Gazete Emek- Emek Partisi (EMEP), Emekçi Hareket Partisi (EHP), Halkevleri, Halkların Demokratik Partisi (HDP), Sosyalist Meclisler Federasyonu (SMF), Türkiye İşçi Partisi (TİP) ve Toplumsal Özgürlük Partisi (TÖP); bir ortak açıklama yayımlayarak son dönemdeki baskıcı ve hukuksuz uygulamaları hatırlattı; "Bu baskıcı ve hukuksuz uygulamaları asla kabul etmiyoruz. Ülkemize yaraşır bir demokrasiyi inşa etmek için mücadele edeceğiz" dedi.

Ortak açıklamada, kapatma davası dahil HDP'ye yönelik baskılar, sol-sosyalist parti ve kurumlara yönelik gözaltı operasyonları, sendikalaşan, mücadele eden işçilere yönelik baskılar, grev yasakları, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Derneğinin kapatılmak istenmesi, Gezi davasındaki hukuksuz kararlar hatırladıldı.

"CANAN KAFTANCIOĞLU'NUN YANINDAYIZ"

7 siyasi parti ve örgütün açıklamasında bu baskı ve hukuksuzluklara son bir örnek olarak Yargıtayın CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu hakkında verilen cezaları onaması hatırlatıldı ve Kaftancıoğlu'na destek mesajı verildi.

"ÜLKEMİZE YARAŞIR BİR DEMOKRASİYİ İNŞA ETMEK İÇİN MÜCADELE EDECEĞİZ"

7 siyasi parti ve örgütün "Baskıcı ve hukuksuz uygulamaları asla kabul etmiyoruz" başlığı ile yayımladığı açıklamanın tamamı şöyle:

"AKP-MHP iktidarı kendi bekası için demokratik hak ve özgürlükleri kullanılamaz hale getiriyor, zorbalığa, hukuksuzluğa dayalı bir baskı rejimi yaratıyor. Baskıcı hamleler sistematik bir biçimde hayata geçiriliyor. Her gün bunun bir başka örneğiyle karşı karşıya kalıyoruz.

Yapılan saldırılar, iç güvenlik mekanizmasının ve yargının demokratik muhalefete karşı partizan bir saldırı grubu haline getirildiğini gösteriyor. Aynı zamanda Erdoğan ve ortaklarının, halka sopa göstererek, iktidarını sürdürme politikasına karar verdiğini gösteriyor.

HDP hakkında kapatma davası süreci işletiliyor, yönetici ve üyelerine karşı siyasi kumpas davaları başlatılıyor, genel merkezinin polis tarafından kuşatıldığına tanık oluyoruz.

Genel olarak sosyalist parti ve örgütlere baskılar sürüyor ve yakın zamanda 1 Mayıs çalışması yapan TÖP üyeleri ev baskınıyla gözaltına alınıyor.

İşçi sınıfına göz açtırılmıyor ve sınıfın sendikalaşması her türlü hukuksuzluğa başvurularak engelleniyor. Kuryelerin, tekstil işçilerinin, metal işçilerinin, gemi söküm işçilerinin hak arama eylemlerinin karşısına derhal polis gücü yığılıyor. Grevler yasaklanıyor.

Kadınların emekleri, bedenleri ve yaşam hakları için yürüttüğü mücadeleye büyük bir şiddetle set çekilmeye çalışılıyor. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Derneği’ni kapatmak üzere dava açılıyor.

Gezi Davası’nda halkın nefes alacağı son yeşil alanı savunmuş olanlara en ağır mahkûmiyet cezaları yağdırıldı. Gezi mücadelesini sırtlanmış memleketin yüz akı insanlarımız şimdi cezaevinde. Toplumsal muhalefet sindirilmek isteniyor.

Dün bu baskı ve hukuksuzluk politikaları zincirine bir yenisi daha eklendi. Yargıtay, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun 3 davadan aldığı cezayı onadığını açıkladı. Bu cezalarla birlikte Kaftancıoğlu’na siyaset yasağı da getirildi.

Ülkede mevcut otoriter rejime muhalefet edenlerin hepsi susturulmak isteniyor ve tehdit altında. Verilen son ceza, toplumsal muhalefete yönelik baskıların bir plan dahilinde uygulandığının ve daha da arttırılacağının işaretini veriyor.

Bu baskıcı müdahalelere karşı Canan Kaftancıoğlu’nun yanındayız.

Başta YSK olmak üzere tüm yargı, görevini adil olarak yerine getirmeli, iç güvenlik kurumları bağımsız ve tarafsız bir yönetim yapısına sahip olmalıdır. Bu konuda bütün demokratik ve toplumsal güçlere mücadele görevi düşüyor.

Toplumsal mücadelenin farklı alanlarında eşitliği, özgürlüğü, demokrasiyi, barışı, emeği, adaleti, toplumsal cinsiyet eşitliğini ve ekolojiyi ortak şekilde savunmak üzere bir araya gelen bizler; bu baskıcı ve hukuksuz uygulamaları asla kabul etmiyoruz.

Ülkemize yaraşır bir demokrasiyi inşa etmek için mücadele edeceğiz.

BAŞAK DEMİRTAŞ: SENİNLEYİM CANAN 

Toplumun bir çok kesiminden destek gören Kaftancıoğlu'na bir destek de halen cezaevinde olan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın eşi Başak Demirtaş'tan geldi. Demirtaş, Yargıtay'ın, Kaftancıoğlu hakkındaki mahkûmiyet kararlarını onamasına sosyal medyadan mesaj yayınladı. Mesajında, "Siyasi yollarla yenemedikleri herkesi, siyaset ve hukuk dışı yollarla yenmeye çalışıyorlar. Bunu başarıp başaramayacakları bizlere bağlı. İnanıyorum ki başaramayacaklar! Seninleyim Canan." ifadelerini kullandı.


ERDOĞAN'DAN KILIÇDAROĞLU'NUN KAFTANCIOĞLU AÇIKLAMASINA DAVA  


 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Canan Kaftancıoğlu için CHP İstanbul İl Başkanlığı önünde konuşan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'na 500 bin liralık tazminat davası açtı. Kılıçdaroğlu, Erdoğan'a "Sen iki yüzlüsün, fırsatçısın, zorba ve manipülatörsün."demişti.

AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na CHP İstanbul İl Başkanlığı önündeki açıklamaları nedeniyle 500 bin TL'lik manevi tazminat davası açtı.

Erdoğan'ın avukatı Hüseyin Aydın, yaptığı yazılı açıklamada, Kılıçdaroğlu'nun Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kişilik haklarına saldırıda bulunduğunu ileri sürdü.

Ankara Asliye Hukuk Mahkemesine verilen dilekçede, Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarının, bir bütün olarak gerçek dışı ithamlar içermesinin yanında Erdoğan'ın kişilik haklarına ağır bir saldırı da teşkil ettiği iddia edildi.

Dilekçede, söz konusu iddialarla ilgili olarak daha önce çeşitli vesilelerle açıklama yapıldığı belirtilerek, "İddiaların haksız ve mesnetsiz olduğu vasat zekaya sahip bir kişinin anlayabileceği şekilde izah edilmiştir. Ancak aynı iddiaların tekrarlanmasından anlaşılacağı üzere davalı, eleştiri ile hakaret arasındaki farkı idrak edemediği gibi Sayın Cumhurbaşkanımıza hakaret etmeyi de alışkanlık haline getirmiştir. Davalının bu bağlamda dile getirdiği söylemlerin, demokratik siyasi kültürde bir yeri bulunmamaktadır" ifadelerine yer verildi.

Kılıçdaroğlu'nun düşünce ve ifade hürriyetinin sağladığı olanakları açıkça kötüye kullandığı iddia edilen dilekçede, şunlar kaydedildi:

İfade hürriyetini siyasi rakiplerinin kişilik haklarını ihlal için bir araç olarak görmektedir. Demokratik bir rejimde muhalefetin iktidarı ve uygulamalarını eleştirmesi en doğal hakkıdır ve tabiidir. Ancak bu yapılırken bir kısım hukuki sınırlar olduğu gibi etik ve ahlaki sınırlar da bulunmaktadır. Davalının konuşmaları bir bütün olarak gerçek dışı varsayımlar üzerine kurulu ve bu varsayımlar üzerinden Sayın Cumhurbaşkanımızın onur, şeref ve saygınlığını ağır bir şekilde zedelemek amacıyla kurgulan konuşmalardır. Bu konuşmalar hiçbir şekilde ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilemez.

İfade özgürlüğünün sınırları aşılarak Sayın Cumhurbaşkanımızın kişilik hakları ihlal edilmiştir. Kuvvetler ayrılığının cari olduğu demokratik hukuk devletinde yargısal faaliyetlerden dolayı yasama ve yürütme itham edilemez. Yargılama faaliyeti, mahkemelerin yetkisi dahilindedir. Mahkemelerin, tabi oldukları usuller çerçevesinde yaptıkları yargılama faaliyetlerine ve hüküm olarak ortaya koydukları iradeye herkes saygı göstermek zorundadır.


 

Editör: TE Bilişim