Gazete Emek- İsrail 1948'de İsrail halkının yada Yahudilerin devleti olarak kuruldu. Yahudilik aslında bir dindir ama Yahudilik ve İsraillilik özdeş hale getirilmiş. İsrail halkı da Araplar, Kürtler, Asuriler, Süryaniler, Persler gibi, Ortadoğu bölgesine ait bir kavimdir. Ancak bölgeden başta Avrupa olmak üzere dünyanın birçok yerine sürgün edilmişler, dağılmışlar. İsrailli kavim tarihsel olarak komünal yaşam değerlerine ve kültürüne sahip bir toplumdur. Ortadoğu bölgesinde ve Kenan ülkesinde devlete ve hiyerarşiye pek bulaşmadan sınıfsız bir toplum olarak yaşamışlardı. Kenan ülkesi ve toprakları bugünkü İsrail-Filistin topraklarıdır. İsrail ve Yahudi toplumu, hem bilim ve felsefede ve hem de ticarette oldukça deneyimli bir toplum olmuşlardır. Günümüzde bile hala dünya üzerinde ekonomiyi yönlendirenlerin genellikle Yahudi oldukları biliniyor. Tabi biz bunu bütün Yahudi ve İsrail halkına mal etmeyeceğiz. Dünyada birçok devrime Yahudilerin önderlik yaptıkları biliniyor. Yahudilerin genelde sol, demokratik ve aydın bir yönleri var.

***

Ancak İsrail'in siyonist-yayılmacı-emperyalist siyasetine tabi ki karşıyız ve karşı olmaya devam edeceğiz. İsrail'in siyonist ve yayılmacı siyasetini bütün Yahudilere mal edemeyiz. Devletlerin siyasetini halklara mal ederek, halklara düşmanlık yapılamaz. Ancak halklar binlerce yıllık devlet ve son yüzyılların katı ulus devlet zihniyeti ve emperyalist amaçlı savaşlar, halkları birbirine düşmanlaştırmıştır. Sınırlar, savaşlar, sömürü ve sınıflar kapitalizmin bir sonucu olup, dünyayı ve yaşamı zehirlemiştir. İşte İsrail ve Filistin arasındaki sorun aslında katı ulus devletin ve bu devlet sisteminin yarattığı milliyetçiliğin yol açtığı bir çıkmazdır. Dünyada birçok ulus bu çıkmazı yaşıyor.

Yani hem Filistinli Araplar ve hem de İsrail halkı bu sistemin yarattığı bir krizin kurbanları oluyorlar. Normalde halklar birbirlerine düşman değiller, olmazlar. Ancak devlet ve sermayenin, katı ulus zihniyetin olduğu yerde halklar sözde milli devlet anlayışına ve milletin çıkarları için yapılan emperyalist savaşlara alet edilirler. Hiçbir emperyalist savaş halklar için ve milli değerler için yapılmaz.

Ancak milli değerler halktan destek alıp bu emperyalist savaşa meşruiyet kazandırmak  için kullanılır. Hiçbir devlet özü itibariyle aslında milli değildir ama milliymiş gibi görünür ve emperyalist savaşların hepsini de milli çıkarlar için yapılan savaşlar olarak gösterir. Türkiye'de Kürt sorununun çözümsüz kalması ve dünyanın birçok yerinde yaşanılmış ve on milyonlarca insanın ölümüne yol açan paylaşım savaşlarının hepsine de bu kılıflar uyduruldu. Filistin'de Arapların dil ve kimlik sorunları yok. Yani İsrail devleti, Filistinli Arapları İsraillileştirme, asimile etme gibi bir amaçları yok. Birçok İsrailli asker ve polis, Filistinlilere karşı savaşmayı red edebiliyorlar ve kimsede bir şey demek hakkına sahip değil. Türkiye'de bir askerin ve polisin, ben Kürtlere karşı savaşmam dediğini hiç gördünüz mü-duydunuz mu? Bir polis ve asker, ben Kürtlere karşı savaşmam dese, onu bir kaşık suda boğarlar. İsrail'de bir Filistinlinin burnu kanasın, Türkiye'de sözde Müslümanlar kıyameti koparıyorlar ama Kürtlere karşıda kirli savaşı ve soykırım siyasetini yürütenleri destekliyorlar.

***

İsrailli askerlere taş atan Filistinli çocuklar kahraman ve komutan oluyorlar ama Kürt çocukları da terörist ve vatan haini oluyor.Dinlerin özünde de düşmanlık yoktur, barış ve kardeşlik vardır. Filistin ve İsrail'de hem Yahudiler ve hem de Müslümanlar için kutsal kabul edilen yerler aslında ortak değerler olarak kabul edilmelidir. Dini değerler esasen bir milletin ve devletin tekelinde olmamalı, insanlığın ortak değerleri olmalıdır. İsrail'in saldırgan devlet politikası kabul edilemez. Bununla beraber, Filistin'de Hamas'ın yaptığı saldırılarda kabul edilemez. İsrail devleti ve halkı, Filistinli Arapların kimliğini, dilini, kültürünü, bayrağını kabul ediyor. Ancak Arap dünyasında gerici olanlar,  İsrail-Yahudi halk gerçekliğini kabul etmiyorlar ve bu düşmanlığın faturasını Filistinli Arap halkına kesiyorlar. Yani Arap fanatizmi Arap halkın zarar veriyor. İsrail'in siyonist politikası da Yahudi halkına zarar veriyor. Her iki kesiminde bu aşırılıklardan kendilerini temizlemeleri gerekiyor. Aksi durumda bu kör savaş daha çok can alır.

***

Binlerce yıl bölgede beraber yaşamış halklar, dinler ve kültürler son yüzyıldır katı ulus devletin ve emperyalizmin kurbanı oldular. Bu çıkmazdan çıkmanın yolu, sınırların, sınıfların, sömürünün ve savaşların olmadığı bir toplumsal yaşamdır. Faşizme yol açan katı ulus devlet ve emperyalizm bölgenin ve insanlığın sorunlarını çözemez. Tam tersi katı ulus devlet ve emperyalizm halkların sorunlarının kaynağıdır. Bütün ulusların-halkların demokratik kültürü içselleştirmesi gerekiyor. Demokratikleşmemiş bir ulus, milliyetçiliği aşamaz ve başka bir milletin varlığına saygılı olmaz, tahammül etmez. İşte Ortadoğu'da yaşanılan gerçeklik budur. Bunun aşılmasının yolu, demokratik ulus çizgisidir. Ne kendi ulusal değerlerinden vazgeçeceksin, nede kendini dar-katı ulus sınırlarına hapsedeceksin. İsrail-Filistin meselesinin çözümü de demokratik ulus çizgisindedir. Kürtler bu çizgiyi şimdilik Rojava’da yaşamsal hale getiriyorlar. Özel de Ortadoğu halklarının, genelde de dünya insanlığının sorunlarını çözecek olan bu demokratik ulus çizgisidir. Demokratik ulus olmadan, halklar arasında kardeşlik gelişmez. Kardeşlik kendiliğinden olmaz. Kardeşlik birbirinin kimliğine, kültürüne, varlığına saygılı olmaktan, kabul etmekten geçer. Kardeşliğin bu tarzda gelişmediği bir ortamda sağlıklı bir sosyalizm olmaz. Olsa da milli bir sosyalizm olur ki bu da katı ulus devlet ve kapitalizm kadar çok tehlikelidir. Katı ulus devleti, faşizmi, milliyetçiliği, kapitalizmi ortadan kaldıralım, sınıfsız, savaşsız, sömürüsüz, sınırsız bir dünya ve yaşam kuralım. Halkların birbirlerine ihtiyaçları var...

Editör: TE Bilişim