güçlerinin  asgari müştereklerde bir araya gelip 'Geleceği kurtarmaya adayız' gibi bir çabasına ihtiyaç var. Bu noktada HDP,  amirallerin bildirisine, darbenin her türlüsüne kimden gelirse gelsin karşı çıktı. Bu ülkede zaten fiili bir darbe durumunun yaşandığını ifade ediyoruz.

Halkın iradesi bu ülkede defalarca yok sayıldı. Bu halk belediye başkanlarını seçti, tanımadılar ve kayyum atadılar. Bu halk milletvekillerinin seçti, çok basit gerekçelerle milletvekilliklerini düşürdüler ve gasp ettiler. Bu halkın milletvekillerini yaka paça meclisten dışarı attılar. Bunlar birer darbedir. Dolayısıyla AKP bu durum yokmuş gibi amirallerin bildirisi üzerinde tepinmesini doğru bulmuyoruz. Türkiye'nin acil olarak demokrasi güçlerinin bir araya gelip mevcut darbe dinamiğinden güçlü bir demokrasi ile güçlü bir özgürlükler yaratarak çıkmasını ile mümkündür.” çağrısında bulundu. 

“ADALET SADECE MUHALEFET PARTİLERİNİN MESELESİ DEĞİLDİR”

HDP’nin kendi gündemini belirlerken diğer muhalefet partilerini de aynı paydada buluşturmayı hedeflediğini dile getiren Toğrul, 
“Bizim Demokrasi İttifakı dediğimiz şey, "Bir Millet İttifakı var, bir Cumhur İttifakı var biz de üçüncü bir ittifak kuralım" demek değil. Başından beri diyoruz ki, "Bu iktidar bu kadar zulmü yapıyor, bu ülkede açlığa, yokluğa ve sefalete sebep veriyor. Peki bizler ne yapacağız?" bunu tartışıyoruz. HDP, 1 Haziran 2020 tarihinde bir deklarasyon yayınladı. O deklarasyonda biz 5 temel başlık belirlemiştik. "Herkes İçin Adalet", "Herkes İçin Özgürlük", "Herkes İçin Barış","Herkes İçin Demokrasi" ve "Herkes İçin İş Aş" diye bir belirleme yapmıştık. Şimdi bunları nasıl yapacağımızı, nasıl düzelteceğimizi, mesela adaletten bahsediyoruz. Bu adaletsizliğin giderilmesi noktasında  nasıl adımlar atacağımızı  konuşamıyorsak, biz iktidara geliriz yaparız deyince toplum buna ikna olmuyor. Toplumu ikna edecek yol, "Bunları şimdiden gelirsek adeleti bu noktada düzelteceğiz"  demektir. Adalet sadece HDP'nin, CHP'nin ve İYİ Parti'nin meselesi değildir.   Bunun nasıl olacağını konuşmamız ve yol haritasının çıkarmamız gerekiyor. Demokrasiden kastımız nedir? 


Sırf iktidar değiştirip AKP ve MHP İttifakı bu ülke için artık dar giyilemeyecek bir elbisedir. Doğru! Biz asıl bu ülkeye nasıl bir elbise ve nasıl bir gelecek vaat ediyoruz  bunu tartışmıyoruz. Bizim de HDP olarak başka önceliklerimiz var, olabilir ve söyleyebilirdik. Ama biz bu belirlemeleri yaparken diğer  muhalefetinde, "Bu mesele ben de meselem" diyebileceği noktalardan başlattık. Bizim diğer muhalefet bileşenlerine eleştirimiz budur. Biz bunları hiç tartışmayalım, ittifak olalım. Mesela İYİ Parti,  AKP, HDP'yi bu kadar kriminalize ederken ben bu sorunları hiç tartışmayalım. HDP'ye vurmaya devam edeyim ama bir ittifak olalım. Nasıl olacağız ? Dolayısıyla en azından birbirimizin kimliğine ve hitap ettiği kitleye saygı duyacağız eğer bunu yapmazsak biz nasıl bir seçim ittifakı kurarız bizim demek istediğimiz şey şu, "Önce demokrasi,adalet, özgürlükler, iş aş noktasında bizim nasıl bir tahayyülümüz var bunu tartışmamıyorsak seçim ittifakını neyin üzerine kuracağız. Bizim bu sorunları nasıl çözeceğimizi topluma deklare etmek zorundayız.” diye ifade etti. 

Mahmut Toğrul, “Bu toplumu ikna etmeden ülkenin temel sorunları çözeceğiz demeden Cumhur İttifakı'nın üzerinde oy almak yarın çok ciddi sorunlara yol açacaktır. Bu sorunun çözümü 50+1'i sağlamak değil. Bundan sonra biz bu ülkenin geleceği için ne tahayyül ediyoruz. Bunu toplumla paylaşmıyoruz. Bizim zaman zaman 'üçüncü yol' dediğimiz burada saklıdır. Sorunları HDP tek başına çözmez ama HDP'siz de bu sorunlar çözülemez. 


Biz HDP olarak nasıl bir tahayyül düşündüğümüzü açıklıyoruz.Diğer partileri de ortak bir zeminde bunu tartışmaya davet ediyoruz. Demokrasi İttifakı dediğimiz bu ve bunun için de mücadele ediyoruz. Sadece siyasi partilerden oluşan bir ittifak değil bu. Emek Örgütleri, Sendikalar, Odalar bu noktada fikirlerini tartışabilecekleri bir zemine ihtiyaç var. Biz bu topluma neler vaat ettiğimizi toplum ile tartışabilmeliyiz. Yoksa bir seçimin kazanılması bile Türkiye için bir anlamı olmayacaktır.” diyerek kurulabilecek Demokrasi İttifakı’nın önemine dikkat çekti.

Editör: TE Bilişim