MİR ALİ KOÇER / DİYARBAKIR

Gazete Emek- Gittikçe gelişen direngenliği artan kadın mücadelesine yönelik saldırılar devam ediyor. İstanbul Sözleşmesi’nin iptali, yargının erkeğin lehine işlemesi ve yükselen kadın hareketine alan bırakmamak, kadınların son zamanlarda sık sık karşılaştıkları sorunlardır. Kürt kadın hareketinin öncülüğünde devam eden kadınların mücadeleleri, tüm saldırılara rağmen varlığını koruyor ve direniş hattını örmeyi sürdürüyor.

Halkların Demokratik Partisi (HDP), Kadın Meclisi üyesi Hasret Alp, kadınların cinsiyet ve politik mücadelede nasıl bir rol oynadıklarına, saldırılara karşı nasıl direndiklerine ve iktidarın eril dilinin toplumdaki yansımalarına ilişkin konuştu. İktidarının tüm dönemlerinde kadın düşmanı ve kadın kazanımlarını hedef alan politikalarının ön plana çıktığını hatırlatan Alp, kadınların da bunlara karşı ciddi bir mücadele içerisinde olduklarını ifade etti.

SALDIRILARA KARŞI DİRENİYORUZ

Alp, şöyle devam etti:

Kadınlara yönelik artan şiddet, saldırılar ve kadın kazanımları ile birlikte en temel haklarımızı ihlal eden ve hedef alan politikalar söz konusudur. Kadını makbul kadın kalıplarına sokmaya çalışan, ayrıştıran bu politikalar, aynı zamanda ülkede etkin ve güçlü muhalefeti engelleyen, bir bütünen toplumun her kademesinde ve alanında etkili olan tekçi zihniyet dayatılıyor. İçinden geçtiğimiz süreçte en güçlü ve etkili muhalefeti ve ortak kadın mücadelesini yürüten tüm kadın örgütleri de iktidarın hedefinde olmuştur. Türkiye ve dünya kadın hareketleri ile birlikte ortak mücadele ruhunu yakalayan ve buna bir nevi öncülük eden Kürt kadın hareketi ve öncüleri hedef alınmaktadır. Bizler bu yönelimlerin açığa çıkan mücadele ile birlikte başta İstanbul Sözleşmesi olmak üzere tüm anayasal ve evrensel kazanımlarımıza yönelik açığa çıkan ihlal ve saldırılara karşı direniyoruz.

ŞİDDET TÜRLERİ BİRBİRİNİ BESLER

Siyasi iktidarın kadın mücadelesine yönelik saldırılarının toplumda bulduğu karşılığa ilişkin de konuşan Alp, “Yapılan bilimsel çalışmalar ortaya koymuştur ki şiddet biçimleri birbirinden ayrı ve bağımsız düşünülemez ve değerlendirilemez. Farklı zeminlerde açığa çıkıyor olsa da şiddet türleri birbirini besler, eklemlenir ve çoğu zaman içiçe geçer. Egemen devlet, egemen aile ve erk zihniyet yaşamın her alanında şiddeti bir sorun çözme yöntemi olarak kabul ediyor. Genel anlamda bir sorun çözme yöntemi olarak şiddeti meşru gören ve önceleyen erk bakış açısının yaşamlarımız üzerindeki hakimiyeti, kadına yönelik artan ve vahşileşen şiddet biçimlerini beraberinde getirmektedir. Tüm toplumsal mekanizmalar, kurumsal yapılar ve tabi ki alınan kararlara sirayet eden bu bakış açısı, şiddeti doğalında özel alanlarımıza ve aile içerisine taşımaktadır.” diye belirtti.

ERK ZİHNİYET GÜCÜNÜ SİSTEMDEN ALIYOR

Kadına yönelik artan şiddetin cezasızlık politikalarından bağımsız ele alınamayacağını vurgulayan Alp, şu değerlendirmelerde bulundu:

Sorumluluk göstermesi gereken mercilerin eril bakış açılarını yansıtan ve bu zihniyeti besleyen sorumsuz söylemlerinden, şiddetle mücadele mekanizmalarının işlevsel olmayışı ve yetersizliğinden, kadınların mücadele ile elde ettikleri kazanımlarına dönük açık saldırılardan bağımsız değerlendiremeyiz. Hiçbir kadın cinayeti ve kadın mücadelesine yönelik saldırılar münferit değildir. Biliyoruz ki toplumdaki erk zihniyet de gücünü erk sistemden alıyor. Topluma da sirayet eden bu zihniyetin önünü almak sadece ortak ve örgütlü mücadeleden geçmektedir.

HEM KADIN HEM KÜRDÜZ

Yükselen kadın hareketine karşı saldırıların Kürdistan ve Türkiye’de nasıl bir farklılık gösterdiğine de değinen Alp, şunları paylaştı:

Esasında kadın hareketlerine karşı yönelimlerin asıl hedefi istenilen kalıplara girmeyi reddeden tüm örgütlü kadın kurumları ve hareketleridir. Bu baskı ve yönelimler bölgede Kürt kadın hareketi şahsında son bir yılda çok daha görünür olmuştur. Kürt kadın hareketi sistematik bir şekilde iktidarın hedefinde olmuştur. Bizlerin Kürt kadınları olarak, çift kimlikli olmamızdan dolayı -hem kadın hem Kürt- çok daha kriminalize edilebileceğimiz düşünülmüş ve esasında bizim şahsımızda tüm ülke kadınlarına sindirme mesajı verilmek istenmiştir. Ancak bu yönelimler istenilen amaca ulaşmamış ve ortak mücadelemiz artarak devam etmiştir. Mevcut iktidar Kürt kadınlarını yasal ve anayasal zeminden uzak gözaltı, tutuklama ile geriletmeye, tecrit politikaları ile nefessiz bırakmaya çalışıyor.

MÜCADELELERİNİ BÜYÜTME ÇAĞRISI

Alp, konuşmasını şu sözlerle tamamladı: Yaşamı inşa eden asli özne olan biz kadınlar, gücümüzü örgütlülüğümüzden ve kadın dayanışmasından alıyoruz. Bütün kadınları Kadın katliamına DUR demeye, kadın mücadelesi ile elde ettiğimiz başta İstanbul Sözleşmesi olmak üzere tüm kazanımlarımıza sahip çıkmaya ve ortak demokrasi, hak , barış ve eşitlik mücadelesini büyütmeye çağırıyoruz.

Editör: TE Bilişim