Gazete Emek - CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun son kampanyasını yürüten ekipte yer alan Evren Barış Yavuz, sosyal medyadan yaptığı paylaşımla Kılıçdaroğlu’na aday olmama çağrısı yaptı. 

Evren Barış Yavuz’un mektubu şu şekilde: 

Sayın Kılıçdaroğlu 

Size bu cümleleri kişisel iletişim adreslerinizden yollayabilirdim… Ancak bu kez, tarihsel bir not olarak buraya düşmek istiyorum. 

Sizinle çalışmış, süreçlerinize emek vermeye gayret etmiş, hem profesyonel hem de vicdani olarak çabanızı önemli görmüş biri olarak sizden bir ricada bulunmak istiyorum.

Lütfen o salona “aday” olarak gelmeyin.

14 ve 28 Mayıs tarihlerinde toplumsal muhalefetin yaşadığı derin ve yıkıcı yenilginin elbette çok yönlü nedenleri var. Kanımca uluslararası planda ve ulusal ölçekte mevcut müesses güçler dengesi ve konjonktür sizin kazandığınız senaryoyu kabullenmedi. Buna ek olarak örgütsel ve ittifak projeksiyonlarında yapılan derin yanlışlar, uzun yıllara dayanan kolektif çürüme ve siyasi tıkanma da yenilginin ana nedenleri olması muhtemel. Elbette toplumsal muhalefetin kendine yönelik bir muhasebesi olacaktır. Oluyor da. Yenilgiden yengiye uzanan sürecin izleri sürülüyor. 

Fakat konumuz bundan ötesi. Konumuz seçim sürecinden önce başlayan ve tarihsel olarak 28 Mayıs’ta son bulan bir bağ… Toplumla sizin aranızda oluşan güven bağının geldiği nokta konumuz. İnsanların sabahlara kadar ağladığı, haftalarca evine, işine hayatına dönmekte zorlandığı bir zaman yarılması yaşandı. Bir “ölüm kalım seçimi” olarak tarif edilen seçimlerin kaybını retorik yaparak aşmaya çalıştınız. Surların arkasına çekilen, duymayan bir sureti takındınız. 

Ancak gerçek insanların gerçek yaşamlarında bu “aslında yenilmedik” retoriği bir yanıt bulmadı. Yenildik. İnanlarımız zindanda kaldı. Haksızlık kuvvet buldu. Amansız bir “terk edilmişlik” hissiyle baş başa kaldı gencecik insanlarımız. Büyük bir politik yıkımın, elbet büyük bir tezahürü olmalıydı. Olmadı. 

Oysa açık yüreklilikle toplumla, seçmeninizle buluşmak mümkündü. Dervişan bir yerde gördü sizi kalabalıklar. Öyle sevdi. Aldıkları yanıt ise iktidarın zorba dilinden daha incitici oldu. Anlatması uzun. Keşke dinlemiş olsaydınız…

Belki de en ağırı şu ki, şu an içine girilen atmosferde en büyük zararı mensubu olduğunuz “toplumumuz” görüyor. Hiç hak etmedikleri halde çok ağır ithamlara maruz kalıyorlar. Kalpler incindi. “Yöre derneği” yönetemeyecek insanların siyasi ikballeri için 1000 yıllık kadim anlatımız siyasetin malzemesi edildi. Çarşı - pazara düştü köklerimiz, dallarımız. 

Karıncanın yükü kadar, kuşun nefesi kadar emeğim size geçmişse, yolculuğunuza zerre kelamım, hünerim değmişse sizden rica ediyorum. Cumartesi günü aday olmayın. O salona bir aile büyüğü, bir rehber, bir “dede” olarak gelin. O salon sizi aileniz ve torunlarınızla huzurlu bir yaşama uğurlasın… 

Kıymetli eşiniz @Skilicdaroglu’nun ellerinden öpüyorum. 

Naci Görür'den Bingöl depremi açıklaması: Yeri can sıkıcı Naci Görür'den Bingöl depremi açıklaması: Yeri can sıkıcı

“Yol cümleden uludur.”

Editör: Bekir GÜNEŞ