Gazete Emek- Türkiye'de 1990'lı yıllar, ülke tarihine en karanlık dönem olarak geçti. Özelikle Kürt Gazeteci Musa Anter'in üzerinden 20 geçse de en çok tartışılan faili meçhul cinayet olarak kaldı. Uzun yıllar Hizbullah içerisinde faaliyet gösteren ve isminin açıklanmasını istemeyen bir kişi o dönemde yaşananları Dihaber'e anlattı.
Uzun zamandır konuşmak istediğini, ancak bir türlü bu iradeyi kendinde yaratamadığını söyleyen Hizbullah itirafçısı, söz konusu örgütün oluşum sürecinin amacını, kimlerin bu örgütten faydalandığını, kimi eylemlerini ve şu anki durumunu paylaştı. İşte o röportaj:
Hizbullah içerisinde hem askeri hem de istihbarat çalışmalarında en aktif düzeyde yer aldığını belirten itirafçı, “JİTEM kurucusu Arif Doğan’ın 'Hizbullah’ı, PKK’ye karşı biz kurduk' söylemi doğrudur. JİTEM’in yurtsever Kürt halkına karşı işlemiş olduğu kontra cinayetleri, sırf ondan aldığımız büyük destek nedeniyle, Hizbullah adına biz üstlenmek zorunda kalıyorduk. Hatta Musa Anter’i, biz öldürecektik ama son anda çıkan bir aksilikten dolayı, biz değil JİTEM yaptı. Zaten bu yaptıklarımızdan dolayı, bölge halkı tarafından deşifre olduktan sonra bize 'Hizbi-kontra' denmeye başlandı” dedi.
Polis'in bana gösterdikleri karşısında şok oldum
1999’da yılında İstanbul’da bir villada polisle girdiği bir çatışmada ölen Hizbullah lideri Hüseyin Velioğlu’nun karanlık bir geçmişinin olduğunu ve devletle çalıştığını sonradan anladığını belirten itirafçı, şunları söyledi: “Ben gözaltına alınıp sorguya çekildiğimde direniyordum, hiçbir şey konuşmuyordum. Bana işkence yapan polisler ‘Sana bir şey göstereceğiz, onu gördükten sonra ne için, kim için direndiğini de görmüş olursun. Artık konuşur musun, konuşmaz mısın kararını verirsin’ dediler. Gözaltı ve sorgu merkezinin bir üst katında beni bir kapının önünde geçirdiler. Kapı aralanmıştı. Muhtemelen içeridekileri göreyim diye bana işkence yapanlar kapıyı aralıklı bırakmışlardı. O kapıya göz ucuyla bakmamı istediler benden. Ben de baktım ve gördüklerim karşısında şoka uğradım. Edip Gümüş (Hizbullah’ın yöneticilerinden ve müebbet ile yargılandığı halde AKP hükümeti tarafından çıkarılan yasa ile 4 Ocak 2011’de tahliye edildi. Hizbullah’ın şimdiki lideri) ve Cemal Tutar (Hizbullah’ın lider kadrosundan ve Edip Gümüş ile birlikte tahliye edildi) emniyet müdürü ile birlikte deri koltuklar üzerine oturmuş, tatlılar yiyip kola içiyorlar, gülerek muhabbet ediyorlardı. Üyesi olduğum örgütün lider kadrosu ben işkencedeyken, bana işkence yapanlarla gülüp sohbet ediyorlardı. Bu nedenle ciddi bir kırılma yaşadım. Ben de bu görüntüden sonra ne biliyorsam polise hepsini anlattım. Daha sonra da JİTEM ile çalışmam için polis beni ikna etti. Kabul ettim. Artık resmen JİTEM elemanıydım.
Hüda-Par iddiaları
Şu an Hüda-Par’ın Genel Başkan Yardımcısı M.A.D.’nin (itirafçı söz konusu kişinin açık kimliği ve görevini paylaşıyor) eski bir Hizbullah militanı olduğu bilinmektedir. Kendisi Batman’ın Kozluk ilçesindendir. 90’lı yıllardan beridir böylesi örgütlenme ve çalışmalarda yer alan biridir. En son İstanbul’da Yahudilerin ibadet mekanları olan Sinagoglara 15 Kasım 2003 tarihinde iki ayrı saldırı gerçekleştirmişti. Bu nedenle aranıyordu. Uzun süre önce yurt içinde daha sonra yurt dışında gizlendi. Sinagoglara yaptığı bu saldırılardan dolayı İsrail İstihbarat Örgütü MOSSAD’ın hedefi ve takibindeydi. Bu zaman zarfında Duyar ortalıkta hiç görünmedi. AKP’nin İsrail ile AKP’nin bölgede PKK ve Kürtlere karşı askeri-siyasi mücadelesinde etkin bir aktördür.
Devlet PKK'ye karşı Hüda-Par'ı çıkardı
Bölgede PKK’nin yükselişini engelleyip sınırlandırmak isteyen devlet, bugün tekrardan Hüda-Par’a ihtiyaç duyarak 90’larda olduğu gibi Hizbi-kontrayı sivil paramiliter güç olarak hazırlamaya çalışmaktadır. Gerek maddi gerekse askeri mühimmat bakımından finanse edilmektedir. Hizbullah, özellikle Amed (Diyarbakır) merkezli olarak silahlı ve teorik eğitimler almaktadır. Bu eğitimleri de bizzat hükümet organize etmektedir. Tayyip Erdoğan’ın bu konuyla ilgili görevlendirdiği kurmayı ise Süleyman Soylu’dur. Daha önce de AKP adına Bülent Arınç Amed’e gelerek Hüda-Par ile görüşmeler yapmış ve bu görüşmelerden sonra Hüda-Parlılar Kürt halkına saldırmıştır.
Tayyip Erdoğan referandumdan sonra Hüda-Par’a teşekkür ederek ortaklıklarını itiraf etmişti zaten. Ayrıca AKP’nin TRT 6, Kanal A Haber ve TRT’nin diğer kanallarındaki programları Hüda-Par ile birlikte düzenleyip, denetlemesi aralarındaki ilişkinin hangi düzeyde olduğunun açık bir kanıtıdır
Bugün de aynı durum söz konusu. Hatta Hizbullah-Hüda-Par tamamen devlet-hükümet tarafından kontrol altına alınmış. Kürt topraklarında Hizbullah’ın örgütlenmesi AKP tarafından sağlanıyor. Tayyip Erdoğan’ın bu örgütle olan ilişkisi geçmişe dayanıyor. Bugün Hüda-Par ile kurulan siyasi ittifaklar da bu ilişkinin somut halidir. Ayrıca AKP-Erdoğan’nın IŞİD, El-Nusra gibi örgütlerle de ilişkisi tüm dünya tarafından açık bir şekilde deşifre olmuştur. O yüzden AKP, Hizbullah gibi bir örgüte yeniden ihtiyaç duymuştur” dedi.
Önceden Hizbullah ve JİTEM gibi katliamcı yapılarla hareket ettiğim için çok pişmanım. Keşke daha başından bu işlere kalkışmasaydım. Kürt halkımıza ve tüm topluma karşı işlediğim suçlardan utanıyorum. Allah hiç kimseyi bu örgütlerin içine bulaştırmasın. Bunların hepsinin önceliği, Kürt halkını katletmektir. Halkımız ve mütedeyyin insanlar bu katliamcı çete örgütlerine inanmasın ve kanmasınlar. Çünkü bunlar halka zulüm yapan, kan emicileridir. Bunlar bariz Kürt düşmanıdırlar.” diye iddia etti.
Kaynak: 1 Haber Var