Gazete Emek- Van'da "Tecrit değil, özgürlük kazanacak" şiarıyla düzenlenen mitingde son olarak DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan konuştu.

Van halkının barışı savunmak için yine önemli bir buluşma gerçekleştirdiğini söyleyen Bakırhan, “Bizler barışa inanıyoruz. Bizler barışın ne kadar mukaddes, ne kadar kutsal bir dava ve mücadele olduğunu çok iyi biliyoruz. Hep birlikte bu sürece sahip çıkarsak cezaevindeki Figenleri, Selahattinleri, Nazmileri, Bekirleri özgürleştireceğimize inanabilirsiniz. Türkiye kamuoyu Wan’daki bu alana iyi baksın. Bu alanda hangi kadın arkadaşımıza, hangi Vanlı yoldaşımıza, hemşerimize dokunursak binlerce acı çektiğine hep birlikte şahit olacağız. Çok bedeller ödediniz, çok acılar çektiniz. Ama bütün acılara rağmen bugün burada barış diyorsunuz, demokrasi diyorsunuz. Sizler Sayın Öcalan’ın öncülüğünü yaptığı demokratik toplum ve barış sürecine sahip çıkıyorsunuz. İşte o ırkçılar, bu sürece karşı çıkanlar, o Kürtlerin temel hak ve özgürlüklerinin bu ülkeyi böleceğini söyleyenler bu meydandan büyük dersler çıkarmalıdır. Wan halkı, Kürt halkı bütün acılara rağmen bütün yaşanmışlıklara rağmen hala barış diyor. Biraz vicdan biraz onur varsa acılara yaşayan bu halkın barışa sahip çıktığı kadar sahip çıkarsınız” dedi.

‘BARIŞTAN BAŞKA HİÇBİR ŞANS YOK’

Türkiye’de barıştan başka bir şansın olmadığını söyleyen Bakırhan, “40 yıl bu ülkenin enerjisi, ekonomisi boşa harcandı. Onbinlerce insanımız yaşamını yitirdi. Gençlerimizin tabutlarını kaldırmak zorunda kaldık. Ama geldiğimiz nokta, çatışmanın, şiddetin, inkarın, baskının çara olmadığını ortaya koydu. Onun için Sayın Öcalan’ın kapısını araladığı bu barış sürecini başarıya ulaştırarak gençlerimizin yaşamını yitirmesini engelleyebiliriz. Bu ülkenin ekonomisini, enerjisini, demokrasi için daha adil bir ekonomi için harcayabiliriz. Bu süreç bizim için çok kıymetlidir. Türkiye’nin dört bir yanında bugün burada olduğu gibi mitingler yapıyoruz. Buluşmalar yapıyoruz. Barışa olan inancımızı ortaya koyuyoruz. Barış konusunda ne kadar samimi olduğumuzu gösteriyoruz. Geçmişin kaygılarıyla, acılarıyla davranmıyoruz. Barış kaygıları, acıları unutmadan bir kenara koyarak geleceği inşa etmektir. Wan halkı işte barışın olması ve demokratik bir çözüm için bu alanı doldurdu” diye konuştu.

‘TECRİT HEPİMİZE UYGULANIYOR’

Abdullah Öcalan’ın bu süreçte büyük emekleri olduğunu ifade eden Bakırhan şöyle devam etti: “Türkiye’yi bir kaos ve kriz ortamından kurtarmak için bir kapı aralandı. Ama hala tecrit uygulanıyor. Sayın Öcalan’a uygulanan tecrit barışa uygulanan tecrittir. Hepimizedir, 86 milyon insanın barış umudunadır. Bir an önce bu tecrit ortamının kaldırılmasını Sayın Öcalan’ın çalışma koşullarını, toplumla buluşma koşullarını, fikirlerini özgürce Türkiye’nin bütün dinamikleriyle paylaşmasının koşulları yaratılmalıdır. Bu koşullar yaratılmalıdır ki barış süreci başarıya ulaşsın. 25 Temmuz’dan beri Sayın Öcalan’la görüşmeler neredeyse azaldı. Neden? İmralı kapıları elinizdeki bir musluk mudur? Bir ay açıyorsunuz, bir ay kapatıyorsunuz. Böyle mi bu sürece sahip çıkıyorsunuz? Böyle mi barışı sağlayacağız? Bu bir ay aç bir ay kapat barış sürecine hizmet etmiyor. Bir an önce bu yaklaşımdan vazgeçilmeli, gerçek anlamda Sayın Öcalan’ın düşüncelerinin, yaşam ve çalışma koşullarının düzeltilmesi gerektiğini tekrar dile getirmek istiyoruz.”

‘TECRİT KALKARSA BARIŞIN DÜĞÜMÜ ÇÖZÜLÜR’
Türkiye’de 86 milyonun barış istediğini ifade eden Bakırhan, “Tecrit barış isteyen halklarımızın umuduna yapılmış büyük bir kötülüktür. Barış ciddiyet ister, çözüm cesaret ister. Biz bu ciddiyetin ve cesaretin Türkiye’de olduğuna bu deneyimin, geçmişin bu topraklarda yaşandığını çok iyi biliyoruz. Yeter ki biraz ciddiyet ve cesur olalım. Bazıları da çıkmış sabah akşam çözüm ve Öcalan karşıtlığı yapıyor. Bu ülke daha çok acı ve gözyaşı mı çeksin diye onlara soruyorum. Derdiniz nedir? Lafı gevelemeden, evirmeden, çevirmeden Sayın Öcalan'ı ve bu süreci gerekçe yapmadan çıkın deyin ki ‘biz barış sürecine karşıyız, biz gençlerin yaşamını yitirmesi karşısında suskunluğumuzu devam ettiriyoruz’ deyin. Sizi biraz samimiyete davet ediyoruz, ciddiyete davet ediyoruz. Emin olun tecrit kalkarsa Türkiye’de ve Ortadoğu’da barışın düğümü çözülür. Ne zaman ki İmralı’nın kapıları açıldıysa sular duruldu, umutlar arttı, barışa dönük Türkiye’de yaşayan 86 milyonun umudu büyüdü. Dolayısıyla tekrar umutların büyümesi barışın gerçek anlamda bu topraklarda karşılığını bulması için tecrit meselesine bir çare ve bir çözüm bulunması gerekiyor” dedi.

‘KOMİSYON SAYIN ÖCALAN İLE GÖRÜŞMELİ’

Meclis'te kurulan komisyona değinen Bakırhan, “Komisyon önemlidir, değerlidir ama komisyon lafla değil icraatla konuşmalıdır. Artık komisyonun icraatları toplumda konuşulmalıdır. Komisyon barışı inşa etmelidir. Komisyon Sayın Öcalan’la bir an önce görüşmelidir. Sayın Öcalan’ın bu süreç hakkındaki görüşlerini alarak toplumla paylaşmalıdır. Komisyonun Sayın Öcalan ile görüşmesi Türkiye’nin hayrınadır. Geleceğimizin hayrınadır, demokrasinin hayrınadır. Komisyonda bulunan siyasi partilere de sesleniyorum. Fikirlerimiz ayrı olabilir, düşüncelerimiz ayrı olabilir ama barış ve barışa inanç konusunda hepimizin ortaklaşması gerekiyor. Ne istiyor Kürtler? Demokrasi, özgürlük, onurlu yurttaşlar olmak istiyor. Birlikte eşitçe yaşamak istiyor. Bunun neresi kötüdür? Bu sürece karşı çıkanlar neye karşı çıktıklarını acaba biliyorlar mı? Dolayısıyla bu sürecin başarıya ulaşması için Türkiye; Trabzonuyla, Sinopuyla, Egesiyle, Trakyasıyla birlikte bu süreçte kenetlenmelidir. Bu süreci başarıya ulaştırarak Türkiye’nin ayaklarına vurulan 100 yıllık, 50 yıllık prangaları artık çıkarmalıdır” dedi.

‘SULH DİYENLER! BARIŞIN ZAMANI GELMEDİ Mİ?’

Barışın kutsal bir dava olduğunu bunun için herkesin emek vermesi gerektiğini söyleyen Bakırhan şöyle konuştu:
“Barış mücadelesinde bir araya gelmiyorsak, bu kadar mukaddes bir davada ortak olamıyorsak birilerinin oturup düşünmesi gerekiyor. Bir sözüm de yurtta sulh, cihanda sulh diyen kardeşlerimedir. Sulhun zamanı gelmedi mi? Evet dünyada belki sulhu sağlamak biraz zor ama emin olun Türkiye’de hiçbir dönem olmadığı kadar sulhun zamanıdır. ‘Yurtta sulh’ diyenleri de bu sürece katkı sunmaya, destek vermeye, bu süreci Van halkıyla birlikte yürütmeye davet ediyorum. Kırgınlıklarımızı, acılarımızı barışa bağışlayabiliriz. Çocuklarımıza, gençlerimize bir barış hediye edebiliriz.

ANKETLERE GÖRE POZİSYON BELİRLEMEYİN
Yine bazıları da sabah akşam anketlere bakarak pozisyon belirlemeye çalışıyor. Anketlerle barış süreci yürümez. Anketlerle, istatistiklerle barış sürecini okumak Türkiye halklarına yapılacak en büyük haksızlıktır. Barış bir anket konusu değildir. Barış hayatımızla, geleceğimizle ilgili olduğu için anketlerle, istatistiklerle değerlendirilemez. Diyelim ki barış sürecine destek azaldı. Ne yapacağız? Vites mi düşüreceğiz? Vaz mı geçeceğiz? Önümüzdeki birkaç yıl için ülkenin geleceğini, gençlerimizin geleceğini heba mı edeceğiz? Buyursun bu sorunun cevabını versinler. İster DEM parti, ister iktidar ister muhalefet eğer bu sürece anketlerle, koltuklarla, oy oranıyla değerlendiriyorsa yanlış yapıyor. Meselenin çözümü DEM Parti’den de, MHP’den de AK Parti’den de, Cumhuriyet Halk Partisi’nden de büyüktür.

KAYYIM ATAMALARI

Kayyım haksızlıktır, hukuksuzluktur. Kayyım sizin oylarınıza karşı yapılmış bir saygısızlıktır, bir zulümdür. 14’te 14 yapan Van halkının iradesine artık herkes dikkate almak zorundadır. Kayyım geldi, hizmet bitti, kayyım geldi usulsüzlükler ve yolsuzluklar tartışılmaya başlandı. Kayyım geldi 223 işçi ve emekçi kardeşimiz işinden oldu. Bu bir zulüm değil midir? 223 emekçi kardeşimizin bir an önce işlerine dönmesi gerekiyor. Bu konuda son ana kadar 223 işçi ve emekçi kardeşimiz de hep birlikte dayanışma içinde olarak onların aşına, ekmeğine kavuşması için de onlarla hem sokakta hem mecliste hem de yaşamın her alanında dayanışma içinde olacağız. Kayyım efendi sadece işçileri işten atmıyor. Aynı zamanda bizim burada yapacağımız mitingin afişlerini yırtıp attırmaya çalışıyor. Kayyım efendi, sen bir bez parçasını yırtabilirsin ama tarihten Van halkının 14’te 14 başarısını silemezsin. Sen emekçilerin aşıyla oynayacağına bu kentin birinci partisinin eş genel başkanlarının buraya gelmesi için il örgütümüzün astığı pankartları sökeceğine önce kayyım utancından kurtul. Kayyım halklarımıza, onların ayaklarına vurulmuş bir prangadır. Wan’dan İstanbul’a, Adana’ya seçilmişlere ve belediyelere yapılış operasyonlara karşıyız. Wan’dan Adana’ya İstanbul’a belediyeye yapılan operasyonlar durmalı, halkların seçmiş olduğu irade görevi başına dönmelidir.

‘TÜRKİYE HEPİMİZİN ORTAK EVİDİR’

Beklemek yok, direneceğiz, mücadele edeceğiz, birlikte başaracağız. Sizler imkansızı başaran bir kentsiniz. Sizler Türkiye’nin hiçbir yerinde olmayan bütün belediyeleri açık farkla kazanan onurlu ve yiğit Wan halkısınız. Onun için 14’te 14 yapanlar bu sürecin en büyük yürütücüleri, en büyük mücadele edenleri olmalıdır. Bu süreç size emanet. Gece gündüz demeden, kapı sokak demeden, her yerde Sayın Öcalan’ın Türkiye’nin ayağına vurulmuş o prangayı açtığı bu süreci anlatmak, toplumsallaştırmak, toplumun tamamının bu konuda rızasını almak için daha fazla seslenmelisiniz. Wan’dan Edirne’ye, Sinop’tan Hatay’a kadar sesleniyorum. Türkiye hepimizin ortak evidir. Evimize artık huzur gelsin, barış gelsin, demokrasi gelsin. Evimizde halk kimi seçtiyse seçtiği irade kendisini yönetsin. Çatışma, ayrımcılık, nefret artık son bulmalıdır. Barış, eşitlik ve kardeşlik gelmelidir. Barış ve özgürlük galip gelecek. Mutlaka ama mutlaka Wan halkının mücadelesi, Kürt halkının mücadelesi, kadınların mücadelesi, gençlerin, emekçilerin ve ezilenlerin mücadelesi kazanacak”

Bakırhan’ın konuşmasının ardından sanatçı Xecê sahne aldı.

Aziz İhsan Aktaş kararına CHP'den tepki
Aziz İhsan Aktaş kararına CHP'den tepki
İçeriği Görüntüle

Kaynak: MA